sanat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sanat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Ekim 2020 Salı

Saype-Duvarların Ötesinde Dev Eller



  • ANASAYFA  SİYASET   EKONOMİ  TURİZM  BİLİŞİM  SAĞLIK  GIDA    OTOMOTİV
  •  
  • EMLAK  GÜNCEL  KİTAP  MÜZİK  MODA   MAGAZİN   SİNEMA      KÜLTÜR & SANAT




  •  Duvarların Ötesinde Dev Eller 

    Dev Fransız sanatçısı Guillaume Legros ( Saype)’nin, dağları, tarlaları süsleyen, en iyi dronlar tarafından görülebilen, devasa biyolojik olarak parçalanabilen eserlerinden, yeni projesi “Duvarların Ötesi” İstanbul’da

    Dünyanın En Büyük İnsan Zinciri İstanbul’dan Geçiyor

    İnsan zinciri ve insanların giderek daha fazla kendi kendilerine kapandıkları bir zamanda birlikteliği sembolize eden, çimlerde birbirine kenetlenmiş bir dizi eli püskürterek, yüzlerce metrekareyi kaplayan projesinin hedefi, Dünyadaki şehirlerin birbirine tutunmuş kolların benzer resimleri boyamak. Amaç "Birlikte Yaşamak", sınırların ötesine geçmek ve tarihin ölü olmadığını hatırlamak. 

    Sokak sanatı ve kırsal sanatı (landart) birbirine bağlayan sanatsal bir hareketin sansasyonel öncüsü olarak tanınan Guillaume Legros’un  (Lakabı Saype, Say ve Peace kelimelerinden oluşturulan kısaltma), Duvarların Ötesinde (Beyond Walls) projesin İstanbul ayağı; İsviçre İstanbul Başkonsolosu Julien Thöni, Fransa İstanbul Başkonsolosu Olivier Gauvin hazır bulunduğu, Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall’da gerçekleşen basın toplantısında tanıtıldı.


    İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Kültür A.Ş., Beşiktaş Belediyesi, Boğaziçi Üniversitesi, İsviçre Başkonsolosluğu, Institut français Turquie ve UPS'in desteğiyle gerçekleşen projenin basın toplantısında; İBB Kültür A.Ş. Kültür Etkinlikleri Müdürü Esra Koraltan, Boğaziçi Rektör Danışmanı Prof. Dr. Zafer Yenal, İsviçre İstanbul Başkonsolosu Julien Thöni, Fransa İstanbul Başkonsolosu Olivier Gauvin belediyemizden Kurumsal İlişkiler ve İletişim Direktörü Çağdaş Yıldızın konuşmalarından sonra Saype önemli mesajlar verdi. Saype’ın ‘Duvarların Ötesinde’ projesi kapsamında dünyanın en büyük insan zincirini yaratma amacıyla çıktığı yolda Paris, Andorra, Cenevre, Berlin, Ouagadougou, Yamoussoukro ve Torino gibi kentlerden sonra şimdiki durağı İstanbul 

    Fikirlerin dolaşımında sanatın büyük önemi var.

    İstanbul’da olmakdan duyduğu büyük onurdan söze başlayan Saype, fikirleri harekete geçirmek istediğini, değerleri, inançları paylaşmaya çalıştığını söyleyerek projeye destek verenlere teşekkür etdi.

    Saype, “Fikirlerin dolaşımında sanatın büyük önemi var, dil engelinin ötesine geçiyor ve ancak sanatla gerçek bağlar kurulup yaratılabilir. İstanbul’da öyle bir dönemindeyiz ki birçok yerdeki gibi kutuplaşmalar söz konusu. Ancak beraber hareket edersek önümüzdeki sorunlarla baş edebiliriz. Çünkü her şeyiyle çok bağlantılı bir dünya içerisindeyiz. Tıpkı domino taşları gibi. O nedenle sorunlara çözüm bulmak için birlikte, ortak bir sesin oluşturduğu kimlikle hareket etmeliyiz. İnsan zinciri oluşturmak için de kenetlenen ellerden daha anlamlı bir sembol olabilir mi? Burada fiziki değil zihinsel sınırları aşmak istiyoruz ve maalesef insanlık tarihinden beri kafamızda sınırlar var" şeklinde konuştu.

    Projelerin oluşmadaki şekillenmedeki fikir kaynağı ile ilgili sorumuzun anahtarı durumundaki vermek istediği mesaj ve en ilgi gören eseri yani mesajı, sorumuza aldığımız cevapla, barışcıl aktivist sanatcı olduğu  izlemini hemen gösterdi.

    Bağımsızlığı, Cumhuriyeti, Devrimi Ve Demokrasiyi Kutlayan İkonik Bir Anıt

    Saype'nin Afrika'ya sıçrama yapmak isteyişinin ve Ouagadougou, Ulusal Kahramanları anıtının dibindeki çalışması, amacı, bağımsızlığı, cumhuriyeti, devrimi ve demokrasiyi kutlayan ikonik bir anıtın eteğinde önemini vurgulamak.   

