UYAN ARTIK
“Yaşamına Sahip Çık”
Sanayi, teknoloji atıklarıyla ve plansız çarpık yapılaşma ve stratejisi geliştirilmemiş enerji ile kirlenen Ülkemizde EGD Ekonomi Gazeteciler Derneği bir kere daha çağrı yaparak sadece Ülkeye değil insanlığa “Yaşamına Sahip Çık”dedi
Başkanlığını Celal Tpprak’ın yaptığı EGD Ekonomi gazeteciler Derneği 16 Eylül 2015 Çarşamba günü İSO Meclis salonunda Küresel Isınma Kurultayın yedincisini gerçekleştirdi.
Ekonomi sektörün ve teknolojinin kaynağı enerjinin artan tüketimi karşısında tehlikeleri; düzenlenen hiperaktif ortamda geçen paneller, müzakereler, konferanslar, bilgi sunumlar arkasında çok düşünülmesi ve yapılması gereken konuları bıraktı.
Günün son saatine kadar ilginin devam ettiği, soru cevap ve katkıların olduğu kurultayda ''Yaşamına Sahip Çık! - Enerjini Geleceğe Harca'' teması işlendi.Paylaşımlar geleceğe anahtar oldu
EGD Yönetim Kurulu Başkanı Celal Toprak, konuşmasında, EGD'nin küresel ısınma kurultaylarında iklim değişikliğini bilimsel olarak tartışmaktan ziyade kamuoyunun bu konuya ilgisini çekmeyi amaçladığını söyledi.
Yaşanan iklim değişikliklerini azaltmak için yenilebilir enerji üretmek ve kullanmak gereklidir. Sosyal sistemde, enerji alanında ciddi reformlarla enerji geliştirme stratejisini uygulamak, güvenilir ve kaliteli tedarik sağlamak amacıyla enerji sektörünün en uzun vadeli kalkınma kaynağı sağlamak zorunluğundadır.
Enerji güvenliği düzenli olarak sürdürülebilir ve çevresel olmak durumundadır.
Güneş Enerjisi ve tüm yenilenebilir enerjiler son dönemde dünyanın önde gelen elektrik enerjisi yatırımları haline geldi. Tüm dünyadaki yeni elektrik üretim tesislerinin % 50’sinden fazlası güneş PV, rüzgar türbini, biyoenerji ve diğer kaynaklardan oluşmaktadır
Her ülkede tüm sektörlerin başında gelen ve ülkemizin ithalatının yüzde 70 ni teşkil eden ve her yıl tüketimi yüzde 4 artan, geleceğin başlı başına hedef sektörü enerji arkasında kirli dünya bırakan değil temiz olmalıdır.
Türkiye’de yapımına karar verilen Akkuyu ve Sinop nükleer santrallerinin yapımında devlet yurttaşlarına sormayı aklından geçirmediği gibi karşı çıkanlara da her türlü yıldırma politikası uygulamıştır.
Son 25 yılda Çernobil ve Fukuşima nükleer santrallerinde meydana gelen kazaların yarattığı sonuçlar gerçeği açıkça ortaya koymuştur. Nükleer santrallerde arıza -kaza teknik idari bir risktir ve artırılacak güvenlik tedbirleri bu riski yok etmemekte ancak arıza olasılığını aza indirebilmektedir.
Nükleer santral yapan toplumlar bu riski bilerek göze almaktadırlar. Yarın olabilecek kaza durumunda santrallardan elde ettikleri yararı belki de çocukları canları ile ödeyecek, topraklarının belli bir bölümü yaşanmaz hale gelecektir.
Kaza meydana gelmiş santralden yurtlarını kurtarmak için santralın kazadan önce topluma sağladığı yararların çok üzerinde bir bedel ödeyeceklerdir. Günümüzde genellikle nükleer santrallerin yapımına toplumlar değil devletler karar vermektedir. Devletler bu riski göze almalı mıdır? Başta Almanya ve Avusturya olmak üzere birçok batılı gelişmiş ekonomiye sahip devlet bu riski almamaya karar vermiştir. Hatta bazı devletler mevcut santrallerini süreç içerisinde kapatmayı planlamışlardır. Başta Çin, Hindistan ve Rusya olmak üzere ekonomisi gelişmekte olan ülkeler statüsündeki devletler de ekonomik gelişme adına söz konusu riskleri göze alarak nükleer santral yapımına devam etmektedirler. Nükleer santral konusunu halka sormayı seçen tüm ülkelerde halkın çoğunluğu nükleer santral yapımını reddetmiştir.
Nükleer yakıt çevrimi, uranyum madenciliğinden başlayarak, nükleer yakıtın reaktörde kullanıma hazırlanması, depolanması, yeniden işlenmesi, atığın depolanması adımlarını kapsamaktadır. Nükleer çevrimin her bir aşamasının çevreye etkileri tamamen zaralıdır.
Yok olan hava su toprak yeşillik alarm vermekdedir. Çevre bilinci zihinlere iyice yarleştirmeli aksi takdirde gelecekde çocuklarımıza ölü-cansız dünya bırakmış olacağız. Çağrıya kulak verelim. Bir kere daha UYAN ARTIK “Yaşamına Sahip Çık”
yilmazparlar@yahoo.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder