27 Ekim 2020 Salı

Saype-Duvarların Ötesinde Dev Eller



  • ANASAYFA  SİYASET   EKONOMİ  TURİZM  BİLİŞİM  SAĞLIK  GIDA    OTOMOTİV
  •  
  • EMLAK  GÜNCEL  KİTAP  MÜZİK  MODA   MAGAZİN   SİNEMA      KÜLTÜR & SANAT




  •  Duvarların Ötesinde Dev Eller 

    Dev Fransız sanatçısı Guillaume Legros ( Saype)’nin, dağları, tarlaları süsleyen, en iyi dronlar tarafından görülebilen, devasa biyolojik olarak parçalanabilen eserlerinden, yeni projesi “Duvarların Ötesi” İstanbul’da

    Dünyanın En Büyük İnsan Zinciri İstanbul’dan Geçiyor

    İnsan zinciri ve insanların giderek daha fazla kendi kendilerine kapandıkları bir zamanda birlikteliği sembolize eden, çimlerde birbirine kenetlenmiş bir dizi eli püskürterek, yüzlerce metrekareyi kaplayan projesinin hedefi, Dünyadaki şehirlerin birbirine tutunmuş kolların benzer resimleri boyamak. Amaç "Birlikte Yaşamak", sınırların ötesine geçmek ve tarihin ölü olmadığını hatırlamak. 

    Sokak sanatı ve kırsal sanatı (landart) birbirine bağlayan sanatsal bir hareketin sansasyonel öncüsü olarak tanınan Guillaume Legros’un  (Lakabı Saype, Say ve Peace kelimelerinden oluşturulan kısaltma), Duvarların Ötesinde (Beyond Walls) projesin İstanbul ayağı; İsviçre İstanbul Başkonsolosu Julien Thöni, Fransa İstanbul Başkonsolosu Olivier Gauvin hazır bulunduğu, Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall’da gerçekleşen basın toplantısında tanıtıldı.


    İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Kültür A.Ş., Beşiktaş Belediyesi, Boğaziçi Üniversitesi, İsviçre Başkonsolosluğu, Institut français Turquie ve UPS'in desteğiyle gerçekleşen projenin basın toplantısında; İBB Kültür A.Ş. Kültür Etkinlikleri Müdürü Esra Koraltan, Boğaziçi Rektör Danışmanı Prof. Dr. Zafer Yenal, İsviçre İstanbul Başkonsolosu Julien Thöni, Fransa İstanbul Başkonsolosu Olivier Gauvin belediyemizden Kurumsal İlişkiler ve İletişim Direktörü Çağdaş Yıldızın konuşmalarından sonra Saype önemli mesajlar verdi. Saype’ın ‘Duvarların Ötesinde’ projesi kapsamında dünyanın en büyük insan zincirini yaratma amacıyla çıktığı yolda Paris, Andorra, Cenevre, Berlin, Ouagadougou, Yamoussoukro ve Torino gibi kentlerden sonra şimdiki durağı İstanbul 

    Fikirlerin dolaşımında sanatın büyük önemi var.

    İstanbul’da olmakdan duyduğu büyük onurdan söze başlayan Saype, fikirleri harekete geçirmek istediğini, değerleri, inançları paylaşmaya çalıştığını söyleyerek projeye destek verenlere teşekkür etdi.

    Saype, “Fikirlerin dolaşımında sanatın büyük önemi var, dil engelinin ötesine geçiyor ve ancak sanatla gerçek bağlar kurulup yaratılabilir. İstanbul’da öyle bir dönemindeyiz ki birçok yerdeki gibi kutuplaşmalar söz konusu. Ancak beraber hareket edersek önümüzdeki sorunlarla baş edebiliriz. Çünkü her şeyiyle çok bağlantılı bir dünya içerisindeyiz. Tıpkı domino taşları gibi. O nedenle sorunlara çözüm bulmak için birlikte, ortak bir sesin oluşturduğu kimlikle hareket etmeliyiz. İnsan zinciri oluşturmak için de kenetlenen ellerden daha anlamlı bir sembol olabilir mi? Burada fiziki değil zihinsel sınırları aşmak istiyoruz ve maalesef insanlık tarihinden beri kafamızda sınırlar var" şeklinde konuştu.

    Projelerin oluşmadaki şekillenmedeki fikir kaynağı ile ilgili sorumuzun anahtarı durumundaki vermek istediği mesaj ve en ilgi gören eseri yani mesajı, sorumuza aldığımız cevapla, barışcıl aktivist sanatcı olduğu  izlemini hemen gösterdi.

    Bağımsızlığı, Cumhuriyeti, Devrimi Ve Demokrasiyi Kutlayan İkonik Bir Anıt

    Saype'nin Afrika'ya sıçrama yapmak isteyişinin ve Ouagadougou, Ulusal Kahramanları anıtının dibindeki çalışması, amacı, bağımsızlığı, cumhuriyeti, devrimi ve demokrasiyi kutlayan ikonik bir anıtın eteğinde önemini vurgulamak.   

    Burkina Faso’nun büyük bir güvenlik ve jeopolitik krizden geçtiğini, şu anda ülkenin iyimserlik, destek ve karşılıklı yardımlaşma mesajlarına her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğuna inandığnı, söyledi.

    Ouagadougou ve Yamoussoukro gizemleri, göçmenleri insan ticaretine ve bununla bağlantılı sömürü ve istismara karşı savunmasız kılan modern kölelik arasındaki bağlantıyı dile getirmek. 

    Göçmenlerin en savunmasız ve hangi koşullarda modern köleliğe açık olduğunu vurgulamak, Köleliğin başlangıç yeri Afrika’ya odaklanmak, insan tarihinin en utanç verici zamanı hatırlatmak.     

    Günümüzde seyreden, göçmenlerin insan kaçakçılığın, zorla çalıştırma ve modern köleliğe dikkat çekmek duyarlık kazandırmak savunmasızlık alanların yok olmasın sağlamak mülteciler için çarpıcı 'umut mesajı'oluşturmak.

    Toplantı sonrası pandemi nedeniyle geleneksel toplu foto Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall bahçesinde çekiminden sonra basın toplantısı sona erdi.

    yilmazparlar@yahoo.com


    kaynak: Net Haber Ajans

    14 Eylül 2020 Pazartesi

    Kozmetikde Arıcılık Ürünleri-BEE O PROPLOLIS-Yılmaz Parlar



  • ANASAYFA  SİYASET   EKONOMİ  TURİZM  BİLİŞİM  SAĞLIK  GIDA    OTOMOTİV
  •  
  • EMLAK  GÜNCEL  KİTAP  MÜZİK  MODA   MAGAZİN   SİNEMA      KÜLTÜR & SANAT



  • Kozmetikde Arıcılık Ürünleri

    Bal, arı sütü, polen, arı ekmeği, propolis, balmumu gibi biyolojik olarak aktif maddeler bakımından zengin içeriğe sahip doğal ürünler olan arıcılık ürünleri, sadece gıda ilaç değil, aynı zamanda mükemmel bir kozmetik ürünüdür. 



    Arıcılık, türev ürünleriyle tedavi (apiterapi) medikal sektörün ve gıda sektörün yanı sıra kozmetik sektöründe gözbebeği durumunda yaygın olarak gelişmiştir.

    Türkiye'nin ilk ve tek en büyük propolis üreticisi BEE’O ürün gamını, içeriğin temeli arıcılık olan yeni cilt bakım ürünlerinleriyle zenginleştirdi.

    Günümüz arıcılık ürünleri, tüm dünyada tıp endüstrisinde ve diyet beslenmesinde ve kozmetikte güçlü bir yer edinmiştir.
    Arı ürünlerinin yüksek biyolojik aktivitesi, onları birçok kozmetik ürününün vazgeçilmez bir bileşeni haline getirmiştir.

    “Sözleşmeli Arıcılık Modeli” ile Anadolu’nun değerli arı ürünlerinden oluşan inovatif ve katma değerli % 100 doğal karışımlar, tabletler, damlalar, sprey, shot ve şuruplar üreten, Türkiye’nin ilk ve tek yerli inovasyon ödüllü propolis üreticisi BEE’O Propolis, yeni Apicare cilt bakım ürünleri serisini tanıttı.


    Zoom Basın toplantısında, BEE’O Propolis’in kurucularından, Genel Müdür Gıda Yüksek Mühendisi Aslı Elif Tanuğur Samancı, yeni ürünlerin sunumunu gerçekleştirdi. 


    Uluslararası Bal Komisyonu üyesi, TSE Ayna komite üyesi ve Uluslararası Standartlar Organizasyonu (ISO) arı ürünleri standardı komisyonu üyesi olan Aslı Elif Tanuğur Samancı, Türkiye’de arıcılık sektörüne yaptıkları yatırımları, propolis, arı sütü, polen, arı ekmeği ve ham bal gibi değerli arı ürünlerinden ve bunların insan sağlığı ve beslenmesindeki önemini vurguladı.


    BEE’O Propolisi, 2013 yılında, Ziraat yüksek mühendisi- arıcılık uzmanı Taylan Samancı ve Prof. Dr. Dilek Boyacıoğlu ile birlikte İTÜ ARI Teknokent'te KOSGEB AR-GE desteği ile kurduklarını belirten Aslı Elif Tanuğur Samancı, 2013 yılında 10 arıcı ile başladıklarını, bugün 4000 sözleşmeli üretici ile 450.000 arı kovanına ulaştıklarını belirtdi.


    6.000 metrekarelik tesisleri, 160’tan fazla çalışanı ile Türkiye'nin en büyük propolis, arı sütü, arı ekmeği, polen ve ham bal üreticisi olduklarını ve 14 farklı ülkeye ihracat yaptıklarını belirten  Samancı, Anadolu propolisi bir dünya markası yapmayı hedeflediklerini açıkladı.





    Tanuğur Samancı, "Şu anda ürünlerimiz, doğrudan satışın tüm avantajlarını online alışveriş keyfiyle birleştiren e-ticaret sitemiz www.beeo.com.tr'de ve Hipermarket zincirler başda olmak üzere 3.000’in üzerinde perakende satış noktasında, ayrıca BEE'O UP markasıyla 25.000 eczanede yer almaktadır.

    Amerika'da ise BEE&YOU markamız  e-ticaret sitemiz uygulama ile ürünlerimize  her an, her yerde 7/24 ulaşmalarını kolaylaştıran, www.beeandyou.com üzerinden, Amazon, Wallmart, E-bay'de ve CVS eczane zincirleri ile 3.500 perakende satış noktasında ürünlerimiz satılmaktadır.” Şeklinde satış hakkında bilgileri verdi.
    Güney Kore, Almanya, Hollanda, Belçika, İsveç, İngiltere, Fransa, Avusturya, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Dubai, Kıbrıs ve Suudi Arabistan gibi ülkelere de ihraçları olduğu, 7 yıllık firma oluş süreçlerinde, 33 farklı ulusal ve uluslararası ödüle layık görüldüklerini aktardı.

    Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından da arı ürünleri konusunda Ar-Ge merkezi olarak tanımlandıklarını, yeni cilt bakımı serisi ürünleri geliştirmek için eczacı, kozmetolog, gıda mühendisi, biyolog ve kimyagerlerden oluşan 15 kişilik bilimsel ekip ile 2 yıl süren Ar-Ge projelerine 3.000.000 TL bütçe ayırdıklarını sözlerine ilave etdi.

    İstanbul Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü’nden mezun Tanuğur Samancı, aktif bileşen içeren benzersiz bir formüle sahip çok amaçlı ürünleri hakkında bilgilendirmede; “Türkiye’de ilk kez propolis ve mineral çinko içeren doğal mineral filtreli, kimyasal filtre içermeyen, tamamen doğal bileşenlerden oluşan, patentli cilt bakım ürünlerimizi geliştirdik. Güneş kremi çeşitleri, nemlendirici vücut losyonu ve bebek pişik kremi ürettik. Arıcılık ve arı ürünleri ile ilgili yatırımlar yapmaya, katma değerli inovatif yeni ürünler geliştirmeye devam ediyoruz.”




    BEE’O Apicare Vücut Güneş Kremi


    Propolis ve çinko minerali ile güneşin zararlı ışınlarına karşı doğal koruma sağlayan vücut güneş kremimiz her cilt tipine uygun olması ile öne çıkıyor. Kemiklerimiz ve cildimiz güneşten yararlanırken, zararlı UVA ve UVB ışınlarını filtre eden propolis ve mineral çinko ile fark yaratan krem, tamamen doğal formülü ile paraben ve renklendirici madde içermiyor. Ürünümüz SPF 30 koruma özelliği gösteriyor. Üründe etken madde olarak, propolis ve mineral çinkonun yanında, shea yağı ve aleo vera da bulunuyor. Bu doğal bileşimi ile, cilde yumuşaklık kazandırırken, kuru ve hasar görmüş ciltler için aktif, onarıcı ve koruyucu bir rol oynuyor. Aynı zamanda cildin su kaybetmesini önlemeye destek oluyor.’’ diye açıklamada bulundu.


