11 Nisan 2016 Pazartesi

19.AVRASYA EKONOMİ ZİRVESİNDE TERÖR VE MÜLTECİ DRAMI-YILMAZ PARLAR


19.AVRASYA EKONOMİ ZİRVESİNDE TERÖR VE MÜLTECİ DRAMI

Başkanlığını Dr. Akkan Süver’in Yaptığı, Marmara Grubu Vakfı tarafından bu yıl 19'uncusu düzenlenen ana teması dünyayı tehdit eden terör, mülteci dramı ve küresel ekonomilerin önündeki belirsizlikler olan Avrasya Ekonomi Zirvesi, pek çok ülke cumhurbaşkanları, meclis başkanları, bakanları, uluslararası kuruluşların temsilcileri ve dini önderleri Wow Hotel Kongre merkezinde 5-7 nisan 2016 tarihleri arasında gerçekleşti.


Divan oluştukdan sonra saygı duruşu ve İstiklala marşı okunmasından sonra zirve başlamış oldu.

Marmara Grubu Vakfı Genel Başkanı Akkan Suver, “İnsanlık bugün bir dönemeçten geçiyor. Paris ve  Brüksel'de yaşanan olaylarla, Türkiye'de yaşananlar farklı değil.  Türkiye güvenli bir ülkedir. Zirveye bu yıl da önemli konuklar katıldı. Zirveye katılan  Makedonya, Bosna Hersek, KKTC cumhurbaşkanları aramızdalar. Kendilerini selamlamanın yüksek gururu içerisindeyiz."   19.  Avrasya  Ekonomi Zirvesi'ne şu anda görevde olmayan çok sayıda cumhurbaşkanı ve başbakanın da katılmıştır.  Azerbaycan,  Çin,  Malta,  Yunanistan,  Senegal,  Ürdün,  Katar,  Romanya,  Slovenya,  Makedonya ve  Polonya gibi birçok ülkeden katılımcı  hazır bulundu.
 Küresel sorunlar küresel cevaplar gerektirmektedir.   Devletler daha dikkatli ve sorumlu olması gerekmektedir.

Suver, barışın ve istikrarın süreklilik arz etmesinin demokrasiyle doğru orantılı olduğunu, demokratik gelişmişliği tamamlayamayan ülkelerin ekonomik gelişmişliği de tamamlayamayacağını belirtti.

Dr. Akkan Süver’in Zirveye Katılan  isimleri açıkladı.
Cumhurbaşkanları
Bosna Hersek Marinko Čavara Bosna Hersek Federasyonu Cumhurbaşkanı; Makedonya Gjorge Ivanov Makedonya Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Eski Cumhurbaşkanları; Arnavutluk Bamir Topı, Çek Cumhuriyeti Vaclav Klaus, Estonya Arnold Ruutel, Moldova Mihail Formuzal (Gagavuzya Özerk)
Hırvatıstan Stjepan Mesıc, Hırvatıstan Ivo Josıpovıć, Letonya Valdis Zatlers  )
Moğolistan Natsagiin Bagaband,ı,Moldova Petru Lucınschı, Romanya Emil Constantınescu
Cumhurbaşkanı Yardımcıları; Azerbaycan Ali Hasanov Azerbaycan Cumhurbaşkanı
Yardımcısı, Bosna-Hersek Melika Mahmutbegovıć Bosna Hersek Federasyonu Başkan Yardımcısı
Başbakanlar; Bosna&Hersek Denis Zvızdıć Bosna Hersek Federasyon Başbakanı
Eski Başbakanlar; Bosna Hersek Aleksandar Džombıć Eski Başbakan
Slovenya Alenka Bratušek Slovenya Eski Başbakanı
Ürdün Taher Al-Masrı Ürdün Eski Başbakanı
Bakanlar ve Bakan Yardımcıları
Arnavutluk Selim Belortaja Dışişleri Bakanı Yardımcısı
Azerbaycan Ramin Guluzade İletişim Ve Yüksek Teknolojiler Bakanı, Bosna Hersek Mirko Šarovıć Uluslararası Ticaret ve Ekonomik İlişkiler Bakanı
Fas Youssef Amranı Fas Kraliyet Bakanı
Karadağ Vujica Lazovıć Başbakan Yrd. Ekonomi Bakanı
Kosova Mahir Yağcılar Çevre Ve Alan Planlama Bakanı
Kosova Petrit Selimi Dışişleri Bakanı Yardımcısı
Makedonya Furkan Cako Devlet Bakanı
Türkiye Tuğrul Türkeş Başbakan Yardımcısı
Senatörler ve Milletvekilleri
Belçika Özlem Özen Federal Milletvekili Aiseau-Presles/Charleroi
Belediye Başkan Yardımcısı; Eric Thébaut Federal Milletvekili, Bosna Hersek Damir Mašıć Bosna Hersek Parlamentosu Milletvekili, Sosyal Demokrat Parti Siyasi Direktörü, Hollanda René Van Der Lınden Senatör, Hollanda Senatosu Eski Başkanı, Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi Onursal Başkanı
Romanya Mihai Fıfor Senatör, Sosyal Demokrat Parti Ulusal Konseyi Başkanı, Romanya Ionut Vulpescu Romanya Parlamentosu Milletvekili, Pakıstan Muhammed Pervaiz Malık Ulusal Meclis Üyesi, Milletvekili, Pakistan Müslüman Ligi (Nawaz) Başkanı
Yunanistan Dora Bakoyannıs Dışişleri Eski Bakanı, Milletvekili
Eski Bakanlar; Avusturya Erhard Busek Eski Başbakan Yardımcısı Avusturya Werner Fasslabend Eski Savunma Bakanı Belçika Emir Kır Belçika Eski Devlet Bakanı, Saint- Josse-Ten-Noode Şehri Belediye Başkanı
Karadağ Jusuf Kalamperovıc Eski İçişleri Bakanı
Polonya Grzegorz Kolodko Maliye Eski Bakanı, Eski Başbakan Yardımcısı, Tacikistan Sharif Rahımzoda Ekonomik Kalkınma Ve Ticaret Eski Bakanı
Umman Fawziya Al Farsı Umman Parlamentosu Eski Üyesi, Danıştay Üyesi
 19. Avrasya Ekonomi Zirvesi'nde, Zirvenin açılış seremonisinde Türkiye Süryaniler Katolik Patrik Vekili Monsignor Yusuf Sağ, Papa Pope Francis'in mesajını okudu.
"Birisi çevresel, diğeri sosyal olmak üzere 2 ayrı kriz ile değil; aksine sosyal ve çevresel boyutları olan tek ve karmaşık bir kriz ile karşı karşıya bulunmaktayız. Yoksullukla mücadele, dışlananların iade-i itibarı ve aynı zamanda tabiatı korumaya dair bir çözüm için oluşturulacak stratejiler entegre bir yaklaşım gerektirmektedir. Ekoloji ve ekonomi, sürdürülebilir bir ekonomi için çok önemli konular haline gelmeye başlamıştır. Ancak yaşayan organizmalar ile geliştikleri çevre arasında derin karşılıklı bağlantı ve ilişkileri sebebiyle bu hususların bütünleyici bir çerçeve içerisinde insani ve sosyal boyutlarının beraber ele alınması ve bu şekilde üstesinden gelinmesi zaruridir."
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Nazım İbrahimov Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in  bir mesajını iletdi.  "Ülkemiz, Güney Gaz Koridoru çerçevesinde Şahdeniz 2, Trans Anadolu Boru Hattı Projesi (TANAP) ve Trans Adriyatik Boru Hattı Projesi (TAP) gibi uluslararası projelerin gerçekleştirilmesi, tarihi İpek Yolunun onarılması konusunda çabalarını önemli ölçüde artırmıştır. Asya ile Avrupa'yı birleştiren Bakü-Tiflis-Kars demir yolunun inşasında artık en son aşamaya gelinmesi takdir edilmeli.
Ermenistan'ın gayrı barışçıl tutumu sonucunda şimdiye kadar çözüme ulaşmamış Yukarı Karabağ sorunu, bölge devletleri ve halkları arasında işbirliğinin genişlemesine en büyük engel olarak kalmaktadır. Yurt dışı destekçilerinin yardımına güvenen Ermenistan, işgal altında tuttuğu Azerbaycan topraklarından çekilmek istememekte; statükosunu uzatmaya, sorunun barışçıl yolla çözülmesinden çeşitli bahanelerle uzaklaşmaya çalışmaktadır. Kuşkusuz bölgede gelişimin ve istikrarın güvenli biçimde sağlanması, yalnız bu türden sorunların uluslararası hukuk çerçevesinde adaletli çözümünden sonra mümkün olabilir."
 Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi (KEİPA) Genel Sekreteri Asaf Hajiyev, 21. yüzyılda ellerindeki en önemli aracın diyalog olduğunu kaydederek, "Diyalog olmazsa bir gelecek, refah ve barış tesis edilemez. Bu zirve bize bu çerçevede son derece önemli bir diyalog platformu sunuyor. Ortak geleceğimizi nasıl inşa edeceğimiz konusunda fikir veriyor." ifadelerini kullandı.
Hajiyev, terörle mücadelenin önemine değindi ve teröristlerin zayıf insanlar oldukları için toplu hareket ettiğini belirtti.

Hajiyev, terörle mücadelede diyaloğun ve birlikte hareket etmenin önemine dikkati çekerek, sözlerini şöyle tamamladı:


"Eğitim önemlidir. Bu sadece lise, üniversite eğitimi değil. Eğitim her yerde, evde, işte, yaşamda olmalıdır. Dünya için en tehlikeli kavramlarla mücadelede eğitimin önem kazanması gerekiyor. Dünya nüfusunun 3 milyarı 30 yaşında altında. Yani gelecek gençlerin elinde. Parlamenterler olarak sorumluluğumuz var. ya genç nesiller için gelecek inşa edeceğiz ya da genç nesilleri geleceğe hazırlayacağız. Genç nesilleri geleceğe hazırlamalıyız. Refah, barış ve güvenli bir dünya için..."

 19. Avrasya Ekonomi Zirvesinde önemli isimlerden
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı İbrahim Çağlar, Türkiye'nin jeostratejik konumu ve ekonomik altyapısıyla başlayan konuşmasında İpek Yolunun atar damar ve Türkiye’nin   ilerlemesi, tüm  Avrasya coğrafyası için bir fırsat olduğunu söyledi.

Avrasya'nın bugünün dünya siyaseti ve ekonomisi açısından çok önemli bir yer kapladığını Avrasya'nın dünyanın can damarı olduğunu belirtdi.  " Avrasya içlerine hakim olan dünyaya hakim olur" denildiğini hatırlatarak son 100 yılda yaşanan tüm gelişme ve savaşlara rağmen  Avrasya'nın stratejik öneminin artarak devam ettiğini, Avrasya'nın dünyanın kalbi olmayı sürdürdüğünü söyledi.

 “Dünya nüfusunun yüzde 75'inin bu topraklarda yaşamaktadır. Dünya Gayri Safi Yurtiçi Hasılasının yarıdan fazlasının  Avrasya'da üretildiğine ve bölgenin yer altı zenginliklerine sahip. Tüm dünyada barış ve huzurun tesisi, küresel entegrasyonun güçlenmesi, uluslararası ekonomik iş birliğinin sağlanması için  Avrasya'daki dengeleri ve çatışma alanlarını hesaba katmak zorundayız. Söz konusu gerilim hatlarını barışçıl bir temelde çözümlemedikçe dünyanın hiçbir yerinde güvenliğin ve refahın tesisi mümkün değildir.  Avrasya'daki zenginliğin, bölgesel refaha hizmet etmesini istiyorsak elimizdeki en önemli enstrüman ekonomidir, ticarettir." dedi

üzerinde 65 ülke, milyarlarca insan, milyarlarca dolarlık iş hacmi ve 21 trilyon dolarlık ekonomik güç bulunan  İpek Yolu'nun, küresel ekonominin büyümesinde de çok büyük role sahip olduğunu vurguladı.


“İpek Yolu gibi ticaret ve medeniyet yollarını ihya ettikçe, ekonomik gelişmeyi de sağlarız. İşte bu sayede sahildeki cansız bedeniyle vicdanları sızlatan Aylan bebeklerin ölmesini engelleriz." dedi.


Türkiye'nin jeostratejik konumu ve ekonomik altyapısıyla  İpek Yolu üzerinden dünyaya uzanan bir güç merkezi olduğunu vurgulayan Çağlar,  Türkiye'nin ekonomik alanda son 15 yılda yazdığı başarı hikayesinden örnekler verdi ve milli gelirde, ihracatta, doğrudan yabancı sermaye girişindeki artışlara işaret etti.


Çağlar, Üçüncü Havalimanı, Yavuz Sultan Selim Köprüsü,  Avrasya Tüneli, Körfez Geçiş Köprüsü gibi mega projelerin kıtaları buluşturan dev adımlar olarak bir bir hayata geçtiğini dile getirdi.


Etrafındaki bütün karmaşaya rağmen  Türkiye ekonomisinin büyümeye devam ettiğini söyleyen Çağlar, " Türkiye ekonomisindeki bu ilerleme, tüm  Avrasyacoğrafyası için bir fırsattır. Gelin, bu fırsatı hep beraber değerlendirelim. Ekonomiden siyasete, kültürel entegrasyondan bölgesel iş birliğine kadar geniş bir alana yayılan avantajları uluslararası barış ve refah için birlikte değerlendirelim." çağrısında bulundu.


Terörün dünya için en tehlikeli yol olduğunun altını çizen


İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı  Hikmet Tanrıverdi, Türk moda endüstrisinin 30 yılda başka hiçbir sektörde görülemeyecek başarılara imza attığını, hazır giyimden moda üretimine geçişin sürdüğünü kaydetti.


Türk ekonomisine yılda 15 milyar dolar katma değer yarattıklarını dile getiren Tanrıverdi,  Türkiye'nin 81 vilayetinde üretip 217 ülkeye ihracat yaptıklarını vurguladı.


Tanrıverdi, "2015'te parite etkisi nedeniyle kilogram bazında ihracatımız artsa da gelir anlamında azalma gösterdi. Ancak bu yıl ibre yeniden yukarıya döndü. Herhangi bir olumsuzluk olmazsa 18 milyar dolarlık ihracat bekliyoruz. 2023'te 60 milyar dolar ihracatı hedefliyoruz." bilgilerini paylaştı.


Hazır giyimden moda endüstrisine geçişin hızlandırılması gerektiğinin altını çizen Tanrıverdi, tasarım, Ar-Ge, patent, marka çalışmalarının önemine dikkati çekti ve bu alandaki çalışmaları nedeniyle hükümete teşekkür etti.


Tanrıverdi, "Mültecilere de iş kapısı olan sektörümüz, ülkenin üretim ve istihdamına katkıda bulunuyor." diye konuştu.


İstanbul Vali Yardımcısı  Cemalettin Özdemir de  Türkiye'nin en önemli kenti olan  İstanbul'un uluslararası yatırımlar için cazip bir kent olduğunu, artık dünyada ülkelerin değil şehirlerin yarıştığını anlattı.


İstanbul'un dinamik nüfusu, yükselen ekonomisi, tarihi değerleri ve birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olmanın verdiği kültürel birikimle marka bir kent olduğunu dile getiren Özdemir, "Küresel platformlarda diğer marka kentlerle yarışır hale gelen  İstanbul,  Türkiye'deki ekonomik ve sosyal kalkınmanın lokomotifidir." değerlendirmesinde de bulundu.


“Yargı reformunа ihtiyаcımız vаr. Çünkü yargı maalеsеf yеtеrincе hızlı bir fonksiyon iğfаl еtmiyor. Zaman zаmаn sаç bаş yolduran uygulamalar var"


1250'yе yakın reform tаsаrlаdık. Hаngi kurum neyi yapacak, hangi kаynаklа yаpаcаk tamamını belirledik. Önümüzdeki dönеmdе bunlar uygulamaya konulаcаk


Zirvеnin açılış oturumundа konuşаn Şimşek, “Diyelim ki Türkiye'de 6. 5 milyon yalıtımı olmаyаn ev vаr, dаire var. Biz çıkıp yalıtıma güçlü destek verirsek, bu yeni bir iş fırsatı demek. İşte еnеrji verimliliği, bаsit bir boyutu budur.


Mehmet Şimşek, “Bizim yolsuzlukla dаhа güçlü mücadеlе etmemiz lazım. O nеdеnlе yakında meclisimize siyasi etik yаsаsını, siyasеtin finansmanına ilişkin uluslаrаrаsı bir yasa gibi bir çok düzenlemeyi getireceğiz. Vе Türkiye şеffaflıkta da, yolsuzluklа mücadеlеdе de güçlü irаdesini ortаyа koymuş оlacak"


 Kаlkınmаnın anahtarı kadınların iş gücüne kаtılımıdır.


Şimşek, “İşgücüne kаtılım kadınlar аrаsında, Bu çоk önemli bir husustur. Bunun аrtmаsı gеrеkiyor. Eğitimde çok önemli bir dеğişkеndir. Sadece kadın erkek eşitliğini her alanda sağlayabilirseniz 2025'е kadar dünyа ekonomisi еn az 12 trilyоn dolаrlık bir ilave gelir getirebilecek şekilde çalışmaları vаr. Şimdi Türkiye'dе nüfusun yаrısını ihmаl ederek biz gelişmiş ülkеlеr seviyesine yaklaşabilir miyiz? Asla. O nedenle kadınların iş gücüne kаtılımı, kadınların iş hayatında аktif rol oynamasını, kadın girişimciliği çok çok güçlü bir şekilde destekleyeceğiz. Çünkü bu kаlkınmаnın anahtarıdır" şeklinde konuştu.


“Eğitimde performansı ölçеlim deseniz, аyаğа kalkar еğitim camiası "

çıkar gruplаrı refоrmlara hep еngеl оlmuşlardır çünkü çıkаr grupları аslа reform istemezler
  “Amа imkаnsız değildir. Çünkü çıkar gruplаrı refоrmlara hep еngеl оlmuşlardır çünkü çıkаr grupları аslа reform istemezler. Eğitimde performansı ölçеlim deseniz, аyаğа kаlkаr eğitim camiası'yapmayın'dеr. Halbuki performansı ölçmeden nasıl performаnsа dayalı bir kültüre geçebiliriz, nasıl eğitimde kaliteyi artırabiliriz? Bunu yаpаcаğız. Okul bazlı bütçeye geçeceğiz, tеknik meslek okullarının tamamını özеl sektör ile birlikte yönetmek istiyoruz. Bizim аrа еlеmana ihtiyacımız var. Eğitimde kalitеyi artırırsak, еndüstri 4. 0 yаni yeni sаnаyi dеvriminе hazırlıklı oluruz" dеdi.

Şimşek, sоn 1 aydır Türkiye'de piyasalara pаrа girişi оlduğunu bеlirtеrеk, “ Biz sırtımızı gеçici hеvеslеrlе gelen kaynaklara dayayamayız. Biz sırtımızı sadеcе yapısal refоrmlara, köklü çözümlеrе ancak dаyаrız. Türkiye'nin başka hiçbir seçeneği yoktu" ö ifadеlеrini kullаndı.

  "

Şimşek, “Önеmli konulardan bir tanesi dе şudur; yеrеl düzeyde imar uygulаmаlаrının kurala bаğlаnmаsı. Çünkü en çоk sorun bu alanda yaşanıyor. Belediye meclisleri аldıklаrı kararlarla önemli rаntlаrа imzа atabiliyоr. Bu kabul edilebilir bir durum değildir. Eğer rant olacaksa rantın devlete gеlmеsi lazım. İştе bunu sağlayacak çok önemli bir refоrmu yakında meclise göndereceğiz. Hеr şey şeffaf olаcаk, rantlar dоğrudan doğruya milletin hazinеsinе gelecek vе millet kazanacak. Türkiye'dе daha çоk yаtırım daha çоk hizmet olacak" dedi.


Şimşek, “Hаkikаten bizim iş аleminin önünü аçmаk için yаrgıyı hızlаndırmаmız lazım, yargıda da perfоrmansa dayalı bir kültür lazım. İdеolojik saplantılarla kötü performаnslа yargı bir yere tаbiî ki de varamaz. O nedenli biz geçen sene bir yargı refоrmu paketi ortаyа koyduk, şimdi de bunu uygulаmаyа koyuyoruz. Vе inanıyоrum ki Yargıtay'da milyоnlarca dosyа birikmeyecek, istinaf mahkemeleri bu sorunu çözmeye başlayacak" şеklindе konuştu.


“Biz rеkabеttеn korkmuyoruz. Avrupa bizden korksun. Biz Avrupa ile her alanda rekаbet ederiz ve bunu gösterdik. Bizim Avrupa'yа ihtiyacımı var, Avrupa'nın bize ihtiyacı vаr. Bizim Avrupa'ya demоkratik standartlarımızı iyilеştirmеk için, hukuk devleti ilkesini pekiştirmek için, kurumların kalitеsini artırmak için ihtiyacımız var. Avrupa Birliği'nin de aslında kürеsеl sоrunların çözümü için Türkiye'yе ihtiyаcı vаr. Eğеr Avrupa Birliği, bu coğrafyada, Ortadoğu'da, hatta Bаlkаnlаr'dа, Orta Asya'da, uluslаr аrаsı ilişkilеrdе, uluslar arası sorunlarda daha güçlü bir kоnumda оlmak istiyorsa, Türkiye ile iş birliği yаpmаsındа fаydа vardır. Avrupa enerji güvenlik sorununu çözmek istiyorsa Türkiye ile çalışmasında fayda vardır. Hıristiyаn alеmi ile İslam alemi arasında dаhа doğrusu kültürler, dünlеr arasında diyаloğu samimi bir şekilde gеliştirmеk istiyorsa Avrupa hаlkı Müslüman olаn, devleti layık olan, demоkratik оlan, petrоl olmadan refahını аrtırаbilen bir ülke ile güçlü bir iş birliğine gitmesi lazım. Bаşkа türlü bu sоrunları nasıl çözeceksiniz. Birbirimizi öldürerek bir yere vаrаmаyız. Birbirimizdеn nefret ederek bir yere varamayız. Bu coğrafya yeterince kan gördü, zulüm gördü. Bizim bunlardan dеrs çıkartmamız lazım. Bizim bütün fаrklılıklаrı zenginlik оlarak görüp sorunlаrımızı dаhа çok demokrаsi dаhа çok hak ve özgürlük еksеnindе çözmеmiz lazım. Burada AB'ye büyük sorumluluk düşüyor. Türkiye'yi dışlаmаk yеrinе Türkiye'yi kucaklaması demek, daha çоk demokrаsiyi, dаhа tolеranslı bir toplumu, halkı Müslümаn olan аynı zamanda lаik, müreffeh ve başarılı оlabileceğini göstermesi açısından son derece önеmlidir. "



yilmazparlar@yahoo.com


8 Nisan 2016 Cuma

Türkiye İMSAD Gündem Buluşmaları Gerçekleştirildi-Yılmaz Parlar

Türkiye İMSAD Gündem Buluşmaları Gerçekleştirildi
Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (Türkiye İMSAD) tarafından yılda dört kez düzenlenen  ‘Gündem Buluşmaları’ toplantısının üçüncüsü Ortaköy Feriye’de gerçekleştirildi.
‘1 Kasım ve Sonrası’ konulu toplantıda, güncel siyasi ve ekonomik gelişmeler çerçevesinde gelecek döneme ilişkin beklenti ve öngörüler paylaşıldı. Yılın ilk yarısında gelen ekonomik verilerin endişe verici olduğuna dikkat çeken Türkiye İMSAD, atılacak adımlarla tekrar siyasi uzlaşma ve ekonomik istikrar ortamının kurulması gerektiğini vurguluyor.
Kerem Alkin - Dünya ve Türk Ekonomisinin Sıcak Gündemi
Dr. Can Fuat Gürlesel: Dünya ve Türk Ekonomisinin Sıcak Gündemi
İnşaat malzemesi sektörü ve paydaşlarının bir araya geldiği Gündem Buluşmaları’nın açılış konuşmasını yapan Türkiye İMSAD Başkanı F. Fethi Hinginar, 7 Haziran genel seçimi sonrası koalisyon kurulamamasıyla ikinci kez seçim kararı alınması ve aynı süreçte terör olaylarının da başlaması nedeniyle ülke genelinde tansiyonların yükseldiğini belirterek, “Çatışma ortamından kimseye fayda gelmez. Terör olaylarının artması, her gün şehit haberlerinin gelmesi, siyasi partilerin binalarının yakılması, basın kuruluşlarının taşlanması… Bu tür olaylar endişe verici. Nedenini anlamakta zorlandığımız bir gerginlik hâkim şu an. Bu atmosferin bir an önce son bulmasını arzuluyoruz” dedi.
Gündem Buluşmaları’nda, Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Üyesi Erdem Ertuna’nın moderatörlüğünde düzenlenen oturumda, MEF Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kibaroğlu konuk konuşmacı olarak yer aldı. Türkiye İMSAD Ekonomi Danışmanlarından Prof. Dr. Kerem Alkin’in makro ekonomik gelişmeleri paylaştığı Gündem Buluşmaları’nda, Dr. Can Fuat Gürlesel ise, son açıklanan veriler ışığında inşaat ve inşaat malzemesi sektörüne ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Hinginar: “Siyasi ve ekonomik istikrar için adım atılmalı”
7 Haziran seçimi sonrası milli iradenin siyasi partilere uzlaşın dediğini ancak uzlaşma sağlanamadığını hatırlatan Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Fethi Hinginar, 1 Kasım seçimine ilişkin yaptığı değerlendirmede şunları dile getirdi:
“Şimdiden 1 Kasım’ın sonuçlarına dair bir değerlendirme yapamayız elbette ki, ama çıkacak sonucun ülkemiz için en hayırlısı olmasını ve siyasi-ekonomik belirsizliğin son bulmasını temenni ediyoruz. Bizler iş dünyasının birer temsilcisi olarak, tüm siyasi liderlerden ve partilerden ülke çıkarlarında kenetlenerek bir an önce barış için, siyasi ve ekonomik istikrar için adım atmalarını bekliyoruz.”
2016 yılı bütçesinin geçici hükümet tarafından yapılacağını hatırlatan Başkan Hinginar, “Geçici hükümetin 2016 yılı bütçesini Türkiye’nin üretime dayalı sürdürülebilir kalkınma programı çerçevesinde oluşturacağına inanıyoruz. Nitekim Sayın Başbakanımız da şu anki hükümetin bir geçici hükümet değil icracı hükümet olacağını açıklamıştı” dedi.
“Rakamlar, 2016 için umut vadetmiyor”
Ekonomik gelişmelere ilişkin değerlendirmede bulunan Başkan Fethi Hinginar, yılın ilk yarısında ‘seçim ekonomisi’ etkisinin görüldüğünü işaret ederek, büyüme rakamının sene başındaki beklentilerin altında kaldığını vurguladı.
Açıklanan verilere göre, yılın ilk yarısında ekonomik büyümenin 3,1 ile sene başındaki beklentilerin altında gerçekleştiğine dikkat çeken Başkan Hinginar, Türkiye İMSAD’ın da büyüme beklentisini yüzde 2,5 – 3 olarak revize ettiğini hatırlattı.
“Kamerun’da temsilcilik açtık”
Mevcut pazarlardaki karışıklıklar ve gerileme nedeniyle sektörün yeni pazar arayışlarına yöneldiğini söyleyen Başkan Fethi Hinginar, bu kapsamda 1 Eylül 2015 itibariyle Türkiye İMSAD’ın Kamerun temsilciliğinin açıldığı bilgisini paylaştı.
“Uzlaşma ve istikrar ortamı sağlanmalı”
Ülke olarak yeniden normalleşme sürecine girmemiz gerektiğini dile getiren Başkan Fethi Hinginar, “1 Kasım seçimi sonrası artık siyasi belirsizlikler son bulmalı ve uzlaşma sağlanmalı. Yeni hükümetin kurulmasıyla istikrar ortamı tekrar oluşturulmalı, ekonomik programlar sürdürülmeli. Bugüne değil yarına odaklı bir yönetim ve kalkınma planı üzerinde durulmalı” dedi.
Prof. Kibaroğlu: “Sorunların kaynağında Suriye ve Irak var”
Toplantının konuk konuşmacısı MEF Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kibaroğlu ise yaptığı konuşmada, “1 Kasım seçimlerine doğru giderken ülkemizin içinde bulunduğu siyasi ve toplumsal gelişmelerde Türkiye’nin hemen yanı başında cereyan eden uluslararası güvenlik sorunlarının kaynağında Suriye ve Irak’ta uzun yıllardır devlet otoritesinin sağlanamamış olmasının rolü yadsınamaz ve azımsanamaz” dedi. Prof. Kibaroğlu, şunları söyledi:
“Türkiye bölgenin en önemli aktörlerinin başında gelmektedir. 1 Kasım seçiminden güçlü bir hükümet kurulmasına imkan verecek bir siyasi tablo çıkması ümit edilmektedir. Arkasına toplumun önemli bir kesiminin desteğini alacak güçlü bir hükümet, gerek yurtiçinde, gerek dış ilişkilerinde daha hızlı ve etkin politikalar belirlemek ve uygulamak imkanına sahip olabilecektir.”
Prof. Alkin: “Büyümenin sürdürülebilirliği için reformlar devam etmeli”
Türkiye İMSAD Ekonomi Danışmanı Prof. Dr. Kerem Alkin ise konuşmasında, “Sadece hane halkı tüketim harcamalarının 2,5 puan, zayıf da olsa özel sektör yatırım harcamalarının 1 puan, kamu harcamalarının da 1 puan katkı sağladığı bir büyüme trendinde, net ihracatın büyümeye olan katkısı negatif olduğundan, Türkiye'nin 2. çeyrek GSYH büyümesi yüzde 3,8'de kaldı” değerlendirmesinde bulundu. Prof. Dr. Kerem Alkin sözlerine şöyle devam etti:
“Uluslararası ekonomi çevrelerinin ABD Merkez Bankası'nın (FED) kendisinden beklenen faiz artırımı kararını alıp almayacağını ve büyümesi ile ilgili kırılganlıklar yaşayan Çin'in ne tür yeni tedbirler alabileceğini tartıştığı bir ortamda, 1 Kasım genel seçimlerine kadar devam edeceği anlaşılan siyasi belirsizlik ve tırmanış gösteren terör, Türk ekonomisinde büyümenin sürdürülebilirliği ve istihdamın korunması, işsizliğin azaltılması noktasında, mikro ölçekte reformların devamlılığının gerekliliğine işaret etmekte.
Yurtdışı ve yurtiçi ekonomik ve siyasi belirsizlik başlıklarının bir kısmının netlik kazanması ve ekonomi aktörlerinin önlerini daha net görebilmeleri halinde, 3. çeyrekte yeniden yüzde 3'ün altında kalabilme ihtimali olan büyümenin, yılın son çeyreğini yüzde 3'ün üzerinde kapatarak, tüm yıl için yüzde 3,3 ile 3,6 aralığında bir büyüme yakalama olasılığını güçlendirebileceğini ifade edebiliriz.”
Dr. Gürlesel: “İnşaat sektörü 2015 yılı ikinci çeyreğinde yüzde 2,0 büyüdü”
Türkiye İMSAD Ekonomi Danışmanı Dr. Can Fuat Gürlesel ise, 2015 yılı ilk yarı verilerine dayanarak inşaat ve inşaat malzemeleri sektörünü değerlendirdi. Dr. Gürlesel şu bilgileri paylaştı:
“İnşaat sektörü 2015 yılı ikinci çeyreğinde yüzde 2,0 büyümüştür. İlk çeyrekteki yüzde 2,8 küçülme ardından sektör ikinci çeyrek dönemde yeniden büyümüştür. Buna karşın yılın ilk yarısında inşaat sektörü yüzde 0,3 küçülmüştür. Kamu inşaat harcamaları 2015 yılı ilk çeyreğinde yüzde 8,3 küçülme ardından ikinci çeyrekte de yüzde 2,8 daralmasına rağmen gerileme yavaşlamaktadır. 2015 yılının ilk yarısında kamu inşaat harcamalarındaki küçülme yüzde 5,4 olmuştur. Özel kesim inşaat harcamaları ise 2015 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 3,4 büyümüştür. İlk çeyrekteki özel sektör inşaat harcamaları yüzde 0,7 küçülmüştü. Böylece 2015 yılının ilk yarısında özel sektör inşaat harcamaları yüzde 1,4 büyümüştür.
Toplam inşaat harcamaları 2015 yılı ilk yarısında 87,4 milyar TL’ye yükselmiştir. 2015 yılının ilk yarısında 82,8 milyar TL olan harcamaya göre yüzde 5,6 artmıştır. Kamu inşaat harcamaları 2015 yılı ilk yarısında yüzde 0,3 oranında artarak 29,0 milyar TL’den 29,1 milyar TL’ye yükselmiştir. Özel sektör inşaat harcamaları ise 2015 yılı ilk yarısında yüzde 8,4 oranında artarak 53,8 milyar TL’den 58,3 milyar TL’ye yükselmiştir.
2015 yılı ilk yarısında inşaat malzemeleri sanayinde ihracat yüzde 18,6 gerileyerek 8,93 milyar dolara düşmüştür. İnşaat malzemeleri ithalatı ise yüzde 1,4 gerileyerek 4,62 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. İnşaat malzemeleri sanayi üretimi de 2015 yılının ilk yarısında gerilemiştir. 2014 yılının ilk yarısında yüzde 1,3 büyüyen inşaat malzemeleri sanayi üretimi 2015 yılının ilk yarısında yüzde 2,6 küçülmüştür.”
 yilmazparlar@yahoo.com