    Burkina Faso’nun büyük bir güvenlik ve jeopolitik krizden geçtiğini, şu anda ülkenin iyimserlik, destek ve karşılıklı yardımlaşma mesajlarına her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğuna inandığnı, söyledi.

    Ouagadougou ve Yamoussoukro gizemleri, göçmenleri insan ticaretine ve bununla bağlantılı sömürü ve istismara karşı savunmasız kılan modern kölelik arasındaki bağlantıyı dile getirmek. 

    Göçmenlerin en savunmasız ve hangi koşullarda modern köleliğe açık olduğunu vurgulamak, Köleliğin başlangıç yeri Afrika’ya odaklanmak, insan tarihinin en utanç verici zamanı hatırlatmak.     

    Günümüzde seyreden, göçmenlerin insan kaçakçılığın, zorla çalıştırma ve modern köleliğe dikkat çekmek duyarlık kazandırmak savunmasızlık alanların yok olmasın sağlamak mülteciler için çarpıcı 'umut mesajı'oluşturmak.

    Toplantı sonrası pandemi nedeniyle geleneksel toplu foto Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall bahçesinde çekiminden sonra basın toplantısı sona erdi.

    yilmazparlar@yahoo.com


    kaynak: Net Haber Ajans

    1 Eylül 2020 Salı

    Duvar resimlerin turizmde önemi-Yılmaz Parlar


     Fuara Renk Katanlar
    Pandemide Rekor Kolanyanın


    Tuvali Duvar
    Duvar resimlerin turizmde önemi…

    Araştırmalar; sosyal, kültürel ve turizme ekonomik faydaların yanı sıra pozitif ruh sağlığı ile duvar resimlerini olumlu olarak belirlemiştir. 


    Duvar resimleri, bu özellikleri sinerjik bir şekilde eşzamanlı olarak geliştirdikleri anlamına gelen kesişimsellik ek avantajına sahiptir. 





    Duvar resimleri, sanata ve yaratıcı ifadeye erişilebilirlik sunar. Sanat eseri, mekanı benzersiz, bireysel hale getirerek, tüm avantajlarını vurgular. Çok eskilere dayanan, duvarları ve tavanları boyama geleneği, Paleolitik dönemden (M.Ö.35-10 yıl) itibaren sanat eserleriyle kayaları süsleyen kültürün izlerinden sonra, mekanın duvarlarını süsleme geleneği Eski Mısır ve Sümer'den gelmiştir

    .
    Çok sayıda resimler ve uygulamalı sanat eserleri gelecek yüzyıllar boyunca sanatçılar için ilham kaynağı olmuştur.

    Görsel estetik aracılığıyla, duvar resimleri bir kimlik, aidiyet, bağlanma, karşılama ve açıklık duygusunu teşvik eder ve topluluk kimliğini güçlendirir.

    Duvar resimleri, çevreleriyle fiziksel bütünleşmeleri ve birçok estetik faydaları nedeniyle oldukça etkili araçlardır.

    Duvar resimleri, kentsel ortama renk, canlılık ve karakter katarken, beton ve asfaltın ruh sağlığı üzerindeki olumsuz etkileriyle çelişir. 


    “Resim, günlük tutmanın başka bir yolu" diyen Pablo Picasso’nun Türkiye Pablo Picasso’su Uluslararası ünlü çok yönlü dev sanatcı İsmet X Bilen, Plastik resim sanatı ile birlikde heykeltıraşlık, mozaik ve duvar resimleri sanatlarınıda beraberinde icra eden sanatcı. Son çalıştığı mekan Sultanahmet Akbıyık turistik fish restaurant. Restaurantın tipik duvarlarını, sanat eseri haline getiriyor. 





    Tuval olan her duvar kendi başına bir yolculukdur.


    Yerli yabancı ziyaretcilerle derin bağlar kurabilmek için sanata her zaman ihtiyaç duyulur.

    Şehrin kalbindeki, turizmin göz bebeği Sultanahmet “de yapım aşamasında olan İsmet X Bilen eserine imza atma fırsatı veren sanatsal zihniyetli Akbıyık restaurant, yapılması planlanan, çevre konseptine uygun, duvarını süsleyecek mozaik için sanatcıya teklif sunması, sanata yaşam zenginliği temel değerler katmıştır. 


    Hayattan bir dilim, duvar resimleri, topluluk oluşturma için bir katalizör olabilir.

    “Duvarları boyamayı seviyorum, Duvar resimleri kalbime neşe getiriyor. Doğanın güzelliği bana ilham veriyor, kendimi bir halk sanatçısı olarak görüyorum ve başkalarıyla bağlantı kurmanın bir yolu olarak görüyorum.” diyen XBilen bakın samimi duygularını nasıl ifade ediyor; 

    “İnsanlar benden kafaların içerisindeki resimleri istiyorlar; bende 5.500 metre kareyi aşan, duvar resim çalışmalarımın son metrekarelerini bu restaurantın yüksek duvarlarına çalıştım. 
    Öyle ki; bu büyük şehrin bütün köşelerinde iç mekan duvar resimlerim var. 
    Şehrin bir bölgesinden geçerken bir duvar resmi gördüm. Bu resmi kim yapmış diye merak etdim.
    Benden daha güzel yapmış ve sanatda beni aşmış diye korktum.

    Kim olduğumu söylemeden, kimseye belli etmeden,  yemek siparişi vererek, karşımdaki duvar resmini incelemeye koyuldum.


    Resmi yapan ressamı yenemeyeceğimi anlayıp kimin yaptığını merak ederek imzasını aradım. Öyle şaşırıp kaldım ki; Kelimelere sığmaz bu şaşkınlığım…

    20 yılı aşkın, önceden yaptığım bir duvar resmiydi bu…

    İsmet XBilen yapmış yani…Restaurantda beni tanıyanda çıkmadı, el değiştirmiş ve mekanın sahibiyle sohbet etmeye başladım. Ressam, resmi  ne kadar güzel yapmış, dedim. Mekan sahibi  “Evet biz devraldığımızda silmeye kıyamadık. Çok güzel, yapan ressamda uçuk kaçık deli birisiymiş zaten..” Bende, gerçek sanatçılar öyle olurlar, dedim. Hesabı ödeyerek mekandan  çıkdım. Bu hadiseden sonra yürürken bu işin sarhoşluğu epey devam etdi bende. Birde bir korku düşdü içime, acaba 20 yıl önce daha mı güzel yapıyordum…”


    yilmazparlar@yahoo.com


    10 Mart 2020 Salı

    İsmet X Bilen Guinness Yolunda _Yılmaz Parlar

    X Bilen Guinness Yolunda 

    Türkiye’nin Pablo Picasso’su olarak bilinen, Uluslararası ünlü çok yönlü dev sanatcı İsmet X Bilen 50 yıl üstü sanat üretim sürecinde yaptığı duvar resimleri Guinness rekora doğru gidiyor.


    Plastik resim sanatı ile birlikde duvar resimleri, heykeltıraşlık, mozaik sanatlarınıda beraberinde icra eden sanatcı son olarak Aksaray Laleli’de çok sayıda isim yapan gastronomi işletmecileri yetiştiren ekol olan tarihi Aksu Hotel Restaurant işletmelerinde yapmakta olduğu, İstanbul temalı duvar resimleri ile birlikde l10 binlere yaklaşmış durumda. Dünya Guinness rekoruna giren sanatcıların aksine fizikel meydan okuma yerine kurguladığı zihinsel performansıyla büyük bir titizlikle estetiksel dokunuşla duvarlara hayat veriyor.




    Beceri öğretilen ve öğrenilen bir şeydir ve eğitim adımlarından geçerek ustalık geliştirirsiniz. Yetenek doğal, doğuştan gelen bir yetenektir. Resim yapma yeteneği bazı insanlara doğumdan itibaren verilir ve bu doğal yeteneği daha fazla çalışarak ve yeteneklerini artırarak güçlendirebilirler.


    İsmet X Bilen’de işte bu doğuştan gelen bir yeteneklerden biri. Günün 12 saatini sanatını icra etmekle geçiriyor. İsmet X Bilen’i Aksu Hotel restaurant işletmelerinde yine duvar resmi yaparken bulduk.  Kendisiyle kısa bir söyleşi yaptık.





    smet x Bilen, “  Dile kolay tam 50 yıldır renk ve ışık yörüngesinde en klasik biçimde iç mekanlarda kocaman kocaman sınırsız duvar resimleri çiziyorum...Renk ve matematiğin akış biçiminde…” 


    5 yıldır Avrupa'nın değişik ülkelerinde; İspanya, Norveç, Fransa, İtalya'da, ve özellikle Almanya’da değişik mekanlarının duvarlarında resimleriyle Türk sanatcısı olarak eser bırakan sanatcı X Bilen, Almanya’da daha çok İtalyan restaurantlarına resim yaptığını söylüyor.

    Mekanlara yaptığı resim boyutu ile sorumuza “ Tam beş yıldır aşağı yukarı her ay ortalama 100 metre kare diyebiliriz. İtalyanlar çok neşeli İnsanlar; onlara hep resim yaparken İtalyan klasiklerini dinleyip, meşhur grappalarını içip zevkle Roma’nın ve Roma’nın üzüm bağlarının resimlerini yaptım.”




     İspanya'da bulunduğu zaman İspanyollara resim yapmak daha büyük bir zevk olduğunu, meşhur İspanyol meyhanelerine resimler yaparken küçükken 1973-74 yıllarında İzmir’den Salvador Dali’ye gönderdiği resimleri hep aklına geldiğini dile getirerek  “Meşhur ressam Nurettin Erğüven bana kızmıştı. Niye adamı rahatsız ediyorsun   diye..” 


