SÜRDÜRÜLEBİLİR GELECEĞİ TASARLA
Dünyanın en büyük gayrimenkul şirketleri listesinde 37’inci sıraya yükselen Rönesans Holding, bu yıl 2.sini düzenlediği "sürdürülebilirlik" kültürünün kazandırılması amacıyla gelenekselleştirdiği “Sürdürülebilir Geleceği Tasarla” yarışmasında ödül kazananlar muhteşem törenle sahiplerini buldu. Ödül töreni, Başta, Dünyaca ünlü mimar ve tasarımcı Christopher Pillet, Rönesans Holding Başkanı Dr. Erman Ilıcak, Rönesans Holding Yönetim Kurulu Başkanı İpek Ilıcak Kayaalp,Türkiye’nin önemli mimarlarından Murat Tabanlıoğlu, Murat Kader ve Sefer Çağlar gibi isimlerin katılımıyla, 5 Nisan 2016 Salı günü, tarihi Bomonti Bira Fabrikası Babylon tesislerinde gerçekleşti.
Ödül tören öncesinde öğrencilerin workshop yapmalarını sağlamak üzere resepsiyon verildi. İlgililerin verdiği bilgilere göre “Geleceği Tasarla" yarışmasına 125 farklı üniversiteden 954 grup ve 1930 kişi başvurdu.
"Sürdürülebilir Geleceği Tasarla" yarışması mimarlık ve mühendislik olmak üzere iki ayrı kategoride düzenlendi. “Yeşil Bina ve Çevre Dostu Sistemler” temalı yarışmadan güdülen amaç, sürdürülebilirlik kriterlerine uygun çevre dostu sistemlerin kullanıldığı tasarım ve projelerin oluşturulmasıydı. Rönesans Holding'in yarışmasına başvuran projeler, İTÜ, ODTÜ, Mimar Sinan Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Boğaziçi, Gazi, İnönü ve Gebze Teknik üniversitelerde görev yapan ve her biri farklı branşlarda uzmanlaşmış öğretim görevlilerinin yer aldığı yarışmanın jürisi şu isimlerden oluşmuştu.
Mimarlık Yarışması Seçici Kurulu;
İstanbul Teknik Üniversitesi Prof. Dr. H. Murat Günaydın,Yıldız Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Gülay Zorer Gedik, Mimar Sinan Üniversitesi Prof. Dr. Kemal Çorapçıoğlu, Gazi Üniversitesi Prof. Dr. Füsun Demirel, İstanbul Teknik Üniversitesi Doç. Dr. Hatice Sözer
Mühendislik Yarışması Seçici Kurulu;
İstanbul Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Alper İlki, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Raşit Turan, Gebze Yüksek Teknoloji Üniversitesi Prof. Dr. Bülent Akbaş,İnönü Üniversitesi Prof. Dr. İbrahim Türkmen, Boğaziçi Üniversitesi Doç. Dr. Serdar Soyoz
Rönesans Holding Başkanı Dr. Erman Ilıcak, Rönesans Holding Yönetim Kurulu Başkanı İpek Ilıcak Kayaalp, Dünyaca ünlü Fransız Mimar Christophe Pillet, Türkiye'nin en önemli mimarlarından Murat Tabanlıoğlu, Murat Kader ve Sefer Çağlar kazananlara ödüllerini verdiler.
Rönesans Holding Başkanı Dr. Erman Ilıcak, Ödül töreninde yaptığı konuşmasında, "Anadolu'nun değişik köşelerinden gelen pırıl pırıl genç mühendis ve mimar adayı arkadaşlarımızın algılarını daha da açmak, onlara yeni vizyonlar ve görüşler kazandırmak ve onları sektörümüzün başarılı birer bireyi olarak ülkemize kazandırmak bizim için çok önemli" dedi.
Dünyanın sayılı müteahhitlik şirketleri arasında yer almak için Rönesans Holding'in geleceğin mimar ve mühendislerine ihtiyacı olduğunu söyleyen Rönesans Holding Başkanı Dr. Erman Ilıcak, "Biz takım çalışmasına ve birlikte üretmenin gücüne her zaman inandık. Bu nedenle gelecekte birlikte çalışacağımız gençleri yüreklendirmeye devam edeceğiz ki onlar bize daha iyi bir yaşam, sürdürülebilir bir gelecek versin" açıklamalarında bulundu.
Rönesans Holding Yönetim Kurulu Başkanı İpek Ilıcak Kayaalp, "Genç, enerjik, özveri ile çalışan, işine tutku ile bağlı, dinamik ve güvenilir kişilerden oluşan Rönesans Holding'in, gelecekte de Türkiye ve yurt dışındaki projelerde bu vizyondaki gençlerle birlikte ilerleme hedefi bulunuyor. Türkiye'nin her köşesindeki genç potansiyelleri keşfettik ve bu bize gelecek için daha da büyük bir umut verdi. Dünyanın en büyük 10 şirketinden biri olabilmek için bu genç arkadaşlara ihtiyacımız var" dedi Ilıcak Kayaalp, ayrıca “Türkiye’de mimari, inşaat ve tasarımda “sürdürülebilirlik” alanını sahiplenmekten mutluluk duymaktayız. Tarafımızdan gerçekleştirilen, her yıl binlerce üniversite öğrencisine dokunma fırsatı sağlayan bu projeye büyük ilgi gösterilmesinden gurur duymaktayız. Rönesans olarak geleceğin ancak gençler tarafından sürdürülebilir kılınacağına inanıyor ve tüm projelerimizi bu vizyonla gerçekleştiriyoruz. Hedefimiz, gelecek nesillere “sürdürülebilirlik” kavramını benimsetmek amacıyla çıktığımız bu projenin kendisini de sürdürülebilir kılmak. Sadece 2 yıl içinde, 17 farklı ilde, 27 üniversitede 6500 öğrenciye dokunmuş olmamız, vizyonumuzun ne denli doğru kurgulandığını gösteriyor. Gelecek hedefimiz ise çok net; 5 yıl içerisinde 10 bin öğrenciye ulaşmak.”şeklinde bilgiler verdi.
Fransız Mimar Christophe Pillet, "Kendinize inanın, trendlere değil. Tasarım ile hedefim insanların daha iyi bir yaşam beklentisini gerçeğe dönüştürmek. Bunu yaparken ben kendi adıma, yaptığım tasarımların işlevsel olduğu kadar, yalınlık taşımasını da önemsiyorum. Workshop çalışmasında da geleceğin mimar ve mühendislerine kendi deneyimlerimi aktarmak benim için çok önemliydi. Rönesans Holding'in bu başarısının diğer müteahhit şirketlere örnek olmasını diliyorum."
Mesajlarını verdi.
Mimarlık dalında, birincilik ödülü kazanan isim Gazi üniversitesinden Gökhan Hezer oldu. İkincilik TOBB Ekonomi ve Teknik üniversitesinden Özge Ceylin. Üçüncülük ödülü Anadolu üniversitesinnden Yakup Akgöçmen, Tauhid Hasan ve Ali Tuğay'ın oluşan takım.
Mansiyon ödülü Çankaya üniversitesinnden Ayşen Çerşil.
Mühendislik dalında birincilik ödüle Uluslararası Antalya üniversitesinnden Müge Develier, Mustafa Ekicim, Farzona Abidova, Mehmet Safa Karahan ve Hüseyin Özer'den oluşan takım layık görüldü.
İkincilik ODTÜ'den Cevat Efe Şahin, Cem Dağdeviren, Duygu Arslan ve Furkan Sivri'nin oluşturduğu takım.
Üçüncülük Uludağ üniversitesinnden Orhan Melih Rızvanoğlu.
Mansiyon ödülünü Abdulrezzak Erbalcı, Alper Özmen ve Mustafa Pala'dan oluşan Fırat Üniversitesi takım kazandı
Rönesans Gayrimenkul Yatırım Özel Ödülü Cumhuriyet üniversitesinden Merve Sancılı ve Karadeniz Teknik üniversitesinden Eyyüb Arslan, Feyza Nur Durmuş ve Gülname Uzun'un oluşturduğu takımın oldu.
Parasal ödüller; birinciye 20.000 TL, ikinciye 16.000 TL, üçüncüye 14.000 TL ve mansiyon olarak 10.000 TL olarak belirlendi. Ödül alan öğrencilere aynı zamanda, Rönesans Holding bünyesinde staj yapma imkanı da sağlanacak.
Gazi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi
Seçici Kurul Üyesi Prof. Dr. Füsun Demirel ile workshop toplantısında kendisiyle yaptığımız söyleşide “2015 yılı Rönesans Holding " Sürdürülebilir Geleceği Tasarla" Öğrenci Mimari Proje Yarışmasına Gazi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi öğrencileri yoğun ilgi gösterdiler. Dolayısıyla 1. lik ödülüne Gazi Üniversitesi Mimarlık Bölümü öğrencisi layık görüldü. Elbette bu başarı başta beni gururlandırdı. Bu tür yarışmalar öğrencilerin motivasyonunu artırmakta ve geleceğe hazırlamaktadır. Bu bağlamda dileğim bu tür yarışmaların artırılması yönünde olacaktır. Dolayısıyla yarışma fikrinin mimarı; Rönesans Holding Yönetim Kurulu Başkanı İpek Ilıcak Kayaalp'a teşekkürü bir borç biliyorum.”şeklinde kendisinin yorumunu aldık.
Ayrıca kendisinin projelerini sorduğumuzda;
“Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul Salonu, Akustik Değerlendirme Raporu, Türkiye Büyük Millet Meclisi Yeni Milletvekilleri Odaları Akustik Projesi,
Cumhurbaşkanlığı Binası, Dinleyici Salonları Akustik Değerlendirme Raporu, Genelkurmay Başkanlığı, 1000 Kişilik Konferans Salonu, Akustik Projesi” gibi daha birçok çalışmalara imza atdığı cevabı aldık.
Ödül tören Müzik ve dans dolu performansıyları ile Dünyaca ünlü Amerikalı sanatçı Danna Leese'nin sahne almasıyla devam etti. Katılımcılar doyasıya eğlendiler gecenin tadını çıkardılar.
yilmazparlar@yahoo.com
FARFARK YARATANLARI DİNLEMELİYİZ
KALDER Başkanı A. Hamdi Doğan: “Artık farkındalık zamanı geçti, şimdi fark yaratma zamanıdır. Farkı, fark yaratanlardan dinlemeliyiz.”
Türkiye Kalite Derneği (KALDER) ile Avrupa Kalite Yönetim Vakfı (EFQM) tarafından düzenlenen Kazananlar Konferansı’nda, Avrupa ve Türkiye Mükemmellik Ödülü’nü kazanmış kuruluşların temsilcileri, 24 Şubat 2016, Çarşamba Günü, Beşiktaş -İstanbul Deniz Müzesinde bir araya gelerek, Coca-Cola İçecek Bursa Fabrikası, İGDAŞ, Sakarya Üniversitesi, İETT, Antalya Muratpaşa Sabiha Gökçen Anaokulu, Damla Su Sapanca Fabrikası’nın sözcüleri ödül sürecindeki tecrübelerini paylaştılar.
2015 yılında EFQM Mükemmellik Büyük Ödülü’nü kazanan WDH Group temsilcileri de özel konuşmacı olarak katıldılar ve süreç ile ilgili önemli bilgiler aktardılar.
İş dünyasının değerli isimlerini bir araya getiren kazananlar konferansında Açılış Konuşması yapan KALDER Yönetim Kurulu Başkanı A. Hamdi Doğan, Her kuruluşun kırılgan noktalarının olduğunu, bu iyileştirme fırsatlarının bıkmadan, usanmadan, kovalanması gerektiğini söyledi. Bunun için ülkenin her köşesinde paylaşım olanaklarının yaratılması gerektiğine dikkat çekerek “Artık farkındalık zamanı geçti, şimdi fark yaratma zamanıdır. Bu nedenle farkı, fark yaratanlardan dinlemeliyiz” dedi.
A. Hamdi Doğan,“ KALDER bir paylaşım, kıyaslama ve öğrenme plâtformudur. ABD’li İstatistikçi Edward Deming’e göre; Kıyaslama yasal ve ahlaki yollardan ayrılmadan, başkalarının bizden daha iyi nasıl yaptığını bulma yöntemidir. Yaşamımızın her kesiminde karşılaştığımız bir ölçme ve değerlendirme aracıdır. İnsanın doğasında vardır. Tıpkı insanlar gibi işletmelerde kıyaslama yoluyla, rekabet edebilirlik ve sürdürülebilirlik kavramlarını koruyabilir ve geliştirebilirler, ilerlemeyi sağlayabilirler. Ben neredeyim? Başkaları nerede? Arayışlar artık kurumsal, sektörel ve hatta ulusal ölçeğin ötesinde küresel boyutta. Bugün bizi bir araya getiren ‘Kazananlar Konferansı’ sizlere küresel boyutta ve mükemmeli tanıma anlamında bir dokunuşla yaklaşıyor. Bu fırsatı yaratmada bize yardımcı olanlara teşekkür ediyoruz. Amacımız ‘Yaşam Kalitesini yükseltmektir’. Mükemmellik bir seferlik davranış değil, bir yaşam tarzı olmalıdır. Türkiye Mükemmellik Ödülü ile kuruluşlarımızın rekabet gücünü artıran, geleceğini güvence altına alan yönetim sistemlerinin gelişimine katkıda bulunuyoruz.” Şeklinde konuştu.
KALDER, Sekreteri Berçin Gün, 2016 Türkiye Mükemmellik Ödülleri hakkında katılımcıları, bilgilendirdi. Mükemmelliği Sürdürmek:“Avrupa’dan Mükemmellik Esintileri” konu başlıklı özel oturumda WDH, Operasyon Müdürü, Steve Rawson, 2015 EFQM Mükemmellik Büyük Ödülü kazanan WDH, Kaynaklar Direktörü John Morrison, 2015 EFQM Mükemmellik Başarı Ödülü sahibi Sakarya Üniversitesi, Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Elmas, 2015 EFQM Mükemmellik Başarı Ödülünü hak eden Coca-Cola İçecek Bursa Fabrikası, Operasyon Müdürü Enver Say konuşmacı oldular.
“Türkiye’den İyi Uygulama Örnekleri” konulu panel moderatörlüğünü KALDER Yönetim Kurulu Sayman Üyesi M. Emin Direkçi üstlendi. T.C. Antalya Muratpaşa Sabiha Gökçen Ana Okulu Okul Müdürü Aslı Kanbir, İETT, Genel Müdürü Mümin Kahveci, Damla Su Sapanca Fabrikası Operasyon Müdürü Şahin Keykan, İGDAŞ, Stratejik Planlama ve Yönetim Sistemleri Müdürü Mehmet Akif Demirtaş ödül süreciyle ilgili tecrübelerini paylaştılar.
Plaketlerin takdimi sonrasında rehber eşliğinde Deniz Müzesi gezildi. Yeni ilave olacak proje hakkında bilgi alan katılımcılar, muhteşem müzede sergilen objeleri hayranlıkla izlediler.
yilmazparlar@yahoo.com
GİRİŞİMCİ KADINA FIRSAT EŞİTLİĞİ
Kadın Girişimciliği Seminerleri Ardından; Göze çarpan isimler ve sözler;
Anadolu Eğitim ve Sosyal Yardım Vakfı tarafından yürütülen DEKA (Gelişen İstanbul’un, Değer Yaratan Kadınları) projesi kapsamındaki 16-19 Şubat 2016 tarihleri arasında süren, Kadın Girişimciliği Seminerleri Taksim Elite World Otel’de sona erdi.
Girişimci olmak isteyen kadınları amaçlıyan kadınları ekonomik olarak bağımsız yapmayı hedefliyen seminerlerde; ilham ve bilgiye erişimin, bilginin önemi, iş dünyasındaki rolü gibi pek çok konu başlıkları konferans ve panellerle dile getirildi. Kadınların istekleri biyolojik farklılık gözetmeden fırsat eşitliği devlet tarafından bunun gereğinin yasalar ile yapılması gerektiğini vurguldılar.
“Birçok ülkede, iflasa deneyim gözü ile bakılırken bazı kültürlerde bir kez başarısız olmuşsanız bu, bir leke olarak kalabiliyor. Ancak deneyselcilik, deneme, bıkmadan yoluna devam etmek girişimcilik ruhu için oldukça önemli.” Sözleri ile cesaret aşılıyan
Anadolu Eğitim ve Sosyal Yardım vakfın faaliyetleri konusunda katılımcılara bilgiler veren Genel Müdürü Selim Güven, Hem sağlık hem eğitim alanında faaliyetlerini yürüttüklerini, Sosyal girişimciliği eğitim alanına taşıdıklarını Bugüne kadar, 23.000 gence burs verdiklerini, Bu sene itibariyle 73.000 burs başvurusu aldıklarını dile getirirken, Gençlerin günümüzde ne iş yapacaklarının ve hatta nerede staj yapacaklarının kaygısını taşıdıklarını söyleyerek mentörlüğünde önemine dikkat çekti.
Anadolu Eğitim ve Sosyal Yardım Vakfı Proje ve Pazarlama Müdürü Nil Çeltek işin tanımı ne olursa olsun girişimci ruh ve girişimci akılla yapılan işlerde başarı sağlanır sözleriyle girişimciliğin anahtarını işaretledi.
İstanbul Kalkınma Ajansı Proje Danışmanı Aslı Silahdaroğlu Bekmen, DEKA projesinin 2015 yılının mali destek programları kapsamında hayata geçirildiğini bu sene içerisinde yeni mali desteklerin de açılacağını belirtdi.
Anadolu Eğitim ve Sosyal Yardım Vakfı Proje Koordinatörü Dilruba Memişoğlu Işıklar bilginin önemini vurgularak Girişimcinin tanımını, hayalleri ve kendine özgüveni olan, risk alabilen, fırsatları gözlemleyen, gerekli bilgi ve beceriye sahip kişi olarak değerlendirdi. “Kadın girişimcinin farkı başlattığı işi; kişisel, ailevi ve sosyal yaşamına entegre ederek devam ettirmesidir. Kadınlar erkeklere oranla bu konuda daha güçlü. Kadınları girişimciliğe iten faktörlerin başında yetersiz aile geliri, ek gelir ihtiyacı, boşanma ya da eşlerin ölümü, günümüzdeki çalışma koşullarının olumsuzluğu, kadın-erkek arasındaki ücret adaletsizliği gibi faktörlerdir. Ayrıca sosyal hedefler ve hırs, yaşam memnuniyetini ve kalitesini arttırma arzusu gibi faktörler de kadınların girişim dünyasına atılmasını sağlıyor.” sözleriyle” Girişimci kadını özetleyerek ayrıcalığını ortaya koydu. Enerji pompaladı.
Etkinliğin panellerinde göze çarpan isim ve pek çok panelin moderatörlüğünü üstlenen Simay Dinç, Girişimcilik ruhuyla 10 yıl süresince Amerika'dan Asya'ya farklı ülkelerde eğitim, staj ve hayalindeki projeleri gerçekleştirmek için araştırma yapma fırsatı bulduğunu, Universal Studios Hollywood'da başlayan serüveni Avustralya Sydney Opera House'a kadar devam ettiğini ilham ederek girişimcilerin ruhlarını tetiklemede rol alanlardan biri oldu.
Panellerde, zaman zaman hayatının girişimci kesitlerini örnekleyen Simay, Türkiye’nin ilk yaratıcı girişimcilik köyü “”Yenicarohori projesini” oluşturdu. Kendisi Türkiye'nin ilk Oyun Yapımcıları ve Geliştiricileri Derneği Oyunder'in yönetim kurulu üyesi ve “WOMEN IN GAMES” Turkiye'nin kurucusu. Alanında sahip olduğu başarıları sayesinde yapımcısı olduğu “Recontact İstanbul” Apple tarafından 2015 yılı Türkiye'den en iyi mobil oyunu seçildi.
Simay Dinç aynı zamanda “Kıraarthane Games” kurucu ortağı Simay, sadece kendi girişimleri üzerinde çalışmıyor, girişimleri ve girişim fikirleri olan insanlara da yardım ediyor. Kendisi, Malatyalı İş İnsanları Derneği ( MIAD ) Yatırım ve Inovasyon Komisyonu Başkanı ve kadın girişimciliğine fırsat tanıyan ve kadın liderliğindeki şirketlere yatırım yapan “Arya Women's Investment Platform” un Medya lideri. “TheRisingTideEurope”da Melek Yatırımcı olarak yer almakta.
yilmazparlar@yahoo.com.
GIDA FİYATLARININ ENFLASYONA ETKİSİ
Başkanlığını Celal Toprak’ın yaptığı Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) ) ve İTO Gıda İhtisas Komitesi tarafından 13 Şubat 2016 Cumartesi günü İTO Sosyal tesisleri Cemile Sultan’da kahvaltılı bilgilendirme toplantısı düzenlendi.
Sektör aktörlerini Gıda sektörün ekonomi yazarları, komite üyelerini akademisyenleri bir araya getiren Gıda fiyatlarının enflasyona etkisi konulu toplantıda İstanbul Ticaret odası ( İTO ) yönetim kurul başkanı İbrahim Çağlar açılış konuşmasını yaptı kısa süre moderatörlüğü üstlendi.
(İTO) Başkanı İbrahim Çağlar, gıda fiyatlarındaki artışın enflasyona etkisiyle ilgili konuşmasında özetle "Artış aracılardan değil, doğrudan doğruya üretim maliyetindeki artıştan kaynaklanıyor. Üreticiyi de perakendeciyi de potansiyel suçlu ilan etmek doğru değil. Enflasyon iki haneye oturursa bunu aşağıya indirmek zor olur. Dünya gıda fiyatlarının tarihi düşük olduğu bir noktada içerideki gıda enflasyonu kabul edilebilir bir şey değil. Ancak sorunu çözmek için sebebi doğru tespit etmeliyiz. Mazot, gübre ve tohum… Bunlarda dışa bağımlıyız. Üç yılda dolarda yüzde 60'ın üzerinde artış gerçekleşti. Kurun artması hem girdi maliyetini artırıyor hem de arzı dengeleyecek ithal ürünü pahalandırıyor. Gübre fiyatlarında ortalama yüzde 20, tohum fiyatlarında yüzde 30 artış var. Demek ki gıda fiyatını kalıcı olarak düşürebilmek için bu girdilerde dışa bağımlılığı azaltmak zorundayız. Ülkemizin bir seferberlik halinde tarım ve hayvancılıkta ciddi adımlar atması gerekiyor. 10 yıl, 20 yıl öncesine göre gübre fiyatları ne kadar düşmüş? Gübresinden, tohumuna kadar dışa bağımlılığı azaltabildik mi? Traktöre konan bir litre mazot, Hollanda'daki traktör ile aynı mı? Verimli topraklarımızı rekabetçi fiyattan tohumla ekebiliyor muyuz? Tarlaları rekabetçi fiyattan sürebiliyor muyuz? Toprağımızdan rekabetçi ürün fışkırabiliyor mu? Çiftçimiz bilinçli tarım yapıyor mu? Akıllı üretim tekniklerini yeterince kullanabiliyor mu? Gençleri yeniden tarım sektörüne çekebiliyor muyuz? Arazilerin verimsiz, küçük parçalara ayrılmasını, tarım arazilerinin inşaata alanına dönüşmesini ne kadar önleyebildik? Bunlar elbirliği ile atmamız gereken adımlar. Şanslıyız ki, bizi dinleyen bir hükümetimiz var. Bakın, geçtiğimiz hafta iki bakanımız Odamızı ziyaret etti. Sorunlarımızı aktarma, çözüm bulma şansımız var. Yeter ki teşhisi doğru koyalım... Türkiye tarımdan, toprağından vazgeçemez. Aracısından, toptancısından, perakendecisinden vazgeçemez." Açıklamalarda bulundu.
Prof. Dr. Kerem Alkin’i sunum yapması için davet etdi. Prof. Dr. Kerem Aklin, “Küresel emtia fiyatlarının bütününde, küresel vasat büyüme tartışmalarını doğrulayacak nitelikte, ciddi gerileme söz konusu, tarım ürünleri de dahil olmak üzere küresel emtia fiyatlarındaki 1970’lerdeki ilk sıçrama sonrasında, 2000’li yılların başına kadar fiyatlar yatay seyretti. çin’in önderlik ettiği goe tüketimi ile fiyatlar ciddi yükseldi. küresel büyüme ve ticaretteki gerileme ve çin’deki yavaşlama gıda fiyatlarını da vurdu
Çin, küresel alüminyum tüketiminin tek başına yüzde 54’ünü, nikelin 50’sini, bakırın 48’ini, çinko ve kalayın 46’sını, çeliğin 45’ini, kurşunun 40’ını, pamuğun 31 ve pirincin 30’unu gerçekleştiriyor.
2012, 2013 ve 2014’ün ilk yarısında fiyat hareketi benzerlik gösterirken, 2014’ün 2. yarısındaki fiyat gerilemesi, 2015’de iyice belirginleşti. 2016 daha da sıkıntılı başladı
şekerdeki yükselişin aksine, et, hububat, süt ürünleri ve bitkisel yağlarda aşağı doğru bir trend ve ciddi bir fiyat gerilemesi gözleniyor
gelişmekte olan ülkeler ortalama enflasyonu ile Türkiye’nin enflasyon verisi karşılaştırıldığında, türkiye ile Goü’ler enflasyon oranı arasındaki makasın ciddi manada açıldığı gözlenmekte” şeklinde genel profil çizdikden sonra tüketici fiyat endeksi ve gıda grubunun yıllara göre dağılımı çizelgelerini sundu.
Alkin “Taze meyve ve sebze fiyatları yılın ikinci yarısında belirgin bir artış eğilimi sergileyerek 2015 yılında yüzde 18,28 oranında artmıştır. taze meyve ve sebze dışında kalan diğer işlenmemiş gıda ürünleri enflasyonu ise, 3. çeyrekteki yavaşlama eğilimini sürdürmüştür.
İkinci çeyrekte önemli bir düzeltme eğilimi sergileyen ve yaklaşık 5 puan azalarak yüzde 9,28’e gerileyen gıda yıllık enflasyonu; yılın ikinci yarısında dalgalı bir seyir izlemiştir. grup enflasyonu, yıl sonu itibarıyla yüzde 10,87’ye yükselerek, yıl sonu yüzde 8 tahmininin önemli ölçüde üzerinde gerçekleşmiştir. bir önceki yıl tarımsal üretimde kaydedilen daralmanın aksine, bu yıl üretimde önemli bir artış kaydedilmesine karşın, gerek tarım ürünleri üretici enflasyonunda gerekse tüketici fiyatları gıda enflasyonunda beklenen yavaşlama gerçekleşmemiştir.1 özellikle işlenmemiş gıda enflasyonunun son üç yılda ortalama yüzde 13 ile yüksek bir artış eğilimi sergilemesi dikkat çekmektedir.
Gıda ve alkolsüz içecekler grubunda yıllık enflasyon 0,82 puanlık artışla yüzde 11,69’a yükselmiştir. Mevsimsel etkilerden arındırılmış işlenmemiş gıda fiyatları ocak ayında taze meyve ve sebze kaynaklı olarak belirgin bir artış kaydetmiştir. bu dönemde taze meyve ve sebze grubunda yıllık fiyat artış oranı yüzde 20 seviyesine ulaşmıştır. Kırmızı et fiyatları son iki aydaki sınırlı gerilemenin ardından ocak ayında tekrar yükselmiştir. bakliyat fiyatlarındaki artışlar hızlanarak devam etmiştir. bu gelişmeler neticesinde işlenmemiş gıda yıllık enflasyonu 1,5 puan artarak yüzde 15,33 oranına yükselmiştir. 2015 yılı genelinde yavaşlama eğilimi gözlenen işlenmiş gıda fiyatları yıllık enflasyonunda ise son iki ayda ekmek-tahıl grubu öncülüğünde yukarı yönlü bir seyir kaydedilmiştir. özellikle ekmek fiyatları son iki ayda yüzde 3,77 oranında artmıştır. diğer taraftan ocak ayında katı-sıvı yağ grubunda aylık fiyat artışları yavaşlamıştır. sonuç olarak, işlenmiş gıda grubu yıllık enflasyonu ocak ayında sınırlı bir artışla yüzde 8,41 oranına yükselmiştir.” Şeklinde özetledi.
İstanbul Ticaret Odası, Ekmek Un ve Unlu Mamuller Meslek Komitesi Meclis Üyesi
Ve İstanbul Ekmek Üreticileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Zeki Sarıhan Ekmek Fiyatları ekmek araştırması şeklinde sunum yaparak fiyatların maliyetlerini detaykandırdı. “Ekmek ülkemizde önem ve değerinden dolayı değil, daha çok “zam” söz konusu olduğunda hatırlanıyor, kamuoyunun gündemine gelir. Ekmek gibi madden ve manen emsallerine oranla çok ileri seviyede öneme haiz bir tüketim maddesi fiyatı ile hatırlanıp, gündeme gelmemeli.
Ekmekçilik sektörünün STK’ları ekmeğin önemi oranında sektörlerini temsil edemediği gibi, haklı oldukları hususları, bilgi ve sağlıklı veri üzerinden ifade edemediklerinden genellikle yanlış anlamalara sebep olunuyor. Yanlış anlama, ekmekçilik sektörünün sorunlarına çözümü önlediği gibi ilgili ve yetkililerin yanlış bilgilenmelerini de beraberinde getiriyor. Son olarak ekmek fiyatı üzerine yapılan tartışma, bunun somut örneğidir. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanının ekmek hakkında yaptığı açıklamalar, Bakanlık makamının yanlış bilgilendirilmesi sonucu yapıldığını düşünüyoruz.” Sarıhan Ekmek üreten işletme 2750, Ticaret Odasına üye işletme 2220 Esnaf Odasına üye işletme 650, Sanayi Odasına üye işletme 80 sayıların verdi
Ekmek maliyetini olumsuz yönde etkileyen iki unsur, Kapasite kullanım oranlarının düşük olması, Üretimin uzun süreye yayılması ; Fırın sahiplerinin % 52’si müşterilerinin en çok ekmeğin sıcak ve taze olmasına dikkat ettiklerini belirtmektedir. Hanelerde görüşülen kişilerin ekmekte en çok önem verdikleri özelliğin % 4 ile ekmeği sıcak ve taze olmasıdır.Personel ve öğrenci yemekhanelerinin tercisi ekmeğin taze ve sıcak olmasını istiyor. Sıcak ve taze ekmeğe talep var. Bir işletmenin müşterilerine taze ve sıcak ekmek sunabilmesi için her saat ekmek üretmesi (çıkarması) gerekiyor. Sabah, saat 06.00’da başlayan ekmek talebi, akşam 21.00’e kadar devam ediyor. 2000 ekmek üreten bir işletme, (müşteri memnuniyetini sağlamak için) üretimi 15 saatte gerçekleştirmesi gerekiyor. Normal şartlarda 2000 ekmeği 3 saat içinde üretmek mümkündür. Üretimin zorunlu olarak uzun zamana yayılması, maliyeti % 30 civarında artırmaktadır.
En yüksek üretime sahip endüstriyel (tünel) fırınlarda günde ortalama 6.740 adet ekmek üretilmektedir.
Taş fırın veya döner fırınlarda günlük ortalama 3178 adet etmek üretilmektedir.
Ünlü mamul türünden fırınlarda günlük ortalama 2650 adet ekmek üretilmektedir.
Bazı ünlü mamuller günde ortalama 40-50 adet ekmek üretmektedir. İstanbul ekmekçilik sektöründe kapasite kullanım oranı % 39, atıl kapasite oranı % 61’dır. Endüstriyel fırınların ortalama kapasitesi :6740. Borulu/matador fırınların ortalama kapasitesi :3178. Kara/döner fırınların ortalama kapasitesi :2650. Küçük ölçekli fırın ve unlu mamullerin kapasitesi :1000. Bu rakamlar, Türkiye ortalaması, İstanbul’daki fırın yoğunluğu dikkate alındığında, Türkiye ortalamasının altında olduğu ortaya çıkmaktadır. Kapasite kullanım oranlarının düşük olması, ekmek maliyetini yüzde 50 civarında yükseltmektedir.”dedi
İsa Albayrak; tarlada 1 kilo portakal 0.45 kş. markete gelene kadar kaçınılmaz maliyetler 1.09 %10 müşterinin verdiği zarar %8 kdv, %20 işletme maliyeti, %5 kâr toplam %43 satış fiyatı 1.55 tl %244 artış olduğunun sebeblerini açıkladı.
78.nolu ,hububat bakliyat ,kuruyemiş ve kuru meyve komitesi adına Meclis üyesi Mehmet Tevfik Dinçer bakliyat hakkında geniş bilgiler verdi öneminden bahsetdi “2 milyardan fazla insanın protein kaynağı
Önemli bir diyet ürünü, Toprak ve Su kaynaklarını korumakta, İnsan beslenmesindeki Bitkisel proteinlerin %22’si, Karbonhidratların %7’si yemeklik dane baklagillerden sağlanmaktadır.”
Sorunları; Üretim istenen düzeyde ve yeterli değil. Tüketimden kayma var Yeni nesil bakliyatı unutma noktasına geldi ve Beslenme alışkanlıkları değişiyor. Sağlıklı ve dengeli beslenmede önemli bir besin kaynağı olan bakliyatın hem üretimi hem de tüketilmesi özendirilmelidir. Bununla ilgili yaklaşık son on yıldır,sektör aktörleri olarak uğraşıyoruz.bakliyat tanıtımı ile ilgili bir tanıtım filmi hazırlanmıştır. Geçen yıl Dernek olarak da hazırladığımız bir proje Kalkınma ajansı tarafından kabul görerek ve alınan destek ile yürütülmektedir. Ancak bu ve buna benzer projelerin hayat bulması için ,üretim ayağımızın mutlaka güçlendirilmesi gereklidir. Bilindiği gibi Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Organizasyonu (FAO) Roma’da gerçekleştirilen 146.Konsey toplantısında 2016 yılının ‘’Uluslar arası Bakliyat yılı ‘’ olarak ilan edilmesini kabul etti. Las wegas’ta yapılan Dünya bakliyat toplantısı CİCİL de ,İstanbul Ticaret odası meslek komitesi olarak da katılım sağladık.2016 Dünya bakliyat yılı ile ilgili çalışma ve etkinliklere de ülke bakliyatçıları olarak aktif olarak katılacağımızı ifade ettik. Arzu ve Temennimiz:2016 yılının da Ülke tarımımız ile ilgili sorunların hızla çözüldüğü ve üretkenliğimize katkı sağlamasıdır.”şeklinde açıkladı.
Sorunların çözümüne yönelik politikaları ise; “Öncelikli olarak, yemeklik baklagil üretimini artırmaya yönelik politikaların geliştirilmesi, İyi tarım uygulamaları, organik tarım vb. üretim sistemlerini baklagil yetiştiriciliğinde yaygınlaştırarak, sektörün rekabet üstünlüğünü sağlayıcı, girdi maliyetlerini azaltıcı çalışmaların yapılması, Baklagillerde hastalık ve zararlılar ile mücadeleyİ sağlamak üzere entegre ürün yönetim sistemlerinin oluşturulması ve uygulamaya geçirilmesi, Baklagillerin, hububat ve yağlı tohumlar gibi alternatif ürünlerle rekabet şansını artıracak destekleme politikalarının uygulanması, Nadas alanlarının daraltılmasına yönelik çalışmalarda, nohut ve mercimek ekiminin kontrollü olarak yapılması, Baklagillerde, sertifikalı tohum üretim ve kullanımının yaygınlaştırılması, Tohum seçiminde yüksek verimli çeşitler yanında kalite özelliklerinin de dikkate alınarak yöreye uygun çeşitlerin teşvik edilmesi, Araştırma-yayım-çiftçi bağının güçlendirilmesi, Baklagil yetiştiriciliğinde, mekanizasyon kullanımınıyaygınlaştırmak amacıyla kırsal kalkınma desteklemelerinde sektöre öncelik verilmesi, Desteklemelerde içerisinde baklagillerin de olduğu uygun bir münavebe sisteminin aranması, İşletme büyüklüğünden kaynaklanan yapısal sorunların çözümüne yönelik olarak arazi toplulaştırma çalışmalarının hızlandırılması, toplulaştırmanın tamamlandığı alanlarda parçalanmanın (miras vb.) önüne geçilmesi, Toprak verimliliğinin artırılması ve korunması yönünden önemli katkılar sağlayan baklagillerin ekim nöbetine mutlaka alınmasının teşvik edilmesi, Nohut ve mercimeğin ekim alanlarının genişletilmesi bakımından geçmişte uygulanan nadas alanlarında üretimuygulaması tekrar teşvik edilmeli.”olarak değerlendirdi
Sonuç olarak Türkiye için bakliyat sektörü, stratejik bir sektör olduğunu, Bu nedenle bu sektörün sevk ve idaresi, bölge ve ülke
sınırlarının ötesinde küresel bir vizyonla ele alınmak durumundadır, şeklinde bir kere daha altını çizdi. Kendine yeterliliği geliştirilecek, üretimi ve tüketimi artıracak politikalar ile sektörü uluslararası alanda tedarikçi konuma getirme hedefinde olması gerekdiğini vurguladı.
Son söz olarakda Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) ) Başkanı Celal Toprak bu sektör toplantının ilk ve genel özeti olduğunu halkın öğrenmesi ve bilinçlenmesi gereken çok önemli bilgilerin daha detayla komite komite toplanılarak daha geniş açılımla ele alınması gerekdiğini vurguladı. Her hafta Sürekli yapılmasına karar kılındı.
yilmazparlar@yahoo.com
DİPLOMATDAN "EXLİBRİS SERGİSİ"
Örneklerine papirüslerin korunduğu sandıkların dışına çakılan levhalar olarak rastlanan, Osmanlı dönemlerde tuğralar olarak karşımıza çıkan, en eski sanat olan exlibrisi, yıllardan beri icra eden exlibris sanatcısı Emek Gizem Meral Nişantaşı’nda Juno Sanatsal mekan olarakda hizmet veren dünya mutfaklarından seçme tatlarıyla ünlü restaurant’da kişisel sergisini açtı.
Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi, İspanyol Dili ve Edebiyatı bölümünün ardından Madrid CECO Enstitüsünde Dış Ticaret MBA’i tamamlamış olan Emek Gizem Meral İstanbul Konsolosluğu Ticaret Ateşeliğinde Dış Ticaraet Ekonomi Uzamanı olarak görevini yürütmekdedir.
Çocuk resim eğitim uzmanı ressam olan annesi Ayşe Seda Meral ile resim eğitimine başlayan, Washington Çocuk Resimleri Müzesinde bir eseri ömür boyu sergilenme hakkı kazanan ve pek çok uluslararası ödül alan sanatçı Emek Gizem Meral ile özel söyleşimizde öncelikle sanatı hakkında bilgi alıyoruz ve Exlibris anlamını tarihçesini soruyoruz. “Ex Libris, kitapseverlerin kitaplarının iç kapağına yapıştırdıkları üzerinde adlarının ve değişik konularda resimlerin yer aldığı küçük boyutlu grafik çalışmalardır. Çok uzun bir geçmişe sahip bu sanat dalı, yapıldığı döneme ait kültürel, tarihsel özellikleri günümüze taşıması nedeniyle de ilgi çekmekte, sanatçılar ve koleksiyoncular arasında önemli bir değiş tokuş objesi olarak kullanılmaktadır. Exlibrisin ise kitapsever sanatçı Emek Gizem Meral’in günümüz teknolojisini de kullanarak yapmakta olduğu kişiye özel tasarım çalışmalarını içeren otomatik kaşelerdir. Kişiye özel olarak tasarlanan Exlibrisin kaşesi, kitap sahibi tarafından kitabın iç kapağına veya uygun başka bir yerine basılır böylece kitabı ödünç alan kişiye, geri vermesi gerektiğini hatırlatır.”
Hemen aklımıza eskiden çalıntı riski bugün ise yazarın istemi dışında kayıt dışı bandrolların bir şekilde teknolojiyle yapılmasına karşı sanatcının yazara uygun özel figür içeren exlibris’in ne kadar güvenli olduğunu getiriyor.
Tarihini soruyoruz eski Türklerde "tamga" ya da bugünkü ismiyle "damga"lara Orta Asya yazıtlarında Selçuklu ve Osmanlı kütüphanelerindeki kitaplarda ve hatta Endülüs Emevilerinin kitaplarında da genellikle tipografik mülkiyet işaretlerine olarak rastlandığını öğreniyoruz.
İlk sergisinde büyük beğeni toplayan, Emek Gizem Meral günümüz teknolojisini de kullanarak yapmakta olduğu kişiye özel tasarım çalışmalarını içeren otomatik kaşelerinin manifestosunu açıklıyarak birkaç örnek veriyor. “Çağdaş Türk fotoğrafçılığının önemli ismi Murat Germen, Türkçe Cazın masalsı haliyle sadece kulağa değil kalbe de hitap eden Asena Akan,” Saksafon virtüözü İlhan Erşahin için yaptığı işlerin yanı sıra; samimi ve dürüst habercilik anlayışıyla özellikle annelerin gönlünü fetheden İsmail Küçükkaya, dost canlısı, neşeli Flamenko dansçısı ve eğitmen Manuel Reina, çok özel bir müzik adamı Burç Bora Uyan ve donanımı ile hep bir adım ötede, gençlere yol gösteren yapımcı Mehmet Çam için yaptığı nefis çalışmaları gösteriyor.
Sanatla ne zaman tanıştığını soruyoruz. Ex Libris ile lisedeyken katıldığı Kesik Köprü Gençlik kampında, Prof. Dr. Hasip Pektaş’tan aldığı serigrafi baskı dersinde tanıştığını, lise yıllarında Cezmi Orhon ve Mehmet Ali Doğan ile desen çalışmaları yaptığını, çocukluğunu Ankara Devlet Güzel Sanatlar Galerisinde, Eşref Üren, Şefik Bursalı, Osman Zeki Oral, Nuri Abaç, Tuncay Betil, Prof. Dr. Oya Kınıklı, Prof. Dr. Nazan Sönmez, Prof. Dr. Hasan Pekmezci, Prof. Dr. Vildan Çetintaş gibi Türkiye’nin önemli ve fark yaratan sanatçıları ile sohbet ederek ve eser izleyerek geçtiğini anlatıyor.
Ama ilk denemeleri Üniversite yıllarında, tutkusu olan kitapları satın alabilmek için tercümanlık ve rehberlik ile iş hayatına başladığını, İlk bale öğretmeni, rol modeli, oyuncu, yönetmen ve çok kitap okuyan Yasemin Alkaya için kişiye özel, kullanışlı ve sanatsal bir hediye hazırlamak istediğinde Ex Libris çalışmalarını otomatik kaşeye uygulama fikri doğduğunu ve 2000 yılından bu yana çalışmalarına devam etmekte olduğunu ifade etti.
Otomatik kaşeye uygulanmış çalışmalarına Exlibrisin adını vermiş ve en çok yeni okumaya başlayan çocuklar için Exlibrisin yapmayı seviyor.
İzleyici ile buluşan sergi mekanı, Nişantaşı Mim Kemal Öke caddesinde yer alan sakin bahçesi, rahat atmosferi ve yaratıcı menüsüyle günün her saati hizmet veren, Juno restaurant’ın’ ortağı Selin Günter Tümer ile ilginç bulduğumuz sanatsal hizmet vermesini soruyoruz. (İTÜ) Teknik üniverisite Endüstri ürünleri tasarım bölümü mezunu olduğunu öğrenince sanata yakınlığını öğrenmiş oluyoruz. Çeşitli sergilerle duvarlara anlam geldiğini tabloların oluşturduğu dekorun aslında sanatcıya verdiği değeri simgelediğini dile getiriyor. Menü hakkında bilgi almak istiyoruz. “Juno’nun menüsünde Juno burgerden, bonfileye, odun fırınında pişen çıtır pizzadan salatalara birçok farklı alternatif sunuyoruz. Ayrıca her sezona özel mevsimsel malzemelerden hazırlanan çeşitli lezzetler ile menümüz güncelleniyor. İç mekânda 55, zeytin ağaçlarının süslediği bahçede ise 50 kişiye hizmet verebiliyoruz. Duvarlarında her ay farklı bir sergiye ev sahipliği yapan Juno’restaurantımızda özel davet ve organizasyonlar için öğlen ve akşam yemekleri için de değişik menüler hazırlanabiliyoruz.”
"Exlibris Sergisi" 13 Şubat 2016 tarihine kadar sanatseverlere kapılarını açık tutacak.
yilmazparlar@yahoo.com
KTKD ŞEHİTLERE VEFA
Kıbrıs’lı Ebediyete intikal eden devlet büyüklerini dernek başkanlarını ve şehitleri anma günü.
KTKD Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şubesi Yönetim kurulu Ocak ayı içerisinde farklı yıllarda ebediyete intikal eden, devlet büyüklerini, şehitleri, dernek başkanları, dernek üyeleri anısına 17 Ocak 2016 günü anma toplantısı düzenledi.
Özellikle 17 ocak 2012 Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın defnedildiği gün olması toplantıyı daha anlamlı kıldı.
Düzenlenen toplantıya KTKD Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şubesi Yönetim kurulu ve tüm üyeler katıldılar.
Emekli Büyükelçi Onur Öymen’in konuk konuşmacı olduğu toplantı davetine; İstanbul Baro Genel Sekreteri Hüseyin özbek, KKTC İstanbul Başkonsolosluğu Konsolos ve Ateşeleri, Emekli Subaylar Derneği Rasim paşa, Şube Başkanı Erol Hatunoğlu, Sirkeci Gaziler Derneği Başkanı Emekli Albay Ahmet Kendigel, Kıbrıs Barış Harekatı Gazileri, Erenköy mücahitleri, VATEV vakıf üyeleri, Dernek üyeleri icabet ettiler.
KTKD İstanbul Şubesi Başkanı Zehra Bilge Eray açılış konuşmasında yönetim kurulu olarak her yıl Ocak ayı anma günü toplantısı düzenlemeye karar verdiklerini açıkladı. Eray “Toplum lideri Dr.Fazıl Küçük, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R.Denktaş, Başbakan Mustafa Çağatay, Başbakan Nejat Konuk, 27-28 ocak 1958 şehitleri, Dernek başkanları, Prof Dr. Derviş Manizade, Mustafa Konuk, Hüseyin Esendağlı,Tekin Yüksel, Av.Kaya Gülboy, Av.Nevzat Karagil, Selahattin Balcıoğlu ve pek çok isimlerin anısına bu toplantıyı düzenledik.” Diyerek davete gelen misafirlere aralarında oldukları için teşekkür etti ve konuk konuşmacı Emekli Büyükelçi Onur Öymeni takdim etti. .
Diplomat olarak uzun bir süre dış ülkelerde Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil eden,Türkiye Büyük Millet Meclisi 22. dönem İstanbul ve 23. dönem Bursa milletvekili olan Onur Öymen, Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın Diplomasi duayeni dava adamı Kıbrıs Dosyasını mükemmel bilen biri olduğunu hatırlatarak bilinmeyen anekdotları paylaştı. Kıbrıs'ta devam eden görüşmelerin perspektifini değerlendirdi. Londra ve Zürih antlaşmalarının gerisinde seyreden Kofi Annan Planı'ın Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın tarafından bakışını haklılık paylarını ve inceliklerini dile getirdi.
Toplantı yönetim kurul ve üyelerin bizzat kendilerin yaptıkları ve servis ettikleri yemek sonrası sona erdi.
yilmazparlar@yahoo.com