    BEE’O Apicare Yüz Güneş Kremi


    Tanuğur; ‘‘Artık yaz kış cildimizi güneşten korumamız çok önemli. Cilt kırışıklıklarının ve lekelerinin sebebinin güneş olduğu biliniyor. Doğal içeriği ile güneş lekelerine karşı koruyucu etki sağlaması için özel olarak ürettiğimiz yüz güneş kremimiz, propolis, çinko, B5 vitamini, zeytinyağı, aloe vera ve shea yağı içeriyor ve formülünde paraben ve renklendirici bulunmuyor. Güneşin zararlı UVA ve UVB ışınlarına karşı %100 doğal koruma sağlıyor. İçeriğindeki doğal bitkisel yağlar, vitaminler ve propolis ile cildinizi güneşten korurken beslemenin en doğal yolu.’’ dedi.


    BEE’O Apicare Çocuk Güneş Kremi


    Tanuğur; ‘‘Çocuk güneş kremimiz, 50 SPF güneş koruma faktörü ile çocukların narin ve hassas ciltleri için gereken ekstra korumayı sağlıyor. Propolis, çinko, B5 vitamini, E vitamini ve shea yağı ile formüle ettiğimiz ürünümüz, tamamen doğal, paraben ve renklendirici içermiyor. Çocuklar için %100 doğal koruma sağlıyor. Doğal bileşimi ile, cilde yumuşaklık kazandırırken, kuru ve hasar görmüş ciltler için aktif, onarıcı ve koruyucu bir rol oynuyor. Aynı zamanda cildin su kaybetmesini önlemeye de destek oluyor. Mineral çinkonun suya dayanıklı özelliği ile ciltte sürekli bir bariyer oluşturan krem, özellikle uzun süre güneşe maruz kalan çocuklarda annelerin yeni tercihi olacak.’’ diye açıkladı.


    BEE’O Apicare Güneş Sonrası Losyonu


    Tanuğur, güneş sonrası losyonu ile ilgili ‘‘İçeriğindeki E vitamini, aloe vera, shea yağı ve susam yağı ile cilde anında ferahlık ve bakım sağlayan ürünümüz, tamamen doğal bileşenlerden oluşuyor, paraben ve renklendirici içermiyor. Formülünde bulunan propolis ve bitkisel yağlar ile hassas ciltler dahil her cilt yapısına uygun olan losyonumuz, cildin nem dengesini korurken, pürüzsüz ve parlak bir görünüm sağlıyor. Özellikle kuru ciltlerde görülen pullanmayı azaltarak, deri esnekliğinin geri kazanılmasına destek oluyor. Kuru veya hasar görmüş cildin görünümünü̈ de iyileştirirken, kızarıklık ve tahrişi azaltıyor.’’ dedi.


    BEE’O Apibaby Pişik Kremi 


    Tanuğur, bebek pişik kremi ile ilgili şunları ifade etti; ‘‘Propolis, mineral çinko, B5 vitamini, shea yağı ve jojoba yağı ile formüle edilen ürünümüz, bebeklerin hassas ve narin cildi için, çok özel bir bakım sağlıyor. Tamamen doğal bileşenlerden oluşması annelerin içini rahatlatıyor. Her bez değişiminde kullanıma uygun, kolayca sürülebilir özellikte bu ürün, renklendirici, paraben ve parfüm içermiyor. İçeriğindeki propolis ve mineral çinko ile antibakteriyel, antifungal ve antioksidan özellik göstererek pişik oluşumunu önlemeye ve ciltteki tahrişi gidermeye yardımcı oluyor. B5 Vitamini ve shea yağı ise, cildin nemlendirilmesine ve beslenmesine katkı sağlarken, cilt yüzeyindeki kızarıklara karşı da koruyucu özellik gösteriyor.” dedi.


    Modern bir insanın hayatı kozmetik olmadan düşünülemez. Modern tüketici, doğal içeriklere dayalı formülasyonları tercih etmektedir. Kozmetik kavramı sadece kozmetik ürünleri değil, aynı zamanda bazı eksiklikleri gidermeye yönelik prosedürleri de cilt hastalıklarının önlenmesi, cilt yaşlanmasının önlenmesi vb. İçerir.


    Bal, modern kozmetikte yaygın olarak kullanılmaktadır. Cildin beslenmesini normalleştirir, kan dolaşımını ve metabolik süreçleri uyarır, hasarlı cildin yenilenmesine yardımcı olur, mikroorganizmalar dahil olmak üzere olumsuz çevresel faktörlerin etkisine karşı direnci artırır.


    Lokal bağışıklığı sağlayan hücrelerin potansiyeli artırılarak cilt gençleşir ve hücre yenilenmesi hızlanır. Arı sütünün protein, yağ, çeşitli vitamin ve hormon içeren kozmetik ürünlerde kullanılması cilt hücrelerinin yaşamsal işlevlerinin iyileştirilmesine yardımcı olur.


    Polen içeren kremler ve losyonlar oldukça besleyici ve antiinflamatuardır. Cildi erken yaşlanmaya karşı iyi korurlar. Arıcılık ürünleri ve kullanımları tüm insan vücudu üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir, bağışıklık sistemini güçlendirir. Arı sütü, propolis, polen, arı zehiri hemen hemen tüm bilinen vitaminleri ve birçok minerali içerir.


    Arının endemik bitkilerde dahil olmak üzere çiçeklerden topladığı içerikler Cildin sıkılığını ve elastikiyetini geri kazandırmak ve yaşa bağlı değişikliklerin neden olduğu yaşlanma ile mücadele etmek için yoğun besleyici kompleks sağlar.Tazelik ve sağlık hissi verir

    yilmazparlar@yahoo.com

    1 Eylül 2020 Salı

    Duvar resimlerin turizmde önemi-Yılmaz Parlar


     Fuara Renk Katanlar
    Pandemide Rekor Kolanyanın


    Tuvali Duvar
    Duvar resimlerin turizmde önemi…

    Araştırmalar; sosyal, kültürel ve turizme ekonomik faydaların yanı sıra pozitif ruh sağlığı ile duvar resimlerini olumlu olarak belirlemiştir. 


    Duvar resimleri, bu özellikleri sinerjik bir şekilde eşzamanlı olarak geliştirdikleri anlamına gelen kesişimsellik ek avantajına sahiptir. 





    Duvar resimleri, sanata ve yaratıcı ifadeye erişilebilirlik sunar. Sanat eseri, mekanı benzersiz, bireysel hale getirerek, tüm avantajlarını vurgular. Çok eskilere dayanan, duvarları ve tavanları boyama geleneği, Paleolitik dönemden (M.Ö.35-10 yıl) itibaren sanat eserleriyle kayaları süsleyen kültürün izlerinden sonra, mekanın duvarlarını süsleme geleneği Eski Mısır ve Sümer'den gelmiştir

    .
    Çok sayıda resimler ve uygulamalı sanat eserleri gelecek yüzyıllar boyunca sanatçılar için ilham kaynağı olmuştur.

    Görsel estetik aracılığıyla, duvar resimleri bir kimlik, aidiyet, bağlanma, karşılama ve açıklık duygusunu teşvik eder ve topluluk kimliğini güçlendirir.

    Duvar resimleri, çevreleriyle fiziksel bütünleşmeleri ve birçok estetik faydaları nedeniyle oldukça etkili araçlardır.

    Duvar resimleri, kentsel ortama renk, canlılık ve karakter katarken, beton ve asfaltın ruh sağlığı üzerindeki olumsuz etkileriyle çelişir. 


    “Resim, günlük tutmanın başka bir yolu" diyen Pablo Picasso’nun Türkiye Pablo Picasso’su Uluslararası ünlü çok yönlü dev sanatcı İsmet X Bilen, Plastik resim sanatı ile birlikde heykeltıraşlık, mozaik ve duvar resimleri sanatlarınıda beraberinde icra eden sanatcı. Son çalıştığı mekan Sultanahmet Akbıyık turistik fish restaurant. Restaurantın tipik duvarlarını, sanat eseri haline getiriyor. 





    Tuval olan her duvar kendi başına bir yolculukdur.


    Yerli yabancı ziyaretcilerle derin bağlar kurabilmek için sanata her zaman ihtiyaç duyulur.

    Şehrin kalbindeki, turizmin göz bebeği Sultanahmet “de yapım aşamasında olan İsmet X Bilen eserine imza atma fırsatı veren sanatsal zihniyetli Akbıyık restaurant, yapılması planlanan, çevre konseptine uygun, duvarını süsleyecek mozaik için sanatcıya teklif sunması, sanata yaşam zenginliği temel değerler katmıştır. 


    Hayattan bir dilim, duvar resimleri, topluluk oluşturma için bir katalizör olabilir.

    “Duvarları boyamayı seviyorum, Duvar resimleri kalbime neşe getiriyor. Doğanın güzelliği bana ilham veriyor, kendimi bir halk sanatçısı olarak görüyorum ve başkalarıyla bağlantı kurmanın bir yolu olarak görüyorum.” diyen XBilen bakın samimi duygularını nasıl ifade ediyor; 

    “İnsanlar benden kafaların içerisindeki resimleri istiyorlar; bende 5.500 metre kareyi aşan, duvar resim çalışmalarımın son metrekarelerini bu restaurantın yüksek duvarlarına çalıştım. 
    Öyle ki; bu büyük şehrin bütün köşelerinde iç mekan duvar resimlerim var. 
    Şehrin bir bölgesinden geçerken bir duvar resmi gördüm. Bu resmi kim yapmış diye merak etdim.
    Benden daha güzel yapmış ve sanatda beni aşmış diye korktum.

    Kim olduğumu söylemeden, kimseye belli etmeden,  yemek siparişi vererek, karşımdaki duvar resmini incelemeye koyuldum.


    Resmi yapan ressamı yenemeyeceğimi anlayıp kimin yaptığını merak ederek imzasını aradım. Öyle şaşırıp kaldım ki; Kelimelere sığmaz bu şaşkınlığım…

    20 yılı aşkın, önceden yaptığım bir duvar resmiydi bu…

    İsmet XBilen yapmış yani…Restaurantda beni tanıyanda çıkmadı, el değiştirmiş ve mekanın sahibiyle sohbet etmeye başladım. Ressam, resmi  ne kadar güzel yapmış, dedim. Mekan sahibi  “Evet biz devraldığımızda silmeye kıyamadık. Çok güzel, yapan ressamda uçuk kaçık deli birisiymiş zaten..” Bende, gerçek sanatçılar öyle olurlar, dedim. Hesabı ödeyerek mekandan  çıkdım. Bu hadiseden sonra yürürken bu işin sarhoşluğu epey devam etdi bende. Birde bir korku düşdü içime, acaba 20 yıl önce daha mı güzel yapıyordum…”


    yilmazparlar@yahoo.com


    5 Haziran 2020 Cuma

    EGD -Perder-Güvenilir Gıda Platformu-Yılmaz parlar


     Fuara Renk Katanlar
    Pandemide Rekor Kolanyanın


    Ekonomi Gazetecileri Derneği ve Güvenilir Ürün Platformu Başkanı Celal Toprak moderatörlüğünde gerçekleşen online buluşmada İstanbul Perder Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Güzeldere “ Tüketici satınalma alışkanlıklarında önemli değişimler var. Özellikle Mart -Nisan arasında evde yemek yapma oranında % 80’e yakın bir artış var. Ayrıca toplam sepet içinde % 40 a yakın gıda, temel ihtiyaç ve temizlik malzemesi alımında artış oldu. Temel gıda ürünlerinde % 50, kişisel bakım ve ev temizlik ürünlerinin satın alınmasında % 40 artış oldu. Kişisel bakım ürünleri içinde ise % 860 artış ile rekor kolonyanın.  Ayrıca mayada  % 430, makarnada %53 lük bir artış oldu.”dedi

    Fahiş Fiyatları Engellediler Rafları Boş Bırakmadılar


    Pandemi sürecinin başlaması ile tüketim ve satınalma alışkanlıklarındaki değişimler, gözlerin perakende sektörüne çevrilmesine neden oldu.
    Güvenilir Ürün Platformu katkılarıyla düzenlenen ‘Perakende Sohbetleri’ toplantısında ekonomi basını  ile bir araya gelen İstanbul  Perder Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Güzeldere perakende sektörünün güncel durumu ile ilgili soruları yanıtladı.
    Ekonomi Gazetecileri Derneği ve Güvenilir Ürün Platformu Başkanı Celal Toprak moderatörlüğünde gerçekleşen online buluşmada İstanbul Perder Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Güzeldere şunları söyledi.

    Perakende Sektörünün Stokları Tam




    Pandemi sürecinin başlaması ile özellikle makarna ve kolonya gibi ürünlerin aşırı talebi nedeni birkaç gün piyasada fahiş fiyatlarla karşılaşıldı ancak PERDER olarak çok hızlı davranarak kamuoyuna gerekli bilgilendirmeyi yaptık, fırsatçılara mahal vermeyeceğimizi, stoklarımızın yeterli olduğunu ve paniğe gerek olmadığını ifade ettik.  Bunu da kendimize görev edindik ve süreç boyunca da bu görevimizi doğru bir şekilde yönettik. Ürün tedariğinde de tüm üretici firmalarla istişare de bulunarak vatandaşlarımızın temel ihtiyaçlarını karşılaması için çok özverili bir şekilde çalıştık.


    Dünya Sağlık Örgütü Eylül-Ekim ayı gibi iki dalga olabileceğinden bahsediyor bizim pandemi sürecinin en başından itibaren hiçbir zaman stok problemimiz olmadı hiçbir şekilde tüketiciyi mağdur etmedik ve ürünle buluşturduk şu an ve ilerisi içinde stoklarımız tamdır.

    Marketlerimizde özellikle hijyene çok dikkat ederek hem çalışanlarımızın hem müşterilerimizin sağlığını maksimum seviyede koruduk ve korumaya devam ediyoruz.  Perakende sektöründede yeni normal diye bir tabir oluştu artık hem çalışanlar, hem işleyiş hem de tüketici için düzenlemeler ve değişiklikler var.

    % 860 Artışla Rekor Kolonyanın




    2019’un ilk çeyreğinde Türkiye’nin toplam tüketim harcamaları 1 trilyon 61 milyon TL bunun %35 ini perakende harcamaları oluşturuyor. Ayrıca tüm sektörlerin toplam cirosu olan 350 milyar TL içinde perakendenin payı %12. Perakende sektöründe toplam çalışan sayısı 2 milyon 720 bin kişi.

    Tüketici satınalma alışkanlıklarında önemli değişimler var. Özellikle Mart -Nisan arasında evde yemek yapma oranında % 80’e yakın bir artış var. Ayrıca toplam sepet içinde %40 a yakın gıda, temel ihtiyaç ve temizlik malzemesi alımında artış oldu. Temel gıda ürünlerinde %50, kişisel bakım ve ev temizlik ürünlerinin satınalınmasında %40 artış oldu. Kişisel bakım ürünleri içinde ise %860 artış ile rekor kolonyanın.  Ayrıca mayada  % 430, makarnada %53 lük bir artış oldu.

    25 Milyar Tl Ciro

    İstanbul PERDER olarak 41 üyemiz ve markamız var. Toplam 30bin çalışanımız, 1716 satış noktamız ve 1 milyon metrekarelik satış alanımız ile halkımıza hizmet ediyoruz. Cirosal büyüklüğümüz ise 25 Milyar TL.


    Yeni Alışverişçi Ve Yeni Perakendeci

    Yeni alışverişçi ve yeni perakendeci diye iki ayrı kavram gelişti. Yeni alışverişçi daha bilinçli, evinde daha fazla zaman geçiren ve hayatın kıymetini bilen ayrıca hijyen odaklı ve bilinçli beslenen kişi . Yeni perakendeci ise hijyen konusunda çok daha hassas, müşterilerinin ihtiyaçlarını maksimum önlemlerle karşılayan, tüketim alışkanlıklarına ayak uyduran ve kendini uzmanlaşarak geliştiren kişi ve sistemler. Yeni tüketici gerçekten eskiye göre daha bilinçli bunu açık ürünlere olan talebin düşmesinden söyleyebilirim.


    Fiyatı en çok artan ürünler sarımsak, zencefil , kağıt grubu ürünler ile kolonya. Bunlar haricinde yüksek oranda artış olan bir ürün olmadığını söyleyebilirim. Satış yöntemlerinde online alışveriş’e kayma var  online satışlar 5 kat arttı.

    Alışkanlıkların Değişmesi Sepet Ortalamalarını Arttırdı



    2019’un Mart ayına göre %50 ye yakın ciro artışımız oldu. Genel sepet ortalaması 30-35 TL bandında giderken 60-65 TL ortalamasına geldi. Ancak bu artış fiyat artışlarından ziyade satınalma alışkanlıklarındaki değişimlerden. Ev halkından 2-3 kişi alışverişi birden fazla noktadan yaparken şimdi tek kişi tek noktadan hızlıca alışverişini yapıp çıkıyor. Ayrıca alınan ürün adedi arttı.


    Yanlış Haberler Sektörü Yaralıyor

    Tarlada 1 lira markette 7 lira gibi söylemlerle marketler zan altında bırakılıyor. Çok kar etmek ya da çok fahiş fiyatlarla ürün satmak gibi asılsız söylemler sektörümüze zarar veriyor. Her ürünün çeşidi ve kalitesi  ayrı. Tarlada 1 TL olan salçalık domates ile çeri domates arasında hem kalite hem fiyat farkı var. Perakendeci fiyatı belirleyen merci değildir, perakendeci karını koyarak alıp satandır. Fahiş oranlarda kar koyan ne sektörde ne pazarda barınabilir ayrıca tüketicide talep etmez.

    Tarım Bakanlığının Uygulamalarını Önemsiyoruz


    Taklit tağşiş listeleri açıklanır açıklanmaz hemen üyelerimize bilgi gönderiyor ve gerekli kontrollerin yapılması konusunda ikaz ediyoruz.  Bu konu bizim için çok önemli Tarım Bakanlığı’nın bu uygulamalarını çok önemsiyor ve destekliyoruz.

    yilmazparlar@yahoo.com

    10 Mart 2020 Salı

    Sağlıklı Yaşam ve Beslenme Fuarı-Yılmaz Parlar


     Fuara Renk Katanlar

    05-08 MART 2020 tarihleri arasında İstanbul Kongre merkezinde gerçekleştirilen “Sağlıklı Yaşam ve Beslenme Fuarı” kaliteli yaşam için sağlıklı ve beslenme kapsamına her türlü sağlıklı doğal-organik ürünleri üreten ve satış noktalarında halka arz eden firmaları alışılmışın dışında fuara renk katdılar.