    Ancak kendine göre en önemli olanı “30 yıldır hiç aralıksız İzmir'in, Egenin, Akdenizin bazı tarihi mekan ve restaurant ve yerleşimleriyle birlikte  iç ve bazı dış mekanlarda çizdiğim duvar resimleri ruhumun istençleriyle, bembeyaz büyük duvarların bilgelikleriyle birbirimize duvarlarla bağlanmayı öğrendik. Birbirimizle çizilmeyi, renklenmeyi, işlevsel kullanılmayı öğrendik. Nasılki tuğla harçla birleşmeyi düşünüp duvarlaşıyorsa, bende ruhumdaki renk bilgimle duvarların içine doğru yürüyüp resim oluyorum.” Şeklinde Türkiye’de yaptığı resimlerinden daha çok keyif aldığını aktardı.


    Elbetde İsmet X Bilen’in Guinness rekoruna girme şeklinde çabası yok. Ancak gizli bir rekortmen olarak Türk sanatcımızdan gurur duymalıyız.


     yilmazparlar@yahoo.com

    19 Şubat 2020 Çarşamba

    Paris’te Bir Padişah, İstanbul’da Bir İmparatoriçe-Yılmaz Parlar

     Fransa Türkiye İlişkilerini kutlamak

    Fransa İstanbul Başkonsolosu Bertrand Buchwalter katıldığı, Notre Dame de Sion Fransız Lisesindeki “Paris’te Bir Padişah, İstanbul’da Bir İmparatoriçe” isimli sergi açılışında yaptığı konuşmasında bu sergi Paris ve İstanbul’un güzelliklerini yeniden keşfetmeye ve Fransa Türkiye İlişkilerini kutlamaya davet niteliğinde olduğunu söyledi.





    Kuratörleri Aylin Koçunyan ve Sinan Kuneralp’in olduğu sergiye Şişli kaymakamı, İstanbul Fransız Kültür merkez müdürü Christian Schnell, İlçe Milli Eğitim Müdürü Üniversite rektörleri NDS Mezunler dernek Başkanı, NDS mezunları ve seçkin davetlller katıldılar.





    18 şubat 2020 Salı günü sergi açılış konuşması NDS okul direktörü Yann de Lansalut tarafından yapılırken, Lansalut’un Fransızca konuşması Türk Müdür Suzan Sevgi tarafından Türkçeye tercüme edildi.


    NDS Okul Müdürü Yann de Lansalut “160 yılı aşkın süreden beri Notre Dame de Sion Fransız lisesi çifte aidiyetle bir yandan Fransa’ya diğer yandan da Türkiye’ye bağlarıyla şekillendi ve yapılandı.”  dedi



    III Napolyon’un kızlara eğitim hakların veriliş temellerin atıldığını söyledi.

    Lansalut “III Napolyon, Sorbonne üniversitesi, Troyes ve Orleans gibi pek çok üniversitelerde kızlara yönelik derslerin açılmasını temin eder. Buna paralel olarak Sultan Abdüllaziz’de kardeşi Abdülmecit döneminde açılan Notre dame de Sion kız lise açılışından sonra mekteb-i Sultan kurulmasını sağlar”sözleriyle okulların hikayesini dile getirdi.




    Fransa İstanbul Başkonsolosu Bertrand Buchwalter Avrupaya ilk seyahat eden padişah Sultan Abdülaziz’in III Napolyon’un 1867 Paris sergi davetine katılımıyla Avrupa icratından ilham alarak Osmanlıda yenilik hareketlerinin düşünmesini bugünki Galatasaray temelindeki  Mekteb-i Sultaniye kurmasından ötürü seyahati hafızalarda yer etdiğini söyledi. Buchwalter “Aynı şekilde Abdülaziz’in 1867’de Fransa’ya yaptığı ziyaretin iadesi niteliği de taşıyan Fransa İmparatoriçesi Eugénie’nin İstanbul’a ziyareti. süresince konakladığı Beylerbeyi Sarayı’dan etkilenerek örnek alarak Tuileries sarayına penecerelerine uygulamasıdır.”dedi

    Bu ikili ziyaret serginin kurgulanmasını esas alıyor. Avrupa’ya ve imparatorluk dışına seyahat eden ilk Osmanlı Padişahı Sultan Abdülaziz’in Paris ve ardından III. Napolyon’un eşi İmparatoriçe Eugenie’nin Osmanlı Başkenti İstanbul’a ziyaretinin tablo, gravür, fotoğraf, gazete kupür ve arşiv belgeleri, NDS Fransız Lisesi’nde düzenlenen sergiyle aynı bağlamda ele alınıyor.




    Aylin Koçunyan, ile yaptığımız söyleşide serginin hazırlıkları 6 ay kadar zaman aldığını öğrendik.

    Aylin Koçunyan Sultan Abdülaziz’in Avrupa seyahatleri üzerine bir makale yazmış, buradan esinlenerek NDS Okul Müdürü  Lansalut’ya bu konuda bir sergi hazırlamak üzere teklif götürüyor. Aynı şekilde Sinan Kuneralp de, İmparatoriçe’nin Osmanlı İmparatorluğu’na iadei ziyareti üzerine bir sergi teklif etmiş. Böylece ikisi birleşmiş Paris’te Bir Padişah, İstanbul’da Bir İmparatoriçe isimli sergi ortaya çıkmış.
    Serginin ilk bölümü, Sultan Abdülaziz’in Paris seyahatine odaklanarak, bu yolculukla örtüşen dönemin sanatsal, iktisadi ve siyasi bağlamı 
    Serginin ikinci ekseni, Fransız İmparatoru III. Napolyon’un eşi İmparatoriçe Eugénie’nin 11-19 Ekim 1869 tarihleri arasında Osmanlı başkentinde geçirdiği bir haftaya odaklanıyor.
    yilmazparlar@yahoo.com

    16 Şubat 2020 Pazar

    Ebru Uygun’un Suma Han'da Biz isimli ebru sergisi -Yılmaz parlar

    Renklerle Dans

    Ebru Dünyasında Ebru’dan doyumsuz güzellikdeki ebrular.

    Bulutlar üstüne çıkararak içsel yolculuk yaptıran, Ebru Uygun’un Sadece kalbin ifadesi değil, kalp ve aklın  birlikte çalıştığı, sıra dışı tekniklerini uyguladığı, “Biz” adlı muhteşem ebruların oluşturduğu sergisi, Suma  Han’da sanatseverlere kapılarını açtı.




    Sanatda yürek ve zihin beraber hareket etdiğinde renk kombinasyonunda bir denge oluşur. Ebru Uygun’un bu uyumlu ebruları, seyirci düşüncesine ilham veren, derin deniz mavisinden, deniz yosununa, toprak üstü tüm yeşil tonların ve gün batımın olağanüstü görünümdeki tüm renklerin akışları, gizem içinde desenlere dönüştürülerek damarlı küpler şeklinde büyüleyici eser bütünlük sağlamış.


    Bu nedenle herkes kendi benliğinde kendine ait bir şeyleri bulacağı için Serginin “Biz” ismini  çok uygun bulduk. “Biz” isimli serginin herkesin ortak kaygılarına dair merkezine kendi  hayatını koyarak birşeyler söylemek istediğini görüyorsunuz.




    Yerel ve uluslararası sanatçılarla sanat ve sanatla ilişkilendirilmiş 2018 yılında Banu Bilen ve Begüm Alkoçlar tarafından kurulan Standart Contemporary, Suma Han’da yeni sezonunun ilk sergisine, Ebru Uygun’un eserlerine yer vermekle dinamik başlangıç yapmış oldu.

    “Tüvana” Okuma İstekli Çocuk Eğitim Vakfını kuran, 102 No’lu  Oda, Dokunduğum Yürekler, Birlikte Büyümek, Gönül Irmağı, 180 Günde Hayallere Yolculuk isimli kitapları bulunan 10 senedir, geleneksel yöntemlerle ebru sanatı üzerine çalışan Ebru Uygun’un sergisinin küratörlüğünü Begüm Alkoçlar üstlenmiş.


    13. yüzyılda, ilk formları Orta Asya'da ortaya çıkan ve Anadolu'ya yayılan yüzdürüldüğü, tasarımlar ve desenler oluşturmak için özel aletler kullanılan görüntü yakalanan asırlık sanat formu ebruyu Ebru Uygun özel ve zor tekniğiyle yeniden tanımlamış.





    12 Şubat 2020 Çarşamba günü Suma Han’da Standart Contemporary’nin organizasyonu ile gerçekleşen açılışa iş ve sanat dünyasının önde gelen isimleri ve akademisyenler katıldılar.  

    Çeşitli  boyutlarda üretilmiş küplerden oluşturulan  her seferinde farklı bir bölgesinin ebrulanmış enstalatif yapıtı hakkında gerek, sanatcı Ebru Uygun’dan, gerekse kuruluşları hakkında TOÇEV Direktörü Eda çetin Standart Contemporary sahipleri Banu Bilen ve Begüm Alkoçlar direktörü Mina pamir’den bilgiler aldık.

    Sergi 6 Mart 2020 tarihine kadar sanatseverlere kapılarını açık tutacak.

    yilmazparlar@yahoo.com

    9 Şubat 2020 Pazar

    360 Dereceden Aşk Festivali-gala-Onların Ayakkabılarında Yürü-Yılmaz parlar

    Algı Değiştiren Muhabirler

    Fotoğfrafları ile bir şeyler anlatmayı ilke edinen duyarlı muhabirlerin, İnsan hayatındaki kesitlerinden, gözler önüne serdiği gerçeklerinde, anı donduran görüntülediklerine bakarken duygusallık göstermemek mümkün değil. Acımaz ve anlamsız savaşın-kavganın olumsuz kodlarını bulurken, insanlığınızla insanlık dışı insan hikayelerinin evrensel benzerliğinde hayatın ipuçlarının adeta dili olan olgulara isyanınızı gizliyemiyorsunuz. Hayata olan algınızı değiştiriyor.





    İstanbul’dan tüm Dünya’ya aşk ve barış için seslenen, “360 Dereceden Aşk Festivali” gala niteliğinde açılan, “Onların Ayakkabılarında Yürü” sergiyle festivale dinamik bir giriş yaptı.


    29 Mart 2020 tarihine kadar devam edecek olan sergi İBB Kültür A.Ş. sponsorluğunda Sultanahmet Şerefiye Sarnıcı’nda gerçekleşti.





    Festival Kurucusu, Küratör Işık Gençoğlu, Koordinatör Seval Koçak, Danışman Ali Özlüer, mekanıyla festivale destek veren Türkiye'nin başarılı emlak yatırımlarından 42 Maslak- Bay İnşaat Yönetim Kurulu Üyesi Erol Özmandıracı, eşi dizi ve sinema oyuncusu Naz Elmas, danışman Pınar Kartal Timer yabancı sanatcıların kuratörü Catherine Delalez başda olmak üzere yoğun elit konuklar açılışda bulundular.

    Festival Kurucusu, Küratör Işık Gençoğlu ve 42 Maslak-Bay İnşaat Yönetim Kurulu Üyesi Erol Özmandıracı birlikde açılış konuşması yaptılar.

    Türkiye'nin ekonomik gelişimi paralelinde kaliteli ofis alanı ihtiyacının arttığını değerlendirerek iş ve sosyal yaşamı sanatla zenginleştiren, Maslak’ın odak noktasında yer alan 42 Maslak Festival kapsamındaki bazı etkinliklere ev sahipliği yapıyor.





    Bay İnşaat Yönetim Kurulu Üyesi Erol Özmandıracı, yaşam konsepti ile sanattan ilham alan, fonksiyonelliği ve verimliliği de ön planda olan mimari olarakda dikkat çeken, sanat konusunu bir çekim merkezi olarak kurgulayan, tüm sanatcıları aynı çatı altında toplamayı ve sanata değer katmayı amaç edinen 42 Maslak olarak iş birliği içinde olmanın ve güçlü mesajlar içeren 360 Dereceden Aşk Festivalinine kapılarını açmanın mutluğunu içeren sözleri sanatseverlerin takdirini ve beğenisini kazandı.


    Festival Kurucusu, Küratör Işık Gençoğlu açılışa gelen konuklara ve festivale desdek verenlere teşekkürlerini dile getirdi. Farklı seçenekler arayan zengin bir sanat sunmayı hedeflemek kentin yaşam kalitesine ve marka değerine katkı sağlamak arzusunda hız kesmeden çalışmalarına devam edecekleri anlamında konuşma gerçekleştirdi.





    Sergi süresince İBB Orkestralar Müdürlüğü Oda Müziği Arpde Birimi Burcu Aygider Hiçyılmaz , flütde Duygu Kozak ikilisi mini konser verdiler. İkili çok beğenilen Shumann-Shubert-Tchaikovsky-Strauss’dan ve Türk ezgilerden bir demet repertuar icra etdiler.


    Büyük ebadlara taşınan sergi fotoğrafların bazılarında da kültürel sanatsal dokusunu görüyor bunların yanı sıra estetik anı yakalayan birbirinden değerli sanatcıların sergileledikleri fotoğraflara da defalarca bakıyorsunuz.


    Festival İstanbul’un çeşitli mekanlarında ve çeşitli etkinlikleriyle devam edecek.


    yilmazparlar@yahoo.com


    1 Şubat 2020 Cumartesi

    Kalpsiz Aşk Festivali -Yılmaz parlar

    Kalpsiz Aşk Festivali

    Seç ötekini ve giy onun ayakkabısını. Yürü bakalım. Ne kadar yürüyebiliyorsun, onun ayakkabıları ile kendi doğrularınla?

    Sevgiyi tüm ihtişamıyla kutlayın. Aşk Festivali, hayatınızı değiştirecek ve kalbinizi sevginin dönüşümsel gücüne açacak. Sevgi, bir kişiyi tanımanın ötesinde değiştirebilir. Bu harika duygu güven aşılar, güç ve enerji verir, yeni planların ve hayallerin ortaya çıkmasının nedeni olur. 


    İstanbul, 360 Dereceden Aşk Festivali ile 12. defa tüm dünyaya bir Kızılderili atasözü ile seslenmeye hazırlanıyor, “Benim ayakkabılarımda yürü”

    Küratör Işık Gençoğlu, “Festival Kalp sembolü kullanmıyor. Onun yerine kendi sembolünü, dolayısıyla mesajını dünyaya yaymayı amaçlıyor. Festival; 14 Şubat'ı kutlamıyor. Onun yerine 14 Şubat akşamı Çorbada Tuzun Olsun Derneği ile Taksim'de evsiz dostlarımıza yemek dağıtımına katkıda bulunuyor.


    360 Dereceden Aşk Festivali'nin ana mekân destekçisi ve danışma kurulu üyeleri katılımıyla Sultanahmet Şerefiye Sarnıcında basın toplantısı gerçekleştirdi.


