2 Ekim 2022 Pazar

Mobilya Sektör Buluşmalarının İlk Durağı İstanbul Oldu-Yılmaz Parlar

  Mobilya Sektörünün Geleceği, Tehditler ve Fırsatlar

Mobilya Sektör Buluşmalarının İlk Durağı İstanbul Oldu

Türkiye’nin en önemli mobilya ve yatak markalarının tek çatı altında toplandığı MOYSAD tüm Türkiye’yi kapsayan sektör buluşmalarının startını İstanbul’da verdi.  “Mobilya Sektörünün Geleceği, Tehditler ve Fırsatlar” başlığı ile gerçekleşen ve sektörün önemli temsilcilerini bir araya getiren buluşmada, sektör sorunlarına ilişkin çözüm önerileri tüm detaylarıyla tartışıldı. 



Türkiye’yi mobilya üretim ve ihracatında dünyanın en büyük beş ülkesinden biri haline getirmek amacıyla yola çıkan Mobilya ve Yatak Sanayicileri Derneği (MOYSAD), söz konusu hedefe ulaşmak için öncelikle kaleyi içten güçlendirmek gerektiği düşüncesinden hareketle sektörün iç piyasadaki gücünü artırmak adına hamlelerine başladı. Bu hedef doğrultusunda Türkiye’nin beş kentinde (İstanbul, Ankara, İzmir, Kayseri ve İnegöl) “Mobilya Sektör Buluşmaları”nı gerçekleştirmek için harekete geçen Dernek, bu buluşmaların ilkini 29 Eylül’de İstanbul’da başlattı. 



 “Mobilya Sektör Buluşmaları”nın ilkini MASKO’da gerçekleştiren MOYSAD, buluşmada mobilya sektörünün geleceğini mercek altına almak adına sektör temsilcilerini bir araya getirdi. MASKO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Mutlu’nun ev sahipliğinde gerçekleşen buluşmaya; MOYSAD Yönetim Kurulu Başkanı Alpaslan Baki Ertekin, Doğanlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Davut Doğan, OSTİM Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Berra Doğaner, Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Üyesi Hakan Yurdakul, Hepsiburada İnsan Kaynakları Grup Başkanı Esra Beyzadeoğlu’nun yanı sıra mobilya sektöründen çok sayıda isim katıldı. 



Ertekin: Türkiye’de Mobilya Emek Yoğun Bir Sektör

Buluşmanın açılış konuşmasını MOYSAD Başkanı Dr. Alpaslan Baki Ertekin yaptı. Sektörde faaliyet gösteren dev firmalar olarak, yeni bir vizyon ve misyon etrafında yapılanma fikrini benimsediklerini söyleyen Ertekin, “İyimser olmak için elimizde olan doneler karamsar olmak için piyasada dolanan dedikodulardan çok daha güçlü. Bugün burada mobilya ile ilgili bir buluşma yapıyorsak ‘mobilyanın en önemli adreslerinden birinde olalım’ dedik ve MASKO’da olmayı tercih ettik. MOYSAD’ı Ekim 2021 yılında 21 şirket ve 30 marka ile kurduk. Bizim için ‘mobilyanın büyükleri’ diyorlar; biz mobilyanın büyükleri değil, mobilyada diğer şirketlere öncülük etmeye çalışan şirketleriz. Teknolojisi, üretim kabiliyeti ve yurt dışı tecrübesiyle yaşadığımız ve elde ettiğimiz tecrübeyi diğer şirketlere aktarmak istiyoruz ve bu amaçla bu derneği kurduk. Sektör problemlerini kendi problemlerimiz gibi gördük ve yaklaşık 11 aylık süreçte belirli noktalarda mesafe kat ettiğimizi söyleyebilirim. Ancak yapacak daha çok işimiz var. Türkiye’de mobilya sektörü emek yoğun bir sektör. 65 bin işletmenin olduğundan bahsediliyor ve direk ve dolaylı 500 bin kişiye istihdam ettiği konuşuluyor. Geçen sene 4,8 milyar Dolar bir ihracatımız vardı. Bu seneyi ise 5,8 milyar Dolar civarında kapatacak. İşin kötü tarafına değil bu kötünün içinde bizi farklı kılacak olan şeylere bakmak lazım” dedi.



Her Şey Sektörün Birliği Beraberliği İçin 

Etkinliğe ev sahipliği yapan MASKO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Mutlu, 1984 yılında temelleri atılan bugün Türkiye’nin en büyük mobilya kenti olan MASKO’nun sektör için önemine dikkat çekerek; “1998 yılında faaliyete geçen 770 mağazası ile bu büyük mobilya kentinde bu güzel ülkemizin değerli iş adamları ve üreticileriyle bu etkinliği yapmak bizleri onurlandırdı. Ev sahipliği noktasında bize teklif geldiğinde hiç tereddüt etmeden kabul ettik. Sektörün birliği beraberliği ve bütünlüğü için elimizde ne geliyorsa yapmaya hazırız. Bugün sektörümüzün birçok sorunu var. Bunlar arasında enerji sorunu, ham madde sorunu ve fiyatlar ama en önemlisi personel, istihdam problemleri gibi sorunları hem üreticilerimiz hem de diğer sektör üreticileri yaşıyor. Ülkemizde meslek okullarına önem verilmesi gerektiğine inanıyorum. MASKO Mobilya Kenti hem üreticinin hem tüketicinin yıllardan beri arasında bir köprü olmuş iki tarafın da problemini en iyi şekilde bilen bir yapıdır. Bu problemlerin bugün burada konuşulacak olması bizi ayrıca mutlu etti. Bu sorunları çözümünü umarım hep beraber başarırız” diye konuştu.

Buluşmalar, Çözüm Önerileriyle Sektöre Yol Gösterecek

Açılış konuşmasının ardından Türkiye’de İş Dünyası dergisi Genel Yayın Yönetmeni Celal Toprak’ın moderatörlüğünde ‘Mobilya Sektörünün Geleceği, Tehditler ve Fırsatlar’ paneline geçildi. Mobilyanın vücut bulduğu; kumaştan kauçuğa, yaydan süngere kadar olan tüm bileşenlere yönelik sektörün en ince detaylarına kadar masaya yatırılarak incelendiği panel, sorun ve çözüm önerileri ile birlikte sektörün bir üst seviyeye taşınması için birçok fikrin oluşmasına ön ayak oldu. 



“Mobilya Tekstil Gibi Lokomotif Sektör Olabilir”

Türkiye’ye yabancı ortağı getiren ilk marka olduklarını söyleyen Doğanlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Davut Doğan, “Türkiye’deki ilk 500 arasındaki ilk 3 firmadan biriyiz. Kelebek ve Biotrend olarak iki tane halka açık şirketimiz var.  Aynı zamanda Türkiye’nin en büyük çöpten elektrik üreten firmasıyız. Mobilya sektörü maalesef haksız rekabetin yoğun olduğu bir sektör. Türkiye’de mobilya sektöründeki örgütlenme 2000 yılında başladı. Sektörde 22’nci sıradan 7’nci sıraya geldik. Hedefimiz ise 5’inci sıraya yükselmek. Mobilya sektöründe 330 şirket var. 209 bin çalışan dolaylı olarak ta 500 bin kişiye istihdam sağlanıyor. Sektörün cirosu 58,7 milyar TL. Sanayi içindeki payı yüzde 1,88, ithalatımız 800 milyona yakın ihracat ise 4,7 milyar Dolar. Bizim sektörümüzde tekstildeki gibi lokomotif sektör olabilir. Bu sebeple de bu sektörü iyi yerlere getirebilmek adına taleplerimizi yinelememiz lazım. Mobilya sektörünün en önemli sorunu olan kalifiye eleman sorununu çözmemiz gerekiyor. Biga’da stant açtık ve ‘arkadaşını getir işçi yap altın kazan’ diye de bir kampanya yaptık. Bu yaptığımız kampanya sorunun ne kadar büyük olduğunu gösteriyor” diye konuştu.



