29 Eylül 2013 Pazar

Prof.Mazrui: “Türkiye daha aktif rol almalı”-Yılmaz Parlar

 

“İbn Haldun Pozitivizmin öncüsü değil alternatifidir”

Ünlü düşünür İbn Haldun, 28-29 Eylül tarihlerinde Bağcılar Holiday İnn Otel’de uluslararası sempozyum düzenlendi. Sempozyum sonunda Sempozyum Bilim ve Danışma ve İcra Kurulu tarafından açıklanan Sonuç Bildirgesi’nde, “İbn Haldun’un pozitivizmin öncüsü değil alternatifi olduğu” ifade edildi.









Bağcılar Belediyesi ile Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi ve İstanbul Araştırma ve Eğitim Vakfı (İSAR) tarafından ortaklaşa düzenlenen 17 ülkeden 41 konuşmacının sunum yaptığı “Uluslararası İbn Haldun Sempozyumu” başarıyla tamamlandı. Dünyaca ünlü bilim adamı Prof. Dr. Şerif Mardin ve 2005 yılında dünyanın en önemli 100 entelektüeli arasında 73. sırada yer alan Afrika Çalışmaları Birliği Başkanı Ali Mazrui’nin yanı sıra dünyaca tanınmış akademisyen, tarihçi, sosyolog, yazar ve gazetecilerin katıldığı sempozyuma yoğun katılım oldu.

Sempozyum, klasik kaynaklarımızdan beslenerek Batı’ya entelektüel bağımlılıktan kurtulmak, Avrupa-merkezci pozitivist sosyal teorilerin hakimiyetinden sıyrılarak alternatifler üretmek ve düşünce geleneğimizde bir müddet sekteye uğrayan İbn Haldun’cu yaklaşımı canlandırıp, güncel sorunlara uygulayarak geliştirmek yolunda önemli bir adım teşkil etti. Toplam 9 oturumla tamamlanan sempozyumun İbn Haldun’un düşüncelerinin ve sosyal olayları tahlil yöntemlerinin günümüz dünyasında işlevsel hale getirilerek, tüm sosyal eğitim ve araştırma alanlarında uygulamaya konulması için somut öneriler de getirildi.









“TEORİLERİNDE SONSUZ HAYATA GÖNDERME YAPTI”

 

Prof. Mardin, Prof Mazrui’yi takdim konuşmasında Batı ve İslam epistemolojilerinin arasındaki farkı açıklarken, Batı’da başarının güç ve zenginlik ile ölçüldüğünü, İslam dünyasında ise bunların ötesinde sonsuz bir hayat tahayyülü olduğunu ve İbn Haldun’un da teorilerini bu sonsuz hayata gönderme yaparak inşa ettiğini belirtti.

Mazrui de, İbn Haldun’a referansla, küresel değişimlerin Türkiye’yi yakın gelecekte İslam dünyasına liderlik etmeye zorladığını ifade ederek, bu bağlamda Türkiye’nin küresel yerini sorgulayıp yeni sorumluluklar alması gerektiğinin altını çizdi.









“İSLAMİ COĞRAFYANIN TÜRKİYE’YE İHTİYACI VAR”

İbn Haldun’un devlet teorileri ışığında, Osmanlı Devleti’nin çözülmesinden sonra o coğrafyanın birlik ihtiyacı çektiğini ve Türkiye’nin bunu sağlama konusunda gecikmiş olduğunu ifade eden Mazrui, Türkiye’nin günümüzde Afrika üzerinde hala devam eden etkisine de işaret etti. Mazrui, bu etkinin Osmanlı Devleti’nin vaktiyle adalete dayalı kurmuş olduğu iktisadi, siyasi ve hukuki sistemden kaynaklandığını belirtti. Bilim kurulu başkanı Recep Şentürk ise İbn Haldun’un realist ve ampiristtir ama bu onun bazılarının iddia ettiği gibi pozitivizmin, Marksizm ya da sosyalizmin ‘öncüsü’ olduğu manasına gelmediğini belirtti. Şentürk,”İbn Haldun’un teorileri İslami varlık ve bilgi anlayışı ve özellikle de fıkıh üzerine inşa edilmiştir.” dedi.

Sonuç Bildirgesi’nde İbn Haldun’un İslam düşünce geleneğinin bir ‘istisnası’ değil ‘kuralı’ olduğu ifade edildi. Bildirgede ayrıca, İbn Haldun’un teorilerinin evrensel olduğunun vurgulandığı ifade edilerek, şöyle denildi:

“İbn Haldun’un ekonomi ve siyaset üzerine olan teorilerinin Hindistan, Libya, hatta Amerika gibi ülkelerdeki güncel ve tarihi olguları anlamada kullanılabileceğini göstermişlerdir.”

Yine Bildirgede, İbn Haldun’un genelde yüzeysel bir şekilde ‘milliyetçilik’ olarak anlaşılan ‘asabiye’ kavramının da günümüzde Arap Baharı ve Gezi Parkı gibi sosyal olayların incelenmesinde kullanılabileceği de kaydedilerek,“Batı kaynaklı teorilerin öngöremediği bu hareketler, katılımcılar tarafından eski tarz ‘asabiye’lerin çözüldüğü, yeni ‘asabiye’ formlarının oluştuğu şeklinde açıklandı ve İbn Haldun’un bu gibi olaylara getirdiği analitik yaklaşımdan, siyasetçilerin mutlaka istifade etmesi gerektiği belirtildi.” Denildi.

Yine, A.B.D. eski Başkanı Ronald Reagan gibi siyasetçilerin de İbn Haldun’un ekonomik teorilerinden ilham almış olduğu hatırlatıldı.

 

Bildirgede şu başlıklara yer verildi:

İbn Haldun’a olan ilginin, geniş İslam coğrafyası ve dünya çapında artarak devam edebilmesi için birçok öneri de dile getirildi. Bunlar arasında dikkati çekenler şunlardır:

- Sempozyum bildirilerinin hem akademik hem de popüler bir formatta yayınlanıp hem konunun uzmanı akademisyenlere hem de gündelik hayatımıza yön veren siyasetçi, yönetici, eğitimci ve sanatçıları da içine alan geniş kitlelere ulaştırılması;

- Daha sonraki sempozyumlarda İbn Halduncu yaklaşımla, iktisat ve siyaset yanında medeniyetin somut diğer boyutlarının da tartışılması;

- Yerel yönetimlerin sosyal politikalar üretirken İbn Haldun’dan istifade etmeleri;

- İbn Haldun konferanslarının, İbn Haldun için önemli olan coğrafyalarda, -örneğin Tunus’ta- yapılmaya devam edilmesi.

- İbn Haldun külliyatının çeşitli dünya dillerinde güncel çevirilerle tekrar basılması ve özellikle Mukaddime’nin gölgesinde kalan diğer eserlerinin de tercüme edilerek yayınlanması.

- İbn Halduncu yaklaşımla güncel meseleleri araştıracak merkez ve enstitüler kurularak, yürütülecek araştırmaların desteklenmesi ve öğrenciler yetiştirilmesi.

- Uygulamalı İbn Haldunculuk yaklaşımı ile ilgili çalışmaların yayınlanacağı uluslararası hakemli bir dergi çıkarılması.

yilmazparlar@yahoo.com