29 Ekim 2018 Pazartesi

Hedef Bir Milyon Çinli Turist-Yılmaz Parlar


HEDEF BİR MİLYON ÇİNLİ TURİST

2019 Çin’de Türk yılı ilan edilmesiyle birlikde tüm gözler Çin’den gelebilecek öngürülü hedef turist sayısı bir milyona çevrildi.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB), Ortadoğu Turizm ve Seyahat Acentaları Birliği (OTSAD), Peter Pan Travel iş birliğiyle, Çin'den Türkiye'ye 1 milyon turist getirilmesi projesi kapsamında 26 Ekim 2018 Cuma günü Sait Halim Paşa yalısında  basın toplantısı düzenlendi.


Basın Toplantısına, İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Çoşkun Yılmaz, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Uluslararası İlişkiler ve Dış Ticaret Komisyonu Başkanı Zeki Güvercin, OTSAD Yönetim KuruluBaşkanı Hüseyin Kırk, Çin Tüekiye iş adamları derneği başkanı,  Çinli turizm sektörü temsilcisleri katıldılar.


İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Çoşkun Yılmaz, “Türkiye ve Çin arasındaki başta ticaret ve teknoloji olmak üzere birçok alanda ilişkiler hızla ilerlemektedir.
Artan ilişkilerin turistik seyahatlerle desteklenmesi her iki devletin ve toplumun karşılıklı kazanımı olacaktır. Türkiye'nin sahip olduğu turistik değerler açısından dünyadaki birçok ülkenin önünde yer almaktadır. Türkiye ve Çin, dünyanın en eski medeniyetleri arasındadır. Son yıllarda Türkiye ve Çin arasındaki başta ticaret ve teknoloji olmak üzere birçok alandaki ilişkiler hızla ilerliyor. Artan ilişkilerin turistik seyahatlerle desteklenmesi, her iki devletin ve toplumun karşılıklı kazanımı olacaktır. İstanbul, kongre turizmi, mutfak kültürü, mimari eserler gibi birçok alana ilişkin farklı medeniyetlere ait değerleri sunar." Dedi.


Çin Temsilcisi “Çinlilerin beslenme alışkanlıkları farklı. Çin yemeklerinin yapıldığı restoran sayısı artmalıdır. İstanbul sonrası bir çok destinasyonlara daha uğrıyacağız. Ayrıca Hava yolu direk uşuşlar olmalı”şeklinde ön planda olması gerekenleri sıraladı.
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Uluslararası İlişkiler ve Dış Ticaret Komisyonu Başkanı Zeki Güvercin “Çin Türkiye için çok önemli bir yere sahip.  İki ülke değişen dünya dengelerinde önemli iş birlikleri yaptı.  Bu yıl Türkiye'de turizmde ve yatak doluluk oranında artış yaşandı. Bu yıl turist sayımız ciddi rakamlara ulaştı. Hedefimiz 50-60 milyon turist. Çin de bizim açımızdan çok önemli bir ülke. Çinlilerin hem gezmek hem ticaret yapmak için Türkiye'ye gelmesini önemsiyoruz. Umarım turizm alanında Çinli misafir sayımız hızla artar." Açıklamalarında bulundu.


OTSAD Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Kırk “Çin'den nüfusuna oranla Türkiye'ye çok az turist geliyor. Getirdiğimiz ülkeler Katar, Dubai nufuslarına oranla Çin’den çok sayıda turist gelemekde. Çin'den gelen turist sayısını gelecek yıl artıracağına inanıyorum. Türkiye  sağlık ve kongre turizmi alanında son dönemde çok ilerledi. 2019'da 1 milyon Çinli turisti ağırlamayı hedeflemekteyiz. THY başta olmak üzere diğer havayollarının Çin'e sefer sayılarını artırmalarını talep ettik. 
Hüseyin Kırk kendisine verilen hatıra çin porselen tabağı alırken, şartlı olarak kabul etdi. “1 Milyon Çin Turist getireceğinize söz veriyormusunuz.” şeklinde Çin Seyahat acenta sahibinden söz aldı.
yilmazparlar@yahoo.com

25 Ekim 2018 Perşembe

11. Erdal Öz Edebiyat Ödülü Adalet Ağaoğlu’nun -Yılmaz Parlar


İlericilik, çağdaşlık Ödülü Erdal Öz

İlk sıralarda yer alan Can Yayınları’nın kurucusu Erdal Öz’ün Kültür, edebiyat, duygularını yaşatmak adına her sene gerçekleştirilen, Erdal Öz Edebiyat  Ödülün 2018 yılı sahibi sahibi yazar Adalet Ağaoğlu “Affedersiniz yaşıyorum demek zorunda değilim” dediği gibi, fiziki değil ruhen Erdal Öz’ün de fikirleri, çağdaşlığı, edebiyat duygularının zenginliği yaşıyor, kitapsever insanların yüreğinde sevgisi yankılanıyor.