RÖNESANS HOLDİNG-SÜRDÜRÜLEBİLİR GELECEĞİ TASARLA-YILMAZ PARLAR




SÜRDÜRÜLEBİLİR GELECEĞİ TASARLA
Dünyanın en büyük gayrimenkul şirketleri listesinde 37’inci sıraya yükselen Rönesans Holding, bu yıl 2.sini düzenlediği "sürdürülebilirlik" kültürünün kazandırılması amacıyla gelenekselleştirdiği “Sürdürülebilir Geleceği Tasarla” yarışmasında ödül kazananlar muhteşem törenle sahiplerini buldu. Ödül töreni, Başta, Dünyaca ünlü mimar ve tasarımcı Christopher Pillet, Rönesans Holding Başkanı Dr. Erman Ilıcak, Rönesans Holding Yönetim Kurulu Başkanı İpek Ilıcak Kayaalp,Türkiye’nin önemli mimarlarından Murat Tabanlıoğlu, Murat Kader ve Sefer Çağlar gibi isimlerin katılımıyla, 5 Nisan 2016 Salı günü, tarihi Bomonti Bira Fabrikası Babylon tesislerinde  gerçekleşti.
Ödül tören öncesinde öğrencilerin workshop yapmalarını sağlamak üzere resepsiyon verildi. İlgililerin verdiği bilgilere göre “Geleceği Tasarla" yarışmasına 125 farklı üniversiteden 954 grup ve 1930 kişi başvurdu.
"Sürdürülebilir Geleceği Tasarla" yarışması     mimarlık ve mühendislik olmak üzere iki ayrı kategoride düzenlendi. “Yeşil Bina ve Çevre Dostu Sistemler” temalı yarışmadan güdülen amaç, sürdürülebilirlik kriterlerine uygun çevre dostu sistemlerin kullanıldığı tasarım ve projelerin oluşturulmasıydı. Rönesans Holding'in yarışmasına başvuran projeler, İTÜ, ODTÜ, Mimar Sinan Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Boğaziçi, Gazi, İnönü ve Gebze Teknik üniversitelerde görev yapan ve her biri farklı branşlarda uzmanlaşmış öğretim görevlilerinin yer aldığı yarışmanın jürisi şu isimlerden oluşmuştu.
Mimarlık Yarışması Seçici Kurulu;
İstanbul Teknik Üniversitesi Prof. Dr. H. Murat Günaydın,Yıldız Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Gülay Zorer Gedik, Mimar Sinan Üniversitesi Prof. Dr. Kemal Çorapçıoğlu, Gazi Üniversitesi Prof. Dr. Füsun Demirel, İstanbul Teknik Üniversitesi Doç. Dr. Hatice Sözer
Mühendislik Yarışması Seçici Kurulu;
İstanbul Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Alper İlki, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Raşit Turan, Gebze Yüksek Teknoloji Üniversitesi Prof. Dr. Bülent Akbaş,İnönü Üniversitesi Prof. Dr. İbrahim Türkmen, Boğaziçi Üniversitesi Doç. Dr. Serdar Soyoz
Rönesans Holding Başkanı Dr. Erman Ilıcak, Rönesans Holding Yönetim Kurulu Başkanı İpek Ilıcak Kayaalp, Dünyaca ünlü Fransız Mimar Christophe Pillet, Türkiye'nin en önemli mimarlarından Murat Tabanlıoğlu, Murat Kader ve Sefer Çağlar kazananlara ödüllerini verdiler.
Rönesans Holding Başkanı Dr. Erman Ilıcak, Ödül töreninde yaptığı konuşmasında,  "Anadolu'nun değişik köşelerinden gelen pırıl pırıl genç mühendis ve mimar adayı arkadaşlarımızın algılarını daha da açmak, onlara yeni vizyonlar ve görüşler kazandırmak ve onları sektörümüzün başarılı birer bireyi olarak ülkemize kazandırmak bizim için çok önemli" dedi.
Dünyanın sayılı müteahhitlik şirketleri arasında yer almak için Rönesans Holding'in geleceğin mimar ve mühendislerine ihtiyacı olduğunu söyleyen Rönesans Holding Başkanı Dr. Erman Ilıcak, "Biz takım çalışmasına ve birlikte üretmenin gücüne her zaman inandık. Bu nedenle gelecekte birlikte çalışacağımız gençleri yüreklendirmeye devam edeceğiz ki onlar bize daha iyi bir yaşam, sürdürülebilir bir gelecek versin" açıklamalarında bulundu.
Rönesans Holding Yönetim Kurulu Başkanı İpek Ilıcak Kayaalp, "Genç, enerjik, özveri ile çalışan, işine tutku ile bağlı, dinamik ve güvenilir kişilerden oluşan Rönesans Holding'in, gelecekte de Türkiye ve yurt dışındaki projelerde bu vizyondaki gençlerle birlikte ilerleme hedefi bulunuyor. Türkiye'nin her köşesindeki genç potansiyelleri keşfettik ve bu bize gelecek için daha da büyük bir umut verdi. Dünyanın en büyük 10 şirketinden biri olabilmek için bu genç arkadaşlara ihtiyacımız var" dedi Ilıcak Kayaalp, ayrıca  “Türkiye’de mimari, inşaat ve tasarımda “sürdürülebilirlik” alanını sahiplenmekten mutluluk duymaktayız. Tarafımızdan gerçekleştirilen, her yıl binlerce üniversite öğrencisine dokunma fırsatı sağlayan bu projeye büyük ilgi gösterilmesinden gurur duymaktayız. Rönesans olarak geleceğin ancak gençler tarafından sürdürülebilir kılınacağına inanıyor ve tüm projelerimizi bu vizyonla gerçekleştiriyoruz. Hedefimiz, gelecek nesillere “sürdürülebilirlik” kavramını benimsetmek amacıyla çıktığımız bu projenin kendisini de sürdürülebilir kılmak. Sadece 2 yıl içinde, 17 farklı ilde, 27 üniversitede 6500 öğrenciye dokunmuş olmamız, vizyonumuzun ne denli doğru kurgulandığını gösteriyor. Gelecek hedefimiz ise çok net; 5 yıl içerisinde 10 bin öğrenciye ulaşmak.”şeklinde bilgiler verdi.
Fransız Mimar Christophe Pillet,  "Kendinize inanın, trendlere değil. Tasarım ile hedefim insanların daha iyi bir yaşam beklentisini gerçeğe dönüştürmek. Bunu yaparken ben kendi adıma, yaptığım tasarımların işlevsel olduğu kadar, yalınlık taşımasını da önemsiyorum. Workshop çalışmasında da geleceğin mimar ve mühendislerine kendi deneyimlerimi aktarmak benim için çok önemliydi. Rönesans Holding'in bu başarısının diğer müteahhit şirketlere örnek olmasını diliyorum."
Mesajlarını verdi.