    Toplantıya,Festival Kurucusu, Küratör Işık Gençoğlu, Şef Francesca Rosa, Pınar Kartal Timer, Festival Koordinatörü Seval Koçak Güven, Festival danışma kurulundan foto  Muhabiri Ali Özlüer katıldı.

    Ana teması her daim AŞK ve zamansız  bir kültür, sanat, yaşam festivali olan  360 Dereceden Aşk Festivali; Sergileri, Etkinlikleri, Konferansları, Sinemayı, Gastronomiyi kapsıyor.

    Festival Kurucusu, Küratör Işık Gençoğlu Bu yıl 12.si şubat ayında düzenlenecek olan uluslararası “360 Dereceden Aşk” festivali kapsamında; çalışma yaşamları sürecinde tarihe tanıklık eden, olaylara farklı bir göz ile yaklaşarak bizlerin de olayları oradaymışız gibi hissetmemizi sağlayan, başka bir deyişle görünmezi görünür kılan foto muhabirlerinin fotoğraflarının yer alacağı “Walk In Their Shoes” temalı bir sergi ile başlıyor. Festivalin Galası olma özelliğine de sahip bir açılış ile izleyici ile buluşacak Sergi, Şerefiye Sarnıcı’nda İBB Kültür A.Ş. sponsorluğunda gerçekleştirilecek olup, bu sergiyi gezenler olayları yeniden yaşayacak, görmedikleri olayları görmüş olacaklar. Tanıklık etmiş olsalar bile bakış açısından belki de olayları yeniden farklı bir şekilde görecekler.” Dedi





    Festival Kurucusu, Küratör Işık Gençoğlu Festival programını açıkladı. Yaptığımız söyleşide Festival Koordinatörü Seval Koçak Güven 12 Şubat  2020 tarihindeki konferansın önemine dikkat çekerek , “Birlikte Olabilmek, Birlikte Düşünebilmek”, çeşitli sanatçıların, tasarımcıların ve konuşmacıların kendi aşklarını yani kahramanlarını anlatacağı, Aşkı Konuşanlar Konferansı, ESA 42 Maslak, 9:00-12:00 ,  13:30-17:00 saatleri arasında gerçekleşeceğini, iki oturumuna katılacakların çok istifade edeceklerini vurguladı. Konferansların ücretsiz olduğunuda ekledi.


    Küratör Işık Gençoğlu 12. 360 Dereceden Aşk Festivali'nde bu defa “öteki”ni anlamak üzere çıktık yola. Gerçek hikâyelerin, sebeplerinin ve sonuçlarının peşine düştük. Gören, bilen, anlatmak isteyeni bizimle olmaya davet ettik. Öğrenip, topladığımız her bilgiyi sizinle paylaşmak hedefimiz.” Walk in my shoes! Söyleyecek sözü olan, 2020’ye iyilik ve güzellikle damgasını vurmak isteyenleri aşkın etrafında toplanmaya çağırıyoruz.” Sözleriyle çağrısın altını kalın çizdi.



    Küratör Işık Gençoğlu, “29 Mart’a kadar devam edecek olan foto Muhabirlerin Onların Ayakkabılarında yürü isimli sergisi, Şerefiye Sarnıcı. 


    Vural Bahadır Bayrıl, Hikmet Barutçugil, Mehmet Genç, Metin Bobaroğlu’nun İlahi Aşk Sohbetleri.


    Benim Ayakkabılarımda Yürü isimli 28 Şubat'a kadar devam edecek olan karma sergi, Aynı zamanda alanda STK stantları ve onların geliştirdiği ürünler de olacak.


    Genç akademisyenlerin,  Akademisyen hocaları eşliğinde tasarım atölye çalışması.

     Prof. Uğurcan Akyüz sohbeti ve imza günü, Lover's Bazaar Alanı, 42 Maslak, 

    12 Şubat Aşkı Konuşanlar Konferansı, ESA 42 Maslak, 9:00-12:00 ,  13:30-17:00 saatleri arasında  iki oturum. Ücretsiz


    Aşkın Damakta Kalan Tadı, Gastroshow, 42 Maslak,  Şef Francesca Rosa’nın yorumlarıyla hazırlanan yüzyıllar boyunca alınan göçler, komşuluklar, değiş-tokuşlar sayesinde kazanılmış lezzetler Dost Sofrası’nda

    masamıza getiriyor. 

    13 Şubat Geleneksel İstanbul Aşktır Kostüm Partisi: İstanbul Aşıkları Bir Arada! Penthouse, 22:00-01:00


    Dr. Nursel Gülenaz Rehberliğinde Beyoğlu Aşıklar Gezisi, Taksim'den Pera'ya, tüm gün. Özel paket alternatifleri ile.” 


    Gibi festival etkinlerinden bazılarını Açıkladı.


    yilmazparlar@yahoo.com


    24 Aralık 2019 Salı

    Lithian Ricci'nin 'Esinti' isimli sergisi-Yılmaz parlar

    Üsküdar’da İtalya Esintisi

    Lithian Ricci, insan doğasının bir yönü olduğu için eko insan enerji sisteminde bulunan insan bilinci açısından ifade bulabilen arketip imgesindeki yaşamın fiziksel ve ruhsal karışımın bulunduğu kutsal alanın sınırlarını Üsküdar Galeri Nevmekan’a taşımış. 





    Arketip imgesi olarak Türk kadınlarının portrelerinden ve Osmanlı hanedanlığına adını yazdıran Sultanların özgün portrelerinden oluşan sergisi aynı konumda bulunan Sultanlar müzesine renk katmış.



    Küratörlüğünü ünlü Cam ve Heykel sanatcısı ressam Yasemin Aslan Bakiri'nin üstlendiği, Osmanlı hanedanlığına adını yazdıran Sultanların ve Türk kadınlarının yüzlerinden oluşan portrelerinden oluşan İtalyan ressam Lithian Ricci'nin 'Esinti' isimli sergisi içinde büyük boyutta kağıt üzerine mürekkeple çalışılmış çizimli eserleri de yer alıyor.

    Günümüzde sanatın üretim biçimini ele aldığımızda; İtalyan ressam Lithian Ricci'nin disiplinler arası bir yaklaşımını görüyoruz,




    Osmanlı'nın sultanlarını resmederek hazırladığı Esinti Sergisindeki eserler 3 boyutlu olarak hazırlanmış. Ortadan bakışla Sultan Portresi, sağdan-soldan bakışlarla başka resimler görüyorsunuz.


    Mürekkeple çizgilerle çalışılmış özgün eserlerinde Ruh'un zihninde ortaya çıkan her varlık gibi yer çekimi olmayan boşlukda insan ve Koşan, sürünen, yüzen, uçan hayvanların kompozisyonları yer alıyor.





    Bu kısımda algıladığımız; Hayvan gücü, yüksek benliğin ölümsüz doğasının aksine, ölümlü doğanın belirli yönleriyle iletişim kurmanın bir aracı olarak hizmet ediyor. 


    Kişilik doğasında var olan potansiyel, yetenek, veya karakteristik kaliteyi temsil eder. Hayvan gücü ile tanışmanın amacı, kendi içinde geliştirilmesi gereken özelliklerini anlamaktır. 


    Hayvan gücünün varlığı, özelliklerinin kullanıldığı anlamına gelmez; sadece mevcut ifadeleri ve gelişimleri temsil eder.


    Lithian Ricci'nin 'Esinti' sergisi 5 Ocak 2020'ye kadar Nev Galeri Nevmekan’da sanatseverlerin ziyaretine açık olacak.  




    Üsküdar Belediyesine ait  Kültür merkezi olan Nevmekan Sahil, sergi alanı dışında gerek zengin kitaplara sahip kütüphanesi, gerekse Sultan Müzesi ve mimari yapısı örnek teşkil edecek inanılmaz güzellikde.


    Hem Üsküdar hem de Türkiye’deki müzecilik kültürü adına farklı bir eser 

    seçkisine sahip olan Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan onaylı müzede Osmanlı sarayındaki hanım sultanlar yer alıyor. 

    Müze ilgilileri Osmanlı İmparatorluğun farklı coğrafyalarından saraya gelen, üst düzey eğitim gören, saray adabını, imparatorluk geleneklerini öğrenen, daha sonra da öğreten hanım sultanların hayırseverlikleri ve fedakarlıklarıyla vakfettiği birçok cami, hamam, çarşı, bedesten, gibi eserlerin önemli bir bölümünün Üsküdar’da bulunduğu söylüyorlar.


    Osmanlı hanım sultanları Müzesi için koleksiyon hazırlama kararı alan Üsküdar Belediye, Marmara Üniversitesi Sanat Tarihi bölümünden Doç. Dr. Selman Can’ın başkanlığında oluşturulan akademik araştırma kuruluyla yola çıkıyor.





    Beylerbeyi Sabancı Olgunlaşma Enstitüsü ile Üsküdar’ın simgesi olan “Kâtip” ve “Kâtibe” bebeklerini üreten Belediye sanatsal yaklaşımla, Osmanlı saraylarında asırlar boyunca değişerek olgunlaşan giyim kültürünü, malzeme tercihini, gündelik hayat ayrıntılarını yani tarihin konularını sanatla birleştirerek bugüne taşımışlar. 

      
    16. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar Osmanlı hareminde kullanılan giysiler 
    akademik bir titizlikle tespit edilerek her biri döneme özgü otantik 
    kumaşlar özel olarak dokunmuş, aksesuar, kumaş dikimi ve takılar için 8 
    kişilik uzman atölye ekibi uzun süre titizlikle çalışmış.

    Bebeklerin dayanıklı ve uzun ömürlü olmaları için bugün hâlâ Anadolu’da kullanılan “kitre bebek” yöntemi kullanılmış ve tarihle sanatın 

    buluştuğu zarif bir Müze oluşmuş.

    yilmazparlar@yahoo.com