24 Temmuz 2019 Çarşamba

TÜRKBESD-sektör verileri2019-Yılmaz parlar

Koşan Sektörde Düşüyor

Beyaz eşya satışları 2019’un İlk yarısında da düştü. Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği (TÜRKBESD) Başkanı Can Dinçer, 2019 ilk 6 aylık sektör verilerini açıklamak üzere, düzenlenen basın toplantısında “ÖTV’nin kaldırılmasını ve enerji verimli ürünlere sağlanacak teşvikle sektörümüzün desteklenmesini beklemekteyiz” dedi 




Bilindiği üzere; belirli mal veya ürünler üzerinden maktu veya oransal harcama vergisi olarak alınan, özel tüketim vergisi (ÖTV) indirimi otomotiv, beyaz eşya ve mobilyada; Ticari hareketliliği sağlamak için uygulanmıştı. Beyaz eşyada ÖTV sıfırlanmıştı. 


23 Temmuz 2019 Salı günü Elmadağ Divan Hotelde gerçekleşen, Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneğinin (TÜRKBESD) basın toplantısına,  TÜRKBESD Yönetim Kurulu Başkanı, Arçelik Türkiye Genel Müdürü Can Dinçer, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, BSH Ev Aletleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. Satış Direktörü İhsan Kara, Yönetim Kurulu Üyesi, Vestel Beyaz Eşya Sanayi ve Ticaret A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı  Mehmet Yavuz, Yönetim Kurulu Üyesi, Fatih Özkadı, TÜRKBESD Genel Sekreteri  Ayşe Keskinkılıç katıldılar. 


Gerek Dünya gerekse ülkemize baktığımızda; Yıllarca süren güçlü karlara rağmen, beyaz eşya piyasası çarpıcı bir değişim geçiriyor. Sonuç olarak, sektördeki oyuncular, özellikle orta ölçekli şirketler, büyük zorluklarla karşı karşıya kalmaktadır. Bunun yerine, özellikle küçük marka Avrupalı ​​üreticiler için rekabet dalgası büyüyor. Bu firmalar doymuş pazarlarda düşen marjlarla mücadele ederken, Ar-Ge bütçeleri, iç pazarlarındaki güçlü büyüme ve stratejik kazanımlar sayesinde pozisyonlarını önemli ölçüde artırabiliyorlar. En büyük 10 tedarikçinin çoğunluğu Çin ve Koreli zaten küresel pazarın yüzde 63'üne hâkimler. 


Başarıya giden yol haritasında, yarına giden yol aslında, bugün. Zamanımızın karmaşıklığı içinde, tüm dikkatimizi gerektiren çok yönlü arayışlar içinde, sadece kısa vadeye odaklanmada sorun, gelecek için tamamen hazırlıksız bırakıyor. Uzun vadeli odaklanma, kısa vadede tehditlerin yanı sıra fırsatların olduğu anlamına gelmektedir. Her ikisini de yapmanın büyülü yolu ararken daha geniş ufuklara gözler bakarken, şimdiki zamanın karmaşıklıklarını yönetmek, ekonomiyi gelecek fırtınalara hazırlamak için stratejiler geliştirmek, büyük firmaların büyüme hızını hızlandırmak şart olduğudur. Perde arkasına bakmak gerektiğini düşünmekteyiz.


TÜRKBESD Başkanı Can Dinçer, OECD’nin Türkiye ekonomisi için yüzde 2,6 küçülme öngördüğünü, 2020 yılından itibaren ise yeniden büyüme trendine geçmesini beklendiğini, iç satışlarında geçen yıl başlayan daralmanın 2019’un ilk yarısında da yavaşlayarak devam ettiğini, Ocak-Haziran 2019 döneminde 6 ana üründe iç satışların adet bazında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 9 azaldığını, üretim aynı seviyeyi korurken ihracat yüzde 1 oranında arttığını söyledi.  




Dinçer, “Türkiye ekonomisindeki daralmaya paralel olarak iç pazarda beyaz eşya satışları da ilk yarı yılda bir önceki yıl aynı döneme göre azaldı. Tahminlerimiz 2020 yılından itibaren ekonominin büyüme trendine girerek 2021’de  satışlarımızın  tekrar ivme kazancağı yönündedir.”Dünya Beyaz Eşya pazarının 213 milyar dolar büyüklüğünde olduğunu hatırlatarak, Çin’den sonra ikinci büyük üretim üssü olan Türkiye’nin ihracatının 22,1 milyon adet seviyesinde olduğunu belirten, Dinçer,  “Türkiye Beyaz Eşya sektörü AR-GE, patent, uluslararası marka yönetimi, tedarik zinciri yönetimi anlamında da ülke ortalamasının üzerindedir. 11. Kalkınma Planı ile bu yönde bir irade ortaya koymuştur. Gelişmeler hassasiyetle takip edilmektedir.” Açıklamalarında bulundu. 


Üretiminin 75’ini ihraç eden Türkiye Beyaz Eşya sektörünün, iç pazar daralırken bu sayede ayakta kalmayı başardığını aktaran Dinçer, “Beyaz eşya sektörü net dış ticaret fazlası veren bir sektör. Ülkemizin cari açığına olumlu katkı yapıyor.” şeklinde özetle rakamsal değerlerle uzun sunum yaptı. 


Kanımızca sektörün Başarılı bir geleceğinin iki temel gereksinimi bağlantı ve tüketici pazarlaması. Bağlantı, müşteri için başka bir özellikten çok daha fazlasıdır; aynı zamanda üreticiler için önemli ve yeni bir bilgi kaynağıdır. Aldıkları veriler, müşterilerle daha derin bir anlayış ve daha yakın etkileşimi teşvik edebilir. Sonuç, yeni iş modelleri ve gelir kaynakları için cazip fırsatlar getirir. Teşviklerle sektörü canlı tutmak şart.


yilmazparlar@yahoo.com 


14 Temmuz 2019 Pazar

Fransa bağımsızlık günü -Temmuz 2019-Yılmaz Parlar

Yaşasın Fransa–Yaşasın Türkiye

Fransa bağımsızlık günü ve Fransa- Türkiye Türk Dostluğu


Fransa’nın 14 Temmuz Bağımsızlık gün kutlamaları kapsamında Fransa’nın Türkiye Büyük Elçisi Charles Fries “Yaşasın Fransa–Yaşasın Türkiye- Türk Dostluğu” sözleriyle noktaladığı konuşmasında; “Aynı zorlu konularla karşı karşıya bulunduğumuzdan birlikde yakinen çalışmaya gerçekden her zamankinden daha çok ihtiyaç duymaktayız.”dedi



Fransa’nın 14 Temmuz Bağımsızlık gün kutlamaları kapsamında, İstanbul Fransız Saray’da Fransa’nın İstanbul Başkonsolosu Bertrand Bushwalter eşi Sülün Akyurt Bushwalter ev sahipliüinde, Türkiye Büyük elçisi Charles Fries ve eşi Helene Fries katılımıyla, resepsiyon gerçekleştirildi.


Resepsiyona yabancı Elçiler, Konsoloslar konsolos temsilcileri, Din Temsilcileri, siyaset, iş, sanat dünyasının önde gelen isimleri, akademisyenler, yüksek rütbeli yerli yabancı subaylar, elit çok sayıda seçkin davetli katıldı.



İki ülkenin Milli marşları çalınmasının ardından, 

Fransa’nın İstanbul Başkonsolosu Bertrand Bushwalter yaptığı konuşmasında “Fransa’nın Türkiye Büyük elçisi Charles Fries ve eşi Helene Fries ile sizleri burada eşim ve ben ağırlamakdan mutluluk duyuyoruz.” Dedi. İstanbul’un gücünün ve enerjisinin çeşitlilikden ve farklılıklardan kaynaklandığı ima eden sözleriyle iki ülkenin ekonomik, sosyal, kültürel ilişkilerini açıkladı. 

Türkiye'nin Fransa için vazgeçilmez ve önemli stratejik bir ortak olduğunu her platformda dile getiren, Fransa’nın Türkiye Büyük elçisi Charles Fries “Bu resepsiyon her yıl olduğu gibi Fransa’yı Türkiye’ye ve Napolyon’un “Eğer dünya tek bir ülke olsaydı, başkenti İstanbul olurdu”dediği bu efsane şehir İstanbul’a bağlayan ilişkilerin çok uzun geçmişini gücünü ve zenginliğini kutlamak için vesiledir.” sözleriyle İstanbul’a verilen değeri dile getirdi.


Büyük elçi Fries“Türkiye’nin Fransa için ne denli bir müttefik ve elzem bir stratejik ortak olduğunu hatırlatmak isterim. En son Osaka’da G -20 zirvesi marjında bir araya gelen Cumhurbaşkanlarımızın 2017 yılından bu yana kurdukları düzenli yoğun ve açık sözlü diyaloğun nedeni budur. Geçtiğimiz ay Fransa Dışişleri Bakan’ın Ankara’ya yaptığı ziyaretin de göstermiş olduğu gibi hükümetlerimiz arasındaki mütemadi teatilerin de anlamı budur.”şeklinde stratejik ortaklığı vurguladı.




Elçi Charles Fries “Aynı zorlu konularla karşı karşıya bulunduğumuzdan birlikde yakinen çalışmaya gerçekden her zamankinden daha çok ihtiyaç duymaktayız. Ortak güvenliğimizi daha iyi bir şekilde sağlamak ve terörizme karşı durmaksızın mücadele etmek için Suriye’de siyasi bir çözümün ortaya çıkmasını desteklemek ve daha genel anlamda yakın ve Ortadoğu’nun içinde bulunduğu muhtelif gerginlikleri azaltmak için. Avrupa’ya yönelik göç akışlarını kontrol altında tutmaya devam etmek ve Türkiye ile birlikde bunun yükünü daha iyi paylaşmak için. Ve son olarak, Fransız şirketlerinin, hala hatıra saylır bir gelişme potansiyeline sahip bir Pazar olan Türkiye’deki mevcudiyetlerini ileriye taşıma ve Fransa’ya daha çok yatırımcı çekme iradesiyle ülkelerimiz arasındaki ekonomik ortaklıkları pekiştirmek için.”  Stratejik ortakık ilişkilerin önde gelen maddelerin nedenlerini sıraladı.


Fries “Hepimizin malumu Türkiye son yıllarda, istikrarı ve güvenliği açısından oldukça zor sınamalardan geçti. Son seçimler aynı zamanda bu ülkedeki demokrasinin gücünü ve canlılığını ortaya koymuştur. Bu bağlamda Fransa’nın Avrupa’ya çıpalanmasını pekiştiren tüm siyasi, ekonomik ve sosyal reformları ve bu ülkede demokratik değerlerin ve hukuk devletinin daha ileri taşınmasını sağlayan tüm gayretleri desteklemek üzere Türkiye’nin yanında olmaya devam edeceğini bu akşam bir kez daha ifade etmek isterim.” Dostluk iyi niyetini belirtdi.


Fransa’nın Türkiye Büyük elçisi Charles Fries geceye iştirak eden tüm yurtdaşlarını en kalbi duygularla selamlamak istediğini belirterek, “Hepiniz kendi faaliyet alanlarınızda, Fransa ve Türkiye arasındaki bu güzel ilişkiye her gün katkı sağlayan aktörler, ülkelerimiz arasında var plan çok güçlü insani bağların canlı örneklerisiniz. Bu sebeple sizlere teşekkürü bir borç biliriz.” Dedi ve

kutlamalara destek veren çok sayıdaki şirketlere, sponsorlara, resepsiyonu düzenleyen Büyükelçilik ve Konsolosluk çalışanlarına şükranlarını sundu.



İstanbul Ermeni Patrikhanesinin kaymakamı Episkopos Sahak Maşalyan’dan, Patrik Mutafyan'ın ölümünden sonra işlemeye başlayan patrik seçimleri hakkında bilgiler aldık.

Türkiye İstanbul SKAL Kulübü yönetim Kurul üyeleri Genel Sekreter Can Arinel ve Selma Tatar’dan Fransa Türkiye turizmi üzerine sohbet sürdürdük. Seyahat acentalarıyla yoğunlukla Fransa’dan turist gruplarını getiren Can Arinel ve Selma Tatar yine Fransız Kültür Merkezi Yönetici Asistanı Saadet Ersin’e grupların artacağı söylediler.  SKAL Kulübü yönetim Kurul üyesi Genel Sekreter Can Arinel istanbul’da yapılacak kongre için anlaşmalarını tamamladığını söyledi.

Tüm gece boyunca müzik dans eşliğinde davetliler lezzetli fransız mutfağın özelliğini taşıyan yemekleri, içecekleri tadarak keyifli saatler geçirdiler


Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın verilerine göre geçen yıl Türkiye’yi 46,11 milyon kişi ziyaret ederken söz konusu rakam İstanbul için 12 milyon 355 bin 122’ydi. 2018’de Türkiye’ye gelen turistler 29,51 milyar dolarlık harcama yapmıştı.

Fransa'dan gelen turist sayısı artarak yaklaşık 580 bin civarında. Fransızlar kültür turizmine, doğa yürüyüşlerine ve gastronomiye önem veren bir turist profiline sahiptir.
Türkiye'de bulunan yaklaşık  500 civarında Fransız şirketin yaklaşık 100 binden fazla istihdam sağlamaya devam etmektedir.Türkiye ve Fransa arasındaki mevcut yaklaşık 14-15  milyar dolarlık ticaret hacmin hedefi 20 milyar dolar.   

yilmazparlar@yahoo.com


13 Temmuz 2019 Cumartesi

Ekonomi Gazetecileri Derneği ve Enerji Verimliliği Derneği- Enerjini Topla Türkiye-Yılmaz Parlar

Enerjini Topla Türkiye

Ekonomi Gazetecileri Derneği ve Enerji Verimliliği Derneği 10 Temmuz 2019 Çarşamba günü Enerji Verimliliği ve Farkındalığın Artırılması amacında “Enerjini Topla Türkiye”

 konulu toplantısı Enerji Verimliliği Derneği’nin Kandilli’deki Genel Merkez binasında yapıldı.



Toplantıya, Ekonomi Gazetecileri Derneği Başkanı Celal Toprak, Enerji Verimliliği Derneği Yönetim Kurul Başkanı Murat Kalsın ve Enerji Verimliliği Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Bilal Aslan, Ekonomi yazarlar, Akademisyenler STK temsilcileri ve katıldı. 


 Hiperaktif geçen Toplantıda sunum, soru-cevap özetinde;


Türkiye enerji tüketiminin büyük kısmını teşkil eden sanayi kesiminde döngü devam ederken, endüstriyel verimliliğe bağlı olan duyarlı ekonomi gazetecilerin farkındalığa dikkat çekmesi için sürdürülebilir bir enerji geleceği etrafında birbirine örülmüş konular dile getirildi.


Enerji verimliliği, sürdürülebilir bir küresel enerji sisteminin ilk yakıtıdır. Çevresel ve sosyal faydalar sağlarken iklim değişikliğini azaltabilir, enerji güvenliğini artırabilir ve ekonomileri büyütebilir. Enerji verimliliği konusundaki eylemi arttırmak politika yapıcılar ve paydaşlarla birlikte çalışmak gerekliği aktarıldı.


Endüstriyel verimliliğin sürdürülebilir bir gelecek inşa etmede ayrılmaz bir rol oynamaktadır. Bilinçlendirilmiş insanlar, akıllı politikalarla sağlam bir temel çizerek ve yeni süreçler ve tasarımlar ile zorlukları ele alarak, yolculuğu hızlandıracak önlemleri almaları sağlanabilir. 


Akıllı binalar, yeni ve güçlü bir rekabet avantajı kaynağıdır. Akıllı kontrol, güvenlik ve enerji yönetimi sistemleri sayesinde fabrikalara ve ofislere, içlerinde bulunan endüstrileri daha iyi desteklemelerine, okullara ve hastanelere daha fazla etkiye sahip olmalarına yardımcı olunabilir.  


Enerji talebindeki büyüme ile enerji verimliliği geride bırakılıyor, ancak daha verimli bir dünya mümkün.



 

Küresel enerji talebi, her yıl yaklaşık % 2 oranında artmaya devam ediyor.
Güçlü ekonomik büyümenin yol açtığı enerji talebini artıran güçler, enerji verimliliği konusundaki ilerlemeyi geride bıraktı. Sonuç olarak, enerji yoğunluğu - GSYİH birimi başına birincil enerji kullanımı iyileşme oranı artırmak hedefli çalışmalara odaklanmak.

Binalarda yaşam standardının ve hizmet kalitesinin düşmesine ve sanayi işletmelerinde üretim kalitesi ve miktarının azalmasına yol açmadan, birim başına ya da ürün başına enerji tüketiminde azalmayı sağlamak. 




Enerji verimliliği politikaları, Enerji tasarrufu ve verimliliği, ekonomik büyüme ve sosyal kalkınma hedeflerinin sürdürülebilirliği, toplam sera gazı emisyonunun azaltılması, 2023 ulusal strateji hedeflerinde enerji talebin güvenliğini sağlamak, dışa bağımlılık risklerini azaltmak, çevreyi korumak ve iklim değişikliğine karşı mücadelenin verimliliğini artırmak gibi enerji politikalarının en önemli bileşenleri dile getirldi.  


Enerji verimliliği çalışmaları ile Türkiye'nin enerji yoğunluğunun milli gelir başına tüketilen enerjinin 2023 yılına kadar % 20'ye düşürülmesi hedeflendiği hatırlatıldı.


Yayınlanan, Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planında binalar ve hizmetler, enerji, ulaştırma, endüstri ve teknoloji, tarım ve kesişen alanlar olmak üzere kategoriler altında tanımlanan elliden fazla eylemi içerdiği söylendi. 

Beklenen enerji tasarrufu 2023 yılına kadar 10,9 milyar ABD doları yatırım yapıldığında 2033 yılına kadar beklenen tasarruf 30,2 milyar ABD dolar olacağı vurgulandı.
yilmazparlar@yahoo.com

10 Temmuz 2019 Çarşamba

ViaPort Marina-ViaSea Aquapark-Yılmaz Parlar

ViaSea Neden Harika 

Dünya'nın En Güzel Şehri İstanbul Tuzla’da “ViaPort Marina” bünyesinde bulunan ViaSea Aquapark dünya standartlarında yeni cazibe merkezleri ve deneyimlerin yanı sıra inanılmaz bir mevsimsel etkinlik dizisi.




Turizmin her yıl 1,2 milyardan fazla insanı uluslararası sınırlara ulaştırmak için güçlendiği ve geliştiği her köşesinde faaliyet gösteren bir sektöre dayandığı sanayi sistemin de rotasını işlettiğine ve değiştirilmesi gerektiği yeni trendlerle cazibe merkezine dönüşümü hızlandıran turizm segmenti.




Turizm endüstri tarafından epiteli ile kutsanmış vizyoner gibi nihai eğlenme barınağı, bazı temel dinamikleri şekillendiren duyu üreticisi, iletişimci katalizör.


Yakın zamana kadar turizme iyi hizmet veren eski bir endüstriyel modelden yeni, daha ekolojik daha fayda sağlayan sağlam bir modele geçiş, birden fazla neslin ortaya çıkması gereken dev bir dönüşümü içermektedir.




Bilinçli yatırımcılar, klasik güneş kum deniz üçlüsüne su bazlı tüm eğlence etkinliklerini mevcut kılan önemli eşsiz aktiviteleri ile konuklarını mükemmel dinlendirme ve eğlendirmeyi hissettiren girişimleriyle ön plana çıkdılar.




ViaPort Marina” bünyesinde bulunan ViaSea Aquapark’da önce “eğlenceli” zihin setini açın. Tatilin dinlenme olduğunu unutmayın. Günlük hayatlarımızdan uzaklaşmak için seyahat ediyoruz, ama aynı zamanda bir tür araştırma yapabileceğiniz üniterle dünya balık faunasını görün.




En üst düzeyde, neşe, canlılık, uyum, esneklik ve yaratıcılık ifade eden ViaSea Aquapark’da Hawaii dans showlar, su sporları, köpüklerle dans, dalgalı havuzda bir dalga yakalamak ve daha pek çok etkinliğin fazlası var. Çocukların her şeye dokunmaları, aktif olarak kullanmaları teşvik edilirken, Yetişkinlerin de bir eğlence programları var. Yetişkinlere adrenalin veren birçok aktivite mevcut. Herkes mutlu.Yaz sıcaklığını yenin serinlemek için su parkın tadını çıkarın.




Deniz mutluluğu, sıcak bir günde devamlı serinliyeceğiniz aktiviteler, animasyonlar, yazın tatlı tadını çıkarmak için, su güzellikleriyle dolu.Eğlenmek için sadece su asla yetmez! Tüm aile için tesisler ve aktivitelerle tamamlanmış olan Tuzla Via Sea Aquapark su parkları, keyif almanız için hayal harikalar diyarı gibidir. su parkı size gün boyunca zevkli ve eğlenceli bir atmosfer sunuyor ve tatil eğlencenizi ikiye katlıyor.





Alternatif ve fantastik gerçekler yaratan  su gücünden ilham alan heyecan verici, doğanın bütünlüğünü koruyan, cazibe merkezinde ünite tesisleri deneyimleyin. Su kaynaklarının egzotik keyfini ve  Şovları aile dostu gösterilerin ve sunumların tadını çıkarın.




ViaPort Marina dolayısıyla ViaSea Aquapark’n tur operatörlüğünü yapan MK Travel Yönetim Kurul Başkanı Muammer Kaya tüm ailesiyle haftanın yarısından fazlasını geçirdiğini Aquapark için inanılmaz ilgi olduğunu söylüyor. İnsanların sadece denize havuza girmelerin yanı sıra değişik heyacan verici eğlenceli neşeli aynı zamanda spor yapabildiği aktiviteler aradığını söylüyor. Korsan adası Gemi önünde tüm aileyi görüntülüyoruz.


MK Travel acentadan alınan biletlerle günde farklı saatlerde, üç sefer, Taksim’den hareket eden kara transferi ve Yeni kapı!dan her gün saat 11 00 de hareket eden İDO deniz otobüsü ile Tuzla’ya  ücretsiz gidebiliyorsunuz.


yilmazparlar@yahoo.com


5 Temmuz 2019 Cuma

Etiyopya Mutfağı-Habesha Restaurant-Yılmaz Parlar

İstanbul’daki Afrika

Gastronomi ve Eğlence Turizmi 


Muhteşem Masa, Sağlığa çok yararlı glutensiz yiyecekler, bedeni ruhu çoşturan müzik, kardiyovasküler sistemin verimliliğini, kanın oksijenlenmesini artıran aerobik egzersiz tarzındaki tüm hücrelerin birlikde yaptığı dans.

Yeşilçam sinema oyuncusunun Turizmci oğlu

Türk sinemasının yükünü çeken, Yeşilçam’ın unutulmaz, değerli karakter oyuncularımızdan Kudret Karadağ’ın, Beyoğlu film setlerde büyüyen oğlu Can Korudağ turizme hizmet veriyor.
Tüm hayatının geçdiği Beyoğlu’nun eğlence mekanlarında tecrübe kazanan Can Korudağ, Dünya gecelerindeki en popüler mekanlarda kültürünü canlı dinamik tutarak birikimli değerli turizmci olarak Beyoğlu-Galatasaray’da Habesha Restaurant ile özellikle Amerika, Avrupa ülkeleri başda olmak üzere yabancı turistlerden ülkeye döviz kazandırıyor.

Habesha Restaurant, Afrika'ya binlerce mil seyahat etmeden, size ilk ve tek otantik Etiyopya Mutfağını burada en iyi şekilde sunuyor.


Afrika yemekleri sahnesi Etiyopya mutfağının merkezlerini oluşturuyor ve mükemmel örnekleri arasında unutulmaz tatlar deneyimliyorsunuz.

Tarifler doğruca Anne kalbinden geliyor. Yemeklerin içine sevgi katıyorlar.
Geleneksel olarak, tüm mezeler, payetlerden oluşan yuvarlak bir Etiyopya masası etrafında toplanarak özel dokumalı sepet Mesob içinde yemekleri masa arkadaşlarınızla paylaşmaya imkan veren geniş bir yuvarlak tepside servis ediliyor.



Can Korudağ, Etiyopya yemekleri Çoğunlukla komşu kültürlerden ayrı olarak evrimleşmiş olan mutfak. Hem Sahra altı Afrika'da bulunan standart yemeklerden hem de Kuzey Afrika'nın Orta Doğu temellerinden farklı olduğunu söylüyor. 


Can Korudağ’dan aldığımız bilgilere göre Etiyopya'da çeşitli et, tavuk, kuzu, balık ve ithal bitki ve baharatlarla birlikte sebze yemekleri ile en popüler yemekler olarak seçiliyor. Etiyopya yemeklerinin çoğu hem et hem de sebze yemeklerine şaşırtıcı tatlar getiren organik egzotik baharatlarla yavaşça pişirilen bir güveç ve taze pişmiş sote yemekler biçimindedir. Etiyopya yemekleri geleneksel olarak parmaklarla Injera'nın (Etiyopya yassı ekmeği) bir kısmını koparak ve yiyecekler onunla kepçe edilerek yeniyor.

Korudağ “Injera dünyanın en küçük tanesi olan endemik bir taneden yapılan tef unu su ile karıştırılır ve pişirilmeden önce üç gün fermente edilir. Injera doğal olarak glütensiz, lif, demir ve protein bakımından çok zengindir. Karbonhidrat bakımından düşük olduğu bilinmektedir.

Tef Etiyopya ve Eritre'de bulunan ilk yerli bitkilerden biridir. Üretimi yalnızca yeterli yağış alan alanlarla sınırlıdır, bu yüzden çoğu Afrika hanesi için nispeten pahalıdır.” Şeklinde otantik injera’yı ayrı bir yere koyuyor



Herhangi bir yemeğin en temel bileşeni ekmek olduğu için bu kültürlerde yemek sürecinin merkezinde yer almaktadır

İnjera krep görünümünde benzersiz gözenekli ve hafif süngerimsi dokusu olan üst kısmı, güveç ve sosları toplamak için ideal kılan çok sayıda gözenek geliştirirken, tabanı pürüzsüzdür.

Etiyopya'nın ünlü baharatlı tavuk yahnisi Doro Wat, veya dana eti versiyonu olan Sega Wat türünde sağlığa çok yararlı baharatlardan elde edilen soslu birbirinden lezzetli çok zengin mutfağa sahipdir.


Korudağ “Etiyopya yemeklerinin çok sağlıklı olduğu bilinmektedir. Yemeklerimiz bitkisel yağ ve ithal organik bitki ve baharatlarla hazırlamak için taze sebze ve onaylı et kullanılıyoruz. Konserve, işlenmiş veya donmuş ürünler kullanılmıyoruz.” dedi



Kahve; Etiyopya, Arabica  kahve çekirdeğinin orijinal evi olduğunu iddia ediliyor. 

Yodet Dimesse, özel kahveyi hazırlarken, keçi çobanı ile ilgili efsane anlatıyor. 
“Keçi çobanı keçilerinin heyecanlandığını ve neredeyse arka ayakları üzerinde dans ettiklerini keşfettikten sonra, kahve bitkisinin parlak kırmızı meyvelerle asılan birkaç kıvrılmış dalını fark ediyor. Meyveleri kendiside deniyor. Keşişlere söylüyor. Rahipler, günahkâr ilacı olarak kahveyi alevlere fırlatıyorlar. Kısa bir süre sonar, herkesin aşina olduğu, kokudan sonra gelen bir eylem, fasulyeleri eziyorlar, onları ateşten çıkarıyorlar ve uyarıcı maddeyi kaynar suda damıtıyorlar. Bütün gece oturduktan sonra, kutsal ibadetlerine yenilenmiş bir enerji buluyorlar.” Bir kaç efsane daha olduğunu söylüyor.

Yodet Dimesse, mangalda özel kömür üzerinde tavada taze kahveyi kavurdukdan sonra bir kaç damıtma işleminden geçiriyor inanılmaz kahve zevkini tatdırıyor.




Müzik; Doğal yemeklerden kahveden sona başlayan, Baş döndürücü güzellikde çoşkulu, her bir tarafınızın eşlik etdiği doğal, yaratıcı müzikleriyle tanışıyorsunuz.

Dans grubu her gece bir kabile dansın show’unu yapıyorlar.

Renkli uzun atkılar, aynı uzunlukda kemerli elbiseler giyen, yüzlerinde kocaman gülümsemeli bayanlar showlarına başlıyor. Dans tarzı belden, omuzlara ve kafayla bütünlük sağlayarak,figürlerini sıralıyorlar. Hünerli ritmik hareketlerle sihirbazlar gibiler. 

Etiyopya'nın farklı kabilelerce müziğin farklı stilleri ile aynı şekilde ilişkili danslarınında farklı olduğunu öğreniyoruz.

Galatasaray Beyoğlu Ekrem Tur Sokakdaki, Kadir Bozkurt’un menagerliğini Yodet Dimesse’nin Etiyopya koordinatörlüğünü yaptığı, iş adamı Can Korudağ’a ait Habesha Restaurant’da sağlığa yararlı geleneksel Etiyopyalı Harika yemeklerin, kahvenin, kültürlerin, müziğin ve dansın tadını çıkarın. MK Travel Direktörü Hülya Kurmuş, tam not vererek Habesha Restaurant'a acenta olarak gönül rahatlığı ile grup göndereceklerini açıkladı.


yilmazparlar@yahoo.com


İMEAK Deniz Ticaret Odası yönetimi, Ekonomi Gazeteciler Derneği (EGD) Toplantı-Yılmaz Parlar



İMEAK TAM YOL İLERİ

İMEAK Deniz Ticaret Odası yönetimi, Ekonomi Gazeteciler Derneği (EGD) 03 Temmuz 2019 Çarşamba günü bir araya geldi. İMEAK Yönetim kurul Başkanı Tamer Kıran yaptığı sunumda çizdiği tabloyla içimiz ısındı. Üç tarafı deniz olan ülkemizin her konuda denizcilik tabiriyle tam yol ilerlediğini söyledi.