    Tarım ve Orman bakanlığı Afyonkarahisar Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Merkezi standında Orman Genel Müdürlüğü ile Tıbbi ve Aromatik Bitkileri Tanıyalım Köşesi ilgi odaklı standlardan biriydi. Öğretmenleri nezaretinde ilk okul öğrenci ziyaretcilerin ilk durağı oldu. Tıbbi ve Aromatik Bitkileri Merkezi Müdürü Emel Yıldız’ın öğrencilere dikilmek üzere çam fidanları vermesi minik yavruların ağaç sevgisiyle neşeli çığlıkları ilk renk katan standdı. Orman genel Müdürlüğünden yetkili müdürün yeşil atkı vermesiyle miniklerin sevinçleri ikiye katlandı.




    Dünya Sağlık Örgütü halkın sağlığının korunması, sürdürülmesi ve geliştirilmesinde yeterli ve dengeli kaliteli beslenmenin önemini ve bu konuda halkın bilgilendirilmesi, eğitilmesi ve bilinçlendirilmesi gerektiğinden yola çıkılarak Küre Fuarcılık tarafından organize edilen fuarda; doğal-organik gıda ürünleri, bitkisel ürünler, mikro filizler ile firmalara, çiftliklere, ekolojik pazarlara; yöresel lezzetleriyle, doğal tarım uygulamalarıyla, atıksız mutfaklar çalışmalarıyla Belediyelere evsahipliği yaptı.


    Güzellik ve cilt bakım ürünleri, diyet ve destek ürünleri, sağlıklı yaşam merkezleri yeni ürün ve hizmet tanıtımlarıyla yer aldı.

    Mucize ağaç Moringa standında Seba Ulgen’den aldığımız bilgiler göre Hındistandan Etiyopya’ya be çok dünya ülkesine tohumu giderek yetiştirilen yaşama mucizevi faydalar sağlıyor
    Cenk R. Girginol ile Topraktan Fincana Kahve Söyleşisi, Goranga Yoga ile Yoga Seansları ve Ayurveda Mutfağı Söyleşileri, B-fit ve Tango Terapiyle Sağlıklı Beden Sağlıklı Ruh Aktiviteleri,
    Haliç Üniversitesi ile Sokak Lezzetleri Sergisi, Sarıyer Belediyesi ile Atıksız Mutfak, Doğal Tarım, Şişli Belediyesi ile Mutfakta Sağlık Sıfır Atık, Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği, TaTuTa, % 100 Ekolojik Pazarlar ile Zehirsiz Sofralar gibi temalarla fuar renklendi.




    Fuar Seminer Programında; Sağlıklı Beslenmede Coğrafi İşaretli Ürünler, Coğrafi İşarette Canlı Örnek Giresun Tombul Fındığı ile Kanserden Korunmada Beslenmenin Rolü, Sıfır Atık, Yedikleriniz İlacınız Olsun, Genlerimizle Sağlıklı Beslenme, Beyin Temelli Egzersiz, Bir Nefeste Sağlık, Günümüzün En Popüler Diyetleri, Sağlıkta Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin Önemi, Kahve Hakkında Bilmedikleriniz ve Sağlıklı Yaşamın Parçası Fiziksel Aktivite konuları ülkemizin tanınan öğretim üyeleri ve uzmanlarınca masaya yatırıldı.

    Fuarda, ünlü şeflerin organizasyonluğu ile “Sağlıklı Mutfaklar, Sağlıklı Lezzetler” programı renk katdı.




    Sadece kadınlara yönelik, 30 dakikalık istasyon çalışma yapmayı sağlayan B-fit ekibi sporla dans gösterimi sundu. Ekip yetkililerin verdiği bilgilere göre; “Daha önce hiç spor yapmamış kadınları bile doğru ve etkili bir egzersize yönlendiren çalışma, hem formda kalmayı hem de kardiyovasküler sistemi geliştirerek sağlıklı bir yaşam sürmeyi sağlıyor.”

    Yine antreman hakkında verdikleri bilgiler; “İnterval antrenman vücudu durdurmadan farklı sürelerde farklı kaslara yüklenmeler veren bir egzersiz çeşididir. Nabzın inişli çıkışlı bir ivmelenme izlediği bu sistemde ideal nabız aralığına ulaşılarak yağ yakımı konusunda başarılı sonuçlar elde edilir. 9 adet kendi itme ve çekme gücü ile çalışan hidrolik fitness ekipmanları ile vücudun temel kasları çalıştırılarak kuvvet kazanımı sağlanırken 9 adet ara istasyonda nabzı yükselten kardiyo egzersizler yapılır.”
    Duaderm, Makyaj, Cilt Bakımı, Saç Bakımı, Parfüm ve Deodorant, Kişisel Bakım, Erkek Bakımı, Anne Bebek gibi  müstahzarları,kendileri tarafından üretildiği gibi uygulamalı showları renk katdı.
    En çok ilgi çeken Tango terapileriydi. Fuarı kapsamında küratörlüğü ve program yürütücülüğü Çiğdem Hicran Yorgancıoğlu tarafından düzenlenen  TTP Tango Terapi Platformu Sağlık ve Zindellik için Tango Dansı Etkinlik ve Çalıştayları fuara en çok renk katan etkinlik oldu.  Çiğdem Hicran Yorgancıoğlu TTP nin amacını, ve sosyal sorumluluk projesinin yolculuğunu ve hedeflerini ziyaretçilerle paylaştığı açılış konuşması yaptıkdan sonra Türk asıllı ünlü  bir Fransız  tenor Ahmet Ortacdağ tango şarkıları yorumladı.




    2007’de öğrencileri ile katıldığı (TDSF) Türkiye Dans Sporları Federasyonu müsabakalarında Türkiye Dördüncülüğü ödülüne layık görülen, hukuk müşaviri  ve aynı zamanda tango eğitmeni olan Yeşilçam’ın Hababam Sınıfı’nın ünlü yüzü ve Hababam Tango-Hababam Boncuk,  (Ergun Sözen) ile ve parnterı eski balerin, diş doktoru Bahar Özmert tango dansı gerçekleştirdiler.

