28 Kasım 2016 Pazartesi

Alman Akademik Degisim servisi (DAAD) ve AHK’nın proje kariyer gunu-yilmaz Parlar

 Bilinçli istihdam “Kariyer Günü”
Alman Akademik Değişim Servisi (DAAD) ve Goethe Enstitüsü ile AHK’nın proje yönetimini DEinternational’ın üstlendiği ilk “Kariyer Günü” etkinliği 26 Kasım 2016’da İstanbul Harbiye Hilton Hotelde organize edildi.
Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası yönetim kurul üyesi ve genel sekreter Jan Nother’in de hazır bulunduğu, Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası’nın (AHK) düzenlediği “Kariyer Günü” projesine yaklaşık 20 kadar şirket katıldı.
Boğaziçi, Koç, Sabancı, Bilkent, Kemerburgaz, Marmara ve İTÜ gibi İşbirliği yapılan üniversitelerin Mühendislik, Elektrik Mühendisliği, Bilişim Teknolojisi, Mekatronik, Ekonomi, Kimya, Hukuk ve Çevre Bilimi, Medya ve İletişim Bilimleri, Matematik ve Fizik gibi Bölümlerin  öğrencileri katılım gösterdi.
Mezun olan, iş arayan veya değiştirmek isteyenler de dahil olmak üzere staj yapmak isteyenler cv leri sundular. Bizzat firma yetkilileriyle bire bir görüşme imkanı buldular.
Öğrenciler, yeni mezunlar, Almanya’dan Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası’na başvuruda bulunanlar, Yüksek Lisans yapanlar ve yeni bir iş arayışında olanların davet edildiği, DAAD (Alman Akademik Değişim Servisi) ve Goethe Enstitüsü iş birliği ile Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası (AHK) -DEinternational A.Ş. katkılarıyla hazırlanan AHK Network imkanları sunan kariyer günlerin amacı AHK Türkiye şirketlere, öğrencilere ve iş arayanlara  ideal ve katma değeri olan bir platform oluşturmak. Ortak üniversiteler aracılığıyla öğrenci ve yeni mezunlar ile doğrudan temasa geçmeyi sağlamak. DAAD işbirliği ile aradığınız hedef kitleye göre çalışmalar yapılması, Yüz yüze etkileşim imkanı. Gelecek vaad eden birden fazla aday ile yerinde görüşme, Potansiyel aday ile birebir röportaj köşeleri, Firma isteklerine ve hedef kitleye yönelik pazar araştırması yapılması ve duyuru çıkarılması,
Manuel Transpaletler, Akülü Transpaletler, Akülü İstif Makineleri, Akülü/Dizel/LPG Forkliftler, Reach trucks vs. pek çok üreten Jungheinrich Türkiye, ve 964 milyon avroyu aşan yatırım hacmiyle Mercedes-Benz Türk A.Ş. standlarında görüşmeleri ve genel fanıtım yapılan ortak departmanda Bosh firmasının tanıtımı AHK Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası İş Geliştirme müdürü Semanur Akaya ile izledik.
İş alımlarında ne gibi kriterlerin arandığı, işe alım sürecinin işleyişi, ve öğrencilere hazırlık sürec zemin oluşturarak, şirket kültürü, şirket prensipleri hakkında bilgilendirmeler yapıldı.

yilmazparlar@yahoo.com

19 Kasım 2016 Cumartesi

Atların Büyülü Dünyası-Nazan pamuk-Yılmaz parlar

ATLARIN BÜYÜLÜ DÜNYASI
  ruh hafifliğiyle gizli bir özgürlüğü ilham eden atların oluşturduğu muhteşem koleksiyon “Atların Büyülü Dünyası” sergi gelirini Kan ve Kök Hücre Gönüllüleri Derneğine bağışladı.
 
Serginin VIP açılışı The Marmara Pera Hotelde gerçekleşti. Sergi açılışında sanatcının sanatsever değerli dostları, iş, sanat, akademi dünyasından isimler vardı.
12 Aralık 2016 tarihine kadar sanat severlerin ziyaretine açık olan sergide koleksiyonerler ve sanatseverler tarafından alınacak her eserin geliri Kan Ve Kök Hücre Gönüllüleri Derneğine bağış olarak gidecek.
Resimlerden alınan özgürlük enerjisiyle, tuvaldeki büyülü ortamın oluşturduğu doğa esini sembolleşen at figürü sakladığı sevgiyi, yaşamayı aralarındaki ruhu, vefayı, sanatcının insanlara aşılama misyonu üstlendiği belli.  

Nazan Pamuk, ara vermeden koştuğu sanat hayatında yaşam felsefesini inci kolyesi gibi birbirini tamamlayan koleksiyonlarla ifade ediyor. Tabiatı tüm çıplaklığını sorgulatan yanlarıyla birbiri içinde saklı görünümleriyle  
gözler önüne seriyor. Derinlemesine bakdığınızda fark ediyorsunuz. Bu nedenle uzun süre eser önünde tılsımı çözmeye odaklanıyorsunuz.
Büyük küçük her tuvalde çalışmayı seviyor. At figürü ve içindeki doğa renklerin seçimi başka bir olgunun dili oluyor. 

Atdaki sevgi ve özgürlük dokusunu hücrelerinizde hissettikce, insanda tatmin edilemeyen kavram istenç özgürlüğünü, istemeye temel olmasını arzuluyorsunuz.

Atların Büyülü Dünyası koleksiyonu, hakkında Nazan Pamuk ve sanat danışmanı Canan Ardıç ile konuştuğumuzda, “Hayvanlar aleminde at  yüzyıllardır insanların en yakın yardımcısı olmuş, hizmetinde bulunmuş, duygularıyla hisleriyle insanoğlunun kendine en yakın hissettiği, aynı zamanda insana en çok vefa gösteren asil bir canlı olmuş, kah özgürlüğün sembolü olarak, kah terkedilmişliğin, işe yaramazlığın acısını hissettirmiştir. Birbirlerine olan vefa duygusu hayranlık uyandıracak derecededir.” Şekinde yorum alıyoruz.
Atların büyülü dünyası koleksiyonunun tüm ederlerinde.; okyanusun kıyılarında, yemyeşil çayırlarda, dumanlı dağların eteklerinde, başına buyruk yol almanın tadını çıkaran atlar, dünyanın çaresiz, vefasız sahiplerine, ürkek bir halde tedirgin felsefeyle bakış yatıyor 
Kan ve Kök Hücre Gönüllüleri Derneği Başkanı Sema Savaş, Nazan Pamuk’a  ve Dernekleri yararına eser alanlara teşekkür plaketleri vererek minnetdarlığını gösterdi.

yilmazparlar@yahoo.com

6 Kasım 2016 Pazar

GSK Türkiye-Prof. Dr. Serhat Ünal-Basın toplantısı-Haber Yılmaz Parlar


Antibiyotik Enflasyonu
Kanyon, The House Cafe’de 4 Kasım 2016 Cuma günü, GSK Türkiye ev sahipliğinde 16-22 Kasım Antibiyotik Farkındalığı Haftası kapsamında, dirençli bakteriler ve akılcı antibiyotik kullanımı hakkında Hacettepe Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Serhat Ünal’ın katılımıyla Basın toplantısı gerçekleştirildi. 
50 yılı aşkın bir süredir faaliyette olduğu Türkiye ilaç sektörünün lider firmaları arasında yer alan GSK, 750 çalışanıyla Türkiye’de de etkin sağlık çözümleri sunuyor. 
Dünya çapında 191 ülkeye ürün temin eden, yılda yaklaşık olarak 4 milyardan fazla paket ve  1.200 farklı marka üreten, 150’den fazla ülkede, 100 bini aşkın çalışanıyla, karşılanmamış ihtiyaçlara yönelik geliştirilen yenilikçi tedavileri hastalara ulaştırmayı amaçlayan GSK’nın, tüm çalışmalarının temelinde insan odaklılığı bulunuyor. 

Bugün en önemli sağlık alanlarında etkin ilaç ve tedaviler üreten GlaxoSmithKline (GSK), yenilikçi ilaç ve aşıları geliştirerek insanlığın hizmetine sunan ve böylece yaşam kalitesinin yükselmesine katkıda bulunan dünya lideri bir araştırmacı ilaç şirketi, GSK’nın tedavileri arasında; astım, KOAH, enfeksiyon, grip, akıl sağlığı, hepatit, nadir hastalıklar, sinir sistemi hastalıkları ile kalp damar ve sindirim hastalıkları yer alıyor. 

Antibiyotik direncini önlemeye yönelik küresel girişimlerin öneminin fark edilmesi antibiyotik direncinin sınırlandırılmasına, antibiyotik direnci tüm dünyayı ve sadece bu günü değil geleceği de ilgilendiren, çok önemli bir sağlık sorunudur. 

Basın toplantısında Hacettepe Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Serhat Ünal Antibiyotik Direnci Tanımı ve Algısı hakkında İlaçların belirli bir dozda oluşturduğu etkinin aynı dozda tekrarlayan kullanımlarından sonra azalması veya aynı etkiyi oluşturmak için daha yüksek dozda kullanılmalarının gerekliliği, ilaç etkisine karşı direnç gelişimini değerlendirdi. 
Antibiyotikler, mikroorganizmaların neden olduğu enfeksiyon hastalıklarının tedavisinde ve profilaksisinde kullanılan, klinik açıdan çok büyük önem taşıyan ilaçlardır.
Dr. Serhat Ünal, Antibiyotik direnci bakterilerin antibiyotik varlığında dahi üreyebilmeleri ve hastalık yapabilmeleri durumunun altını çizdi
“Bazı antibiyotiklere direnç doğal olarak mevcut iken diğerlerine karşı direnç bakterilerde gelişen mutasyon yoluyla ortaya çıkmaktadır. Bu durumda antibiyotik uygulaması duyarlı bakterilerin üremesini durdurur veya öldürürken, dirençli bakteriler seleksiyona uğrayarak populasyona hakim hale gelirler.”diyerek kullanımın dozu artıkca “Antibiyotik kullanımı arttıkça doğal olarak direnç sorunu da artmaktadır. Eğer önlem alınmaz ve antibiyotik kullanımı bu hızda devam ederse direnç nedeniyle basit bir enfeksiyonun dahi öldürücü olabilir.”tehlikelerini belirtdi. 
Bazı antibiyodikler alınımında önlemleri sıraladı. “Antibiyotik almadan önce mutlaka hekime  danışılmalıdır. Yapılan kültür testinden sonra veya ampirik ile Doktorun tavsiye ettiği zaman, önerilen doz ve saatlerde antibiyotik alınmalıdır. Hasta kendini daha iyi hissetti diye antibiyotik kesilmemelidir. Aksi takdirde bakterilerin hepsi ölmemiş olabilir ve hastalık tekrarlayabilir. Artan antibiyotikler atılmalıdır, çünkü bir sonraki hastalıkta uygun olmayabilir ve ayrıca son kullanma tarihini geçmiş olabilir. Başkası için yazılmış olan antibiyotiklerin asla kullanılmaması gerekmektedir.”
Firma yetkililerince verilen bilgilere göre; “Birinci basamak hekimlerin akılcı antibiyotik kullanımı için ihtiyaç duyabilecekleri önlemlerle ilgili ayrıntılar, Bakteriler, çevrelerinde meydana gelen değişikliklere hızlı uyum sağlayabilen canlılardır. Antibiyotik direnci de bunun bir örneğidir.
Belirli bir antibiyotiğe karşı direnç, söz konusu antibiyotiğin tedavi dozunda dirençli bakterileri öldüremediğini veya çoğalmalarına engel olamadığını ifade etmektedir.
Antibiyotik direncine sahip bakteriler antibiyotik varlığında, dirençli olmayan bakterilere göre avantaj sağlar ve bunun bir neticesi olarak belirli bir süre sonra ortamdaki bakterilerin çoğu o antibiyotiklere karşı direnç sahibi olur. Ayrıca, bakteriler dirence neden olan genetik yapıları farklı bakteri türlerine de aktarabilir, bu da antibiyotik direncinin bakteriler arasında yaygınlaşmasına önemli katkı sağlar.
Dirençli bakterilerin neden olduğu hastalıklar, özellikle de yoğun bakım ortamında ve bağışıklık sistemi zayıflamış hastalarda ciddi bir sağlık tehdidi oluşturmaktadır. Dirençli bakterilerin neden olduğu bu hastalıklar, tedaviye dirençli olup, hastanede yatış sürelerinin uzamasına ve bununla ilgili komplikasyonların gelişmesine, ölüm ve hastalığa yakalanma oranlarında artışa neden olmaktadırlar.
Antibiyotik direncinin önüne geçilmemesi durumunda gelecekte bizi bekleyen tehlike ise bundan çok daha büyüktür. Öyle ki, yakın gelecekte enfeksiyon hastalıklarının tedavisinde antibiyotikler tamamen etkisiz hale gelebilir ve basit yara enfeksiyonları ölümle sonuçlanabilir. 
Antibiyotiklerin akılcı kullanımlarının düzenlenmesini; enfeksiyon hastalıklarının gelişmesinin ve kontrol edilmesinin daha etkili hale getirilmesi, Aksiyona geçilmezse, 2050 yılı itibariyle her yıl enfeksiyon kaynaklı 10 milyon ölüm gerçekleşebileceği tahmin edilmektedir.  
GSK, toplum sağlığını korumak ve geliştirmek açısından büyük öneme sahip olan aşılar konusunda da liderdir ve zengin bir portföye sahiptir.”şeklinde bilgiler verdiler
yilmazparlar@yahoo.com

ARMAGGAN Art- Design Gallery- Content İstanbul-Yılmaz Parlar



“UYGARLIĞIN SONU”-

Nilgün Sabar“Uygarlığın Sonu”-Betül Cankara “Bırak Kendim Olayım”

ARMAGGAN Art- Design Gallery’nin keşfettiği ve desteklediği Genç sanatçı ve tasarımcıların eserlerini 3 Kasım 2016 Perşembe günü Maçka Content İstanbul’da sanatseverlerle buluşturdu.

ARMAGGAN Genel Müdürü Ebru Karaçam ve Content İstanbul Kurucusu Sami Savatlı ev sahipliğiyle, şirin sıcak ortamın atmosferinde sergilenen açılışda sanatcıların sanatsever değerli dostları, iş, sanat, akademi dünyasından isimler vardı.

Sergide; Arman Suciyan -Yiğit Dündar, Berk Saatçioğlu -Mehmet Ali Serhan, Yıldız, Betül Cankara, Canan Ustaoğlu Savaş, Dilek Aydıncıoğlu, Dinçer Güngörür, Egemen Kemal Vuruşan, Emre Kantaşlı, Güneş Özmen, Hülya Sözer, İrem Çamlıca, Lütfiye Kösten,  Mahmut Aydın, Mustafa Akkaya, Nilay Özenbay, Nilgün Sabar, Ozan Emre Han ve Şevket Arık. gibi sanatçı ve tasarımcılar yer aldı.

Resimlerin enerjisini aldığınız sanatcılar arasında Nilgün Sabar, Betül Cankara, ile resimleri hakkında sohbet ettik. 

Nilgün Sabar, eserlerini, Bozdağların büyülü ortamında oluşturduğu atölyesinde dört aylık çalışma sonrası ortaya çıkardığını ve tamamen dağa esini eser olarak tanımlıyor. Kullandığı hayvan sembolleri iş sembolleriyle kolllektifleşen semboller olduğunu yeni bir korumalı alan oluşturma arzusu ile çıkışını ifade ediyor. Nilgün Sabar “ Eser, izleyiciye ana rahmi koruması verme arzusuyla doludur. Dünyanın buna ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Eserin diğer adı -Uygarlığın Sonu” diyor. 
Nilgün Sabar, yaşamayı sevgiyi sakladığı sembollerinin aralarındaki ruhu, aşılama misyonu üstlendiği belli oluyor.  

Soluksuz koşan sanat hayatında yaşam felsefesi birbirini tamamlayan zincir halkaları gibi,biri aradan çıkartılınca bütünlüğü bozulan tılsım adeta. Sevgiyi bir solukta içine çeken, yaşam felsefesini altın tepsiyle tabiatı tüm çıplaklığıyla önünüze seriyor. Yaşadığınızı sandığınız hayatınızı tekrar sorgulatan, hayat yolunuzun çiçekli ve dikenlerinden tercih seçiminizle güzelleştirmek veya çirkinleştirmek elinizde olduğunu, çiçekten çiçeğe konan bal yapan arılar gibi resimlerde gezindikce yaşamınızın ballaştığı farketiyorsunuz.

Betül Cankara genelde büyük ve oval tuvallerde çalışmayı seviyor. Önceden tasarlamadığını fırca, boya tablet, tuval ve o günkü ruh hali renklerin seçimi eserin belirleyicisi oluyor. Her yapıtı evrensel bir olgunun dili oluyor. 
Hayatdan zevk almak, istek doğrultusunda yaşamak ancak güzel olumlu duygu optimist düşünce ve davranışlarla mümkün. Betül Cankara’nın beyin fırtınası yaptıran motifleri sizi düşünce girdabında felsefe çukuruna itekliyor sınavdan geçiriyor. Resmin sevgi dokusunu hücrelerinizde hissettikce yaşam duvarını örerken açıkta bıraktığımız üşüyen yanlarınız sıcak bir aşıyla veya dost bir serumla hayat buluyor.. Tamamen sessiz ve hareketsiz bir şekilde durduğunu düşündüğünüz moleküler, cisimler bir iç ses çıkarıyorlar. Özgürlüğe var olmaya saklı motifler yer yer tabakalar, Bir varlığın varoluş düzlemi ve plakaları katmanları oluyor.    

Eserler 3 Kasım 2016-7 Ocak 2017 tarihleri arasında Content İstanbul’da sanatseverlerin ziyaretine açık olacak.


 yilmazparlar@yahoo.com

3 Kasım 2016 Perşembe

Sedef Hastaları Dayanışma Derneği ve Novartis -Yılmaz Parlar

Sedef Hastalığı Bulaşıcı mıdır ?

Sedef Hastaları Dayanışma Derneği ve Novartis tarafından psikolojik, sosyal ve finansal etkilerini gösterdiği sedef hastalığı hakkında Galata Salt Galata konferans salonunda 1 Kasım 2016 Salı günü bir panel düzenledi ve Türkiye’nin farklı illerinden dört sedef hastasının hikayesini anlatan belgesel gösterildi.     


Sedef Hastaları Dayanışma Derneği genel sekreteri Elif Başaraner!in sunuculuğunu yaptığı toplantıda sedef hastalığı hakkında toplumu bilinçlendirmek ve hastaların yaşadıkları zorluklara dikkat çekmek üzere Novartis İmmünoloji ve Dermatoloji Bölüm Direktörü Dr. Kemal Kendir, genel algı “Sedef Hastalığı Bulaşıcı mıdır ?” sorusunu Hayır. Sedef hastalığının hiçbir formu bulaşmaz. Şeklinde cevapladı. “Hastalık tedavi edilebilir fakat tekrarı önlenemez"

Verilen genel bilgilerde; Sedef hastalığın, her yaşta ortaya çıkabilen ve sık görülen kronik seyirli bir deri hastalık olduğu, Toplumda her yüz kişiden ikisinde sedef hastalığı bulunduğu, Sedef hastalığı cilt sorunları yanında romatizmal sorunlar ile de, Sedef Romatizması (Psoriatik Artrit)  seyredebildiği, Her on sedef hastasından bir-ikisinde iltihaplı sedef romatizması görüldügü söylendi.  
Tipik belirtileri daha çok gövde, kollar ve bacaklarda görüldüğü, Tırnaklarda da yerleşebileceği, Hastalığın kesin nedeni belli olmadığı, %60 - 70 oranında Kalıtımla geçerliği dile getirildi.
“Ani şoklar, sıkıntı, gerginlik, sevgi eksikliği, anne - çocuk ilişkisi bozuklukları önemli tetikleyici faktörler olup; hastalığı başlatabilir veya alevlendirebilir. Diş çürüğü, bademcik iltihabı, idrar yolları iltihabı gibi mikrobik odaklar ve sürtme, çarpma kaşıma gibi zedelemeler de tetikleyici etki yapabilir.”şeklinde hastalığın tetikleyici sebebleri açıklandı. 
Sedef Hastaları Dayanışma Derneği Başkanı Mustafa Yıldırım,
''Sedef'' Hastalığı (Psoriasis), deri hastalıkları arasında dedikodusu en çok yapılanlarındandır. Sedeflilerin yüzde 84'ü sportif faaliyetlerden kaçtığı, yüzde 83'ü hastalıklarını sakladığını, yüzde 74'ünün özgüven sorunu bulunduğunu kendinden örnek vererek anlatdı.Yarıya yakını depresyon sınırında dolaşdığından,   sedef hastalığı ve sedef hastasının zorluklarını sıraladı.
Hastalık bir çevresel faktörün tetiklenmesi durumunda ortaya çıkıyor. Tetikleyiciler arasında, yaşamdaki stresli olaylar, bazı virüs ve bakterilerden kaynaklanan enfeksiyonlar, deri yaralanmaları ve bazı ilaçlar yer alıyor.
Halktan gelen reaksiyonların sonucunda bu kişilerin öz saygıları ve özgüvenleri düşük olabiliyor ve psikolojik sıkıntı anlamlı düzeyde depresyona, artan endişeye ve sosyal kopuklukla soyutlanmaya sosyal aktivitelerini sınırlamasına, ailelerinden ve arkadaşlarından soyutlanabilmesine neden olabiliyoir. Yani, psoriasisli olmak insanların kariyer tercihlerini, ilişkilerini ve zihinsel sağlıklarını etkileyebiliyor. Anlamında topluma düşen görevleride anlatdı. 
İz TV Belgesel Yapımcısı ve Yönetmeni Vedat Atasoy yaptığı belgesel üzerinde bilgiler verdi.
Sonuç gerek hasta gerek hasta yakın çavresi gerekse toplum bilinçlendirilmeli şeklinde özetlendi.


yilmazparlar@yahoo.com