Handan İnci Başkanlığında, Asuman Kafaoğlu Büke, Oğuz Demiralp, Sibel Irzık, Cemil Kavukçu, Ömer Türkeş ve Faruk Duman gibi değerli isimlerden  oluşan Seçici Kurul kararıyla, on birinci Erdal Öz Edebiyat Ödülüne Adalet Ağaoğlu layık görüldü.

11. Erdal Öz Edebiyat Ödülü 22 Ekim 2018 Pazartesi günü, Okan Bayülgen’in Kabare Art Gallery Dada Salonunda düzenlenen törenle Adalet Ağaoğlu’na verildi. 



Törende açılış konuşmasını yapan Can Yayınları Yönetim Kurul Başkanı Can Öz Ödül hakkında kısa bilgi verdi. Can Öz, her yıl bir üyenin ayrılıp bir başkasının katılımıyla yenilenen jürinin, altı yıldır jüride bulunan ve 2018 komitesinin başkanlığını yürüten Handan İnci’nin uğurlanacağını, gelecek sene jüriye Metin Celal’in  katılacağını söyleyerek   “Erdal Öz Edebiyat Ödülleri’nin böyle bir dönemde sürdürülmesi başka bir öneme sahip. Cemil Kavukçu’nun ve Celal Üster’in fikirleri bizim için çok önemli oldu.  Bu şekilde, bu ödül sürdürülebilir hale geldi. Okan Bayülgen’e bu yıl Dada Sahne’de bize kapılarını açtığı için teşekkür ederim. Olumsuz havanın işi zorlaştıran şöyle bir boyutu var; her birimiz, kendi hayatımızda vicdan muhasebesi yapıyoruz. Bu sonu gelmeyen bir sarmal olarak, hepimizin kaderi. Bu bitmeyecek. Aslında yakamıza yapışacak. Bu vicdan muhasebesi süresince, en yakınımızdaki ve en kıymet verdiğimiz insanlara sıkı sıkıya sarılmak. Bugün Erdal Öz Edebiyat Ödül töreninde kıymetli bir kalabalığın toplanmış olmasını çok önemli buluyorum” ifadelerine yer verdi. Edebiyat Ödülü Derneği'nin kurulacağını belirtdi. 

  


Türkiye’nin sosyal, siyasi, kültürel yapılarını işlediği romanlarını, yenilikçi anlatım teknikleriyle kaleme almış, günlükleri, öyküleri, roman ve oyunlarıyla edebiyatımıza katkılar sağlıyan, çağdaş edebiyatımızın önemli isimlerinden Adalet Ağaoğlu’na verilme gerekcelerini açıklyan seçici kurul Başkanı, Handan İnci  

 kuruldan ayrılacağı için üzgün olduğunu, ancak ödülü Adalet Ağaoğlu’na verme şansına eriştiği için de çok mutlu olduğunu söyledi.
 .


Türkiye’deki siyasal dalgalanmaların acısını yaşamış,tanıklığını da kitaplarına yansıtan unutulmayan yazarımız Erdal Öz Edebiyat ödülünü, almak için sahneye gelen Adalet Ağaoğlu, ödül sevinci bir anekdotla paylaştı.

Gözde yazarlarımızdan Cevdet Kudret’in hastanede öğrendiği ödüle layık görülmesinden sonra, birkaç basın mensubun izlediği törende, basının ilgisiz kalışına karşın, elini masaya vurarak, “Affedersiniz yaşıyorum” sözünü hatırlatarak, “Ödüle layık görüldüğümü öğrendiğimde, ilk aklıma gelen bu oldu. Demek ki, ben artık, ‘Affedersiniz yaşıyorum’ demek zorunda değilim diye düşündüm. Sevinmeye başladım” dedi ve kendisini ödüle layık gören seçici kurula teşekkür etti.



Türkiye’nin tarihini, siyasal ortamını, insanlarının dünyasını anlatan cesur yazarların eserlerini okuyarak ancak o zamanı anlıyabilmemiz ve öğrenmemiz mümkündür.


Toplumsal ve siyasal dalgalanmaların bireyler üzerindeki etkisini, eserlerine döken, Ankara Kızılırmak Caddesi’nde Bilgi Kitabevi’nde Kara Ünal lakaplı arkadaşıyla yaşadığı tuhaf bir olaydan sonra kitabevi açmaya karar veren usta yazar Erdal Öz’ün,sosyalizme sempati duyan ve öğrenme azminde olan gençlerin yeni kitapları bulabilmeleri, tartışabilmeleri olanağını sağlayan Sergi Kitabevini anlatan Adalet Ağaoğlu, 68 Kuşağı’nın bir ışığı niteliğinde olduğunu, Erdal Öz hakkında soruşturma açıldığını, suç unsuru bulunamayıp takipsizlik kararı verildiğine kadar çok ilgiyle izlenen hayat öyküsünden kesitleri dile getirdi.

Handan İnci Ağaoğlu’na ödülünü takdim etti. Ödülünü alan ve havaya kaldıran “Adalet Ağaoğlu Ben yaşıyorum” sözlerini tekrarladı

yilmazparlar@yahoo.com



21 Ekim 2018 Pazar

interfresh-göze çarpan standlar-Yılmaz Parlar haberi

Göze Çarpan Standlar

Antalya Valisi Münir Karaloğlu, Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’in hazır bulunduğu 17-20 Ekim 2018 tarihleri arasında, ANFAŞ Expo Center’de, Birincisi gerçekleşen, INTERFRESH Yaş Sebze Meyve, Depolama, Ambalaj ve Lojistik Fuarı Uğur Fora’nın Yönetici ortağı ve Murat Özer’in Genel Müdür olduğu ANTEXPO Fuarcılık Hizmetleri LTD. ŞTİ. Tarafından düzenlendi.




Başarılı Fuar Organizasyonunda, mevcut pazar paylarını artırmak, uluslararası alıcılara etkin bir şekilde tanıtmak, güçlü bağlantılar kurmak amaçlı fuar katılımcılardan, yerli ve yabancı farklı ülkelerden, binden fazla ürün markalardan gözümüze çarpan standlardan biri BAİB Batı Akdeniz İhracatcılar Birliği standı oldu.




BAİB Batı Akdeniz İhracatcılar Birliği standında,  BAİB Batı Akdeniz İhracatcılar Birliği Yönetim Kurul Başkanı Hakkı Ergin Civan, ANSİAD Antalya Sanayiciler ve İşadamları Derneği Yönetim Kurul Başkanı, M.Sadi Kan, Antalya Bilim Fakültesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek, ANFAŞ Genel Müdürü Hüseyin Özdamar birlikde INTERFRESH fuar ve ANFAŞ Food Product fuar hakkında konuşur bulduk.


Ortak olarak Marka yaratmada bu tür ihtisas fuarlara ihtiyaç olduğunu dile getirdiler özetle Yerli yabancı çok fikirli ortam yaratmak dünya pazarındaki yerimizi daha da sağlamlaştırarak ve mevcut pazar paylarındaki payımızı artırmak, paydaş kurumların ve kişilerin katkı, destek ve girişimleri sonucunda, yeniliklere paralel olarak geliştirilen, üreticilerin mal ve mamullerini müşterileriyle buluşturma mekânlarında düzenlenen organizasyonlarla, gıda, tarım, değerlerimizin dışarıya açılması farklı bir kimlikle anılmasına, ürünlerini uluslararası alıcılara etkin bir şekilde tanıtmak, güçlü dağıtım ağlarının temsilcileri ile tanışma ve sağlıklı bağlantılar kurmak, pazarı yerinde görmek yoluyla etkili satış stratejileri belirleyebilmek ve önemli firmaların yöneticileri ve satın almacıları ile doğrudan temasa geçmek bakımında önemini vurguladılar




Üretimde Tohumun önemini ve Tohumla ilgili şehir efsanesinin olduğu günümüzde Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) standını ziyaret ederek bilgi istedik.


Başkanlığını Kamil Yılmaz’ın yaptığı, TÜRKTOB standında  “Ülkemizde GDO’lu tohum üretimi yoktur, ithalatı da yasaktır, bu konu Biyogüvenlik Yasası kapsamında çok sıkı denetim altındadır.”  Dediler.

Bakanlığın aldığı karar doğrultusunda 2018 yılından itibaren tüm tohumlukların sertifikalı olması ile Milli Tarım Projesi’nin varlığını söyleyerek projeyi açıkladılar. “Birliklerin ve üyelerin kurumsal kapasitelerinin arttırılması, Kaliteli ve yeterli sertifikalı tohumluk üretiminin sağlanması, Ar-Ge alt yapısının geliştirilmesi, Markalaşmaya önem verilmesi, İhracat imkanlarının geliştirilmesi Rekabetçiliğin artırılması, Kayıt dışılığın önlenerek haksız rekabetin önlenmesi, Bütün bunların yapılabilmesi için ihtiyaç duyulan gerekli yasal düzenlemelerin gerçekleştirilmesi. Projenin ana omurgasını teşkil eden maddelerdir. “açıklamalarında bulundular.



 Hibrit tohumları sorduk.  “Hibrit tohumların sağlığa zararlı olduğunu net bir şekilde ispatlayan bilimsel bir kanıt yoktur. Çünkü hibrit tohum üretimi doğal bir yöntemdir. Hele GDO ve GDO teknolojileri ile uzaktan yakından ilgisi yoktur.”  Bilgilerini aldık.


Dünya nüfusu hızla artarken insanları besleyecek topraklar azalıyor. Toprağın tüm dünyada çeşitli sosyal, ekolojik, kültürel, iktisadi etkileri Toprağı verimli kılmakdan geçiyor. Bu da doğru sulamayla ilgili Standımız BASUSAD oluyor.




BASUSAD Modern sulamanın Ülke ekonomisine katkısı bilgilerini veriyor. “Sektörün en büyük problem olan KDV ve merdiven altı üretim. Gün geçtikçe sağlıksız, kontrolsüz plastik atıklar kullanılarak üretilen özellikle yuvarlak sulama boruları ve yağmurlama boruları, insan sağlığını ve tarımı tehdit etmektedir. Piyasada faturasız, KDV’siz satışı yapılan bu ürünler sektöre büyük zarar vermekte, devletede vergi kaybına sebeb olmaktadır. BASUSAD bu konuda yetkililere destek verebilir ve bu tehlikeli gidiş durdurulabilir.”




THY Kargo Tüm ihraç ürünleri % 50 indirimli taşıma müjdesini Antalya Valisi Münir Karaloğlu açılış konuşmasında söylemişti. Bir kerede Kargo şefi Murat Yaşar Yıldız’dan duyduk.


NarSeb ve Mira Fresh ilginç ürünlerini sergilerken oldukça ilgi gördüler. Mersin Büyük Şehir Belediyesi  ve Çukurova Kalkınma Ajansı yine ziyaretci akınına uğradı.




DSV Deniz Hava Kara Taşımacılığı yoğun ilgi gören lojistik standların başında geliyordu.


16-19 Ekim 2019 tarihinde ikincisi gerçekleşecek fuarda fuar katılımcıları kendi yerlerini şimdiden kiralıyacaklarını söylediler.




yilmazparlar@yahoo.com

15 Ekim 2018 Pazartesi

Collection Club Çanakkale ve Bozcada Kültür Gezisi-Gündegül Parlar

Gündegül Parlar Haberi

BARIŞ VE ÖZGÜRLÜKLER KENTİ ÇANAKKALE 


15 yıl önce kurulan Başkanlığını Şerif Antepli’nin yaptığı Collection Club geçtiğimiz birkaç gün önce Çanakkale ve Bozcada Kültür Gezisi gerçekleştirdi.


Çanakkale’nin merkeze bağlı Tevfikiye Köyü sınırları içerisinde bulunan ve geçmişe ışık tutan, 5 bin yıllık Truva Antik Kenti’nde, şimdi Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi ve Truva Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Rüstem Aslan kazıları yapmaktadır. Kazılar 150 yıldır yapılmakta olup, 5 farklı arkeolog tarafından  yürütülmüştür. 


Truva Antik kenti 1998 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilmiş, en çok tanınması ise, 1873 yılında Alman arkeolog Heinrich Schliemann’ın kişisel olarak yaptığı kazılarda kaçırdığı hazine ile olmuştur. 


Homeros’un İlyada Destanı’nda Akhilleus, Hektor ve Helena hikayeleri, özellikle de Truva Atı öyküsü ile Truva’nın ününü daha da artırmıştır. “Truva Atı aslında bir gemiydi” iddiasını ortaya atan, İtalyan deniz arkeologu Francesco Tiboni’e cevaben Prof. Dr. Rüstem Aslan, bu iddanın Truva Atı hikayesini değiştirmeyeceğini belirtmiştir. İnsanları büyüleyen “Truva Atı Mitolojisi”, olmuş mudur, olmamış mıdır? Truva atı var mıdır, yok mudur? Bu sorular karşısında,1930 yıllarından itibaren araştımacılar, konu üzerine, Asur metinlerine ve betimlemelerine dayanarak bunun ata benzeyen bir savaş aleti olduğu tezi üzerinde durmuşlardır. 


Prof. Dr. Rüstem Aslan,  Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, 2018’i Troya Yılı ilan etmesi sebebiyle, “Troya Yılı” etkinlikleri kapsamında dünyanın birçok ülkesinde seminer, sempozyum ve konferanslar düzenlendiğini, bu yıl açılacak olan Troya Müzesi’ni Kanada’ya anlatıp tanıtmak için Bakanlığın organizasyonu ile üç ayrı şehirde konferanslar düzenlendiğini,Troya Milli Parkı ve çevresinin, bir cazibe merkezi haline getirilmesi için pek çok çalışmanın gerçekleştirildiği bilgisini vermiştir. Şu anda kazılar devam etmekte olup, 11. katmana ulaşılmıştır. Bütün katmanların görülebileceği şekide son derece muntazam çevre düzenlemesi yapılmıştır  



Bu gizemli, bir o kadar da muhteşem olan kazı alanını, konusunda uzman ve   fevkalade bilgi birikimi ile bizlere, Muzaffer Tanrıkulu rehberimiz tanıttı. Buradan ikinci durağımız olan Bozcaada’ya geçildi. 

Bozcaada’da bu yıl, “Troya 2018 Yılı Bozcaada Bağbozumu Etkinlikler Projesi” ile  5000 yıllık geçmişe sahip olan bağcılık potansiyelini açığa çıkarma ve geliştirme kapsamında bir çok etkinlikler hedeflenmiştir. Tabiat güzelliklerine sahip, sakin ve huzurlu olan bu Ada’da, çok gururlanacağımız bir olay da, bir müzenin kurulmuş olması. Collection Club üyesi M. Hakan Gürüney, uzun yıllar özveri ile çalışarak çok çok önemli objelerle Bozcaada Müzesi’ni Ada’ya kazandırmştır. Türk, Rum, Roman mahalleleri, kilisesi, şarapları ve bağları ile yemyeşil bir ada.  




Bu kültür gezisinin en can alıcı noktası ise Çanakkale Şehitlerini ziyaretimiz oldu. İçimizde hissettiğimiz o tarifsiz acı ile her bir şehitliği, bayırları, acaba ayaklarımızın altında yatan var mı korkusu ile ziyaret ettik. Ertuğrul Tabyası, Yahya Çavuş Şehitliği, Kocadere Hastane Şehitliği, Conkbayırı, Atatürk Zafer anıtı, Çanakkale Şehitler Abidesi ve bütün kale, tabya ve şehitlikler ziyaret edildi. Belgelerle anlatılan hikayeler içimizi acıttı. Dört günlük gezi için iki ayrı rehber bulunduran Sempatur’a gerçek bir teşekkür. İkinci rehberimiz Onursal Aydın, Çanakkale’yi sanki o günlerde yaşamışcasına inanılmaz bir bilgi birikimiyle bizlere aktardı. Çanakkale, bize hem hüznün hem de vatan sevgisinin ne olduğunu gösterdi. Nurlar içinde yatsınlar, onların sayesinde biz şimdi burada rahat yaşıyoruz. 



15 yılı aşkın bir süre önce kurulan ve “Geçmişin Değerlerini, Geleceğe Taşıyan” Collection Club Başkanı Şerif Antepli ile birlikte, kaliteli, kültürlü ve fevkalade can kulüp dostlarmızla, sevgiyle, hoşgörüyle, saygıyla, inanılmaz zevk aldığımız bir tatil olanağı yaşadık. Gurubumuzun içinde iki de çiçeğimiz vardı, Lilyum ve Lotus. Ancak bütün bunları bize sağlayan Sempatur’dan bahsetmeden geçemeyeceğim. Sahibi olan İlhan Uçak, Galatasaray Lisesi’ni ve sonrasında da İstanbul Hukuk Fakültesi’ni bitirerek avukatlık lisansını almıştır. 1967 yılında başladığı amatör turizm rehberliğini, 1972 yılından itibaren rehberlik kursunu bitirip profesyonel tercüman rehberi olarak, 1982 yılında Sempatur Turizm’ini kurana kadar sürdürmüştür. TÜRSAB Kültür Komitesi Başkan Yardımcılığı ve sonrasında da Başkanlığı görevleri arasındadır. Sempatur Turizm’in kurucusu olarak gerek yabancılara, gerekse Türklere yurt içinde ve yurt dışında kültür turları düzenleyerek bu yıl seyahat acentasının 37. yılını kutlamıştır. Aynı zamanda da Collection Club üyeliğini, gururla, sürdürmektedir.