    Etkinlik, 1993 yılında Türkiye’de yeni başlayan danslı moda gösterileri, defileler ve tanıtımlarda baş dansçı - manken ve koreograflık yapmış olan, Bora Erdem’in dansın insan beyninin hangi yarımküresini çalıştırdığından endokrinolojik açıdan dans sayesinde salgıladığı hormonlara kadar araştırmalara dayalı bilgilendirici konuşma sonrası    Tenor Ortachdah’ın tango eser yorumuyla Bora Erdem- Çiğdem Yorgancıoğlu bir tango dansı sundular. İzleyiciler arasından hayatında hiç tango yapmamış olanla dans etmesi keyif katarak fuara renk katdılar.

    yilmazparlar@yahoo.com


    İsmet X Bilen Guinness Yolunda _Yılmaz Parlar

    X Bilen Guinness Yolunda 

    Türkiye’nin Pablo Picasso’su olarak bilinen, Uluslararası ünlü çok yönlü dev sanatcı İsmet X Bilen 50 yıl üstü sanat üretim sürecinde yaptığı duvar resimleri Guinness rekora doğru gidiyor.


    Plastik resim sanatı ile birlikde duvar resimleri, heykeltıraşlık, mozaik sanatlarınıda beraberinde icra eden sanatcı son olarak Aksaray Laleli’de çok sayıda isim yapan gastronomi işletmecileri yetiştiren ekol olan tarihi Aksu Hotel Restaurant işletmelerinde yapmakta olduğu, İstanbul temalı duvar resimleri ile birlikde l10 binlere yaklaşmış durumda. Dünya Guinness rekoruna giren sanatcıların aksine fizikel meydan okuma yerine kurguladığı zihinsel performansıyla büyük bir titizlikle estetiksel dokunuşla duvarlara hayat veriyor.




    Beceri öğretilen ve öğrenilen bir şeydir ve eğitim adımlarından geçerek ustalık geliştirirsiniz. Yetenek doğal, doğuştan gelen bir yetenektir. Resim yapma yeteneği bazı insanlara doğumdan itibaren verilir ve bu doğal yeteneği daha fazla çalışarak ve yeteneklerini artırarak güçlendirebilirler.


    İsmet X Bilen’de işte bu doğuştan gelen bir yeteneklerden biri. Günün 12 saatini sanatını icra etmekle geçiriyor. İsmet X Bilen’i Aksu Hotel restaurant işletmelerinde yine duvar resmi yaparken bulduk.  Kendisiyle kısa bir söyleşi yaptık.





    smet x Bilen, “  Dile kolay tam 50 yıldır renk ve ışık yörüngesinde en klasik biçimde iç mekanlarda kocaman kocaman sınırsız duvar resimleri çiziyorum...Renk ve matematiğin akış biçiminde…” 


    5 yıldır Avrupa'nın değişik ülkelerinde; İspanya, Norveç, Fransa, İtalya'da, ve özellikle Almanya’da değişik mekanlarının duvarlarında resimleriyle Türk sanatcısı olarak eser bırakan sanatcı X Bilen, Almanya’da daha çok İtalyan restaurantlarına resim yaptığını söylüyor.

    Mekanlara yaptığı resim boyutu ile sorumuza “ Tam beş yıldır aşağı yukarı her ay ortalama 100 metre kare diyebiliriz. İtalyanlar çok neşeli İnsanlar; onlara hep resim yaparken İtalyan klasiklerini dinleyip, meşhur grappalarını içip zevkle Roma’nın ve Roma’nın üzüm bağlarının resimlerini yaptım.”




     İspanya'da bulunduğu zaman İspanyollara resim yapmak daha büyük bir zevk olduğunu, meşhur İspanyol meyhanelerine resimler yaparken küçükken 1973-74 yıllarında İzmir’den Salvador Dali’ye gönderdiği resimleri hep aklına geldiğini dile getirerek  “Meşhur ressam Nurettin Erğüven bana kızmıştı. Niye adamı rahatsız ediyorsun   diye..” 


    Ancak kendine göre en önemli olanı “30 yıldır hiç aralıksız İzmir'in, Egenin, Akdenizin bazı tarihi mekan ve restaurant ve yerleşimleriyle birlikte  iç ve bazı dış mekanlarda çizdiğim duvar resimleri ruhumun istençleriyle, bembeyaz büyük duvarların bilgelikleriyle birbirimize duvarlarla bağlanmayı öğrendik. Birbirimizle çizilmeyi, renklenmeyi, işlevsel kullanılmayı öğrendik. Nasılki tuğla harçla birleşmeyi düşünüp duvarlaşıyorsa, bende ruhumdaki renk bilgimle duvarların içine doğru yürüyüp resim oluyorum.” Şeklinde Türkiye’de yaptığı resimlerinden daha çok keyif aldığını aktardı.


    Elbetde İsmet X Bilen’in Guinness rekoruna girme şeklinde çabası yok. Ancak gizli bir rekortmen olarak Türk sanatcımızdan gurur duymalıyız.


     yilmazparlar@yahoo.com

    EGD-Güçlü Kadın- Güçlü Ekonomi- Güçlü Toplum-Yılmaz Parlar


    Kadını Güçlü Yaparsak


    Eşit bir dünya, etkin bir dünyadır. Her birimiz cinsiyet eşitliğini sağlamak için elimizden geleni yapmalıyız.

    Ancak, 8 mart Dünya kadınlar Gününde hatırladığımız kadının cinsiyet eşitsizliği bir kadın meselesi değil, ekonomik bir meseledir. Ekonomilerin ve toplumların gelişmesi için toplumsal cinsiyet eşitliği şartdır.




    ilk kez Uluslararası Kadınlar Yılı 1975' de kutlanan Dünya Kadınlar Gününü, 1977' yılında, BM ve üye ülkeleri 8 Mart'ın kadın hakları ve dünya barışı için resmi bir gün olacağını ilan etti. Hepimizi sorumluluk paylaşmaya ve üzerimize düşeni yapmaya teşvik eden bu günde etkinlikler ve konuşmalar düzenleyerek kolektif eylemi güçlendirmek ve galvanize etmek için çalışmalıyız.


    Ekonomilerin ve toplumların gelişmesi için toplumsal cinsiyet eşitliğin şart olduğu fikrine dikkat çekmeye çalışan Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) Medya üzerine düşen görevle “Güçlü Kadın- Güçlü Ekonomi- Güçlü Toplum” etkinliği düzenledi.

    Etkinlik, çeşitli ve kapsayıcı bir ekonominin potansiyelini ve güçlü, kadın rol modelleri geliştirmenin getirdiği gücü tanımada kaydettiğimiz ilerlemeye ışık tutdu. ilerlemeyi yansıtabilirken, yine de yapılması gereken işler dile getirildi.