Mimarlık dalında, birincilik ödülü kazanan isim Gazi üniversitesinden Gökhan Hezer oldu. İkincilik TOBB Ekonomi ve Teknik üniversitesinden Özge Ceylin. Üçüncülük ödülü  Anadolu üniversitesinnden Yakup Akgöçmen, Tauhid Hasan ve Ali Tuğay'ın oluşan takım.

Mansiyon ödülü Çankaya üniversitesinnden Ayşen Çerşil.

Mühendislik dalında  birincilik ödüle Uluslararası Antalya üniversitesinnden Müge Develier, Mustafa Ekicim, Farzona Abidova, Mehmet Safa Karahan ve Hüseyin Özer'den oluşan takım layık görüldü.

İkincilik ODTÜ'den Cevat Efe Şahin, Cem Dağdeviren, Duygu Arslan ve Furkan Sivri'nin oluşturduğu takım.
Üçüncülük Uludağ üniversitesinnden Orhan Melih Rızvanoğlu.
Mansiyon ödülünü Abdulrezzak Erbalcı, Alper Özmen ve Mustafa Pala'dan oluşan Fırat Üniversitesi takım kazandı

Rönesans Gayrimenkul Yatırım Özel Ödülü Cumhuriyet üniversitesinden Merve Sancılı ve Karadeniz Teknik üniversitesinden Eyyüb Arslan, Feyza Nur Durmuş ve Gülname Uzun'un oluşturduğu takımın oldu. 

 Parasal ödüller; birinciye 20.000 TL, ikinciye 16.000 TL, üçüncüye 14.000 TL ve mansiyon olarak 10.000 TL olarak belirlendi. Ödül alan öğrencilere aynı zamanda, Rönesans Holding bünyesinde staj yapma imkanı da sağlanacak.
Gazi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi
Seçici Kurul Üyesi Prof. Dr. Füsun Demirel ile workshop toplantısında kendisiyle yaptığımız söyleşide  “2015 yılı Rönesans Holding " Sürdürülebilir Geleceği Tasarla" Öğrenci Mimari Proje Yarışmasına Gazi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi öğrencileri yoğun ilgi gösterdiler. Dolayısıyla 1. lik ödülüne Gazi Üniversitesi Mimarlık Bölümü öğrencisi layık görüldü. Elbette bu başarı başta beni gururlandırdı. Bu tür yarışmalar öğrencilerin motivasyonunu artırmakta ve geleceğe hazırlamaktadır. Bu bağlamda dileğim bu tür yarışmaların artırılması yönünde olacaktır. Dolayısıyla yarışma fikrinin mimarı; Rönesans Holding Yönetim Kurulu Başkanı İpek Ilıcak Kayaalp'a teşekkürü bir borç biliyorum.”şeklinde kendisinin yorumunu aldık.

Ayrıca kendisinin projelerini sorduğumuzda;

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul Salonu, Akustik Değerlendirme Raporu, Türkiye Büyük Millet Meclisi Yeni Milletvekilleri Odaları Akustik Projesi,
Cumhurbaşkanlığı Binası, Dinleyici Salonları  Akustik Değerlendirme Raporu, Genelkurmay Başkanlığı, 1000 Kişilik Konferans Salonu, Akustik Projesi” gibi daha birçok çalışmalara imza atdığı cevabı aldık.
Ödül tören Müzik ve dans dolu performansıyları ile Dünyaca ünlü Amerikalı sanatçı Danna Leese'nin sahne almasıyla devam etti. Katılımcılar doyasıya eğlendiler gecenin tadını çıkardılar.

yilmazparlar@yahoo.com


4 Nisan 2016 Pazartesi

Şişecam Cam Ambalaj*Cam Ambalaj Sağlıktır-Konferans-Yılmaz Parlar





DOĞANIN AMBALAJLARI KUSURSUZDUR.

Türkiye’nin cam ambalaj üreticisi Şişecam Cam Ambalaj, Ortaköy Feriye Restaurant’da 1 Nisan 2016 Cuma günü 1Cam Ambalaj Sağlıktır” başlığı altında konferans düzenledi. 

Konferans öncesi gösterilen kısa filmde seçilmiş birkaç doğanın ambalajlarından örnekler sunuldu. Doğal olan malzemenin zarar vermediği zihine bilinçaltı gönderme yapılırken Camın hammaddesinde tamamen doğal malzemenin olduğu dile getirildi.

Cam sektörünün global oyuncusu konumundaki Şişecam Topluluğu bünyesinde faaliyet gösteren, günümüzde yıllk toplam 2,2 milyon ton üretim hacmiyle hem Avrupa’nın hem de dünyanın 4’üncü büyük cam ambalaj üreticisi Şişecam Cam Ambalajın gerçekleştirdiği Konferansda Şişecam Cam Ambalaj Grup Başkanı Abdullah Kılınç, Avrupa Cam Ambalaj Üreticileri Birliği (FEVE) Genel Sekreteri Adeline Farrelly ile gıda kimyası ve teknolojisi alanında Avrupa’nın önde gelen bilim insanlarından Kaiserslautern Üniversitesi Gıda Kimyası ve Çevre Teknolojisi Bölüm Başkanı
Prof. Dr. Dieter Schrenk konuşmacı oldular.
Cam ambalaj kullanımının başta insan sağlığı olmak üzere hem çevre hem de ekonomik açıdan öneminin vurgulandığı toplantıda konuşan  Şişecam Cam Ambalaj Grup Başkanı Abdullah Kılınç özetle “Türkiye'de cam ambalajlı ürün tüketimi maalesef toplum bilincinin düşük olması sebebiyle Avrupa'yla kıyasladığımızda düşük kalıyor. Avrupa'da kişi başına yıllık cam ambalaj tüketimi 35-40 kilogram, Türkiye'de bu rakam 13 kilogram civarında. Ciddi bir açık olduğunu görüyoruz. Buna karşınTürkiye'de giderek artan bir cam tüketimi var, geçen yıl jeopolitik sorunlar nedeniyle azalmış olsa da son 10 yılda ambalaj tüketimi yüzde 7 arttığını görüyoruz. Toplumdaki bilinç arttıkça giderek artacaktır.”dedi

Kılınç “Yüz kere bin kere demiyorum, cam sonsuz defa geri dönüşebilir bir malzemedir. Sürdürülebilirlik açısından diğer ambalajların önüne çıkıyor. Yİne maalesef Türkiye'de camın geri dönüşümü çok düşük. Avrupa'da cam ambalajda geri dönüşüm yüzde 80'lerdeykenTürkiye'de bu oran yüzde 20 civarında. Geleceğimiz açısından geri dönüşüme de daha fazla ağırlık vermemiz gerektiğini düşünüyorum. Çevreyi ve sağlığınızı korumak için cam ambalajlı ürünlerin tercih edilmesi büyük önem taşıyor. Bu nedenle 'Hayatınıza Cam Katın' diyoruz.' Açıklamalarında bulundu.

Avrupa Cam Ambalaj Üreticileri Birliği (FEVE) Genel Sekreteri Adeline Farrelly “Avrupalıların yüzde 54’ü gıda güvenliğinden endişe ediyor. Ambalajdan gıda ve içeceğe zararlı kimyasalların geçmesi konusunda güvensizlik yaşayanların oranı yüzde 66’yı buluyor. Avrupalı tüketicinin yüzde 49’u gıda için en sağlıklı ambalajın cam ambalaj olduğunu düşünüyor. Tüketicilerin yüzde 84’ü ambalajdan gıdaya geçen kimyasalların sağlık için bir risk oluşturduğu inancında. Konu ailelerin bebek maması alırken yöneldikleri ambalaj tercihine geldiğinde ailelerin yüzde 36’sı cam ambalaj dışında bir malzemede satışa sunulan mamayı kesinlikle kullanmadıklarını dile getiriyor. Her 10 Avrupalı tüketicinin 6’sı cam ambalajı sağlığa dayalı neden ve çekincelerle tercih ettiğini ifade ediyor. Avrupa’da yılda yaklaşık 12,5 milyon ton cam geri dönüştürülüyor. Cam ambalajın Avrupa’da yarattığı yıllık katma değer 9,4 milyar euroya ulaşıyor. Cam ambalaj sektörü Avrupa'da her yıl 500 milyon euro ile 610 milyon euro arasında yatırım gerçekleştiriyor.”dedi
Kaiserslautern Üniversitesi Gıda Kimyası ve Çevre Teknolojisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Dieter Schrenk genelde yanlış ambalaj malzemelerin gıdaya verdiği olumsuz yönleri teknik bilimsel açıklamalarla izahatını yaparken camın sağlık için elzem ambalaj seçimi olduğunu vurguladı.
Refika’dan sağlıklı tarifler konferansa renk katdı. Tarifler ufuk açtı uygulamalar yaptırdı. Yemek atölyesinde hazırladığı gıda ürünleri cam ambalajda tadı rengi bozulmadığı gibi raf ömrünü bizzat denemeleriyle örneklerini verdi.
yilmazparlar@yahoo.com

25 Şubat 2016 Perşembe

Türkiye Kalite Derneği (KALDER) -(EFQM) -Kazananlar Konferansı-Yılmaz Parlar


FARFARK YARATANLARI  DİNLEMELİYİZ

KALDER   Başkanı A. Hamdi Doğan: “Artık farkındalık zamanı geçti, şimdi fark yaratma zamanıdır. Farkı, fark yaratanlardan dinlemeliyiz.” 

Türkiye Kalite Derneği (KALDER) ile Avrupa Kalite Yönetim Vakfı (EFQM) tarafından düzenlenen Kazananlar Konferansı’nda, Avrupa ve Türkiye Mükemmellik Ödülü’nü kazanmış kuruluşların temsilcileri, 24 Şubat 2016, Çarşamba Günü, Beşiktaş -İstanbul Deniz Müzesinde bir araya gelerek, Coca-Cola İçecek Bursa Fabrikası, İGDAŞ, Sakarya Üniversitesi, İETT,  Antalya Muratpaşa Sabiha Gökçen Anaokulu, Damla Su Sapanca Fabrikası’nın sözcüleri ödül sürecindeki tecrübelerini paylaştılar.

2015 yılında EFQM Mükemmellik Büyük Ödülü’nü kazanan WDH Group temsilcileri de özel konuşmacı olarak katıldılar ve süreç ile ilgili önemli bilgiler aktardılar.

İş dünyasının değerli isimlerini bir araya getiren kazananlar konferansında Açılış Konuşması yapan KALDER Yönetim Kurulu Başkanı A. Hamdi Doğan, Her kuruluşun kırılgan noktalarının olduğunu, bu iyileştirme fırsatlarının bıkmadan, usanmadan, kovalanması gerektiğini söyledi. Bunun için ülkenin her köşesinde paylaşım olanaklarının yaratılması gerektiğine dikkat çekerek “Artık farkındalık zamanı geçti, şimdi fark yaratma zamanıdır. Bu nedenle farkı, fark yaratanlardan dinlemeliyiz” dedi. 

A. Hamdi Doğan,“ KALDER bir paylaşım, kıyaslama ve öğrenme plâtformudur. ABD’li İstatistikçi Edward Deming’e göre; Kıyaslama yasal ve ahlaki yollardan ayrılmadan, başkalarının bizden daha iyi nasıl yaptığını bulma yöntemidir. Yaşamımızın her kesiminde karşılaştığımız bir ölçme ve değerlendirme aracıdır. İnsanın doğasında vardır. Tıpkı insanlar gibi işletmelerde kıyaslama yoluyla, rekabet edebilirlik ve sürdürülebilirlik kavramlarını koruyabilir ve geliştirebilirler, ilerlemeyi sağlayabilirler. Ben neredeyim? Başkaları nerede? Arayışlar artık kurumsal, sektörel ve hatta ulusal ölçeğin ötesinde küresel boyutta. Bugün bizi bir araya getiren ‘Kazananlar Konferansı’ sizlere küresel boyutta ve mükemmeli tanıma anlamında bir dokunuşla yaklaşıyor. Bu fırsatı yaratmada bize yardımcı olanlara teşekkür ediyoruz. Amacımız ‘Yaşam Kalitesini yükseltmektir’. Mükemmellik bir seferlik davranış değil, bir yaşam tarzı olmalıdır. Türkiye Mükemmellik Ödülü ile kuruluşlarımızın rekabet gücünü artıran, geleceğini güvence altına alan yönetim sistemlerinin gelişimine katkıda bulunuyoruz.” Şeklinde konuştu.

KALDER, Sekreteri Berçin Gün, 2016 Türkiye Mükemmellik Ödülleri hakkında katılımcıları, bilgilendirdi. Mükemmelliği Sürdürmek:“Avrupa’dan Mükemmellik Esintileri” konu başlıklı özel oturumda WDH, Operasyon Müdürü, Steve Rawson, 2015 EFQM Mükemmellik Büyük Ödülü kazanan  WDH, Kaynaklar Direktörü John Morrison,  2015 EFQM Mükemmellik Başarı Ödülü sahibi Sakarya Üniversitesi, Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Elmas, 2015 EFQM Mükemmellik Başarı Ödülünü hak eden Coca-Cola İçecek Bursa Fabrikası, Operasyon Müdürü Enver Say konuşmacı oldular.

“Türkiye’den İyi Uygulama Örnekleri” konulu panel moderatörlüğünü KALDER Yönetim Kurulu Sayman Üyesi M. Emin Direkçi üstlendi. T.C. Antalya Muratpaşa Sabiha Gökçen Ana Okulu Okul Müdürü Aslı Kanbir, İETT, Genel Müdürü Mümin Kahveci, Damla Su Sapanca Fabrikası Operasyon Müdürü Şahin Keykan, İGDAŞ, Stratejik Planlama ve Yönetim Sistemleri Müdürü Mehmet Akif Demirtaş ödül süreciyle ilgili tecrübelerini paylaştılar.
Plaketlerin takdimi sonrasında rehber eşliğinde Deniz Müzesi gezildi. Yeni ilave olacak proje hakkında bilgi alan katılımcılar, muhteşem müzede sergilen objeleri hayranlıkla izlediler.

yilmazparlar@yahoo.com

20 Şubat 2016 Cumartesi

GİRİŞİMCİ KADINA FIRSAT EŞİTLİĞİ-YILMAZ PARLAR

GİRİŞİMCİ KADINA FIRSAT EŞİTLİĞİ

Kadın Girişimciliği Seminerleri Ardından; Göze çarpan isimler ve sözler;
Anadolu Eğitim ve Sosyal Yardım Vakfı tarafından yürütülen DEKA (Gelişen İstanbul’un, Değer Yaratan Kadınları) projesi kapsamındaki 16-19 Şubat 2016 tarihleri arasında süren, Kadın Girişimciliği Seminerleri Taksim Elite World Otel’de sona erdi.
Girişimci olmak isteyen kadınları amaçlıyan kadınları ekonomik olarak bağımsız yapmayı hedefliyen seminerlerde; ilham ve bilgiye erişimin, bilginin önemi, iş dünyasındaki rolü gibi pek çok konu başlıkları konferans ve panellerle dile getirildi. Kadınların istekleri biyolojik farklılık gözetmeden fırsat eşitliği devlet tarafından bunun gereğinin yasalar ile yapılması gerektiğini vurguldılar.
“Birçok ülkede, iflasa deneyim gözü ile bakılırken bazı kültürlerde bir kez başarısız olmuşsanız bu, bir leke olarak kalabiliyor. Ancak deneyselcilik, deneme, bıkmadan yoluna devam etmek girişimcilik ruhu için oldukça önemli.” Sözleri ile cesaret aşılıyan

Anadolu Eğitim ve Sosyal Yardım vakfın faaliyetleri konusunda katılımcılara bilgiler veren  Genel Müdürü Selim Güven, Hem sağlık hem eğitim alanında faaliyetlerini yürüttüklerini, Sosyal girişimciliği eğitim alanına taşıdıklarını Bugüne kadar, 23.000 gence burs verdiklerini, Bu sene itibariyle 73.000 burs başvurusu  aldıklarını dile getirirken, Gençlerin günümüzde ne iş yapacaklarının ve hatta nerede staj yapacaklarının kaygısını taşıdıklarını söyleyerek mentörlüğünde önemine dikkat çekti.
Anadolu Eğitim ve Sosyal Yardım Vakfı Proje ve Pazarlama Müdürü Nil Çeltek  işin tanımı ne olursa olsun girişimci ruh ve girişimci akılla yapılan işlerde başarı sağlanır sözleriyle girişimciliğin anahtarını işaretledi.
İstanbul Kalkınma Ajansı Proje Danışmanı Aslı Silahdaroğlu Bekmen, DEKA projesinin 2015 yılının mali destek programları kapsamında hayata geçirildiğini bu sene içerisinde yeni mali desteklerin de açılacağını  belirtdi.

Anadolu Eğitim ve Sosyal Yardım Vakfı Proje Koordinatörü Dilruba Memişoğlu Işıklar   bilginin önemini vurgularak Girişimcinin tanımını, hayalleri ve kendine özgüveni olan, risk alabilen, fırsatları gözlemleyen, gerekli bilgi ve beceriye sahip kişi olarak değerlendirdi. “Kadın girişimcinin farkı başlattığı işi; kişisel, ailevi ve sosyal yaşamına entegre ederek devam ettirmesidir. Kadınlar erkeklere oranla bu konuda daha güçlü. Kadınları girişimciliğe iten faktörlerin başında yetersiz aile geliri, ek gelir ihtiyacı, boşanma ya da eşlerin ölümü, günümüzdeki çalışma koşullarının olumsuzluğu, kadın-erkek arasındaki ücret adaletsizliği gibi faktörlerdir. Ayrıca sosyal hedefler ve hırs, yaşam memnuniyetini ve kalitesini arttırma arzusu gibi faktörler de kadınların girişim dünyasına atılmasını sağlıyor.” sözleriyle” Girişimci kadını özetleyerek ayrıcalığını ortaya koydu. Enerji pompaladı.
Etkinliğin panellerinde göze çarpan isim ve pek çok panelin moderatörlüğünü üstlenen Simay Dinç, Girişimcilik ruhuyla 10 yıl süresince Amerika'dan Asya'ya farklı ülkelerde eğitim, staj ve hayalindeki projeleri gerçekleştirmek için araştırma yapma fırsatı bulduğunu, Universal Studios Hollywood'da başlayan serüveni Avustralya Sydney Opera House'a kadar devam ettiğini ilham ederek girişimcilerin ruhlarını tetiklemede  rol alanlardan biri oldu.

Panellerde, zaman zaman hayatının girişimci kesitlerini örnekleyen Simay, Türkiye’nin ilk yaratıcı girişimcilik köyü “”Yenicarohori projesini” oluşturdu. Kendisi Türkiye'nin ilk Oyun Yapımcıları ve Geliştiricileri Derneği Oyunder'in yönetim kurulu üyesi ve “WOMEN IN GAMES” Turkiye'nin kurucusu. Alanında sahip olduğu başarıları sayesinde yapımcısı olduğu “Recontact İstanbul” Apple tarafından 2015 yılı Türkiye'den en iyi mobil oyunu seçildi.
Simay Dinç aynı zamanda “Kıraarthane Games” kurucu ortağı Simay, sadece kendi girişimleri üzerinde çalışmıyor, girişimleri ve girişim fikirleri olan insanlara da yardım ediyor. Kendisi, Malatyalı İş İnsanları Derneği ( MIAD ) Yatırım ve Inovasyon Komisyonu Başkanı ve kadın girişimciliğine fırsat tanıyan ve kadın liderliğindeki şirketlere yatırım yapan “Arya Women's Investment Platform” un Medya lideri.   “TheRisingTideEurope”da Melek Yatırımcı olarak yer almakta.

yilmazparlar@yahoo.com.

14 Şubat 2016 Pazar

GIDA FİYATLARININ ENFLASYONA ETKİSİ-YILMAZ PARLAR


GIDA FİYATLARININ ENFLASYONA ETKİSİ
Başkanlığını Celal Toprak’ın yaptığı Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) )  ve İTO Gıda İhtisas Komitesi tarafından 13 Şubat 2016 Cumartesi günü İTO Sosyal tesisleri Cemile Sultan’da kahvaltılı bilgilendirme toplantısı düzenlendi.
Sektör aktörlerini Gıda sektörün ekonomi yazarları, komite üyelerini akademisyenleri bir araya getiren Gıda fiyatlarının enflasyona etkisi konulu toplantıda  İstanbul Ticaret odası ( İTO ) yönetim kurul başkanı İbrahim Çağlar açılış konuşmasını yaptı kısa süre moderatörlüğü üstlendi.
 (İTO) Başkanı İbrahim Çağlar, gıda fiyatlarındaki artışın enflasyona etkisiyle ilgili konuşmasında özetle  "Artış aracılardan değil, doğrudan doğruya üretim maliyetindeki artıştan kaynaklanıyor. Üreticiyi de perakendeciyi de potansiyel suçlu ilan etmek doğru değil.  Enflasyon iki haneye oturursa bunu aşağıya indirmek zor olur. Dünya gıda fiyatlarının tarihi düşük olduğu bir noktada içerideki gıda enflasyonu kabul edilebilir bir şey değil. Ancak sorunu çözmek için sebebi doğru tespit etmeliyiz. Mazot, gübre ve tohum… Bunlarda dışa bağımlıyız. Üç yılda dolarda yüzde 60'ın üzerinde artış gerçekleşti. Kurun artması hem girdi maliyetini artırıyor hem de arzı dengeleyecek ithal ürünü pahalandırıyor. Gübre fiyatlarında ortalama yüzde 20, tohum fiyatlarında yüzde 30 artış var. Demek ki gıda fiyatını kalıcı olarak düşürebilmek için bu girdilerde dışa bağımlılığı azaltmak zorundayız. Ülkemizin bir seferberlik halinde tarım ve hayvancılıkta ciddi adımlar atması gerekiyor. 10 yıl, 20 yıl öncesine göre gübre fiyatları ne kadar düşmüş? Gübresinden, tohumuna kadar dışa bağımlılığı azaltabildik mi? Traktöre konan bir litre mazot, Hollanda'daki traktör ile aynı mı? Verimli topraklarımızı rekabetçi fiyattan tohumla ekebiliyor muyuz? Tarlaları rekabetçi fiyattan sürebiliyor muyuz? Toprağımızdan rekabetçi ürün fışkırabiliyor mu? Çiftçimiz bilinçli tarım yapıyor mu? Akıllı üretim tekniklerini yeterince kullanabiliyor mu? Gençleri yeniden tarım sektörüne çekebiliyor muyuz? Arazilerin verimsiz, küçük parçalara ayrılmasını, tarım arazilerinin inşaata alanına dönüşmesini ne kadar önleyebildik? Bunlar elbirliği ile atmamız gereken adımlar. Şanslıyız ki, bizi dinleyen bir hükümetimiz var. Bakın, geçtiğimiz hafta iki bakanımız Odamızı ziyaret etti. Sorunlarımızı aktarma, çözüm bulma şansımız var. Yeter ki teşhisi doğru koyalım... Türkiye tarımdan, toprağından vazgeçemez. Aracısından, toptancısından, perakendecisinden vazgeçemez." Açıklamalarda bulundu.
Prof. Dr. Kerem Alkin’i sunum yapması için davet etdi.  Prof. Dr. Kerem Aklin, “Küresel emtia fiyatlarının bütününde, küresel vasat büyüme tartışmalarını doğrulayacak nitelikte, ciddi gerileme söz konusu, tarım ürünleri de dahil olmak üzere küresel emtia fiyatlarındaki 1970’lerdeki ilk sıçrama sonrasında, 2000’li yılların başına kadar fiyatlar yatay seyretti. çin’in önderlik ettiği goe tüketimi ile fiyatlar ciddi yükseldi. küresel büyüme ve ticaretteki gerileme ve çin’deki yavaşlama gıda fiyatlarını da vurdu
Çin, küresel alüminyum tüketiminin tek başına yüzde 54’ünü, nikelin 50’sini, bakırın 48’ini, çinko ve kalayın 46’sını, çeliğin 45’ini, kurşunun 40’ını, pamuğun 31 ve pirincin 30’unu gerçekleştiriyor.
2012, 2013 ve 2014’ün ilk yarısında fiyat hareketi benzerlik gösterirken, 2014’ün 2. yarısındaki fiyat gerilemesi, 2015’de iyice belirginleşti. 2016 daha da sıkıntılı başladı
şekerdeki yükselişin aksine, et, hububat, süt ürünleri ve bitkisel yağlarda aşağı doğru bir trend ve ciddi bir fiyat gerilemesi gözleniyor
gelişmekte olan ülkeler ortalama enflasyonu ile Türkiye’nin enflasyon verisi karşılaştırıldığında, türkiye ile Goü’ler enflasyon oranı arasındaki makasın ciddi manada açıldığı gözlenmekte” şeklinde genel profil çizdikden sonra tüketici fiyat endeksi ve gıda grubunun yıllara göre dağılımı çizelgelerini sundu.
Alkin “Taze meyve ve sebze fiyatları yılın ikinci yarısında belirgin bir artış eğilimi sergileyerek 2015 yılında yüzde 18,28 oranında artmıştır. taze meyve ve sebze dışında kalan diğer işlenmemiş gıda ürünleri enflasyonu ise, 3. çeyrekteki yavaşlama eğilimini sürdürmüştür.
İkinci çeyrekte önemli bir düzeltme eğilimi sergileyen ve yaklaşık 5 puan azalarak yüzde 9,28’e gerileyen gıda yıllık enflasyonu; yılın ikinci yarısında dalgalı bir seyir izlemiştir. grup enflasyonu, yıl sonu itibarıyla yüzde 10,87’ye yükselerek, yıl sonu yüzde 8 tahmininin önemli ölçüde üzerinde gerçekleşmiştir. bir önceki yıl tarımsal üretimde kaydedilen daralmanın aksine, bu yıl üretimde önemli bir artış kaydedilmesine karşın, gerek tarım ürünleri üretici enflasyonunda gerekse tüketici fiyatları gıda enflasyonunda beklenen yavaşlama gerçekleşmemiştir.1 özellikle işlenmemiş gıda enflasyonunun son üç yılda ortalama yüzde 13 ile yüksek bir artış eğilimi sergilemesi dikkat çekmektedir.
Gıda ve alkolsüz içecekler grubunda yıllık enflasyon 0,82 puanlık artışla yüzde 11,69’a yükselmiştir. Mevsimsel etkilerden arındırılmış işlenmemiş gıda fiyatları ocak ayında taze meyve ve sebze kaynaklı olarak belirgin bir artış kaydetmiştir. bu dönemde taze meyve ve sebze grubunda yıllık fiyat artış oranı yüzde 20 seviyesine ulaşmıştır. Kırmızı et fiyatları son iki aydaki sınırlı gerilemenin ardından ocak ayında tekrar yükselmiştir. bakliyat fiyatlarındaki artışlar hızlanarak devam etmiştir. bu gelişmeler neticesinde işlenmemiş gıda yıllık enflasyonu 1,5 puan artarak yüzde 15,33 oranına yükselmiştir. 2015 yılı genelinde yavaşlama eğilimi gözlenen işlenmiş gıda fiyatları yıllık enflasyonunda ise son iki ayda ekmek-tahıl grubu öncülüğünde yukarı yönlü bir seyir kaydedilmiştir. özellikle ekmek fiyatları son iki ayda yüzde 3,77 oranında artmıştır. diğer taraftan ocak ayında katı-sıvı yağ grubunda aylık fiyat artışları yavaşlamıştır. sonuç olarak, işlenmiş gıda grubu yıllık enflasyonu ocak ayında sınırlı bir artışla yüzde 8,41 oranına yükselmiştir.” Şeklinde özetledi.

İstanbul Ticaret Odası, Ekmek Un ve Unlu Mamuller Meslek Komitesi Meclis Üyesi

Ve İstanbul Ekmek Üreticileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Zeki Sarıhan Ekmek Fiyatları ekmek araştırması şeklinde sunum yaparak fiyatların maliyetlerini detaykandırdı. “Ekmek ülkemizde önem ve değerinden dolayı değil, daha çok “zam” söz konusu olduğunda hatırlanıyor, kamuoyunun gündemine gelir. Ekmek gibi madden ve manen emsallerine oranla çok ileri seviyede öneme haiz bir tüketim maddesi fiyatı ile hatırlanıp, gündeme gelmemeli.
Ekmekçilik sektörünün STK’ları   ekmeğin önemi oranında sektörlerini temsil edemediği gibi, haklı oldukları hususları, bilgi ve sağlıklı veri üzerinden ifade edemediklerinden genellikle yanlış anlamalara sebep olunuyor. Yanlış anlama, ekmekçilik sektörünün sorunlarına çözümü önlediği gibi ilgili ve yetkililerin yanlış bilgilenmelerini de beraberinde getiriyor. Son olarak ekmek fiyatı üzerine yapılan tartışma, bunun somut örneğidir. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanının ekmek hakkında yaptığı açıklamalar, Bakanlık makamının yanlış bilgilendirilmesi sonucu yapıldığını düşünüyoruz.”  Sarıhan Ekmek üreten işletme 2750, Ticaret Odasına üye işletme 2220 Esnaf Odasına üye işletme 650, Sanayi Odasına üye işletme 80 sayıların verdi

Ekmek maliyetini olumsuz yönde etkileyen iki unsur, Kapasite kullanım oranlarının düşük olması, Üretimin uzun süreye yayılması ; Fırın sahiplerinin % 52’si müşterilerinin en çok ekmeğin sıcak ve taze olmasına dikkat ettiklerini belirtmektedir. Hanelerde görüşülen kişilerin ekmekte en çok önem verdikleri özelliğin % 4 ile ekmeği sıcak ve taze olmasıdır.Personel ve öğrenci yemekhanelerinin tercisi ekmeğin taze ve sıcak olmasını istiyor. Sıcak ve taze ekmeğe talep var. Bir işletmenin müşterilerine taze ve sıcak ekmek sunabilmesi için her saat ekmek üretmesi (çıkarması) gerekiyor. Sabah, saat 06.00’da başlayan ekmek talebi, akşam 21.00’e kadar devam ediyor. 2000 ekmek üreten bir işletme, (müşteri memnuniyetini sağlamak için) üretimi 15 saatte gerçekleştirmesi gerekiyor. Normal şartlarda 2000 ekmeği 3 saat içinde üretmek mümkündür. Üretimin zorunlu olarak uzun zamana yayılması, maliyeti % 30 civarında artırmaktadır.


En yüksek üretime sahip endüstriyel (tünel) fırınlarda günde ortalama 6.740 adet ekmek üretilmektedir.

Taş fırın veya döner fırınlarda günlük ortalama 3178 adet etmek üretilmektedir.
Ünlü mamul türünden fırınlarda günlük ortalama 2650 adet ekmek üretilmektedir.
Bazı ünlü mamuller günde ortalama 40-50 adet ekmek üretmektedir. İstanbul ekmekçilik sektöründe kapasite kullanım oranı % 39, atıl kapasite oranı % 61’dır. Endüstriyel fırınların ortalama kapasitesi :6740.  Borulu/matador fırınların ortalama kapasitesi :3178. Kara/döner fırınların ortalama kapasitesi :2650. Küçük ölçekli fırın ve unlu mamullerin kapasitesi :1000. Bu rakamlar, Türkiye ortalaması, İstanbul’daki fırın yoğunluğu dikkate alındığında, Türkiye ortalamasının altında olduğu ortaya çıkmaktadır.  Kapasite kullanım oranlarının düşük olması, ekmek maliyetini yüzde 50 civarında yükseltmektedir.”dedi
İsa Albayrak; tarlada 1 kilo portakal 0.45 kş. markete gelene kadar kaçınılmaz maliyetler 1.09  %10 müşterinin verdiği zarar %8 kdv, %20 işletme maliyeti, %5 kâr toplam %43 satış fiyatı 1.55 tl %244 artış olduğunun sebeblerini açıkladı.
78.nolu ,hububat bakliyat ,kuruyemiş ve kuru meyve komitesi adına Meclis üyesi Mehmet Tevfik Dinçer bakliyat hakkında geniş bilgiler verdi öneminden bahsetdi “2 milyardan fazla insanın protein kaynağı
Önemli bir diyet ürünü, Toprak ve Su kaynaklarını korumakta, İnsan beslenmesindeki Bitkisel proteinlerin %22’si, Karbonhidratların %7’si yemeklik dane baklagillerden sağlanmaktadır.”
Sorunları;  Üretim istenen düzeyde  ve yeterli değil. Tüketimden kayma var Yeni nesil bakliyatı unutma noktasına geldi ve Beslenme alışkanlıkları değişiyor. Sağlıklı ve dengeli beslenmede önemli bir besin kaynağı olan bakliyatın hem üretimi hem de tüketilmesi özendirilmelidir. Bununla ilgili yaklaşık son on yıldır,sektör aktörleri olarak uğraşıyoruz.bakliyat tanıtımı ile ilgili bir tanıtım filmi hazırlanmıştır. Geçen yıl Dernek olarak da hazırladığımız bir proje Kalkınma ajansı tarafından kabul görerek ve alınan destek ile yürütülmektedir. Ancak bu ve buna benzer projelerin hayat bulması için ,üretim ayağımızın mutlaka güçlendirilmesi gereklidir. Bilindiği gibi Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Organizasyonu (FAO) Roma’da gerçekleştirilen 146.Konsey toplantısında 2016 yılının ‘’Uluslar arası Bakliyat yılı ‘’ olarak ilan edilmesini kabul etti. Las wegas’ta yapılan Dünya bakliyat toplantısı CİCİL de ,İstanbul Ticaret odası meslek komitesi olarak da katılım sağladık.2016 Dünya bakliyat yılı ile ilgili çalışma ve etkinliklere de ülke bakliyatçıları olarak aktif olarak katılacağımızı ifade ettik. Arzu ve Temennimiz:2016 yılının da Ülke tarımımız ile ilgili sorunların hızla çözüldüğü ve üretkenliğimize katkı sağlamasıdır.”şeklinde açıkladı.
Sorunların çözümüne yönelik  politikaları ise; “Öncelikli olarak, yemeklik baklagil üretimini artırmaya yönelik politikaların geliştirilmesi, İyi tarım uygulamaları, organik tarım vb. üretim sistemlerini  baklagil yetiştiriciliğinde yaygınlaştırarak, sektörün rekabet üstünlüğünü sağlayıcı, girdi maliyetlerini azaltıcı çalışmaların yapılması, Baklagillerde hastalık ve zararlılar ile mücadeleyİ sağlamak üzere entegre ürün yönetim sistemlerinin oluşturulması ve uygulamaya geçirilmesi, Baklagillerin, hububat ve yağlı tohumlar gibi alternatif ürünlerle rekabet şansını artıracak destekleme politikalarının uygulanması, Nadas alanlarının daraltılmasına yönelik çalışmalarda, nohut ve mercimek ekiminin kontrollü olarak yapılması, Baklagillerde, sertifikalı tohum üretim ve kullanımının yaygınlaştırılması, Tohum seçiminde yüksek verimli çeşitler yanında kalite özelliklerinin de dikkate alınarak yöreye uygun çeşitlerin teşvik edilmesi, Araştırma-yayım-çiftçi bağının güçlendirilmesi, Baklagil yetiştiriciliğinde, mekanizasyon kullanımınıyaygınlaştırmak amacıyla kırsal kalkınma desteklemelerinde sektöre öncelik verilmesi, Desteklemelerde içerisinde baklagillerin de olduğu uygun bir münavebe sisteminin aranması, İşletme büyüklüğünden kaynaklanan yapısal sorunların çözümüne yönelik olarak arazi toplulaştırma çalışmalarının hızlandırılması, toplulaştırmanın tamamlandığı alanlarda parçalanmanın (miras vb.) önüne geçilmesi, Toprak verimliliğinin artırılması ve korunması yönünden önemli katkılar sağlayan baklagillerin ekim nöbetine mutlaka alınmasının teşvik edilmesi, Nohut ve mercimeğin ekim alanlarının genişletilmesi bakımından geçmişte uygulanan nadas alanlarında üretimuygulaması tekrar teşvik edilmeli.”olarak değerlendirdi
Sonuç olarak Türkiye için bakliyat sektörü, stratejik bir sektör olduğunu,  Bu nedenle bu sektörün sevk ve idaresi, bölge ve ülke

sınırlarının ötesinde küresel bir vizyonla ele alınmak durumundadır,  şeklinde bir kere daha altını çizdi. Kendine yeterliliği geliştirilecek, üretimi ve tüketimi artıracak politikalar ile sektörü uluslararası alanda tedarikçi konuma getirme hedefinde olması gerekdiğini vurguladı.
Son söz olarakda Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) ) Başkanı Celal Toprak bu sektör toplantının ilk ve genel özeti olduğunu halkın öğrenmesi ve bilinçlenmesi gereken çok önemli bilgilerin daha detayla komite komite toplanılarak daha geniş açılımla ele alınması gerekdiğini vurguladı. Her hafta Sürekli yapılmasına karar kılındı.



yilmazparlar@yahoo.com