“Temel Ajandamız İhracatı Artırmak”

Panelde konuşan Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Kurulu Üyesi Hakan Yurdakul, “2002’den bu yana imalat sektörümüzün de içinde olduğu sanayi sektörümüzün gayrisafi milli hasıladaki payı arttı. Bizim en önemli sorunlarımızdan biri; yüksek orta gelirli ülkelerle kıyasladığımız zaman paramız az. Yani daha ekonomik şekilde ifade edersek; gayrisafi sabit sermaye birikimimiz düşük. Makineler ve fabrikalar özelinde baktığımızda rekabet ettiğimiz ülkelerden yüzde 30 civarında daha düşük bir sermayeden bahsediyoruz. Türkiye’nin böyle bir gerçeği var. Ve ne yazık ki özel sektörümüzün yatırımı da düşük. 2009-2020 arasında OECD’deki özel sektörün payı yüzde 6 artmışken bizde bu rakam yalnızca yüzde 2 artış göstermiş durumda. OECD ülkeleri içerisinde özel sektörün toplam kapitaldeki payında en düşük ülkelerden biriyiz. İhracatımızda ciddi bir dönüşüm var. İhracatımızda bizim nihai malların payı azalırken sermaye malların sayısı artıyor. Yani makine payı artıyor. Eğer markanız yoksa nihai mal üretmenin çok büyük bir kıymeti yok. Eğer o malı siz üretmiyorsanız burada da hayırlı bir gelişme var. Fakat bizim ihracatımız ne yazık ki ara malı ithalatına çok bağlı. Aradaki korelasyon yüzde 90. Türkiye’deki yatırım araçları çok derin ve zengin olmadığı için bizim reel faizle cari dengemiz, portföy yatırımları ve borsamızın performansı arasındaki korelasyon ters. Bizim temel ajandamız ihracatı artırmak ve ihracatın niteliğini değiştirmek” dedi.

Türkiye Geçen Yıl Yüzde 11,2 Büyüdü

OSTİM Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Berra Doğaner mobilya sektörünün ülke ekonomisine katkılarına dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı: “Malumunuz çok zor bir dönemden geçti dünya. Aslında 2018’den beri bir küresel yeniden yapılanma varken, taşlar yerinden oynamışken 2020 yılında bir anda pandemiyle karşılaştık. Hadi onu da atlattık derken bir siyah kuğu gibi bu kez Rusya-Ukrayna savaşıyla boğuşuyoruz. Bütün krizlerle mücadelede tek yol olarak krizin üstüne para saçmayı bilen dünya merkez bankaları pandemide de bunu yaptı ve bilançolarını inanılmaz büyüttü. Çok fazla parasal genişlemeye gitti. Ve bu dünyada enflasyonları çılgınca yükseltti kendilerinin dahi hiçbir zaman görmediği oranlara çıktı. Bu süreç tabi bizi çok etkiliyor. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere ilave zorluklar getiriyor. Şu anda artan faiz ortamı Avrupa’da ve Amerika’da durgunluğu beraberinde getiriyor. Avrupa’daki savaş, Euro/Dolar paritesini çok olumsuz etkiledi. Mobilya sektörü de şu anda ihracatının önemli kısmını Euro cinsinden gerçekleştiriliyor. Başta Almanya olmak üzere paritedeki bu bozulma yine bir tehdit oluşturuyor. Heterdox dediğimiz bir iktisat politikası ile tüm dünyada 90 merkez bankası faiz artırdı. Faiz artırmayan üç merkez bankası var. Biri Türkiye, biri Japonya, biri de Çin. Büyüme ve istihdamı öncelikleyen bir politika uygulanıyor. Sonuçları geçen sene Türkiye’yi yüzde 11,2 büyüttü. Bu senede ilk yarıda yüzde 5,5 civarında bir büyüme var. Önümüzdeki yılın ikinci çeyreğinde büyümede bir parça gerileme olabilir ama bu yıl da yine muhtemelen büyümeyle kapatacağız.”

Mobilya Sektörü İçin E-Ticaretin Avantajları 

Mobilya sektörü için e-ticaretin avantajlarını dile getiren Hepsiburada İnsan Kaynakları Grup Başkanı Esra Beyzadeoğlu, “2021 yılında ülkemizde e-ticaret hacmi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 69’luk artışla 381,5 milyar TL olarak gerçekleşti. Bu yılın sonunda yılında e-ticaret sektörünün 600 milyar TL’lik hacmi aşabileceği ön görülüyor. E-ticaret, Türkiye’de büyüdüğü gibi küresel çapta da büyüyor. Dünyada dijitalleşmeyle birlikte ticaretin de evrim geçirdiğini, farklı alanlara doğru kaydığını söyleyen Beyzadeoğlu, “Bu süreçte, ticaretin kendine yepyeni kanallar yarattığını gördüğümüz bir dünyaya doğru evrildik. Bu noktada tüm sektörler için e-ticaret aslında çok önemli bir kanal ve mobilya sektörü de bundan tabii ki payını alıyor ve daha fazla almalı” diyerek, sektörün bu alanda önünde uzun bir yolu olduğuna dikkat çekti. 

E-ticaretten rakamlar eşliğinde bahseden Beyzadeoğlu, “Son iki yılda 7/24 hizmet veren bir e-ticaret sektörünü yaşadık. E-ticaret sektörünün, ihtiyaçlarımızı kapımıza getiren, hatta daha ötesine götürüp, ‘yarın kapında’ gibi bir deneyim yaşattığını gördük. Hepsiburada olarak 88,7 bin aktif satıcımız, 11,7 milyon aktif müşterimiz var. Platformumuzda 130 milyon ürünü bir araya getiriyoruz. Mobilya sektörüne baktığımızda ise e-ticaret açısından gelişme fırsatları görüyoruz. Hepsiburada’da mobilya ve dekorasyon alanında 13 bin satıcımız, 3,7 milyon ürünümüz bulunuyor. HepsiJet XL hizmetimizle, müşterilerimizin sipariş ettikleri mobilya ürünlerini de 81 ilde taşımaya başladık. “Evinde Gör” uygulamamızlaysa kullanıcılarımız, beğendikleri mobilya ürününü uygulamamız üzerinden evlerinde nasıl duracağını görebiliyorlar. Tüm bu uygulamalar ve hizmetlerimizle sektörün gelişmesi için teknoloji gücümüzü kullanmaya devam edeceğiz” diyerek sözlerini tamamladı.

Mobilya ve Yatak Sanayicileri Derneği yani kısa adıyla MOYSAD, mobilya gibi Türkiye’nin önde gelen bir sektöründe gelişme ve ilerlemeyi ilke edinmiş bir dernek olarak sektörün önde gelen markaları tarafından 2021 yılının Ekim ayında kuruldu. Mobilya sektörüne yepyeni ve yenilikçi bir dernek olan MOYSAD global mobilya sektörünü de hedefleyen yaklaşımıyla dikkat çekiyor. Önce üyelerini ve ardından tüm sektörü mobilya ve yatak üretimiyle ilgili olarak uluslararası arenada söz sahibi haline getirmeyi hedefleyen Derneğin asıl büyük hedefi ise hayallerin bir adım ötesine geçip, Türkiye’yi mobilya üretim ve ihracatında dünyanın en büyük 5 ülkesinden biri haline getirmek. Kurucu üyeleri arasında, alanlarında lider konumda bulunan 20 büyük şirket ve 30’a yakın marka yer alıyor. Bunlar sırasıyla Adore, Alfemo, Bellona, By Kepi, BRN Yatak, Casa, Çetmen, Çilek, Divanev, Doğtaş, Enza, Fatih Kıral, Gündoğdu, İstikbal, İşbir, Kelebek, Kilim, Konfor, Lova Yatak, Modalife, Mondi, Rapsodi, Vize, Yataş, Yatsan ve Zebrano. MOYSAD kurucu üyelerinin ortak özellikleri ihracat, üretim ve ciro bakımından Türkiye mobilya pazarında yüzde 50’den fazla paya sahip olmaları. MOYSAD’ın bir diğer özelliği ise aynı alanda faaliyet gösteren diğer derneklerden farklı olarak, sektörün kayıt altına alma ve kurumsallaşma prensiplerini ön planda tutması olarak söylenebilir.


yilmazparlar@yahoo.com

Büyükşehir Belediye Yönetişim Karnesi-Yılmaz Parlar

  Büyükşehir Belediye Yönetişim Karnesi

Yönetim kurul başkanlığını Yılmaz Argüden’in yaptığı Argüden Akademi BBYK Büyükşehir Belediyelerin Yönetişim kalitelerini Geliştirmek için Kullanabilecek etkili araç karnesini Altınbaş Üniversitesi Konferans salonunda “Büyükşehir Belediye Yönetişim Karnesi” Sonuçları Açıklandı.



Gerçekleşen konferansta projenin öneminden, yaklaşımından, yönteminden, tespitlerden, önerilerden ve bilgi edinme kanunu hakkında çalışmanın sonuçlarından bahsedildi.

 Argüden Akademi açıklamaları; “Dünya nüfusunun 4'te 3'ü büyükşehirlerde yaşıyor. Büyükşehirlerde yönetişim kalitesini geliştirmek yaşam kalitesini artırmaya katkı sağlar. Büyükşehir Belediye Yönetişim Karnesi ile vatandaş bakış açısından büyükşehirlerdeki yönetişim iklimini ölçümledik, önerilerde bulunduk ve birbirlerinin iyi örneklerinden öğrenmelerini tetikliyoruz. 



Türkiye’de geliştirdiğimiz bu özgün model dünyada da büyükşehirlerin kolayca kullanabileceği bu gelişim aracı.  İlk olarak Türkiye'de 27 büyükşehir belediyesinde uyguladık. Sonuçlarını web sitesinden inceleyebilir ya da yayını okuyabilirsiniz.

Dönüşüm içinde olan bir dünyada güven ve bunu sağlayan iyi yönetişim kültürüne olan ihtiyaç her geçen gün artıyor. Büyükşehirler nüfus ve ekonomik faaliyet yoğunluğu, altyapıların fazlalığı, kültürel birikim ve uluslararası etkileşimleri nedeniyle demokrasi, kalkınma ve yaşam kalitesini güçlendirmek için öncelikli alanlar olarak görülmeli. Büyükşehirlerde yerel yönetişimin güçlendirilmesi, yaşam kalitesinin artmasını ve sürdürülebilir kalkınmanın güçlenmesini sağlayacaktır. Bu nedenle, Argüden Yönetişim Akademisi olarak büyükşehir yönetimlerinde iyi yönetişim kültür ve uygulamalarını desteklemek üzere küresel ölçekte yenilikçi bir model geliştirdik.



Büyükşehir Belediye Yönetişim Karnesi (BBYK) modeli iyi yönetişim ilkelerini temel alarak, vatandaşların büyükşehir yönetimlerini resmî belge, belediyeler tarafından sunulan bilgi ve verilere dayanarak izleme ve değerlendirmesine imkân sağlıyor. Böylece seçimler yoluyla verilen yetkiler ve oluşan otorite ile vergilerin toplanması yoluyla oluşturulan kaynakların nerede, ne yönde ve nasıl kullanıldığını iyi yönetişim bakışıyla, bütünsel şekilde haritalayarak ölçmeyi mümkün hale getiriyor. Başka bir ifadeyle, büyükşehir belediyelerinin tutarlılık, sorumluluk ve duyarlılık, hesap verebilirlik, adillik ve kapsayıcılık, şeffaflık, etkililik ve verimlilik ile temsil ve katılım ilkelerini nerede, ne yönde ve nasıl uyguladığını görme fırsatı veriyor.