Başkanlığını Celal Toprak’ın yaptığı Ekonomi Gazeteciler Derneği üyelerini, Yönetim kurul Başkanlığını Tamer Kıran’ın Yaptığı İMEAK Deniz Ticaret Odasının, bilgilendirme amaçlı toplantısında; Başkan’ın sunumu sonrasında zihinde kalan soru cevap şeklinde gelişen hiperaktif bir atmosferde gerçekleşti.



EGD Başkanı Celal Toprak’ın toplantı amacını bildiren kısa açılış konuşma sonrası İMEAK Yönetim kurul Başkanı Tamer Kıran geniş kapsamlı bir sunum yaptı.

26 Ağustos 1982'de İstanbul Deniz Ticaret Odası olarak kurulan ve daha sonra faaliyet alanı Marmara Denizi Bölgesi, Türkiye'nin Ege kıyısı ve Akdeniz kıyısı bölgelerini ve nihayet ülkenin Karadeniz kıyısını kapsayacak şekilde genişletilen İstanbul ve Marmara, Ege, Akdeniz, Karadeniz Bölgeleri Deniz Ticaret Odası, Türk deniz ticaret sektörünün en önemli bir meslek kuruluşu olduğunu söyleyerek konuşmasına başlayan Tamer Kıran üyeleri temsilcileri hakkında bilgi verdi.
Günümüzde dünya ticaretinin %83’ü deniz taşımacılığı ile gerçekleştirildiğini, 150'den fazla ülkeye kayıtlı bulunan her milletten bir milyondan fazla denizcinin çalıştığı, 50.000'den fazla gemi ile yapıldığını söyledi.






Başkan Taner Kıran sunum özeti;

“2019 Ocak ayı verilerine göre, Uluslararası Ticarette kullanılan 1000 groston ve üzeri gemilerden oluşan ve toplam dünya ticaretinin %83’ünü gerçekleştiren Dünya Filosu yaklaşık 1,9 milyar DWT’dir.

Türk Filosu ise 28,5 milyon DWT toplam kapasitesi ile Dünya Filosu Listesinde 15. Sırada yer almaktadır.(Yabancı bayrak oranları: Türkiye:% 76, Yunanistan:% 82, Çin:% 68, Japonya:% 85, Almanya %91, ABD:% 91, Rusya:% 68)

Türkiye’nin dış ticaret yüklerinin % 89’u deniz yoluyla taşınmaktadır. Bu oranı taşınan yükün değeri olarak ifade etmek gerekirse; ihracat ve ithalat hacmimizin % 61’i (yaklaşık 238 Milyar Dolar) deniz yoluyla gerçekleştirilmektedir.” Açıklamalarında bulundu.

Söz konusu taşımanın % 11’i Türk Bayraklı gemilerimiz ile yapılmaktadır.

Denizciliğimizin ekonomik büyüklüğü Gelirler İdaresi Başkanlığı verilerine göre,                    2019 itibariyle 17,5 Milyar doları aşmıştır.

Türk denizcilik sektörünün milli gelire katkısının 20-22 milyar dolar civarındadır.

Toplam 8333 km uzunluğundaki sahil şeridinde toplam 180 adet liman bulunmaktadır. Bu limanlardan 21 tanesi devlet, 22 tanesi de belediyeler tarafından işletilmekte olup 137 tanesi de özel işletmelerdir.

2018 yılında, Türk Limanlarda toplam 460 milyon ton yük elleçlenmiştir. Bunun 60 milyon tonu Kabotaj Taşımacılığı, 70 milyon tonu Transit Taşımacılık ve 330 milyon tonu da İthalat ve İhracat Taşımacılığıdır.

Türkiye’de Gemi İnşa Sanayi

Türk Gemi İnşa Sanayisi ülkenin en hızlı gelişen sanayilerinden bir tanesidir. Türkiye’de 2019 itibariyle 78 adet faal tersane bulunmaktadır.

Gemi inşa kapasitemiz bugün itibariyle 4,44 Milyon DWT’a ulaşmıştır.

Tersanelerimizde 2018 yılında, 72.743 DWT tonluk 12 gemi inşa edildi edildi.

Türkiye, Şubat 2019 verilerine göre adet bazında çoğu römorkör olmak üzere 150 gemi ile dünya gemi siparişi sıralamasında 4. sırada yer almaktadır. (Çin: 1626 gemi, Japonya:626 gemi, G.Kore:454 gemi)

Türkiye’nin Norveç’e yönelik 600 milyon dolarlık ihracatının %50’si gemi inşasıdır. 

Diğer yandan Türkiye, Savunma Sanayi alanında öne çıkan ülkeler arasında yer almaktadır. Günümüzde Türk Sivil Tersanelerinde, genellikle ulusal teknoloji ile Türk Deniz Kuvvetleri için çeşitli tipte ve tonajda askeri gemi inşa edilmektedir. Bazı askeri ve sahil güvenlik gemileri ile askeri deniz donanımları diğer ülkelere ihraç edilmektedir.



Bu ihracatımız 2018 yılında 990,5 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.

Ayrıca Dünya’da marka haline gelmiş yat inşa sektörüne sahibiz. Türkiye, 2019 yılı süper yat inşa projelerine göre, 3000 metre toplam uzunluk ve 41.553 toplam gros tonaj ile süper yat inşa dünya sıralamasında da 4. Sırada yer almaktadır. (İtalya: 13.842 mt., Hollanda:4.667 mt., İngiltere:3.126 mt.)

Gemi Sökümü Ve Geri Dönüşümü

Aliağa Gemi Söküm Tesisleri, dünya çapında çevre dostu tesisler olarak anılmaktadır.

Gemi Bakım Ve Onarımı

2018 yılında, Türk tersanelerinde, 22 milyon DWT ton bakım ve onarım işlemi ile 600 milyon dolar tutarında ihracat gerçekleştirilmiştir

Deniz Turizmi
Deniz Turizmi Gelirleri, Deniz Turizmi, Toplam Turizm Döviz Girdilerinin %20’sini oluşturmaktadır. Bu hesapla Deniz Turizmi Gelirleri 2018 yılında 5,9 milyar ABD Doları olduğunu tahmin ediyoruz.

Yine deniz turizmimizin en önemli aktörlerinden biri olan marinacılık konusunda;
Yat Limanlarımızın Bağlama Kapasiteleri 2019 yılı itibariyle toplam 83 adet yat bağlama yeri bulunmaktadır. Bunların 41 adedi Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan Belgeli Yat Limanı olup, diğer 42 yat bağlama yeri ise Belediye ruhsatı ile işletilen rıhtım, iskelelerdir. Toplam yat bağlama kapasitemiz 27.360 adettir.

Kurvaziyer Turizmi

2018 yılında, 247 kurvaziyer gemi ile 213.771 yabancı yolcu limanlarımızı ziyaret etmiştir. Özellikle İstanbul’daki kurvaziyer limanlarının 2020 yılından itibaren tedricen hizmete girmesiyle bu rakamların çok daha yukarılara taşınacağı, şimdiden yapılan kontratlardan anlaşılmaktadır. (2013 yılında 1572 gemi ile 2.240.776 yolcu, 2014 yılında 1385 gemi ile 1.790.125 yolcu ülkemizi ziyaret etmiştir.)

Türk Balikçilik Sektörü

Balıkçı Gemisi Filomuzda 18.808 adet kayıtlı balıkçı gemisi bulunmaktadır.

Denizcilik Eğitimi Ve İnsan Gücü

 2019 yılı itibariyle Türkiye’de; 12 Üniversite, 11 Meslek Yüksek Okulu ve 49 Meslek Lisesinde toplam 19.500 öğrenci denizcilik eğitimi almaktadır (12 Üniversite’de 5000, 11 Meslek Yüksek Okulunda 5500 ve 49 Meslek Lisesinde 9000 öğrenci).

18.333 Güverte Subayı, 8.051 Makine Zabiti, 18.818 Telsiz/Elektronik Zabiti, 53.509 Gemi Personeli ile toplam 98.711 gemiadamı Türk ve yabancı bayraklı gemilerde çalışmaktadır.

yilmazparlar@yahoo.com

2 Temmuz 2019 Salı

93.Gazi Koşusu-Atın ekonominin gelişimindeki önemi.-Yılmaz Parlar

93.Gazi Koşusu-At Ekonomisi

Atın ekonominin gelişimindeki önemi.


Gazi, savaş sonucu yaralı anlamına gelir. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal, 1923’te Türkiye’nin bağımsızlık savaşında yaptığı hizmetler için Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kendisine verdiği gazi unvanını aldı 





30 haziran 2019 Pazar günü, Türkiye Jokey kulübü tarafından, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk'ün onuruna her yıl düzenlenen, 3 yaş altındaki 22 atın yarıştığı, 2400 metre mesafelik, Türkiye'nin en büyük ve en prestijli at yarışı “Gazi Koşusu” birincisi, Melis Kurtel Emin'in sahibi olduğu The Last Romance adlı safkan atla jokey Ahmet Çelik oldu.

Ahmet Çelik’in üst üste beşinci kez kazanarak, Veliefendi Hipodromunda, tarih yazmasının ardından, “Atın insan toplumu içindeki rolünden” bahsedeceğiz.

Atlar sadece savaşta kullanılmıyordu. Başka hiçbir hayvan, atlara ait olan insan medeniyetinin gelişiminde bu kadar önemli bir yere sahip olmamıştır. Ekonomisi, at yarışların şans oyunu potansiyeli değil veya at alım satımı değerlerin ekonomiside değil..Atlar her endüstri dalında gelişmeye yardımcı olmuşlardır.

Ulusun ölümsüz lideri Ata’mızın ata olan sevgisi, ileriyi gören inanılmaz fikirlerin kehanet değerindeki görüşleri kadar atın fayda sağlayan bilincinin olmasıydı. Her zaman at, devletin ana malvarlığıydı, çünkü iyi atların yokluğu savaşlarda zaferin olmamasıdır. Bu nedenle, atlara gösterilen özen ve bakım her askeri gücün temel görevidir. Atlar savaştı, silah ve mühimmat, yiyecek ve ağır yaralı askerler taşıdılar, bu yüzden savaştaki rollerini sıralamak çok.
Mustafa Kemal Atatürk'ün savaş atı “Sakarya Arap aygırı” atla birlikte, Mustafa Kemal tüm savaşları geçti.





Eski zamanlardan beri, at insan için vazgeçilmez bir yardımcı ve arkadaş olmuştur. At her yerde ve her yerde gerekliydi: savaş alanında ve ekilebilir arazide, avlanma ve seyahatde.  At, fakir adamın ekmek kazananı ve güçlülerin gururu idi.   


Veliefendi Hipodrom’da duayen isim “Atla Gelişim Uzmanı” İlginay Gobut Göksel ile yaptığımız sohbetde atlarla ilgili pek çok bilinmiyenleri aldık.