info@gundegul.com





1 Ekim 2018 Pazartesi

Sinope’de 15.09.2018 Etkinliği-Gündegül Parlar/Haberi

GÜNDEGÜL PARLAR/HABERİ

SİNOPE’DE 15.09.2018 ETKİNLİĞİ


Antik  Dönemde adı Sinope olan Sinop, Türkiyenin çok önemli Tarihi. Coğrafi konumunda bulunan ve ülkemizin en kuzey ucunda yer alan bir ilimizdir.Aynı zamanda, iç kalede bulunan ünlü tarihi cezaevi, Selçuklu sanatını yansıtan Alaaddin cami, çocuklara “Pisagor” teoreminin öğretildiği Pervane Medresesi, Paşa Tabyası, Balatlar Kilisesi ve Amazonların süsledikleri Serapis Mabedini i Diojen’in şehri.


Sinop kültürel aktivitelerde de ön plana çıkıyor. Bu konuda İl kültür Müdürlüğünün emekleri göz ardı edilemez. Bu bağlamda 15.9.2018 tarihinde yapılan bir etkinlikten söz edeceğiz.

Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 15 Eylül 1928’de Sinop’a gelişinin 90. Yılı etkinlikleri kapsamında, İstanbul Büyükçekmece Belediyesi, Sinop Belediyesi ve Sinop İl Kültür Turizm Müdürlüğü işbirliği ile “Mimar Sinan Hoşseda Musıki Derneği” tarafından, Şef Burçin Bahar Cantürk yönetiminde Türk Sanat Müziği konseri vererek, konsere katılanların gönüllerini Atatürk’ün sevdiği şarkılarla ve görsellerle coşturdu.

Büyükçekmece Mimar Sinan Hoşseda Musıki Derneği tarafından icra edilen “Türk Sanat Müziği Ata’ya Sevgi Konseri” Atabarı ile başlayıp, konsere katılan vatandaşların da eşlik ettikleri Atatürk’ün sevdiği şarkılarla devam ederek İzmir Marşı ile sonlandırıldı. Konserin Sinop’ta düzenlenmesinde büyük emeği geçen, Prof. Dr. İbrahim Başağaoğlu yaptığı açıklamada, ”Sinop Valisi Sayın Köksal Şakalar olmak üzere Büyükçekmece Belediyesi’ne, Sinop Belediyesi’ne ve Sinop İl Kültür Turizm Müdürlüğü ile emeği geçen herkese sonsuz teşekkürlerimi sundu.

Sinop’ta yapılan etkinliklerde  İl Kültür Müdürlüğünün rolü çok önemli olup, bu konuda İl Kültür Müdürü Sayın Hikmet Tosun’u kutlamak gerek. Sinop’lular İllerini tanıtmak için büyük gayret sarfetmektedirler. Bunlardan biride Öğretmen-Gazeteci Sayın Hatice Çiçekseverdir.
Hikmet Tosun’u kısaca tanıtırsak:





Trabzon’un  Of ilçesinde doğmuş, 1991 yılında Eskişehir Anadolu Üniversitesi tarih bölümünde lisansını tamamlamış, 1978 yılından 1997 kadar, Milli Eğitim Bakanlığının çeşitli liselerinde Tarih öğretmenliği ve yöneticilik yapmıştır.1997 yılında Meclis Başkanımız muhterem İsmail Kahraman’ın Kültür Bakanlığı zamanında kendilerinin referansıyla Sinop Kültür Müdürü olarak atanmıştır. Çeşitli görev değişiklerinden sonra tekrar görevine geri dönmüştür.40 üzerinde çeşitli konularda makaleleri, Sinopla ilgili 50  üzerinde projeler ve faliyetleri mevcut olup, bunlardan bir kaç örnek verirsek:

PROJELERİ VE FALİYETLERİ
-9,2 Milyon Euroluk Kültürel Miras ve Aidiyet Projesini Sinop’ta yürütmekte,.
-Sinop Buzhane Binası restore edilerek Buz ve Balık Müzesi olarak turizme kazandırılması
-Sinop Kalesi Rölövye ve Rest.Prj.Yapım İşi
-Tarihi Sinop Cezaevi Kentsel Sit Projesi
-Sinop Kalesi Batı Surları Rölöve Restitüsyon ve Rest.Prj.Hizm.Alım İşi
-Tarihi Dr. Rıza Nur İl Halk Kütüphanesi Binası Restorasyon ve Restorasyon ve Çevre- Düzenleme İşi
Bunlar çalışmalarından bir kaçıdır.

MAKALELERİNE GELİNCE
-Sinop’u Kültür Ensdüstrisine Kazandıracak Ab Projesi
-Sinop’un Su Medeniyeti
-Kayrak Taş Çatılı Sinop Evleri Yaşatılmalı
-Hristiyanlığın En Eski İkonları Sinop’
-Sinop’lu Serapi
-Diogenes
-Sinop Tarihi Cezaevi Projesi,
bunlar 40  ın üzerindeki makalelerinden birkaçı ,

Sayın Hikmet Tosun’un Alaaddin Külliyesi ile ilgili makalesinden bir kaç paragraf özet verilerek bu değerli Caaminin tanıtılması amaçlanmaktadır.


KARADENİZİN İLK TÜRK ŞEHRİ SİNOPTA ALAADDİN KÜLLİYESİNİN SİNOPUN TURİZMİNDE VE GELECEĞİNDEKİ YERİ,ÖNEMİ


Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşması,Türk İslam kültürünün bu topraklara basılması ,Anadolu Selçukluları döneminde olmuştur.

Anadolu’ya hakim olan Türk-İslam kültürü,gezginci dervişler Horosan erenleri ile başlamış toptan Anadolu taranmış ve Mevlana ile zirveye ulaşmıştır.Anadolu coğrafyasına hakim olan bu kültürün Karadeniz bölgesinde yaşayan  tek örneği 1214 yılında yapılan Fetih camii (Alaaddin Külliyesi) dir.Yukarıda bahsettiğimiz bu yerleşim politikasını külliyede irdeleyelim: Sinop Selçuklu döneminden kalan bu tarihi tanık camii diktörtgen mekanlı ve geniş avlusu ile 86 m.uzunluğunda  ve 22 m.genişliğindedir.Avlu camii alanının 3 katı büyüklüğündedir. 64 m.uzunluğunda ve 86 m. genişliğindedir.Avlunun geniş tutulması Selçuklu döneminin politikası askeri kışla olarak kullanılmasıdır.Minaresi avlunun kuzey duvarına bitişik vaziyettedir.Avlusunun doğu,batı ve kuzey olmak üzere 3 kapısı bulunmaktadır.Camii bir büyük kubbe ile sağında ve solunda ikişer küçük kubbe dahil toplamda 5 kubbeden oluşmaktadır.Ortadaki büyük kubbe Peygamber efendimizi,yanlarındaki ikişerli küçük kubbeler ise dört halifeyi simgelemektedir.Bu geniş avlunun ortasında şadırvan bulunmaktadır.Gündelik hayat burada yaşanmaktadır.
Caminin 5 kapısının bulunması İslamın beş şartını ve içeride bulunan taşıyıcı  6 direk ise İmanın 6 şartını simgelemektedir.


Caminin arkasında ise ilk Türk Üniversitesi olan Pervane Medresesi giriş kapısı kıbleyi gösteriyor.(İkra ve Kelam surelerinin izahı) Camiinin sağ tarafında hamam ve sol tarafında türbe bulunmaktadır.Her iki mekan camiiye saygı gereği mihraptan 3 m.mesafe geri çekilmiştir.Sağ tarafta hamam İslam’ın temizlik ile başladığını,arkasındaki medrese beşikten mezara kadar ilimi,sol taraftaki türbe de hayatın sonunu yani ölümü simgeliyor.800 yıldan beri süregelen gelenek,Sinoplular ölülerini hamam tarafından sağ kapıdan içeri alıyor ve sol kapıdan çıkarıyor.Bu dizayn ilim-hayat, fıkıh ve kelam surelerinin temelini oluşturuyor.Bu külliye düzeni Anadolu’ya hakim olan ve Mevlana ile ulusal sınırların dışına çıkan İslam kültürünün hoşgörü, kardeşlik ve barış gibi insanlık erdemleri, bugün Turizmin ve Dünya barışının esasını oluşturuyor.

info@gundegul.com

Yılmaz Güney’in Gizli Belgeleri-Yılmaz Parlar

Yılmaz Güney’in  Gizli Belgeleri

25. Uluslararası Adana Film Festivali kapsamında  Atatürk Parkı içi  75'inci Yıl Sanat Galerisi’nde düzenlenen panelde Yılmaz Güney hakkında yeni belgeler ve söylemler açıklandı.


Yılmaz Güney’in eşi Fatoş Güney ve Yılmaz Güney’in kardeşi Yaşar Pütün’ün de izleyici olarak katıldığı, Yılmaz Güney Sineması: Çukurova Gerçeğinin Estetiği' konulu Panelde, Prof. Dr. Şükran Kuyucak Esen, Doç. Dr. Ayşe Toy Par, Dr. Öğretim Üyesi Aydın Çam, Sinema Yazarı Erman Bostan konuşmacı olarak yer aldılar.

Yılmaz Güney’i Umut film öncesi ve sonrası olarak değerlendirdiler.

Yılmaz Güney’, sinemaya merhaba der demez kısa filmler çekmeye başlar. Yönetmen, gerek senaryolarında gerekse filmlerinde daima toplumsal sorunlara değinmeyi gerekli görür.. 


Yılmaz Güney’in üçüncü sineması isimli çalışmasında; üçüncü sinema bağlamında çektiği filmler kendisine karanlık duvarlar arasında yaşamını sürdürmeye iterken izleyiciye özgürlük özgürce düşünme kapılarını açar. 


Az gelişmiş ülkelerin sömürgeciliğe karşı mücadelelerinden ilham alan, ekonomik ve sosyal statü olarak toplumun alt kesimlerinin direniş öykülerini beyaz perdeye aktarır.


Gerçektende, sağlık problemlerinde artış, işsizliğin çoğalması, devletin işsizlik ödemeleri, tazminat davaları, iş gücü kaybı gibi birçok olumsuzluğa sebep olan, huzursuz bireyler mesleki yönden kendilerini yetersiz görüp, psikolojik açıdan zedelenerek tükenmişlik sendromuna sahip işsiz bireylerden oluşan toplum sorunlarını yansıtır sinemasında.

  
Çukurova’daki işçilerin yaşamlarını gerçekçi bir dille yansıtır. Halk tarafından sevilerek  kabul görür. Filmleri taşrada gişe rekorları kırmaya başlar. Kısa zamanda sinema dünyasında fırtına gibi esmeye başlar.

Aslında, toplumsal ve ekonomik sıkıntılara karşı gelmek istesede cesaret bulamayan halkın özlem taşıdığı isyan etme eylemin kahramanıdır, Yılmaz Güney. 

Seyirci kahramanla özdeşleşme ve kişiliğiyle ilişki kurar.  

Türk Sinemasının  dönüm noktası olarak addedilen Umut filmini gizlice yurtdışında gösterime girer çok sayıda ödül alır. Film, devletin itibarını zedelediği gerekçesiyle yeni bir dava açılır, uzun süre hapis yatar.          


Güney, İsviçre’nin Ticino kantonundaki Locarno şehrinde her yıl düzenlenen uluslararası film festivalinde 1979 yılında en iyi film “Altın Leopar” ödülüne layık görülen  hak eden 1978 yılında, senaryosunu hapishanedeyken yazdığı, “Sürü” filmin yönetmeni Zeki Ökten’e 20 maddelik altın kural yönetmenlik notunu verir. 


Yönetmenliğini Şerif Gören’e yaptırdığı, 1981 yılında senaryosunu hapishanedeyken yazdığı, “Yol” filmi  Cannes film festivalinde Altın Palmiye ödülünü kazanır. 

Tüm dünyanın saygı duyduğu sinemacı olan, Güney 8 Ekim 1981’de tutuklu bulunduğu Isparta Cezaevi’nden bayram iznine çıkar. Arkadaşların desteğiyle Fransa’ya kaçar.

1982 yılında Türkiye’deki Cezaevlerini anlattığı son filmi olan “Duvar” adlı filmi çeker. 


Kanser hastalığına yenik düşer. 9 Eylül 1984 yılında hayata veda eden Güney’in mezarı da Fransa’daki Pere Lachaise mezarlığında bulunmaktadır.      


Fatoş Güney, Panelde dile getirilenleri çok beğendi. Doğru anlatım olan konuşmalardan biri olduğunu ve  Güney yayınlarında kitap haline getirilebileceğini söyledi.


Şerif Gören’in Sinema Hafızası konulu söyleşide, Moderatörlük yapan Sabahattin Çetin, Şerif Gören’e hafızasını bir hayli zorladı. Şerif Gören verdiği cevaplarda ve söyleminde yine ağırlık Yılmaz Güney ile olan ilişkilerdi. Birlikde çalıştıklarının anekdotlarını aktardı.
Yılmaz Güneyî Türk sinemasında ayrı bir yere koydu.

Söyleşi sonrası Adana Film Festival Direktörü İsmail Dikilitaş plaketlerini takdim etdi.

yilmazparlar@yahoo.com