    Başkanlığını Celal Toprak’ın yaptığı Ekonomi Gazeteciler (EGD)’nin 8 Mart 2020 Dünya kadınlar Günü kapsamında çok sayıda sivil toplum örgütleri ile birlikde  6 mart 2020 Cuma günü  Taksim Elite World Hotelde  “Güçlü Kadın- Güçlü Ekonomi- Güçlü Toplum” başlıklı gerçekleşen etkinlikde panel düzenlendi.katkı sağlıyan kişi ve kurumlara '' Onur Belgesi'' verildi.


    Ekonomi Gazeteciler (EGD) Yönetim Kurul Başkanı Celal Toprak Bugünün iş dünyasında kadınlar için hala mevcut olan zorlukları ele almamız kritik önem taşıdığını işyeri kültürümüz, politikalarımız ve teknolojilerimizle kadınların erişimini ve fırsatlarını artırmak için çeşitliliğe ve dahil etmeye öncelik veren çalışmaları yapmamızın gerekliliğini ortaya koyan anlamında giriş konuşması yaptı. Kadınların sosyal, ekonomik, kültürel ve politik başarılarını kutlayan küresel gün olan 8 Mart Dünya  Kadınlar Günü gününde kadınların eşitliğini hızlandırmak için harekete geçme çağrısı niteliğinde önemine vurgu yaptı. Kadınların başarısını kutlayarak, önyargı farkındalığını artırarak ve eşitsizliği dile getirerek, hepimizin değişim yaratmasına yardımcı olabileceğimizi işaretledi.





    Etkinliğin sunuculuğunu EGD Yönetim Kurul Üyesi Serpin Alparslan üstlendi.

    Panelin Moderatörlüğünü Rota yayıncılık Yönetim Kurul Başkanı Günseli Özen yaptı. Panelistler Arnica Küçük Ev Aletleri Yönetim Kurul Başkanı Senur Akın Biçer, Teksan Pazarlamadan Sorumlu Yönetim Kurul Üyesi Ebru Ata Tuncer, İstanbul Kadın Akademisi Platformu Başkanı Semra Aydın Avşar, Teknolojide Kadın Derneği Başkanı Zehra Öney kadının ekonomideki gücüne dikkat çektiler.
    Ekonominin her sektöründe yer alabileceğini örneklediler. ,

    Teknolojideki kadın vurgulanırken, kuruluşların çalışanlarını güçlendirmesine, operasyonlarını optimize etmesine, müşterileriyle bağlantı kurmasına ve ürünlerini dönüştürmesine yardımcı olur.Teknoloji, herkes için daha iyi ve daha parlak bir gelecek inşa edebileceğiniz bir araçtır.


    Kapsayıcı bir ekonomi inşa etmede de kilit bir faktördür. Herkes için fırsatlar ve olumlu iş sonuçları yaratmak için çeşitliliğin gücünü kullanan bir ekonomidir. Bu farklı iş gücü, sonuçta herkese fayda sağlayan yenilikleri yönlendirmeye yardımcı olan çeşitli çözümlere ilham verir. Kadının teknolojide ve yapay zekadaki rolü işlendi.


    Güven eksikliğinden kaynaklanabileceği düşünülen, Yapay zeka profesyonellerinin % 22'si kadın olduğudur. Küresel Cinsiyet Eşitliği raporuna göre, dünyadaki uzmanlarının sadece% 22'si kadın,% 78'i erkek.


    Kadınların ekonomik haklarını ve fırsatlarını genişletmeyi amaçlayan Kadın faaliyetleri uygun düzenleyici çerçeve şartdır.
    Kırsal kesimde yaşayan kadınlar, Roman kadınlar, ev işçileri, göçmenler ve düşük vasıflara sahip kadınlar gibi ayrımcılığa ve sosyal dışlanmaya en açık gruplardan gelen kadınların, özellikle kadınların gelir düzeyini artırmak, haklarını ve iyi işlere erişimini sağlamak için çalışmak şart.




    Kadınların ekonomik güçlenmesine yatırım yapmak daha fazla eşitlik, yoksulluğun azaltılması ve ekonomik büyümeye yol açıyor. Kadınlar özel şirketlerde, çiftliklerde, girişimci veya çalışan olarak çalışarak veya ücretsiz ödevler yaparak muazzam bir ekonomik katkı sağlarlar.

    Yoksulluk, cinsiyet ayrımcılığı, kadınlar ve erkekler arasındaki sürekli ücret boşlukları, sömürü ve sınırlı kariyer fırsatları ve ilerlemenin etkilerinden en çok etkilenen kadınlardır. Kadınlar, kendilerini ve ailelerini uygun düzeyde sağlamalarına izin vermeyen düşük ücretli ve korumasız işyerlerinde hayatta kalmazlar. Kadınların sınırlı ekonomik fırsatlarının tüm toplum üzerinde olumsuz bir etkisi vardır ve herkes için ekonomik potansiyeli sınırlarken, azınlık gruplarından ve nüfusun sosyal açıdan savunmasız kesimlerinden gelen kadınlar en çok özellikle korkutucu ekonomik sorunlarla karşı karşıyadır.

    panelde soru cevap  Katkı Bölümünde Hayat kadınların istekleri doğrultusunda şekillenmedikce kadınların mutlu olacakların mümkün olmadığını, siyasetde karar alıcı olmaları için politikya atılmaların şart olduğunu, ekonomik özgürlük kadar, maaş bordrosundan vergi levhasına ismini yazdırmanın başarısı kadar siyasetde varlık göstermelerin şart olduğunu Finladiya ülkedeki diplomatların nüfusa orantılı eşit kadınların sayısal üstünleriyle örnekledik.





     Kadınların Siyasi ve Ekonomik Güçlenmesinin Güçlendirilmesiyle Kadınlar, Barış, Güvenlik ve Barışı Koruma Gündeminin Uygulanmasının Desteklenmesi

    Kalıcı bir barış yaratmak için kadın seslerine ihtiyacımız var. Çatışma sonrası dönemde çatışma önleme ve çözümlemeden uzlaşma ve ekonomik toparlanmaya kadar tüm barışı koruma süreçlerinde kadınların yapıcı katılımı şartdır.

    İşte Kadını Güçlü Yaparsak güçlü ekonomi dolayısıyla güçlü toplum olur.

    Toplantı sonrası toplu hatıra fotoğrafıyla noktalan etkinlik çıkışında Duayen kadın ekonomi gazeteciler Zeynep Göğüş “Zeytin Kuşu” Perihan Çakıroğlu “Ortaya karışık İşler”  isimli yazdığı kitapları alan katılımcılara imzaladılar.

    yilmazparlar@yahoo.com