Göksel “Yenilikçi deneysel etkinlik türleri aracılığıyla genişletmek istediğimizde, olağan çevremizden çıkmanın ve yuvarlak bir kalemle bir atla ortaklık kurmanın sağladığı büyük faydalar vardır. “ diye söze başlıyor.
Uzman Gobut Göksel “Atlarla etkileşimde bulunmak bizi farkındalığımızın en uç noktalarına götürür ve kişisel gelişimimiz ve gelişimimiz için yeni olanaklar yaratır. Sonuç olarak, dış dünyada amacımızı ve hedeflerimizi daha fazla güven ve inançla sürdürebilir, tüm rollerimizde ve çabalarımızda empatik ve yapıcı ortaklar olarak tamamen yer alabiliriz.
İnsan beyni, dil, retrospeksion ve ileriye planlama gibi oldukça karmaşık fonksiyonlarda bilişsel olarak mükemmel bir şekilde donatılmıştır. Fikirlerimizin kabul edilmesini ve uygulanmasını istediğimizde diğerleriyle ilgili olduğunu ve onlarla etkileşime girdiğini görüyoruz. Ortaklık etkileşimlerinin bu ilişkisel kısmı, atların bize yardım edebileceği bölümdür, çünkü beyinleri ve bedenleri, yalnızca çevreyi değil aynı zamanda niyetini, duygusal durumunu ve liderlik kalitesini algılama ve okuma konusunda üstün olmaları için mükemmel bir donanıma sahiptir. Kiminle etkileşime girerlerse. Bu onlara kiminle ve neyle uğraştıkları, ilişkinin devam etmesini isteyip istemedikleri ve eğer öyleyse hangi terimlerin müzakere edilebileceği hakkında önemli, sözsüz bilgi verir.” Şeklinde büyük lider Atatürk’ünde atla olan ilişkisini özetliyor. Atlar, sürünün güvenli olmasını ve karşılaştıkları her türlü zorluk veya krizle başa çıkabilmelerini sağlamak için kendilerini organize eder. Bu uyumlu davranış ve otantik liderlik ve takipçilikten geliyor. Atlar, sürüde başka bir at olacaklar gibi bizimle ortak olacaklar, ancak kendi yaşamlarımız için hayati önem taşıyan becerilerde aynı liderlik ve takip kalitesini göstermeliyiz.” Liderlik vasıf kazandırmasını söylüyor. Atlar, diğer insanların bizi görme biçimini yansıtır - bize nasıl göründüğümüz, ne kadar etkili olduğumuz ve davranışları vurguladığımız - bazıları henüz farkında olamayacağımıza dair canlı ve güvenilir bir biyo-geri bildirim verir.




Bizimle duygusal olarak rezonansa geçmeleri, bize bir bağlantı ve hissedilme hissi sağlamaları konusunda; duygusal durumlarımızı keşfetmemize ve düzenlememize, blokajların üstesinden gelmemize ve esnekliği geliştirmemize yardımcı olabilirler. Atlar duygulara ve beden diline karşı oldukça hassastır ve duyarlıdır  duygusal durumlardaki değişikliklere net ve anında geri bildirim, sağlık sınırlarının belirlenmesine yardımcı olur.

Sosyal reçete yazma, hastalara, uzun süreli kaygı ve depresyon gibi şeylerle, normal olarak sağlık hizmet yoluyla erişilemeyen, refahı teşvik eden alternatif tedaviler seçme seçeneği sunan bir modeldir
Tüm ortaklıkda oldukça etkili olmak için kullanıldığında, atlar arasındaki sözel olmayan dilde neredeyse hiçbir yanlış anlama yok olduğunu, sinyallerin açık, net ve kasıtlı olduğunu, bunun özünün onlardan öğrenebilirliğini dile getiren İlginay Göksel,  “Atların güçlerini anlama, kullanma ve yönlendirme şekilleri ve liderler ve takipçiler olarak ilişkilerinde nasıl bir etki yarattıkları bize kendi ortaklığımızda ve toplumsal etkileşimlerimizde anlamlı bir benzetme sunuyor. Kişisel farkındalık ve ilişkisel farkındalık kapasitesi duygusal ve sosyal zeka olarak bilinir,



İnsanlar olarak, bir aidiyet duygusu hissetmek ve potansiyelimizi genişletmek için ilişki kurması ve etkileşim kurması gereken sosyal hayvanlardır.” Sözleriyle sadece atla gelişimi vurguluyor. Günümüzün bilinmediğinden yanlış anlaşılan algısı “Atla Terapi” sözcüğünden uzak duruyor.

Oysaki İskandinav ülkelerde tanık olduğumuz; At, insan sağlığının korunması ve restorasyonunda çeşitli alanlarda çok yardımcı olmaktadır. Atlar gerçek anlamıyla bir kişiyi kurtarır. At sırtında hipoterapi adı verilen bir tür fizyoterapi vardır. Bu tedavinin, özellikle kas-iskelet sistemi hastalıkları ve sinir bozuklukları ile bağımsız olarak yürüyemeyen insanlar için etkili olduğu kanıtlanmıştır. Bir at sakin, ölçülü bir adımla gidince, hareketleri insanlara benzer. Bu, normal yürüyüşlerde olduğu gibi, bir hayvanın arkasına ekilen bir insanın vücudunun hareket etmesine neden olur. Uygulamada, ata binmenin engelli çocukların nasıl yürüdüğünü ve nasıl koşacaklarını öğrenmesine yardımcı olduğu durumlar bile vardır. Atın sırtından çok fazla ısı geliyor: hastanın bedeni rahatlıyor, bu da psikolojik ve zihinsel stresi rahatlatıyor. Ancak, hipoterapide belki de en önemli ve faydalı olan engelli bir kişinin büyük ve kibar bir hayvanla iletişimidir. At, eksikliklerini görmez, onunla her zamanki gibi yaramaz şekilde iletişim kurar;

Bazıları normal binicilik sporunda başarılı oluyor. 

Atlar, kişisel ve yetişkin gelişimimizi hızlandırarak ve ayrıca ciddi travma mağdurlarının iyileşmesiyle tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları gibi birçok yaklaşımla ve engellerin diğer birçok sorunuyla başa çıkmamıza yardımcı olarak, elimizden gelenin en iyisini olmamıza yardımcı oluyorlar. veya yaşamın yolumuza atabileceği zorluklar. İnsan potansiyelini hızlandırmadaki bu atılım, yaşamlarını, atın temelini oluşturan gerçek derinliği ve ilişki potansiyelini ortaya çıkaran, anlatan - ve en önemlisi - insan bağını ifşa etme ustalığına adayan ya da yaptırmış olan insanlara akredite olmaktır.
Hipodromda başka bir güzellik, Ata’mızın devrine ait şapkaların tarzında - modellerinde bayanların kıyafetlerine uygun şapkalarıydı. Veliefendi Hipodromunda standı olan Bayan şapka tasarımcısı Melisa Erkol benzesiz, birbirinden farklı binlerce şapka tasarımı ile davetli bayanların kıyafetlerine renk Katdı.

yilmazparlar@yahoo.com