Modelin sunduğu faydaların başında şehirlerin ana paydaşı olan vatandaşların büyükşehir yönetimlerini iyi yönetişim açısından değerlendirebilmesi geliyor. Bununla birlikte büyükşehir yönetimlerinin kendilerini bu alanda değerlendirme, kıyaslama ve geliştirmeleri için yol gösterici bir nitelik taşıyor. Karnelerin oluşturulmasında kullanılan her bir gösterge aynı zamanda bir gelişim alanını temsil ediyor. Ayrıca, tespit edilen iyi uygulama örnekleri büyükşehir yönetimlerini birbirlerinden öğrenmeye teşvik ediyor. Belediyelerin iyi yönetişim kültürü ve uygulamalarını güçlendirmeleri en başta vatandaşların güvenini artırır. Bununla beraber, yetki ve kaynakların sürdürülebilir ve kapsayıcı şekilde kullanılmasına ve etkin faaliyetler yürütülmesine katkıda bulunur. Nihai olarak, BBYK sonuçları büyükşehir yönetimlerinin yaşam kalitesi ve sürdürülebilir kalkınmaya dönük çalışmalarının, katılım ve iş birliği ilişkilerinin kalitesi ile kurumsal işleyiş kalitesinin güçlendirilmesi için bir değerlendirme ve gelişim aracı olarak görülmelidir.



Tasarımı açısından küresel kullanıma açık olan model, ilk olarak Türkiye’de seçilmiş başkanlar tarafından yönetilen 27 büyükşehir belediyesini değerlendirmek üzere kullanıldı. Veriler, dijital alanda bulunan belge ve bilgilere dayanarak 337 gösterge ışığında toplandı. Yapılan incelemeler sonucunda büyükşehir belediyelerinin farklı düzeylerde iyi yönetişim kültürüne ve uygulamalarına sahip olduğu tespit edildi. Belediyelerin iyi yönetişim karne puanlarının genel olarak 35–74 puan aralığında toplanmış olması gelişim için önemli alanlar olduğunu ortaya koyuyor. Araştırma sırasında tespit edilen iyi yönetişim ilkelerinin örnek uygulamaları zengin bir öğrenme havuzu oluşturmayı da sağladı. Bir bütün olarak bakıldığında, BBYK modelinin uygulanabilirliği doğrulandı ve öngörülen faydaları sunacağı anlaşıldı.

Bunlara ek olarak, araştırma sonuçlarına dayanarak belediyeler, vatandaşlar, merkezi yönetim, sivil toplum ve diğer paydaşlar için büyükşehirlerde iyi yönetişimin güçlendirilmesine yönelik somut öneriler sunuldu. İyi yönetişimin büyükşehir yönetimlerinde güçlendirilmesi ve bunun için birçok paydaşın etkin şekilde çaba göstermesi gerektiği ortaya kondu.

Araştırma sürecinde büyükşehir belediyelerinde iyi yönetişim kültürü ve uygulamalarını vatandaş bakış açısıyla değerlendirmek, modelimizin demokrasi, sürdürülebilir kalkınma ve yaşam kalitesinin artmasına katkı sağlayacağına olan inancımızı güçlendirdi. Modelimizin yerel yönetimlerde yönetişim kalitesi ve uygulamalarını izlemek, değerlendirmek ve sürekli geliştirmek açısından önemli bir yenilikçi yönetişim yaklaşımı olduğunu düşünüyor, BBYK’nın iyi yönetişimi ölçerek geliştirmek açısından tüm yerel yönetimlere örnek olacağını umuyoruz.” Şeklinde Karne hakkında bilgi paylaştılar.

Büyükşehir Belediyelerinde İyi Yönetişimi Güçlendirmek panelinin ardından gerçekleşen çalıştayda;

Bu araç Büyükşehir Belediyeleri ve paydaşları açısından nerede, ne gibi faydalar sunabilir?

Büyükşehir Belediyelerinde iyi yönetişimi güçlendirmek açısından BBYK’yı nasıl kullanabilirsiniz?

Büyükşehir Belediye Yönetişim Karnesinin yaygınlaşması ve kullanılması için önerileriniz nelerdir?



Sorularına cevap arandı.

Üç soruyu müzakere eden çalıştay katılımcıları üç grup halinde fikir  yürütdüler. Birinci Grup fikirleri

Kent konseyleri, sendikalar, üniversiteler, seçmenler oy vermiş veya vermemiş olan paydaşları, muhtarlar, meslek odalarını saydık ve bu paydaşların her birinin yapacağı değerlendirmede paydaşların izleme değerlendirilmesinden yönetişim karnesini bir kere öncelikle şeffaf hizmet edeceği. İzlemeyi ve değerlendirmeyi kolaylaştıracağını konuşup, hizmetlerdeki boşlukları fark etmeyi sağlayacağını ve bunların belki yeni eklemeler de bu boşluğun üzerinden hizmetlerdeki eksiklikleri üzerinden ya da alınmış olan konular üzerinden belediyelerin eksiklerini görerek paydaşların bir eylem planı ya da yol haritası içerisinde kendilerini daha rahat kullanabilecekleri.Buna meclisindeki komisyonların dahil olmalarını, 

Şikayet birimin 153 gibi beyaz masa gibi muhtaçların doğrudan başvurduğu noktalardaki şikayet konularının toplanarak gruplandırılarak buradaki göstergelerle karşılaştırılması da yapılması gereken işlerin arasında yer alıyor. Tüm STK lar bu aracın bu karnenin bilincinde olmak farkında olmalı. Bu işe pilot denemelerle başlanması. 

İkinci Grup

Bu araç belediyeleri kendi kendini denetleme aracı olarak kullanılabilir. Büyükşehir kendi problemlerine karşı ne kadar samimi kendi problemleriyle karşılaşma konusunda ne kadar cesaret ister? Bunu ortaya koymak için bir araç olabilir dedik. 

Parametreler belirlenirken, daha doğrusu parametrelerin karşılığı belirlenirken yani kaynakları faaliyet raporu gibi belediyelerin veya resmi kurumlarının vatandaşla paylaşıyor raporlara ek olarak. Yerel se STK lardan, kanaat önderlerinden veya henüz kurumsal basılmamış yapılarda, platformlardan, yapılardan de doneler toplamak 

Platform meclisi üyelerin sesini yükseltmekten bahsediyoruz. Bu araştırma, belediyenin belediye çalışmalarının bilen röntgenini çekiyor. Aslında ve tarafsız bir şekilde ortaya koyuyor.

Neyin ne olduğunu belediyeler düşünen de burada bireysel konfordan ziyade kent kimliğinin korunması alanında çalışmaları artırmak, burada mekanların dizaynından, yolların dizaynından birkaç örnek verildi. 

Bu araştırmayı tekrarlayarak düşük puanını ya da ortalamanın altında puan alan ilçelere yatırımları yönlendirmek. 

Sosyal medyadaki imza kampanyaları Seçim propagandasını tanımladığı ve görünürlüğü ve raporun ölçeklendirmesi gerektiğini düşündüklerini ifade etdiler.

Üçüncü grup

Belediyenin yapılabilecek, yapabilecekleri üzerinden bu kaynağı bir gündem yaratıcı olabilir demiş. Kullanırlarsa eğer. Gönderimde. Öne çıkması gereken yerlerin altını çizebilir demiş. bir standardı getiriyor olması açısından. Bireylerin ya da sadece konseylerin denetimi ilgili tartışmaları ortadan kaldırır böylece. 

Belediyeler arasında rekabeti güçlenmiş güçlendirecek bir başlık olabilir. Bu da avantaj ve yayın yaygınlaşması. Olabilir sertifikalandırma ve. Sosyal medyada ya da haberlerde yaygınlaştırılması belediyeler arasında da. Burada. Kendi konseylerinin hali yaygınlaştırılması ve kullanılmasında STK lara ve konseyleri çok büyük işler düşüyor. 

Yaygınlaştırılması ve kullanılmasında büyükşehir ve ilçe belediyelerinin koordinasyonunda da bu karne kullanılabilir. 

Gibi özet fikirlerini açıkladılar

yilmazparlar@yahoo.com