5 Temmuz 2019 Cuma

Etiyopya Mutfağı-Habesha Restaurant-Yılmaz Parlar

İstanbul’daki Afrika

Gastronomi ve Eğlence Turizmi 


Muhteşem Masa, Sağlığa çok yararlı glutensiz yiyecekler, bedeni ruhu çoşturan müzik, kardiyovasküler sistemin verimliliğini, kanın oksijenlenmesini artıran aerobik egzersiz tarzındaki tüm hücrelerin birlikde yaptığı dans.

Yeşilçam sinema oyuncusunun Turizmci oğlu

Türk sinemasının yükünü çeken, Yeşilçam’ın unutulmaz, değerli karakter oyuncularımızdan Kudret Karadağ’ın, Beyoğlu film setlerde büyüyen oğlu Can Korudağ turizme hizmet veriyor.
Tüm hayatının geçdiği Beyoğlu’nun eğlence mekanlarında tecrübe kazanan Can Korudağ, Dünya gecelerindeki en popüler mekanlarda kültürünü canlı dinamik tutarak birikimli değerli turizmci olarak Beyoğlu-Galatasaray’da Habesha Restaurant ile özellikle Amerika, Avrupa ülkeleri başda olmak üzere yabancı turistlerden ülkeye döviz kazandırıyor.

Habesha Restaurant, Afrika'ya binlerce mil seyahat etmeden, size ilk ve tek otantik Etiyopya Mutfağını burada en iyi şekilde sunuyor.


Afrika yemekleri sahnesi Etiyopya mutfağının merkezlerini oluşturuyor ve mükemmel örnekleri arasında unutulmaz tatlar deneyimliyorsunuz.

Tarifler doğruca Anne kalbinden geliyor. Yemeklerin içine sevgi katıyorlar.
Geleneksel olarak, tüm mezeler, payetlerden oluşan yuvarlak bir Etiyopya masası etrafında toplanarak özel dokumalı sepet Mesob içinde yemekleri masa arkadaşlarınızla paylaşmaya imkan veren geniş bir yuvarlak tepside servis ediliyor.



Can Korudağ, Etiyopya yemekleri Çoğunlukla komşu kültürlerden ayrı olarak evrimleşmiş olan mutfak. Hem Sahra altı Afrika'da bulunan standart yemeklerden hem de Kuzey Afrika'nın Orta Doğu temellerinden farklı olduğunu söylüyor. 


Can Korudağ’dan aldığımız bilgilere göre Etiyopya'da çeşitli et, tavuk, kuzu, balık ve ithal bitki ve baharatlarla birlikte sebze yemekleri ile en popüler yemekler olarak seçiliyor. Etiyopya yemeklerinin çoğu hem et hem de sebze yemeklerine şaşırtıcı tatlar getiren organik egzotik baharatlarla yavaşça pişirilen bir güveç ve taze pişmiş sote yemekler biçimindedir. Etiyopya yemekleri geleneksel olarak parmaklarla Injera'nın (Etiyopya yassı ekmeği) bir kısmını koparak ve yiyecekler onunla kepçe edilerek yeniyor.

Korudağ “Injera dünyanın en küçük tanesi olan endemik bir taneden yapılan tef unu su ile karıştırılır ve pişirilmeden önce üç gün fermente edilir. Injera doğal olarak glütensiz, lif, demir ve protein bakımından çok zengindir. Karbonhidrat bakımından düşük olduğu bilinmektedir.

Tef Etiyopya ve Eritre'de bulunan ilk yerli bitkilerden biridir. Üretimi yalnızca yeterli yağış alan alanlarla sınırlıdır, bu yüzden çoğu Afrika hanesi için nispeten pahalıdır.” Şeklinde otantik injera’yı ayrı bir yere koyuyor



Herhangi bir yemeğin en temel bileşeni ekmek olduğu için bu kültürlerde yemek sürecinin merkezinde yer almaktadır

İnjera krep görünümünde benzersiz gözenekli ve hafif süngerimsi dokusu olan üst kısmı, güveç ve sosları toplamak için ideal kılan çok sayıda gözenek geliştirirken, tabanı pürüzsüzdür.

Etiyopya'nın ünlü baharatlı tavuk yahnisi Doro Wat, veya dana eti versiyonu olan Sega Wat türünde sağlığa çok yararlı baharatlardan elde edilen soslu birbirinden lezzetli çok zengin mutfağa sahipdir.


Korudağ “Etiyopya yemeklerinin çok sağlıklı olduğu bilinmektedir. Yemeklerimiz bitkisel yağ ve ithal organik bitki ve baharatlarla hazırlamak için taze sebze ve onaylı et kullanılıyoruz. Konserve, işlenmiş veya donmuş ürünler kullanılmıyoruz.” dedi



Kahve; Etiyopya, Arabica  kahve çekirdeğinin orijinal evi olduğunu iddia ediliyor. 

Yodet Dimesse, özel kahveyi hazırlarken, keçi çobanı ile ilgili efsane anlatıyor. 
“Keçi çobanı keçilerinin heyecanlandığını ve neredeyse arka ayakları üzerinde dans ettiklerini keşfettikten sonra, kahve bitkisinin parlak kırmızı meyvelerle asılan birkaç kıvrılmış dalını fark ediyor. Meyveleri kendiside deniyor. Keşişlere söylüyor. Rahipler, günahkâr ilacı olarak kahveyi alevlere fırlatıyorlar. Kısa bir süre sonar, herkesin aşina olduğu, kokudan sonra gelen bir eylem, fasulyeleri eziyorlar, onları ateşten çıkarıyorlar ve uyarıcı maddeyi kaynar suda damıtıyorlar. Bütün gece oturduktan sonra, kutsal ibadetlerine yenilenmiş bir enerji buluyorlar.” Bir kaç efsane daha olduğunu söylüyor.

Yodet Dimesse, mangalda özel kömür üzerinde tavada taze kahveyi kavurdukdan sonra bir kaç damıtma işleminden geçiriyor inanılmaz kahve zevkini tatdırıyor.




Müzik; Doğal yemeklerden kahveden sona başlayan, Baş döndürücü güzellikde çoşkulu, her bir tarafınızın eşlik etdiği doğal, yaratıcı müzikleriyle tanışıyorsunuz.

Dans grubu her gece bir kabile dansın show’unu yapıyorlar.

Renkli uzun atkılar, aynı uzunlukda kemerli elbiseler giyen, yüzlerinde kocaman gülümsemeli bayanlar showlarına başlıyor. Dans tarzı belden, omuzlara ve kafayla bütünlük sağlayarak,figürlerini sıralıyorlar. Hünerli ritmik hareketlerle sihirbazlar gibiler. 

Etiyopya'nın farklı kabilelerce müziğin farklı stilleri ile aynı şekilde ilişkili danslarınında farklı olduğunu öğreniyoruz.

Galatasaray Beyoğlu Ekrem Tur Sokakdaki, Kadir Bozkurt’un menagerliğini Yodet Dimesse’nin Etiyopya koordinatörlüğünü yaptığı, iş adamı Can Korudağ’a ait Habesha Restaurant’da sağlığa yararlı geleneksel Etiyopyalı Harika yemeklerin, kahvenin, kültürlerin, müziğin ve dansın tadını çıkarın. MK Travel Direktörü Hülya Kurmuş, tam not vererek Habesha Restaurant'a acenta olarak gönül rahatlığı ile grup göndereceklerini açıkladı.


yilmazparlar@yahoo.com


İMEAK Deniz Ticaret Odası yönetimi, Ekonomi Gazeteciler Derneği (EGD) Toplantı-Yılmaz Parlar



İMEAK TAM YOL İLERİ

İMEAK Deniz Ticaret Odası yönetimi, Ekonomi Gazeteciler Derneği (EGD) 03 Temmuz 2019 Çarşamba günü bir araya geldi. İMEAK Yönetim kurul Başkanı Tamer Kıran yaptığı sunumda çizdiği tabloyla içimiz ısındı. Üç tarafı deniz olan ülkemizin her konuda denizcilik tabiriyle tam yol ilerlediğini söyledi.

Başkanlığını Celal Toprak’ın yaptığı Ekonomi Gazeteciler Derneği üyelerini, Yönetim kurul Başkanlığını Tamer Kıran’ın Yaptığı İMEAK Deniz Ticaret Odasının, bilgilendirme amaçlı toplantısında; Başkan’ın sunumu sonrasında zihinde kalan soru cevap şeklinde gelişen hiperaktif bir atmosferde gerçekleşti.



EGD Başkanı Celal Toprak’ın toplantı amacını bildiren kısa açılış konuşma sonrası İMEAK Yönetim kurul Başkanı Tamer Kıran geniş kapsamlı bir sunum yaptı.

26 Ağustos 1982'de İstanbul Deniz Ticaret Odası olarak kurulan ve daha sonra faaliyet alanı Marmara Denizi Bölgesi, Türkiye'nin Ege kıyısı ve Akdeniz kıyısı bölgelerini ve nihayet ülkenin Karadeniz kıyısını kapsayacak şekilde genişletilen İstanbul ve Marmara, Ege, Akdeniz, Karadeniz Bölgeleri Deniz Ticaret Odası, Türk deniz ticaret sektörünün en önemli bir meslek kuruluşu olduğunu söyleyerek konuşmasına başlayan Tamer Kıran üyeleri temsilcileri hakkında bilgi verdi.
Günümüzde dünya ticaretinin %83’ü deniz taşımacılığı ile gerçekleştirildiğini, 150'den fazla ülkeye kayıtlı bulunan her milletten bir milyondan fazla denizcinin çalıştığı, 50.000'den fazla gemi ile yapıldığını söyledi.






Başkan Taner Kıran sunum özeti;

“2019 Ocak ayı verilerine göre, Uluslararası Ticarette kullanılan 1000 groston ve üzeri gemilerden oluşan ve toplam dünya ticaretinin %83’ünü gerçekleştiren Dünya Filosu yaklaşık 1,9 milyar DWT’dir.

Türk Filosu ise 28,5 milyon DWT toplam kapasitesi ile Dünya Filosu Listesinde 15. Sırada yer almaktadır.(Yabancı bayrak oranları: Türkiye:% 76, Yunanistan:% 82, Çin:% 68, Japonya:% 85, Almanya %91, ABD:% 91, Rusya:% 68)

Türkiye’nin dış ticaret yüklerinin % 89’u deniz yoluyla taşınmaktadır. Bu oranı taşınan yükün değeri olarak ifade etmek gerekirse; ihracat ve ithalat hacmimizin % 61’i (yaklaşık 238 Milyar Dolar) deniz yoluyla gerçekleştirilmektedir.” Açıklamalarında bulundu.

Söz konusu taşımanın % 11’i Türk Bayraklı gemilerimiz ile yapılmaktadır.

Denizciliğimizin ekonomik büyüklüğü Gelirler İdaresi Başkanlığı verilerine göre,                    2019 itibariyle 17,5 Milyar doları aşmıştır.

Türk denizcilik sektörünün milli gelire katkısının 20-22 milyar dolar civarındadır.

Toplam 8333 km uzunluğundaki sahil şeridinde toplam 180 adet liman bulunmaktadır. Bu limanlardan 21 tanesi devlet, 22 tanesi de belediyeler tarafından işletilmekte olup 137 tanesi de özel işletmelerdir.

2018 yılında, Türk Limanlarda toplam 460 milyon ton yük elleçlenmiştir. Bunun 60 milyon tonu Kabotaj Taşımacılığı, 70 milyon tonu Transit Taşımacılık ve 330 milyon tonu da İthalat ve İhracat Taşımacılığıdır.

Türkiye’de Gemi İnşa Sanayi

Türk Gemi İnşa Sanayisi ülkenin en hızlı gelişen sanayilerinden bir tanesidir. Türkiye’de 2019 itibariyle 78 adet faal tersane bulunmaktadır.

Gemi inşa kapasitemiz bugün itibariyle 4,44 Milyon DWT’a ulaşmıştır.

Tersanelerimizde 2018 yılında, 72.743 DWT tonluk 12 gemi inşa edildi edildi.

Türkiye, Şubat 2019 verilerine göre adet bazında çoğu römorkör olmak üzere 150 gemi ile dünya gemi siparişi sıralamasında 4. sırada yer almaktadır. (Çin: 1626 gemi, Japonya:626 gemi, G.Kore:454 gemi)

Türkiye’nin Norveç’e yönelik 600 milyon dolarlık ihracatının %50’si gemi inşasıdır. 

Diğer yandan Türkiye, Savunma Sanayi alanında öne çıkan ülkeler arasında yer almaktadır. Günümüzde Türk Sivil Tersanelerinde, genellikle ulusal teknoloji ile Türk Deniz Kuvvetleri için çeşitli tipte ve tonajda askeri gemi inşa edilmektedir. Bazı askeri ve sahil güvenlik gemileri ile askeri deniz donanımları diğer ülkelere ihraç edilmektedir.



Bu ihracatımız 2018 yılında 990,5 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.

Ayrıca Dünya’da marka haline gelmiş yat inşa sektörüne sahibiz. Türkiye, 2019 yılı süper yat inşa projelerine göre, 3000 metre toplam uzunluk ve 41.553 toplam gros tonaj ile süper yat inşa dünya sıralamasında da 4. Sırada yer almaktadır. (İtalya: 13.842 mt., Hollanda:4.667 mt., İngiltere:3.126 mt.)

Gemi Sökümü Ve Geri Dönüşümü

Aliağa Gemi Söküm Tesisleri, dünya çapında çevre dostu tesisler olarak anılmaktadır.

Gemi Bakım Ve Onarımı

2018 yılında, Türk tersanelerinde, 22 milyon DWT ton bakım ve onarım işlemi ile 600 milyon dolar tutarında ihracat gerçekleştirilmiştir

Deniz Turizmi
Deniz Turizmi Gelirleri, Deniz Turizmi, Toplam Turizm Döviz Girdilerinin %20’sini oluşturmaktadır. Bu hesapla Deniz Turizmi Gelirleri 2018 yılında 5,9 milyar ABD Doları olduğunu tahmin ediyoruz.

Yine deniz turizmimizin en önemli aktörlerinden biri olan marinacılık konusunda;
Yat Limanlarımızın Bağlama Kapasiteleri 2019 yılı itibariyle toplam 83 adet yat bağlama yeri bulunmaktadır. Bunların 41 adedi Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan Belgeli Yat Limanı olup, diğer 42 yat bağlama yeri ise Belediye ruhsatı ile işletilen rıhtım, iskelelerdir. Toplam yat bağlama kapasitemiz 27.360 adettir.

Kurvaziyer Turizmi

2018 yılında, 247 kurvaziyer gemi ile 213.771 yabancı yolcu limanlarımızı ziyaret etmiştir. Özellikle İstanbul’daki kurvaziyer limanlarının 2020 yılından itibaren tedricen hizmete girmesiyle bu rakamların çok daha yukarılara taşınacağı, şimdiden yapılan kontratlardan anlaşılmaktadır. (2013 yılında 1572 gemi ile 2.240.776 yolcu, 2014 yılında 1385 gemi ile 1.790.125 yolcu ülkemizi ziyaret etmiştir.)

Türk Balikçilik Sektörü

Balıkçı Gemisi Filomuzda 18.808 adet kayıtlı balıkçı gemisi bulunmaktadır.

Denizcilik Eğitimi Ve İnsan Gücü

 2019 yılı itibariyle Türkiye’de; 12 Üniversite, 11 Meslek Yüksek Okulu ve 49 Meslek Lisesinde toplam 19.500 öğrenci denizcilik eğitimi almaktadır (12 Üniversite’de 5000, 11 Meslek Yüksek Okulunda 5500 ve 49 Meslek Lisesinde 9000 öğrenci).

18.333 Güverte Subayı, 8.051 Makine Zabiti, 18.818 Telsiz/Elektronik Zabiti, 53.509 Gemi Personeli ile toplam 98.711 gemiadamı Türk ve yabancı bayraklı gemilerde çalışmaktadır.

yilmazparlar@yahoo.com

2 Temmuz 2019 Salı

93.Gazi Koşusu-Atın ekonominin gelişimindeki önemi.-Yılmaz Parlar

93.Gazi Koşusu-At Ekonomisi

Atın ekonominin gelişimindeki önemi.


Gazi, savaş sonucu yaralı anlamına gelir. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal, 1923’te Türkiye’nin bağımsızlık savaşında yaptığı hizmetler için Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kendisine verdiği gazi unvanını aldı 





30 haziran 2019 Pazar günü, Türkiye Jokey kulübü tarafından, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk'ün onuruna her yıl düzenlenen, 3 yaş altındaki 22 atın yarıştığı, 2400 metre mesafelik, Türkiye'nin en büyük ve en prestijli at yarışı “Gazi Koşusu” birincisi, Melis Kurtel Emin'in sahibi olduğu The Last Romance adlı safkan atla jokey Ahmet Çelik oldu.

Ahmet Çelik’in üst üste beşinci kez kazanarak, Veliefendi Hipodromunda, tarih yazmasının ardından, “Atın insan toplumu içindeki rolünden” bahsedeceğiz.

Atlar sadece savaşta kullanılmıyordu. Başka hiçbir hayvan, atlara ait olan insan medeniyetinin gelişiminde bu kadar önemli bir yere sahip olmamıştır. Ekonomisi, at yarışların şans oyunu potansiyeli değil veya at alım satımı değerlerin ekonomiside değil..Atlar her endüstri dalında gelişmeye yardımcı olmuşlardır.

Ulusun ölümsüz lideri Ata’mızın ata olan sevgisi, ileriyi gören inanılmaz fikirlerin kehanet değerindeki görüşleri kadar atın fayda sağlayan bilincinin olmasıydı. Her zaman at, devletin ana malvarlığıydı, çünkü iyi atların yokluğu savaşlarda zaferin olmamasıdır. Bu nedenle, atlara gösterilen özen ve bakım her askeri gücün temel görevidir. Atlar savaştı, silah ve mühimmat, yiyecek ve ağır yaralı askerler taşıdılar, bu yüzden savaştaki rollerini sıralamak çok.
Mustafa Kemal Atatürk'ün savaş atı “Sakarya Arap aygırı” atla birlikte, Mustafa Kemal tüm savaşları geçti.





Eski zamanlardan beri, at insan için vazgeçilmez bir yardımcı ve arkadaş olmuştur. At her yerde ve her yerde gerekliydi: savaş alanında ve ekilebilir arazide, avlanma ve seyahatde.  At, fakir adamın ekmek kazananı ve güçlülerin gururu idi.   


Veliefendi Hipodrom’da duayen isim “Atla Gelişim Uzmanı” İlginay Gobut Göksel ile yaptığımız sohbetde atlarla ilgili pek çok bilinmiyenleri aldık.

Göksel “Yenilikçi deneysel etkinlik türleri aracılığıyla genişletmek istediğimizde, olağan çevremizden çıkmanın ve yuvarlak bir kalemle bir atla ortaklık kurmanın sağladığı büyük faydalar vardır. “ diye söze başlıyor.
Uzman Gobut Göksel “Atlarla etkileşimde bulunmak bizi farkındalığımızın en uç noktalarına götürür ve kişisel gelişimimiz ve gelişimimiz için yeni olanaklar yaratır. Sonuç olarak, dış dünyada amacımızı ve hedeflerimizi daha fazla güven ve inançla sürdürebilir, tüm rollerimizde ve çabalarımızda empatik ve yapıcı ortaklar olarak tamamen yer alabiliriz.
İnsan beyni, dil, retrospeksion ve ileriye planlama gibi oldukça karmaşık fonksiyonlarda bilişsel olarak mükemmel bir şekilde donatılmıştır. Fikirlerimizin kabul edilmesini ve uygulanmasını istediğimizde diğerleriyle ilgili olduğunu ve onlarla etkileşime girdiğini görüyoruz. Ortaklık etkileşimlerinin bu ilişkisel kısmı, atların bize yardım edebileceği bölümdür, çünkü beyinleri ve bedenleri, yalnızca çevreyi değil aynı zamanda niyetini, duygusal durumunu ve liderlik kalitesini algılama ve okuma konusunda üstün olmaları için mükemmel bir donanıma sahiptir. Kiminle etkileşime girerlerse. Bu onlara kiminle ve neyle uğraştıkları, ilişkinin devam etmesini isteyip istemedikleri ve eğer öyleyse hangi terimlerin müzakere edilebileceği hakkında önemli, sözsüz bilgi verir.” Şeklinde büyük lider Atatürk’ünde atla olan ilişkisini özetliyor. Atlar, sürünün güvenli olmasını ve karşılaştıkları her türlü zorluk veya krizle başa çıkabilmelerini sağlamak için kendilerini organize eder. Bu uyumlu davranış ve otantik liderlik ve takipçilikten geliyor. Atlar, sürüde başka bir at olacaklar gibi bizimle ortak olacaklar, ancak kendi yaşamlarımız için hayati önem taşıyan becerilerde aynı liderlik ve takip kalitesini göstermeliyiz.” Liderlik vasıf kazandırmasını söylüyor. Atlar, diğer insanların bizi görme biçimini yansıtır - bize nasıl göründüğümüz, ne kadar etkili olduğumuz ve davranışları vurguladığımız - bazıları henüz farkında olamayacağımıza dair canlı ve güvenilir bir biyo-geri bildirim verir.




Bizimle duygusal olarak rezonansa geçmeleri, bize bir bağlantı ve hissedilme hissi sağlamaları konusunda; duygusal durumlarımızı keşfetmemize ve düzenlememize, blokajların üstesinden gelmemize ve esnekliği geliştirmemize yardımcı olabilirler. Atlar duygulara ve beden diline karşı oldukça hassastır ve duyarlıdır  duygusal durumlardaki değişikliklere net ve anında geri bildirim, sağlık sınırlarının belirlenmesine yardımcı olur.

Sosyal reçete yazma, hastalara, uzun süreli kaygı ve depresyon gibi şeylerle, normal olarak sağlık hizmet yoluyla erişilemeyen, refahı teşvik eden alternatif tedaviler seçme seçeneği sunan bir modeldir
Tüm ortaklıkda oldukça etkili olmak için kullanıldığında, atlar arasındaki sözel olmayan dilde neredeyse hiçbir yanlış anlama yok olduğunu, sinyallerin açık, net ve kasıtlı olduğunu, bunun özünün onlardan öğrenebilirliğini dile getiren İlginay Göksel,  “Atların güçlerini anlama, kullanma ve yönlendirme şekilleri ve liderler ve takipçiler olarak ilişkilerinde nasıl bir etki yarattıkları bize kendi ortaklığımızda ve toplumsal etkileşimlerimizde anlamlı bir benzetme sunuyor. Kişisel farkındalık ve ilişkisel farkındalık kapasitesi duygusal ve sosyal zeka olarak bilinir,



İnsanlar olarak, bir aidiyet duygusu hissetmek ve potansiyelimizi genişletmek için ilişki kurması ve etkileşim kurması gereken sosyal hayvanlardır.” Sözleriyle sadece atla gelişimi vurguluyor. Günümüzün bilinmediğinden yanlış anlaşılan algısı “Atla Terapi” sözcüğünden uzak duruyor.

Oysaki İskandinav ülkelerde tanık olduğumuz; At, insan sağlığının korunması ve restorasyonunda çeşitli alanlarda çok yardımcı olmaktadır. Atlar gerçek anlamıyla bir kişiyi kurtarır. At sırtında hipoterapi adı verilen bir tür fizyoterapi vardır. Bu tedavinin, özellikle kas-iskelet sistemi hastalıkları ve sinir bozuklukları ile bağımsız olarak yürüyemeyen insanlar için etkili olduğu kanıtlanmıştır. Bir at sakin, ölçülü bir adımla gidince, hareketleri insanlara benzer. Bu, normal yürüyüşlerde olduğu gibi, bir hayvanın arkasına ekilen bir insanın vücudunun hareket etmesine neden olur. Uygulamada, ata binmenin engelli çocukların nasıl yürüdüğünü ve nasıl koşacaklarını öğrenmesine yardımcı olduğu durumlar bile vardır. Atın sırtından çok fazla ısı geliyor: hastanın bedeni rahatlıyor, bu da psikolojik ve zihinsel stresi rahatlatıyor. Ancak, hipoterapide belki de en önemli ve faydalı olan engelli bir kişinin büyük ve kibar bir hayvanla iletişimidir. At, eksikliklerini görmez, onunla her zamanki gibi yaramaz şekilde iletişim kurar;

Bazıları normal binicilik sporunda başarılı oluyor. 

Atlar, kişisel ve yetişkin gelişimimizi hızlandırarak ve ayrıca ciddi travma mağdurlarının iyileşmesiyle tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları gibi birçok yaklaşımla ve engellerin diğer birçok sorunuyla başa çıkmamıza yardımcı olarak, elimizden gelenin en iyisini olmamıza yardımcı oluyorlar. veya yaşamın yolumuza atabileceği zorluklar. İnsan potansiyelini hızlandırmadaki bu atılım, yaşamlarını, atın temelini oluşturan gerçek derinliği ve ilişki potansiyelini ortaya çıkaran, anlatan - ve en önemlisi - insan bağını ifşa etme ustalığına adayan ya da yaptırmış olan insanlara akredite olmaktır.
Hipodromda başka bir güzellik, Ata’mızın devrine ait şapkaların tarzında - modellerinde bayanların kıyafetlerine uygun şapkalarıydı. Veliefendi Hipodromunda standı olan Bayan şapka tasarımcısı Melisa Erkol benzesiz, birbirinden farklı binlerce şapka tasarımı ile davetli bayanların kıyafetlerine renk Katdı.

yilmazparlar@yahoo.com

30 Mayıs 2019 Perşembe

VIAPORT-Via Properties-MK Travel anlasma-28.05.2019-Yılmaz parlar

 Mutluluk  Parkı VIAPORT

Yönetim kurulu başkanlığını Coşkun Bayraktar’ın yaptığı yatırımcı firma Via Properties ile yönetim kurulu başkanlığını Muammer Kaya’nın yaptığı tur operatörü firma MK Travel arasında yapılan anlaşmayla, 28 Mayıs 2019 pazartesi günü kurdelesi kesilen,Tuzla’da bulunan VİAPORT eğlence adası; Marinası, kongre merkezi, outlet mağazalar, yeme içme mekanları, aquapark, aslan-timsah park, akvaryum, tema parkıyla, sosyal donatılarıyla adeta bir şehir.




Büyük devasa marinasıyla yat turizmine hizmet veren VIAPORT Çocukların ve ebeveynlerin birlikte eğlenebileceği, eğlenirken, bilimsel bilgiler alabileceği, benzersiz bölümleri olan vizyonuna sahip.


Tüm markaları kapsıyan Outlet mağazalar alanında, yerel favorilere de ev sahipliği yapıyor. Alışverişi adeta eğlence haline dönüştüren atmosfer içinde keyifli caddesi benzersiz nitelikde.




Bir milyondan fazla konuğu ağırlamaya hedefli geniş bir alan içinde VIAPORT özgün tasarımlı farklı ünitelerin olduğu Turizmimizde yeni trend. Aslan ve Timsah Park departmanı, Dünyadaki en saygınlardan biri, türlerin hayatta kalma planı içinde hayvan programları mevcut. Nesli tükenen dünyada 30 adetden dört adeti VIAPORT’a bulunan Beyaz Aslan bilgilerini Via Properties kurumsal iletişim direktörü Yelda Akgün’den alıyoruz.



Yelda Akgün bize VIAPORT parklarda standart etkileşim politikası olarak olabildiğince doğal bir ortam yaratmak olduğunu, Dünya yaban hayatı koruma derneklerin her türlü zorlu testlerinden geçtiklerini ülkedeki en başarılı hayvancılık programlarına sahip olduğunu, misyonlarının, hayvan bakımında, eğitim çalışmalarında çevresel kaynak mükemmelliği söylüyor.




Hayvanlara yönelik yiyeceklerin hazırlanmasını üreme programını, hayvan davranış çalışmalarını izlemekten sorumlu, Emre Öztürk’den Aslan Parkda aslanların beslenmesi hakkında bilgi alıyoruz. Aslanlar Haftada iki kez 15-20 kg Kırmızı tt ve tavuk eti yediklerini öğreniyoruz. 



Akvaryum bölümünde deniz biyolojisi, sürüngen bakımı ve balık çiftçiliğini aratmayacak zenginlikde ve Dünyanın her okyanus, deniz, göl, ırmaklarından balık türleri orijinal yaşadıkları suları ile birlikde teşhir ediliyor. Birbirinden güzel rengarenk, farklı seyretmeye doyamıyacağınız egzotik balıkların her türlü bilgiside tablolarda yazılı.


Adrenalin tutkunları için Tema parkda Red fire isimli roller coaster, kingloop,air ride, family tren, ve pek çok eğlence parkuru mevcut. Sineması, bowling salonu, oyun masaları, renk cümbüşü,





Ege sokakları tarzında sahildeki restaurantlar otantik atmosferde türk gastronomisiyle hizmet veriyorlar. Firma bünyesinde bulunan Alaçatı restaurant ve Hediyelik eşya özellik katmanlarında biri. Hediyelik eşya departman direktörü Sibel Şenoğlu ile yaptığımız söyleşide Bitimi yakında tamalanacak korsan gemisi bünyesinde hediyelik eşyalar VIAPORT temalı birer taşıyıcılık görevi yapacağından tanıtımda büyük pay olacağını söylüyor.





Elbetde bir güne sığacak yer değil. Akşam aktivitelerini soramadık göremedik ancak Disneyland gibi hawai fişek gösterimide olabilirse ziyaretinin en büyülü bölümlerinden biri olur.   

Özel efekli havai fişek gösterisi olağanüstüdür. Işık ve ses yoluyla nostaljik, duygusal bir yolculuk yaratır. Anlatım, ses ve müzik gibi geliştirmeler, onu parkta görme çabasına değer kılar. Bu elemanlar, havai fişekler ve özel efektlerle (aydınlatma, yangın, lazerler ve projeksiyon) harmanlanırsa bu renk dünyası ziyarete büyülü bir final katar.

yilmazparlar@yahoo.com  

27 Mayıs 2019 Pazartesi

Rezonans Koro-Marktoberdorf Koro Yarışmasında-Yılmaz parlar



Milli Koromuz Uluslararası Yarışmada


Müzik elçilerimiz  “Rezonans Koro” Direktörlüğünü Zeynep Bora’nın yaptığı Summart Sanat Merkezinde yarışma öncesi verdiği son konseriyle tüm takdirleri topladı. Moral toplayarak enerjisini doruk seviyeye getirdi.




25 mayıs 2019 Cumartesi gecesi Summart Sanat merkezinde, yarışma konserin orijinal repertuvarı konseriyle, aralarında kompozitörler, müzik otoriteleri, üniversite konservatuvar öğretim görevlilerinde bulunduğu seyirciler tarafından ayakda alkışlandı.


Almanya’nın Marktoberdorf kentinde 7-12 Haziran 2019 tarihlerinde gerçekleştirilecek, koro dünyasının en prestijli yarışmalarından biri olan Marktoberdorf Koro Yarışması için dünyadan tercihli olarak davet edilen 14 korodan biri olan “Rezonans Koro” ülkemizi temsil etmek için tüm hızıyla çalışmalarına devam ediyor.


2010 yılında Burak Onur Erdem tarafından kurulan Rezonans, birkaç sezon içerisinde Türkiye'nin uluslararası alanda tanınır korolarından biri oldu. Koro, düzenli olarak Avrupa’nın önde gelen festivallerinde sahne alıyor ve dünyaca ünlü şeflerin yönetiminde konserler vermeye devam ediyor.




Koro aralıksız çalışırken, müzik elçilerimize destek verelim. Yarışmaya gitmeleri ve destek vermeleri için, Tüm Almanya’da yaşayan dostlarımıza haber verelim. Bayraklarla yarışmada destek versinler. Yalnız Bırakmıyalım. Unutmayalım ki; Turizm kültür ve Sanatla sürdürebilirlik kazanır. Ülkenin olumlu imajı kültür ve sanatıyla eş değerlidir…


Başkalarından üstün olmanın asaleti yok; asalet dün olduğunuzdan daha üstün olmaktan kaynaklanmaktadır. İşte Rezonans koro her yıl değerine değer katıyor.


Hepimiz biliriz ki, “Sanatla, özellikle müzikle uğraşan çocukların standart testlerde daha yüksek puanlar aldığı” Ne anlama geliyor? Önemli ölçüde yüksek test puanlarının yanı sıra müziği bu kadar önemli yapan ne var? 




Dünyanın hangi bölgesinde yaşadığımız veya nereye gittiğimiz önemli değil. Müzik her yerde. Nerede olursan ol, müzik bulacaksın. Kentsel şehirlerde, kırsal şehirlerde, uzak köylerde, büyük mağazalarda, müzelerde, asansörlerde, metrolarda, restoranlarda, akşam yemeklerinde, şehir otobüslerinde, taksilerinde, kendi araçlarımızda vs.


Müzik her ülkede zengin katkılarıyla farklı şekillerde kutlanmaktadır. Tarihin ve dünyanın evrensel dilinin anahtarıdır. Zevk, ibadet, terapi, eğlence, şifa ve daha fazlası için kullanılır. Müziğin en önemli katkılarından biri, yaşamın sınırları (yani etnik, ırksal, yargı vs.) üzerinden iletişim kurabilmesidir. Dil ne olursa olsun, iletişim müzik aracılığıyla kolayca yapılır. Bir müzikal toplulukta yer alan, müzik aracılığıyla iletişim kurmayı öğrenir. Bu yeni bir dil olur ve sınırlar kaybolmaya başlar. Müzikal bir toplulukta yer almak, dünyanın tamamen yeni bir bölgesini tecrübe etmesini sağlar. Müziğin sınırları yok.


Hepsinden önemlisi, müzik özveri, azim ve ekip çalışması öğretir. Sonuç olarak, ihtiyaç duydukları özgüvenini sağlayarak topluluğu daha iyi hale getirecektir. Bunu yaparken, koronun, grubun veya orkestranın ilerlemenin tek yolu var. Dünkü çalışmayı asla tekrarlamak istemeyiz. Daha fazla çalışmak ve her gün daha fazla şey öğrenmek istiyoruz. Mükemmeliyet için çalıştıklarında ertesi gün yeni bir mükemmellik seviyesinin sunulduğunu fark edeceklerdir. Büyüme, yaşam boyu devam eden bir süreçtir. Bu süreç en tatmin edici deneyimlerden biri olacakdır.




Okulların, orkestraların ve koroların performans becerilerini geliştirmelerini sağlayacak yeni kültürleri  keşfederken eğitim hedeflerini geliştirirler. Yani bunun için seyahat ederler. İşte müzik kültürünüzün sanatınızın olması, tanınması gerekir ki;  Ancak bu şekilde, sadece öğrencinin eğitim amaçlı değil, müzik sevgisini barındıran her turistin hedeflediği destinasyon olursunuz.

Avusturya turistlerin iki günlüğüne konser izlemek için Almanya’ya geldikleri örnekler çokluğu gibi, isim yapan müzik orkestralarını ve korolarını operasını dinlemeye giden potansiyel, ülkeye kazandırdığı ekonomik değer haricinde paylaşımlarıyla olumlu imajı sağlamanın birer parçası oluyorlar.
Bu bilinç içinde olan, şimdiye dek ülkemizin önemli müzik festivalleri arasında yer alan Rezonans koro, Hasan Uçarsu ve Özkan Manav bestelerinin dünya prömiyerlerini gerçekleştirmiş olup, çağdaş dönem eserleri, Alman romantik dönem eserleri ve Türk bestecilerin 20. ve 21. yüzyıl eserleri üzerinde yoğunlaşarak geniş bir repertuvara sahiptir.

Şef Burak Onur Erdem’in verdiği bilgiler göre; Rezonans, Avrupa’nın en büyük koro festivali olan Europa Cantat Festivali’nde Türkiye’yi temsil ederek tam 5 bin müziksever ile birlikte ülkemizin müziklerini seslendirdi. Bunun yanı sıra, dünyanın en prestijli koro yarışmalarından biri sayılan Cork International Fleischmann Trophy’e Türkiye'den katılmaya hak kazanan ilk koro olarak ikincilik ödülünü ülkemize kazandırdı.


Bu müzik elçilerimize ev sahipliği yapan kapılarını açan prestijli sanat merkezi Summart, Mete Bora tarafından kurularak, bağımsız ve kar amacı gütmeyen, görsel sanatlar, performans sanatları, müzik platformu olup; müzisyenler, koleksiyonerler, sanat danışmanları, küratörler, eleştirmenler, akademisyenler, galeriler, müzeler, sanat vakıfları, yazarlar, gazeteciler, sanatseverler ile yerli ve yabancı sanatçıları bir araya getirmeyi amaçlamaktadır.

Summart Sanat merkezi Direktörlüğünü Zeynep Bora, Koordinatörlüğünü ve projeler sorumluluğunu Özlem Aleçakır yürütmektedir.


yilmazparlar@yahoo.com

6 Mayıs 2019 Pazartesi

2. Bursa Gıda Fuarı-Globalden Yerele Gastronomi Turizm Paneli-Yılmaz Parlar

Gastronomi Merkezi  Bursa Olmalı 

2-4 Mayıs 2019 tarihleri arasında, Merinos Atatürk Kongre Kültür Merkezinde, sektör profesyonellerine yönelik 2. Bursa Gıda Fuarında düzenlenen Yönetim kurul Başkanlığını Gürkan Boztepe’nin başkanlığını yaptığı GTD Gastronomi Turizmi Derneği tarafından gerçekleştirilen “Globalden Yerele Gastronomi Turizm Paneli" katma değerli çok önemli sunumlarıyla fuara ilham kaynağı oldu.





Bursa gastronomi merkezi olması yolunda hayat bulan örneklemeleri zihne yerleştirdi.


Her şeyden önce bir tarım kenti olan muhteşem Uludağ Dağı eteklerinde yer alan ve Uludağ'dan akan suların suladığı bereketli çok verimli topraklar üzerindeki Yeşil Bursa, birçok kimliğe sahip nadir şehirlerimizden biri olarak sanayi kadar, tarih, kültür ve turizm açısından da değerli.


Panelin konusuna bakıldığında yerel özün ve küresel mantığın harmanlanması anlamı taşıyor.


Yüksek turist kitlesine sahip kent diğer bölgelerinden gelen geleneksel yerel yemeklere uygun olduğu yerlerde, gıda turizmi tarafından kazandırılan yerel-küresel ilişkiyle gastronomi turistlerin bu lokantaları ziyaret etmekle, turist deneyimine dönüştürür ve onu yerel ve küresel, geleneksel ve otantik arasındaki ilişkinin yeni dinamiklere dayanan gastronomik bir görüntüsünü yaratarak yeni turistlere yönlendirir.

GTD Yönetim kurul Başkanı Gürkan Boztepe’nin moderatörlüğünü üstlendiği panelin konuşmacıları Mine Ataman, Turkish Coffe Lady Türk Kahvesi yatırımcısı Gizem Şalcıgil White, Bursa GTD temsilcisi ve Yönetim Kurul üyesi Ramazan Başan, Bilecik’in Kurşunlu köyü Bedriye Berber Engin.



Moderatör GTD başkanı Gürkan Boztepe, Etnik vitrinlerden kentsel dönüşüm alanlarındaki Gastronomik yollar, küresel ve yerel arasında sokak deneyimin kentsel bir gastronomik rota temelinde yurtdışında Gastronomi Tırı projesini gerçekleştirmesinin, GTD’in misyonu olan Türk mutfağını yurt dışında tanıtmaya ses getirecek yollardan biri olarak projesini sundu. Dünya Yoğurt Konferansının Bursa’da gerçekleştirmek için yürüttükleri çalışmaları ve Bursa Çocuklara yönelik soru vevap şeklindeki kitapçık projeleri; yoğun çalışan, Gastronomi Turizm Derneğinin misyonundaki hassasiyeti ve ciddiyetinin bir göstergesi olarak oldukça takdir topladı.

Gastronomi harcamaların bireysel rakamlarla örnekleyen Boztepe, Turisti çok çeken ülkelere göre rakam frekansların yurt içinde harcanan rakam azlığına dikkat çekerek çok yol katedimesi gerektiğinin altını çizdi.
Haklı bulduğumuz sunumdaki konular;  Yiyecek ve böylece gastronomi her zaman turizmin bir parçası olmuştur. Dahası, turizm harcamalarının üçte birini temsil ettiği için önemli bir bölümünü oluşturmuştur.
Gastronominin varış yerinin imajı üzerindeki önemi, yeterince anlaşılamadığıdır.
Gastronominin sadece turist deneyiminin önemli bir parçasını oluşturduğu için değil, aynı zamanda postmodern toplumlarda güçlü bir kimlik kaynağı haline gelir.
Sevgiyle yaptığı ekmeğiyle yoluna devam eden, 
Mine Ataman Bread" kurucusu, yaratıcı içerikler geliştiren, Mine Ataman, Panelde geliştirdiği inovatif  projeleri, geleceğin konsept ve ürünleri hakkında bilgiler paylaştı.



Ekşi Mayalı ekmek alanında kendi markasını ve unlu mamuller marka danışmanlığı altyapısını oluşturan Mine Ataman, ekmek ve kültürü ekmek israfı konularında çalışmaları hakkında açıklamalarda bulundu. 10 bin yıllık Anadolu uygarlıklarında yer alan başakdan buğdaydan söz ederek ekmeğin Anadolu’dan Dünyaya yayılmasını hatırlatdı.


2012 yılından beri Türk kahvesi kamyonuyla dünyayı şehir şehir dolaşan, lokumu, kahveyi, Türk sohbetliğini dostluğu dünyaya tanıtan Gizem Şalcıgil White, Turkish Coffee Lady, Türk kahvesinin yurtdışında bir markaya dönüşmesinin önemi vurgulandı.

Yüzde 100 Arabica çekirdeklerinin haricinde, Columbian ve Guatemala lezzetlerini taşıyan özel harman, Turkish Coffee Lady hakkında kısa bilgiler verdi.
Bir grup gönüllü arkadaşı ve Kurukahveci Mehmet Efendi’nin desteği ile 2012 yılında başlattığı kar amacı gütmeyen ‘Gezici Türk Kahvesi Evi (Turkish Coffee Truck) ile Amerika’ya ve diğer ülkelere seyahat gerçekleştiren, adeta kahve elçiliği yapan Gizem Şalcıgil White, Amerika’da günde 400 milyon bardak kahve tüketildiği halde Türklerin tüm dünyaya kahve kültürünü yaydığını bilinmediğini söyledi. 
White, son yıllarda gurme kahve trendinin artması ile Turkish Coffee Lady girişimini 2017 yılında başlattığı ve Turkish Coffee Lady, Türk kahvesi sohbetleriyle toplumları birbirine yakınlaştırmayı amaçladığı, bilgileri paylaştı.



Turizmin iş ve zenginlik yaratma, sürdürülebilir kalkınmaya katkıda bulunma ve altyapı sağlama potansiyeli düşünüldüğünde;  Gastronomi Turizmi Derneği Bursa Temsilcisi Ramazan Başan, seyahat ve turizm, doğrudan ve dolaylı olarak, büyük bir GSYİH yüzdesini ve dünya ekonomisinde büyümeye devam etmesi, çok sayıda iş yaratması, ve turizmin parlayan yıldızı olan gastronominin, Bursa şehrinde istenilen hedeflere gelebilmesi için çalışmalarına soluksuz devam etdiklerini projelerini anlatdı.

“Sıra dışı okur” seçilen, üç binden fazla kitap okuduğunu, kitaplardan öğrendiği eko turizme yönelen, Bilecik’in Kurşunlu köyünden Bedriye Berber Engin, tüm engellemelere karşı direndiğini köyde bulunan diğer kadınlarla birlikde, Kurşunlu Köyü’nü bir eko köye çevirdiği süreci anlatdı.



Mikro düzeyde gibi gelen bu hikaye bir noktada   Anadolu’daki binlerce köye örnek olmasıyla makro düzeyde eko kalkınmanın kaldıraçlarından biri, gastronomi Turizmin dinamik göstergesi. 

Bize görede, turizm işlerinde özellikle gastronomi turizminde büyük oranda kadın, azınlık ve genç istihdam edilmektedir, çoğunlukla küçük ve orta ölçekli şirketler bulunmaktadır ve iyi eğitim ve aktarılabilirlik sunmaktadırlar.

Seyahat ve turizmin çevrenin korunması ve iyileştirilmesi ve yerel çeşitlilik ve kültürün korunması için bir katalizör görevi gördüğü, sayısız iyi örnekleri var olduğu gerçeğiyle Bu tür fuarların ve buna benzer panellerin önemi inkar edilemez.


Panel, Network Fuarcılık Yönetim kurul Başkanı Hasan Eker, GTD Gastronomi Turizmi Derneği Yönetim kurul Başkanı Gürkan Boztepe’ye katkılarından dolayı teşekkür ederek, Boztepe ve panelistlere plaket vermesiyle sonlandı.




yilmazparlar@yahoo.com

1 Mayıs 2019 Çarşamba

4.Ekonomi-Lojistik zirve-Yılmaz Parlar


Lojistikde  “Ölüm Fermanı” 


4.Ekonomi-Lojistik zirvede açılış konuşmasında DEİK Lojistik İş Konseyi Başkanı – FIATA Kıdemli Başkan Yardımcısı, UTİKAD Yönetim Kurulu Başkan yardımcısı Turgut Erkeksin; Lojistik firmalarının önüne getirilen lojistik hizmet sözleşmelerinin adeta bir “ölüm fermanı” niteliğinde olduğu ve sözleşmenin hemen hemen tüm maddelerinin hizmet alan tarafı korur biçimde düzenlendiği söyledi.




29 Nisan 2019 Pazartesi günü Levent Windham Grand Hotelde gerçekleşen 4.Ekonomi-Lojistik zirvede Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Emre Eldener, konuşmasında dış ticaret kapsamındaki ithalat hacminde yaşanan radikal düşüş, Gümrükteki tıkanıklıklar, gümrük süreçlerinde yaşanan sorunlar özellikle Kapıkule’deki sorunlar, lojistik ve gümrük süreçlerinin iyileştirilmesi, Transit ticaretin kolaylaştırılması, Demiryolu altyapısının geliştirilmesi konular hakkında konuşmasını sürdürdü.





Başkan Emre Eldener Yapısal reformlarda Gümrük Kanunu’nun gümrük süreçlerini hızlandıracak ve bürokrasiyi azaltacak taşımacılık ile konuları dile getiriken, Başkan Yardımcısı Turgut Erkeskin Belge ve İş Kontratları konularını ele aldı.





Ayrıca konuşmalarda, İstanbul Havalimanı’nda hertürlü kargo hizmeti veren firmalara uygulanan ofis, iletişim vs.  ile ilgili maliyetlerin çok yüksek seviyelerde oluşu, Türkiye Lojistik Planı çalışmaları, Lojistik sektörünün teşviklerden yararlanmaları, Dijital lojistik, E-Ticaretin gelişmesi, Endüstri 4.0 sektöre uygulama konuların önemine dikkat çekildi.


Turkcell Tedarik Zinciri Yönetiminden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ali Türk - Dijitalleşen Yeni Dünya’ya Hazırmıyız. Başlıklı sunumunda; Neden Dijitalleşmek Zorundayı,  Dijital Dönüşümün Olmazsa Olmazları,  İnsan, Süreç, Ürün Yeni Teknolojiler İş Yapış Şeklimizi Nasıl Değiştiriyor,  Dijital Dönüşümün Getirdiği Fırsatlar konularını ele aldı. 





UND Danışmanı Fatih Şener’in Moderatörlüğü üstlendiği Ekonomide Yaşanan Dönüşümlerin Lojistik Sektörüne Etkileri ve Lojistikte Gelecek Perspektifleri konulu oturumun panelistleri; Sabay Lojistik Yönetim kurulu Başkanı Bülent Aymen, Alışan Lojistik Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Damla Alışan, Solmaz Lojistik Taşımacılık Grup Başkanı Yalçın Dorman gibi isimler; Dünya Ekonomisindeki Değişimlerin Türkiye’ye Etkileri Lojistik Sektörünü Nasıl Dönüştürecek, Yeni Ekonomi Oluşurken Lojistik Sektörü Nasıl Konumlanmalı, Atılması Gereken Adımlar ve Gelecek Perspektifler, Lojistiğin 2023 Rotasında Neler Olacak, Yatırım ve Finansman Sorunlarına Bakış, Lojistikte Optimizasyon İçin Dijital Dönüşümün Yarattığı Fırsatlar, Dünya Lojistik Performans Endeksi ve Türk Lojistik gibi  sektörünü tüm önünü tıkayan sorunları çözümleriyle birlikde işlediler.





Ekonomi Ve Teknolojideki Değişimlerin Taşıma Modlarına Yansımaları ve Lojistikte Gelecek Perspektifleri konulu panelin Moderatörü Trans.eu Group SA Doğu Avrupa ve Avrasya Direktörü Ege Özsaygılı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Bülent Sönmez, İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Kemal Barış Dillioğlu, DEİK Lojistik İş Konseyi Başkanı – FIATA Kıdemli Başkan Yardımcısı – UTİKAD Başkan Yardımcısı Turgut Erkeskin TÜRKLİM Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Hakan Genç panelistlere; Uluslararası Taşımalarda Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri, Dijital Dönüşümün Kara, Hava, Deniz ve Demiryolu Taşımacılığına Etkileri, Fırsatlar ve Sorunlar, İntermodal Taşımacılığın Türkiye’de Gelişimi, Fırsatlar ve Sorunlar, Denizyolunda 2023 İçin Stratejik Hedefler, Ro-Ro’da Mevcut Projeler ve Yeni Güzergahlar, Limancılık Sektörünün Güncel Durumu ve Çözüm Arayan Sorunlar gibi sorular tevcih etdi.






Yol Projesi İle Yük Taşımacılığında Fırsatlar Ve Riskler konulu panelde;  Çin’in ortaya koyduğu ve Türkiye’nin de Önemli bir parçasını oluşturduğu Kuşak ve Yol Projesi’nin Lojistik Sektörüne Etkileri, Kuşak ve Yol Projesi Başta Olmak Üzere Demir İpekyolu’ndan Viking Projesine Uluslararası Projelere Türkiye Nasıl Entegre Olacak, Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattının Açılmasıyla Türkiye Demiryolunda Hangi Avantajları Elde Etti, Demiryolunda Serbestleşme İle Başlayan Süreçte Gelinen Nokta, Sorunlar Ve Çözümler masaya yatırıldı oturumun Moderatörü Konsped Genel Müdürü Mete Tırman, Ğanelistler; Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Demiryolu Düzenleme Genel Müdürü Bilgin Recep Bekem, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı TCDD Taşımacılık A.Ş. İstanbul Bölge Müdürü Veysi Alçınsu,  DTD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Onur Küçükakdere, UND İcra Kurulu Başkanı Erman Ereke gibi sektörde başarılı isimlerdi.


THY Yönetim Kurulu Üyesi Orhan Birdalîn Moderatörlüğü üstlendiği Türkiye’nin Hava Kargoda Hub Olma Hedefinde Gelinen Nokta Ve Atılması Gereken Adımlar başlıklı panelde;  SHGM Havacılık Güvenliği Daire Başkanı Serdar Karabulut,

AHL Başmüdürü Timur Alp Bayrak, Türk Hava Yolları Genel Müdür (Kargo) Yardımcısı Turhan Özen, REIBEL Taşımacılık Genel Müdürü Arif Badur, İstanbul Havalimanı Hava Taşımacılığında Dünya Dengelerini Nasıl Etkileyecek, Türkiye’nin Hava Kargodaki Konumu, Beklenti ve Hedefler, Türkiye’nin Hava Kargoda Uluslararası Prosedürlere Uyumu ve Atılması Gereken Adımlar, Hava Kargo Sektöründe Dijital Dönüşüm, Fırsatlar ve Sorunlar konularını işlediler.

Zirve sonrası, Yılın Lojistikte Başarı Ödülleri Töreni gerçekleşti. Ödüle layık görülen firma temsilcileri ödüllerini alarak kısa şekilde duygularını belirtdiler.


yilmazparlar@yahoo.com