24 Ekim 2016 Pazartesi

2. UluslararasıMelanom Sempozyum-haber Yılmaz Parlar

Kanser tarihe karışıyor

Yeni nesil tedaviler hastaların ve  doktorların umut ışığı oldu. İmmüno onkolojik tedaviler ve ilaçlar  pek çok kanser türünde, önümüzdeki 5 ila 10 yıl içinde tümörlerle savaşta, tıbbın çok güçlü ve yeni silahları olacak.

Kısa adı AKOD Akademik Onkololoji Derneğinin  2’ncisi düzenlendiği 2. Uluslararası Katılımlı Melanom Sempozyumunda cilt kanseri ve tedavisi üzerine çalışan İsrail’den Prof. Dr. Jacob Schachter, Katar’dan Prof. Dr. Ena Wang, İtalya’dan Doç. Dr. Antonio Grimaldi’nin , kanser aşıları,, immünoterapinin hangi kanser türlerinde etkin olarak işe yaradığı, immünoterapi ile aşıya erişim gibi önemli konuları sunuldu

 22-23 Ekim tarihleri arasında İstanbul The Marmara Hotelde ’da yapıldı. Kamuyu bilgilendirmek üzere Akademik Onkoloji Derneği (AKOD) basın toplantısı düzenledi. Toplanatıya AKOD Başkanı Prof. Dr. Erdem Göker, AKOD 2. Başkanı Prof. Dr. Rüçhan Uslu ve AKOD Genel Sekreteri Doç. Dr. Burçak Karaca katıldı.

Basın toplantısında tedavisi örneklenen Yunus Emre Üstgörül’ün hikayesi ilgi odağı oldu.  Yunus Emre Dizindeki küçük bir ‘ben’in cilt kanserinin en tehlikeli türü olan ‘Malign Melanoma’ olduğunu öğrendiğini, 
1,5 yıllık zorlu bir tedavi süreci geçirdiğini, kanserli hücrelerin, çevre doku ve organlarada yayıldığını, 4’ncü evrede hastalığı yendiğini söyledi.
AKOD Genel Sekreteri Doç. Dr. Burçak Karaca, Melanomun halk arasında ‘kara bela’ olarak adlandırıldığını, genellikle benlerin üzerinde gelişen son derece kötü seyreden bir deri kanseri olduğunu belirtdi.

Doç. Dr. Burçak Karaca “Cilt kanseri, yakın zamana kadar onkoloji olarak çok çaresiz kaldığımız ve varolan tedavilerin çare olamadığı bir kanser türüydü. Son 5 yılda sistemik dediğimiz yani damar yolu ya da ağız yoluyla uygulanan tedavilerin yanısıra hastanın görünen yarasının üzerine uygulanan lokal tedaviler gibi çeşitli yöntemler bu işin seyrini tamamen değiştirdi. Bu yenilikler sayesinde hastanın yaşam kalitesi ve hayatta kalma süresi arttı, hatta çoğu kanser türlerinde son aşama olarak kabul edilen 4’ncü evrede bile hastalıktan tamamen kurtulan vakalar görülmeye başlandı ki bu kanser tedavisinde gerçekten bambaşka bir sayfanın açıldığını gösteriyor” dedi. 

Sorumuz üzerine Karaca “Maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle bazı ilaçların devlette şimdilik geri ödemesi yok. O nedenle hastaların ilacı ulaşımı konusunda bazı sıkıntılar yaşıyoruz. Uygun hastalarımıza büyük ilaç firmalarının Ar-Ge çalışmaları sayesinde, özellikle de insani erken erişim programları çerçevesinde mutlaka bunları vermeye çalışıyoruz. Bu noktada, Sağlık Bakanlığımızın bu konuda iyi niyetli olduğunu ve bir çok ülkeden daha ileri seviyede olduğumuzu belirtmek isterim. Cilt kanseri tamamen iyileşen hastam Yunus Emre Üstgörül de tedavisinde insani erken erişim programlarından yararlandı”cevabı alıyoruz. 

Elektronik Mühendisi ve Kanser Araştırmacısı Dr. İbrahim Gökçe, Tıp dünyasında uygulanan bir çok tedavi yönteminde doktorlar kadar mühendislerinde kilit rol oynadığını söyledi. Dr. İbrahim Gökçe, “Elektrokemoterapi, hücrelere elektrik alan uygulayarak hücre zarında delikler oluşturma prensibine dayanan bir tedavidir. Hastaya verilen kemoterapi ilaçları bu deliklerden hücre içine girerek bir dizi sürecin ardından kanser hücrelerini öldürür. Bu metotla hem hastaya verilen kemoterapi ilacı dozu düşürülerek hastadaki yan etkiler hissedilmeyecek bir seviyeye indirilir hem de kanserli doku çoğu vakada tamamen kanserden temizlenir. Türkiye'de bu yöntemi ilk defa pilot bölge olarak seçtiğimiz İzmir’de uyguladık. Önümüzdeki yıl bu sayı artacak” dedi.

 Prof. Dr. Erdem Göker, “İmmüno onkolojik tedaviler ve ilaçlar bugün melanoma tedavisinde yeni bir çığır açmış, ileri evrelerde dahi yaşam süresini 2-3 kat uzatmıştır. İmmüno onkolojik tedavi yaklaşımı sayesinde melanomanın yanı sıra akciğer kanseri, karaciğer kanseri gibi pek çok kanser türünde, önümüzdeki 5 ila 10 yıl içinde tümörlerle savaşta, tıbbın çok güçlü ve yeni silahları olacaktır" dedi.

AKOD 2. Başkanı Prof. Dr. Rüçhan Uslu,  ” Küba’nın geliştirdiği Akciğer Kanseri Aşısı, özel bir tedaviye cevap veren çok kısıtlı bir hasta grubunda işe yarıyor…
Bu aşı, teröpatik olarak ifade edilen tedavi edici bir aşıdır. Asla ve asla önleyici bir aşı değildir. Her hasta için kurtarıcı da değildir. Çok kısıtlı bir hasta grubunda uygulanmaktadır. Sadece Akciğer kanserinin bir alt tipinin özel bir tedaviye cevap vermiş olan grubunda işe yaramaktadır. Bu şartlara uygun hastaların aşı için Küba’ya gitmesine gerek yoktur, aşı Türkiye’ye de gelmektedir. Ancak maliyeti vardır ve devlet tarafından karşılanamamaktadır” dedi. 

Kanser derneğinin bilgilerine göre; İmmuno bağışıklık sistemini ifade eder, onkoloji kanser demektir, İmmunoonkoloji vücudun kendi bağışıklık sistemini aktive ederek kanser hücrelerini yok etmesini sağlayan tedavi yöntemleridir.

Bağışıklık sistemi, vücudun doğal savunma sistemidir. Bu sistem bizi enfeksiyonlardan, kanserden ve diğer hastalıklardan korumak amacıyla hücrelerden, dokulardan ve organlardan oluşmaktadır. Hücreler; nötrofil, monosit, lenfosit, dendritik hücreler, organ ve dokular ise; lenf bezleri, timus bezi, kemik iliği, dalak, lenf sistemi, barsak-solunum sistemi ve derideki lenfoid yapılar olarak sayılabilir.  Bağışıklık sistemini oluşturan bu hücre ve organlar birlikte muhteşem bir işbirliği içinde çalışmaktadırlar. 
İmmüno onkolojik tedavilerde vücudun kendi savunma hücrelerinden olan lenfositlerin bir alt grubu ‘T hücreleri’ kullanılır. T hücrelerinin etkinliğinin artırılmasına ‘İmmüno-Onkolojiik’ tedavi adı verilir.

Melanom bir tür cilt kanseridir. Kadınlar melanoma erkeklerden daha çok yakalanmaktadırlar. Ultraviyole ışınları, bazı kişiler melanoma yakalanma riski açısından diğerlerine göre daha fazla risk altındadırlar.
Risk faktörleri; 
Benler - Ne kadar çok ben’e sahip olanların kanser oluşma riski o kadar yüksektir.
Çok açık tenli olmak - (Daha koyu tenli kişilerin de yinede melanomaya yakalanmalarına rağmen) özellikle açık tenli ve kızıl saçlı ya da çok fazla çile sahip olan kişiler.
Güneş yanığı - Güneşten kötü şekilde yanmak, özellikle çocukluk çağında, melanom oluşma riskini arttırmaktadır.
Doğum yeri - Avustralya ve İsrail gibi sıcak bir ülkede doğmuş olan açık tenli kişilerin yaşamları boyunca melanoma yakalanma riskleri daha yüksektir. 
Güneşe maruz kalma - tatilde güneşin altında oturmak ya da evde güneş banyosu yapmak
Şezlonglar - özellikle 35 yaş öncesi şezlongta uzun süre uzanarak güneşlenmek
Güneş losyonları - güneşte çok uzun süre geçirmemekle birlikte sizi koruyabilecek güneş losyonları kullanmak
Cilt kanserlerinin denetlenmesi; Cildi düzenli olarak kontrol etme alışkanlığı kazanmak oldukça önemlidir. Eğer cildde, 4-6 hafta içinde kaybolmayan ya da önceden var olan ama gittikçe büyüyen herhangi bir anormallik fark edildiğinde  bunları kontrol ettirmek üzere doktora başvurmak.



yilmazparlar@yahoo.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder