18 Nisan 2015 Cumartesi

 SONSUZ  DÖNÜŞÜMLÜ METAL AMBALAJ

Metal Ambalajin  “Sürdürülebirliği Ve Pazardaki Konumu”

Ambalaj 2016 yılında küresel çapta 115 milyar dolarlık pazar payına sahip olması öngörülüyor. Türkiye’de ise 20 milyar dolarlık büyüklüğe sahip ambalaj sektöründe metalin payının artması bekleniyor.

Ambalaj Sektörün en önde gelen firmalarından Sarten Ambalajın ev sahipliğinde 17 Nisan 2015 Cuma günü Point  Barbaros Hotelde “Metal Ambalajın Sürdürülebilirliği ve Pazardaki Konumu” konulu Uluslararası Ambalaj toplantı düzenlendi.


Toplantı: EMPAC (European Metal Packaging Association) Avrupa ambalaj Üreticileri birliği CEO'su Gordon Shade ve İletişim Müdürleri Ellen Wauters, BİM   Birleşik mağazalar A.Ş. Operasyon Komite Başkanı COO'su ve İcra kurul üyesi Galip Aykaç. Sainsbury Marketler Zinciri Eski üst düzey yönetici Alison Austin, Çevko Vakfı sekreteri Mete İmer konferanslarıyla  ve  Levent Erden Moderatörlüğünde, Zeki Sarıbekir, Alison Austin, ASD genel Sekreter Aslıan Arıkan, Ege Zeytin İhracatçılar Birliği Başkanı Gürkan Renklidağ,  Total Lojistik Direktörü Yaşar Taşkıran gibi isimlerin oluşturduğu .panel şeklinde gerçekleşti.


Konferansda  sektörün  yetkin kişileri tarafından, sonsuz geri dönüşümlü olduğu vurgulanan metal ambalaj derinliğine genişliğine analiz edildi.  Türkiye’den ve dünyadan çok sayıda üst düzey sektör temsilcisi katıldı.


Sarten CEO'su Zeki Sarıbekir yaptığı açılış konuşmasında her ürünün Kağıt, cam, plastik, teneke vs. herşeyin ambalaja konulmasını ve eş zamanlı olarak geri dönüşümünüde düşünülmesi gerektiğini, EMPAC- Avrupa Metal Ambalaj Üreticileri Birliği’nin Başkanı Gordon Shade ve İletişim Müdürü Ellen Wauters ile beraber şekillendirdiklerini söyleyerek söze başladı. Özetle "Metal ambalaj, sonsuz geri dönüşebilen, yani doğaya zarar vermeden tekrar tekrar yeniden kulanılabilen bir ambalaj türüdür. Ayrıca, içinde sakladığı ürün eğer bir gıda ürünü ise, onu nefasetini ve besin değerlerini kaybetmeden raf ömrü sonuna kadar en hijyen koşullarda korur. Eğer ürün; Endüstriyel veya Kozmetik bir ürün ise, ürünün kimyasal ve fiziksel özelliklerini en üst düzeyde korur. Metal ambalaj ayrıca, tüm uluslararası taşımacılık standartlarına uygun bir ambalajdır. Ambalaj ürüne bir kimlik kazandırır." dedi

Sarıbekir metal ambalajın pazarda ve tüketicilerin algısında hakkettiği yerde olup olmadığı tartışılan bir konu olduğunu.  tüketiciyi daha iyi bilinçlendirerek metal ambalaj algısını olması gereken yere getirilmesi gerektiğini vurguladı.

Sarıbekir şirketleri hakkındaki bilgileri ve kişi başı ambalaj kullanım birimlerini şu şekilde açıkladı." 2014 yılında Şirketimiz için önemli gelişmelerden biri SAP sistemine geçmemiz, bir diğeri de Turquality destek programına girmiş olmamız.  MITSUI ile bir süre önce  ortaklık gerçekleştirdik. Türkiye’de kişi başına düşen ambalaj tüketimi giderek yükseliyor.  2014  itibariyle 240 dolar seviyesine ulaşmış durumda. Ama Avrupa’daki 350 dolar, ABD’deki 400 ve Japonya’daki 500 dolar seviyelerine baktığımızda geride olduğumuzu görüyoruz."


EMPAC (European Metal Packaging Association) Avrupa ambalaj Üreticileri birliği CEO'su Gordon Shade ve İletişim Müdürleri Ellen Wauters Avrupa ve Dünya genel profiliini aktardı.  Alisson Austin ve BİM   Birleşik mağazalar A.Ş. Operasyon Komite Başkanı COO'su ve İcra kurul üyesi Galip Aykaç. Perakende zincirinin ambalajla olan bağlarını dile getirdi.


BİM Operasyon Komitesi Başkanı süpermarketlerin Türkiye’de gelişmesi, tüketimi hızla artırmakla ambalaj sektörüne büyük fayda sağlamakta olduğunu ambalaj sektöründe kendileriyle eş değerde  büyüdüğnü  yeni yatırımların sürdürdüğünü gözlemlediklerini açıkladı.

 ÇEVKO Vakfı sekreteri Mete İmer çevreyle ambalajların dönüşümünü değerlendirdi.

Levent Erden’in moderatörlüğünde Panele Zeki Sarıbekir, Alison Austin, Ambalaj Sanayicileri Derneği Genel Sekreteri Aslıhan Arıkan ,  Ege Zeytin ve Zeytin Yağı İhracatçı Birlikleri Başkanı Gürkan Renklidağ  ve TOTAL Oil Türkiye Lojistik Direktörü Yaşar Taşkıran panelist olarak katıldılar. Gerçekleştirilen panelde metal ambalajın farklı sektörler açısından önemi vurgulandı. 2023 İhracat hadeflerine ulaşmak için ambalaja destek verilmesi yeni yatırımların hızlandırılması ifade edildi.




yilmazparlar@yahoo.com
AUJOURD’HUI LA TURQUIE  GAZETESİ 10 YAŞINDA

Aujourd’hui la Turquie  gazetesi 10.yılını  devirdi.


Fransızca yayınlanan Aujourd’hui la Turquie gazetesinin 10.yıl kutlanmasına Belçika Konsolosluk sarayı ev sahipliği yaptı. Belçika’nın İstanbul Başkonsolosu Henri Vantieghem ve Fransa’nın İstanbul Başkonsolosu Muriel Domenach’ın da hazır bulunduğu bir resepsiyon verildi.


10 yıl kutlama vesilesiyle verilen resepsiyonda yerli yabancı basın mensubu, iş, sanat, politik dünyasının ünlü isimleri, akademisyenler elit tabakadan oluşan konuklar vardı.


Aujourd’hui la Turquie  gazetesinin Genel yayın yönetmeni Hüseyin Latif yaptığı selamlama konuşmasında  “profesyonel gazeteciler ve gönüllü öğretim üyelerinden oluşan Gazete çalışanların fedakarca çalışmalarıyla bu kadar yılı geride bıraktıklarını ifade ederek tüm ekip arkadaşlarına ve resepsiyonda destek veren Konsolosluğa firmalara teşekkürlerini, minnettarlığını sundu.


Belçika’nın İstanbul Başkonsolosu Henri Vantieghem 2005 yılından itibaren Fransızca yayınlanan gazetenin 10. yılının kutlama vesilesiyle, bir araya gelen konuklara ev sahipliği yapmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Başkonsolos Henri Vantieghem: Federal devlet yapısına sahip olup, Hollandaca'nın bir lehçesinin resmi dil olduğu Flaman Bölgesi (Vlaanderen), Fransızca'nın resmi dil olduğu Valon Bölgesi (Wallonie) ve her iki dilin de resmi sıfatını taşıdıkları Brüksel Başkent Bölgesi (Région de Bruxelles-Capitale)'den oluşan Belçika tarihi hakkında kısa ufuk turu attırdı.Fransa’nın 1813'te Belçika'yı işgal etmesinden 1815'te Napolyon yenilmesinden sonra, Hollandalıların idaresine giren 1830 Fransa ve İngiltere'nin garantisi altında bağımsız bir devlet kuran Belçika 1831 tarihinde krallık haline geldi. Birinci ve İkinci Dünya Savaşında Almanya tarafından işgal edilmiş, Almanya'nın yenik düşmesi üzerine işgalden kurtulmuştur.  Başkonsolos Henri Vantieghem Aujourd’hui la Turquie  gazetesinin çok zor şartlar altında çıkarabildiğinin farkındalığına dikkat çekti. 



Fransa’nın İstanbul Başkonsolosu  Muriel Domenach Modern Türkiye'yi dış dünyaya nakleden düzenli olarak aylık yayınlanan Aujourd'hui la Turquie, Türkiye'nin Fransızca yayın yapan tek uluslararası gazetesinin fedakarca çalışarak Türkiye’nin ve Dünyanın sesini  duyurmasına duyduğu takdiri dile getirdi. Türkiye Fransa ile ikili ilişkilerin ne kadar önemli olduğunun altını çizen konuşmasında bu gazetelerin önemine vurgu yaptı.


Eski İstanbul Ticaret odası Başkanı Murat Yalçıntaş iletişimin öneminden Barışın sevginin iletişim kurmaktan geçtiğini bunlarında bir aracı gazetenin olduğunu hatırlattı. Gazetenin imtiyaz sahibi Hüseyin Latif ve Genel yayın Müdürü aynı zamanda Notre Dame de Sion Fransız Kız lise Halkla ilişkiler -Kültür müdürü Mireille Sadege’nin yazmış olduğu kitapların değerinden bahsetti Konuşmasını Fransızca ve Türkçe ifade eden Yalçıntaş Tercüman kullanmadı. 


Hüseyin Latif’in “L’actualite comme un roman” Bir roman gibi haberler adlı kitab ismi altında “Joue un morceau pour mon amour” Aşkım için bir şarkı çal ifadesi yar alıyor.


Mireille Sadege’nin “Temoin D’une Decennie de l’histoire” Tarihin on yıl Tanığı ismi altında “Evolution de la diplomatie turque et de ses liens avec l’UE relations franco et interrogations touchant la construction europenne” Franko-Türk diplomasi evrimi, Avrupa Yapısı ilişkileri sorgulamaları anlamında ibare yer alıyor.


Eser sahipleri  Hüseyin Latif ve  Mireille Sadege kitaplarını imzalayarak konuklara hediye ettiler. Konuklar ikram edilen Hacı Bekir lokumları ve hediye edilen kitaplarını alarak uğurlandılar.


Aujourd’hui la Turquie  gazetesinin takriben 5000 civarında abonesi mevcut yazılarında  Türkiye'yi ve uluslararası ilişkilerini politik, ekonomik ve kültürel olarak işleyerek, Türkiye dışında  Fransa’  Belçika İsviçre  ve Kanada gibi ülkelerde dağıtmaktadır. Aynı zamanda entelektüel bir oluşum olarak değerlendirilen, Hava Yolları’nın Business ve Premier class yolcularına sunulan bir gazetedir. 


yilmazparlar@yahoo.com 


5 Nisan 2015 Pazar

KARTEPE EKONOMİ ZİRVE 2015

Bu yıl 11.ncisi düzenlenen ve Başkanlığını Celal Toprak’ın yaptığı kısa adı EGD olan Ekonomi Gazeteciler Derneğinin, Kartepe Ekonomi Zirvesi 27-29 Mart 2015 tarihleri arasında gerçekleşti.

600’den fazla üyesi bulunan Yurdun her köşesinden katılan ekonomi yazarları kendi bünyelerinde bir kaç panel düzenleyerek çeşitli gündem maddeleri belirlediler ve fikir geliştirdiler. Yeni teknolojiler hakkında bilgilendirildiler. Geleceğin medyasını hakkında örnekleri izlediler.

Başkan Celal Toprak genel ufuk turu ile başlayan konuşması sonrası panellerle tüm üyelerin zirveye fikir paylaşımları ile devam etti  Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun sunumu sırasında zaman zaman üyeler üyeler fikirlerini görüşlerini beyan ettiler.

 Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun sunumu şu şekilde gerçekleşti.

"Türkiye'nin yeni bir ekonomi modeline ihtiyacı var. Bu yeni model, teknolojik dönüşüm, kadınların işgücüne katılımı ve girişimciliğe odaklanmalı"


- "2015'in ilk üç ayında gerek dövizdeki dalgalanma, gerek ihracat pazarlarındaki sıkıntılar ve gerek çevre coğrafyadaki karışıklıklar bir an için moral bozdu. Ama enseyi karartmaya gerek yok"

- "Yakında karekodlu çekler piyasaya girecek. Çek üzerindeki karekod cep telefonundan okutulduğu zaman müşterinin çek endeks puanı çıkacak"

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye'nin teknolojik dönüşüm, kadınların işgücüne katılımı ve girişimciliğe odaklanan yeni bir ekonomi modeline ihtiyacı olduğunu söyledi.


Hisarcıklıoğlu, Ekonomi Gazetecileri Derneği'nin (EGD) bu yıl 11'incisini düzenlediği Kartepe Ekonomi Zirvesi'nde, "Dünyada ve Türkiye'de Ekonomik Görünüm" başlıklı bir sunum yaptı.


Dünya ekonomisi için 2014'te yüzde 3,3, 2015'te yüzde 3,5, 2016'da yüzde 3,7 büyüme beklendiğini aktaran Hisarcıklıoğlu, dünya ticaretinde hala istenen bir büyüme beklentisi olmadığını ifade etti.

Petrol fiyatlarındaki düşüşün Türkiye'yi hem olumlu hem de olumsuz etkilediğine değinen Hisarcıklıoğlu, "Olumlu tarafı, petroldeki her 10 dolarlık düşüş cari açığa 4,4 milyar dolarlık iyileşme sağlıyor. Olumsuz tarafı ise petrol ürünleri ihraç eden ülkelerin bizim ihracatımız içindeki payı yüzde 65. Türkiye'deki turistlerin yüzde 30'u petrol ihracatçısı ülkelerden geliyor. Ayrıca, müteahhitlik sektörünün yurt dışında yaptığı işlerin yüzde 85'i de petrol ihraç eden ülkelerde. Bu pazarlardaki gelirde düşme var" dedi.


Türkiye'nin 2015'teki G20 dönem başkanlığında, B20 kapsamında ilk defa 5 kıtada 12 toplantı gerçekleştireceklerini anlatan Hisarcıklıoğlu, "Bugüne kadar Türkiye'den B20 sürecine katılım sayısı bir elin parmaklarını geçmiyordu. Maalesef Türk şirketleri olarak global düşünce içinde değiliz. Sadece Ankara'yı etkileyerek işlerimizin halledilebileceğini düşünüyoruz. Ama ekonomideki kurallara uluslararası toplantılarda ve merkezlerde karar veriliyor" diye konuştu.


B20'de küresel ölçekteki korumacılık tedbirlerine odaklanacaklarını anlatan Hisarcıklıoğlu, ekonomik kriz korkusuyla ülkelerin korumacılık tedbirlerini artırmasının dünyadaki büyümenin yavaşlamasının ana nedeni olduğunu vurguladı.


Hisarcıklıoğlu, altyapı yatırımlarındaki açığın dünyanın geleceğini tehdit ettiğini belirterek, "Burada hem projeye hem de finansmana ihtiyaç var. Kurumsal özel sektör yatırımcılarının bu alana çekilmesi için dünya ölçeğinde projeler gerçekleştiriyoruz" ifadelerini kullandı. Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye'nin G20 dönem başkanlığında İstanbul merkezli olarak kurulacak Küresel KOBİ Forumu'nun bütün dünya KOBİ'lerinin sesi olacağını dile getirdi.



Türkiye'de 2015'in ilk üç ayında gerek dövizdeki dalgalanma, gerek ihracat pazarlarındaki sıkıntılar ve gerek çevre coğrafyadaki karışıklıkların bir an için moral bozduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, "Ama enseyi karartmaya gerek yok" dedi.


Hisarcıklıoğlu, Türkiye ekonomisi için 2015 yılındaki riskleri, ABD Merkez Bankası'nın (Fed) alacağı faiz kararı, çevre coğrafyalardaki karışıklıklar ve genel seçime kadar yaşanacak süreç olarak sıraladı.

Avrupa'da beklenen parasal genişleme, petrol fiyatlarındaki gerileme ve açıklanan yapısal dönüşüm programlarının ise Türkiye için fırsat oluşturduğunu dile getiren Hisarcıklıoğlu, iş dünyası temsilcileri arasında yaptıkları bir ankette, yapısal dönüşüm programlarını destekleme oranının yüzde 55,6 çıktığı bilgisini paylaştı.

"2015 genel olarak düşe kalka yol alacağımız bir yıl olacak" diyen Hisarcıklıoğlu, şöyle devam etti:

"Ama biz iyimser yaklaşıyoruz. Türkiye ekonomisi 2014'te büyümede yüzde 3'ü yakalar inşallah. 2015 için, ilk çeyrekteki öncü rakamlarda büyüme için zayıf sinyaller var. Net ihracat bu dönemde büyümeye katkı vermiyor. Büyümenin iç talebe dayalı olarak olacağını görüyoruz. Zaman zaman aksama olsa da Türkiye ekonomisi büyümeye devam ediyor.

İşsizlik hala Türkiye için önemli bir sorun ama Türk özel sektörü 2014'te 2013'e göre 1 milyon 100 bin ilave istihdam sağladı. Bu müthiş bir rakam. Ekonominin lokomotifi inşaat sektöründe de 2014'te yapı ruhsatı sayısında, konut satışında ve yabancılara konut satışında artış var. Sanayi sektörü de 2014'te yüzde 3,6 büyüdü."


Hisarcıklığlu, yurt içinde katma değer vergisi (KDV) tahsilatında geçen kasım, aralık ve ocak aylarındaki yüzde 19'luk artışın da Türkiye'de büyümenin iç talebe bağlı olacağını gösterdiğini söyledi.



Rifat Hisarcıklıoğlu, geçen yıl iç piyasada protesto edilensenet ve karşılıksız çek tutarlarında enflasyon kadar artış olduğunu belirterek, "Her ne kadar piyasada ters bir algı olsa da karşılıksız çıkan çeklerin oranında 2014'te 2013'e göre bir düzelme var. 2013'te 100 liralık çekin 3,7 liralık kısmı karşılıksız çıkarken, 2014’te bu rakam 3,3 olmuş. Burada sıkıntılı olan bir şey şu; karşılıksız çeklerde 2014'ün son 4 ayına bakıldığında, önceki yılın aynı dönemine göre artış trendi var. Bu 2015 için bir veri olabilir" değerlendirmesinde bulundu. 


Kredi Kayıt Bürosu ile birlikte çalışarak geliştirdikleri karekodlu çeklerin yakında piyasaya gireceğini anlatan Hisarcıklıoğlu, "Çek üzerindeki karekod cep telefonundan okutulduğu zaman müşterinin çek endeks puanı çıkacak. İstenirse detaylı rapor da görülebilecek. Buna göre karar verilebilecek. Bu, ticaretin sağlıklı yapılabilmesi için iç piyasa açısından devrim niteliğinde bir karar" dedi.

Hisarcıklıoğlu, 2013'te bir önceki yıla göre reel sektörün satışlarının 473 milyar lira, faaliyet karının ise 31 milyar lira arttığını, ancak kredi faiz giderlerinin de 31 milyar lira yükseldiğini belirterek, "Yani artırılan ilave kar, faizlere ödenmiş. Döviz kuru zararından dolayı da 2013'te 2012'ye göre 29 milyar lira eksik kar elde etmişiz. Bu, Türk şirketlerinin niye sermaye biriktiremediğinin en önemli göstergesi. Kredi faizi ve döviz kuru şirketlerimizi direkt etkiliyor" yorumunu yaptı.

Her yıl artan bir eğilimde ihracatın riskli bir şekilde yapıldığına işaret eden Hisarcıklıoğlu, "Açık hesap veriyoruz. Geçen yıl ihracatımızın yüzde 65'ini mal mukabili yapmışız. Bu aslında büyük risk. Çünkü, riskli pazarlara ihracat yapıyoruz. Ayrıca global kriz henüz bitmedi. Çevremizdeki sıkıntılar otomatikman Türkiye ekonomisini ve Türk şirketlerini etkiler. Bu noktada Eximbank'ın ihracat sigortası var. İhracatçılarımıza bunu yapmalarını tavsiye ediyorum" dedi.


Hisarcıklıoğlu, Türkiye'nin teknolojik dönüşüm, kadınların işgücüne katılımı ve girişimciliğe odaklanan yeni bir ekonomi modeline ihtiyacı olduğunu vurguladı.


"Ne kadar yüksek cari açık, o kadar fazla büyüme" varsayımının yanlış olduğunu dile getiren Hisarcıklıoğlu, eskiden büyümenin motoru görülen cari açığın, artık ilaç olamadığını söyledi.

OECD ülkeleri ortalamasında yüksek teknoloji ihracatı yüzde 18 iken Türkiye'de bu oranın yüzde 4 olduğuna dikkati çeken Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti:

 "Yeni hikayede en önemli bileşen yüksek teknoloji olmalı. Gereksiz günlük tartışmaları bırakıp hepimizin esas konuya odaklanması lazım. Gelirimizi artırmak, işin hamallığından kurtulmak istiyorsak en azından bu ortalamayı yakalamalıyız. Biz bunu rakiplerimiz kadar yapamıyoruz. Gelişmekte olan ülkeler bizden daha önde."


Hisarcıklıoğlu, şirketler açısından yeni bir çıta koymak gerektiğini ifade ederek, en hızlı büyüyen 100 şirket içinde yazılım ve bilişim teknolojileri şirketlerinin sayısının ABD'de 60 iken Türkiye'de 21 olduğuna dikkati çekti.



Kamu ihalelerinin Türkiye'nin büyüme politikasındaki yeni trend olduğunu dile getiren Hisarcıklıoğlu, "Meclis'ten geçen yasayla artık kamu ihalelerinde yüzde 51'i yerli olan bir mal ithale göre yüzde 15 daha pahalı olsa da kurum onu almak mecburiyetinde, tercihinde değil. Bu devrim niteliğinde bir adım. Kamu alımı sanayinin dönüşümünde en önemli itici güç" dedi.

Türkiye'nin orta gelir tuzağının içine düştüğünü belirten Hisarcıklıoğlu, "Artık yeni reform yapma zamanı geldi. Bu coğrafyada farklılaşmak zorundayız. Zor bir coğrafyada iş yapıyoruz. İnşallah Yemen'deki son gelişmeler mezhep savaşlarına neden olmaz. Mezhep savaşları bütün İslam coğrafyasını tetikleyecek bir unsur. Bu nedenle risk görüyorum. 'Yemen bizden uzak, bize göre ne var' diye bakmamak lazım. Allah korusun, bir mezhep savaşının ön sinyali olabilir. Bu hepimizi etkiler" diye konuştu.

Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye'nin eğitim reformuna, hukuk reformuna ve idari reforma ihtiyacı olduğunu dile getirdi.



Reel sektörün ayağında prangalar olduğunu dile getiren Hisarcıklıoğlu, işlem maliyetlerini artıran uygulamalardan kurtulmak istediklerini söyledi.


İflas ertelemenin, son dönemin en büyük tehlikesi olduğunu aktaran Hisarcıklıoğlu, "Kötü niyetli bazı işletmeler alacaklılarını istismar etmek için iflas erteleme alıyor. Paranı alamıyorsun; bekle ki ne zaman iflas ertelemeyi kaldırtabilirsen... Böyle mantıksız bir şey olmaz" dedi.


Art niyetli kişiler tarafından hazırlanan, firmaların isimlerinin yer aldığı "asılsız kara listelerin" internette dolaştığını aktaran Hisarcıklıoğlu, "Batacaklar iddiasıyla kara liste yayınlanınca bazı bankalarımız baykuş gibi onların üzerine atlamaya başladı. Bu listeyi gören bankalar kredileri kapatmaya girişti. Listede adı olan firmalar, 'Bizim böyle bir sıkıntımız yok' diye ilan vermeye başladı. Bunu Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanına aktardım" diye konuştu.

Türkiye'de bölgeler arasındaki gelişmişlik farkı arasındaki uçurumun büyük bir sorun olduğuna işaret eden Hisarcıklıoğlu, şöyle konuştu:

"En zengin bölge ile en fakir bölge arasında tam 4 kat fark var. Marmara bölgesi tıkandı. Türkiye'yi coğrafi olarak yeni bir boyutta düşünmemiz gerek. Zenginliği 81 ile yaymak için mekansal strateji planı hazırlıyoruz. Bölgeler arası farklılığı gidermek ancak mekansal stratejiden geçiyor. Türkiye sadece Marmara bölgesiyle zenginleşemez. 2023 hedefine ulaşmak istiyorsak yeni Marmara bölgelerine ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.


Ortalama yüzde 3 büyümeyle 2020'de Türkiye'de kişi başına gelirin 13 bin dolara geleceğini, yeni bir hikaye yazılabilirse bu rakamın yüzde 7 büyümeyle 17 bin dolara ulaşacağını belirten Hisarcıklıoğlu, "Buna odaklanmalıyız. Kavgaların içinde boğulursak kendimize yazık ederiz. Türk özel sektörünün, girişimcisinin bunu başarabileceğine inanıyorum" dedi.


"Yüksek teknolojili üretimin üssünün Marmara Bölgesi'nin dışında olması gerek. Bizim yeni bir Marmara'ya ihtiyacımız var çünkü artık Marmara Bölgesi tıkandı, doldu"

- "Yeni Marmara için diyoruz ki İç Anadolu'yu da içine alan kuzey-güney eksenini iki limanda buluşturan şehirlerde olması lazım"


- "Ben iş dünyasının başkanıyım, iyiye bakmak durumundayım, geleceğe bakmak durumundayım. Eksiklikleri kırmadan dökmeden söylemek durumundayım. İş adamı kavga etmez, kavga ederek bir sonuca varamazsınız"


Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, yüksek teknolojili üretimin üssünün Marmara Bölgesi'nin dışında olması gerektiğini belirterek, "Bizim yeni bir Marmara'ya ihtiyacımız var çünkü artık Marmara Bölgesi tıkandı, doldu. Yeni Marmara için diyoruz ki İç Anadolu'yu da içine alan kuzey-güney eksenini iki limanda buluşturan şehirlerde olması lazım" dedi. 

Hisarcıklıoğlu, Ekonomi Gazetecileri Derneği'nin (EGD) bu yıl 11'incisini düzenlediği Kartepe Ekonomi Zirvesi'nde, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Girişimciliğin bir risk işi olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, işsizlikle mücadele için de girişimciliğin önemli bir mecra olduğuna dikkati çekti.


Dünyada girişimcilik eğitimi alan her 10 kişiden ancak birinin başarılı olabildiğine işaret eden Hisarcıklıoğlu, "İşgücüne katılım çok önemli. İşsizlik oranı yükselmiş gibi görünüyor. Biz her yıl yüksek büyümeyi sürdüremezsek bu oran yukarı doğru çıkar. Eğer sürdürebilirsek işsizliği aşağı doğru indirebiliriz" diye konuştu.


Avrupa ekonomisinin canlanması halinde Türkiye'nin bölgeye yüksek ihracatı nedeniyle olumlu etkileneceğini söyleyen Hisarcıklıoğlu, paritedeki volatiliteye ilişkin şunları kaydetti:

"Parite konusunda özel sektör olarak bizde bir eksiklik var. Kur riskimizi sigortalayacak sistemleri kullanmıyoruz. Bu tür enstrümanları gelişmiş ülkelerin hepsi bizden daha iyi yapıyor. Bizim de bunları yapıyor olmamız lazım ki bu tip kur fırtınalarında sağlıklı kalabilelim."

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile Çözüm Süreci'ne ilişkin görüştüklerini anlatan Hisarcıklıoğlu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde istihdam oluşturmak amacıyla sadece devlet eliyle fabrikalar yapılmasının, orta ve uzun vadeli ciddi sıkıntıları olabileceğini dile getirdi.


"Özellikle bir tehlike var, ona dikkati çektik. Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu veya başka bir bölge için 'Kamu yatırım yapsın, kamu fabrika yapsın, bu fabrikada da mal üretilsin' dediğimiz zaman bu hepimizin cebinden gider. Burada ne verimli çalışma olur ne gerçek fiyat teşekkülü olur. Bunu yakalayabilmemiz mümkün değil ve 78 milyon olarak bunun bedelini hep beraber öderiz. Devletin artık bugünkü dünyada görevi yatırımcıyı çekecek altyapıları yapmaktır. 


Her zaman söylerim; huzur olmadan ticaret olmaz, ticaret olmadan zenginlik olmaz. O huzur ortamı olduğu için geçen yıl Türkiye'nin geleceğine en umutlu bakan il yüzde 90'la Batman çıktı; Organize Sanayi Bölgesi'nde bile yeri kalmamıştı. İkinci, yüzde 82 ile Diyarbakır'dı. Üçüncü Gaziantep, dördüncü Kocaeli ve beşinci Bingöl. Yani bir huzur sürecinin bize getireceği katkı çok önemli."



İş adamlarının geleceğe olumlu bakmak durumunda olduğunu vurgulayan Hisarcıklıoğlu, Türkiye'nin zenginleşmesi için herhangi bir kavganın tarafı olamayacaklarını dile getirdi.


Hisarcıklıoğlu, 1,5 milyon şirketin temsilcisi ve 15 milyon kişiye istihdam sağlayan iş dünyasının başkanı olarak Türkiye adına güzel günleri arzuladığını belirterek, şunları kaydetti:


"Bizler her sabah dükkanımızı kar etmek için açarız, zarar etmek için değil. Onun için ben iyimser olmak mecburiyetindeyim. Ben iş dünyasının başkanıyım, iyiye bakmak durumundayım, geleceğe bakmak durumundayım. Eksiklikleri kırmadan dökmeden söylemek durumundayım. Benim işim siyaset değil, siyaset yapamam. Benim görevim üyelerimin menfaatini iletmek. Siyaset halktan yetkiyi almış olan kişilerin işidir. İş adamı kavga etmez, kavga ederek bir sonuca varamazsınız. Siyasetçi kavga eder mi? Eder ama benim işim kavga değil, kavganın unsuru da olamam. Ülkede huzursuzluk unsuru da olamam."


Gazetecilerin, Koç Holding Yönetim Kurulu üyesi Ali Koç'un medyaya "Çocuklarımızın geleceğinden endişe duymamak mümkün değil" başlığıyla yansıyan değerlendirmesine ilişkin bir sorusu üzerine, Hisarcıklıoğlu, şu yanıtı verdi: 


"İlgili haberin başlığına ve içeriğine baktık, değerlendirme yaptık. B20 İstihdam Görev Gücü Koordinatör Başkanı da olan Ali Koç, orada 'Dünyadaki işsizlik artıyor, çocuklarımın geleceğinden endişeliyim' diyor. Dediği bu. Ama biz bunu aldık, getirdik, iç siyasetin malzemesi yaptık. Bazılarımız haksız yere dövdü, bazılarımız 'Helal olsun' dedik. Bence doğru yerde doğru bir şey söyledi; B20 işgücü toplantısında dünyadaki işsizliğin artmasından duyduğu kaygıyı ifade etti. Ama bunu günlük politikanın içinde malzeme yaparsak doğru olmaz."


Rifat Hisarcıklıoğlu, 2001 krizi sırasında KOBİ'lere düşük faizli kredi versin ve ihracat artsın diye TOBB'un Eximbank'a 100 milyon dolar aktaracağını duyurmasının bir haberde "TOBB 100 milyon dolar alacak" diye yansıtıldığını anımsatarak, "Dolar kuru bir anda hızla yükseldi. Kanalı aradık 'Dolar almayacağız, TL olarak vereceğiz' dedik. Ama bu haberi vermedi. Bunu fırsat bilip işlem yapanlar kazandı. Sonradan, 'off the record' öğrendim. O gün itibarıyla işlem yapan 30 kişi/kurum bu işten para kazanmış" ifadelerini kullandı.


Yeni koridorlar ve kümelenme üzerine TOBB'un Türkiye'nin mekansal stratejisini hazırladığını aktaran Hisarcıklıoğlu, bunun tartışılmasını istediklerini söyledi.


Hisarcıklıoğlu, "Yüksek teknolojili üretimin üssünün Marmara Bölgesi'nin dışında olması gerek. Bizim yeni bir Marmara'ya ihtiyacımız var çünkü artık Marmara Bölgesi tıkandı, doldu. Yeni Marmara için diyoruz ki İç Anadolu'yu da içine alan kuzey-güney eksenini iki limanda buluşturan şehirlerde olması lazım" diye konuştu.


- "Toplumda her kesimde yeni bir anayasa talebi var"


Yeni anayasa için kendilerini "Anayasa Gönüllüleri" diye adlandıran 6 bin kişinin içinde kendisinin de olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, şöyle konuştu:

"Çalışmalarımız devam ediyor. 'Türkiye'nin yeni bir hikayeye ihtiyacı var' derken anayasa değişikliği diye topluma sorduğunuz zaman büyük bir oranda 'evet' çıkıyor, yüzde 80'ler civarında. Herkesin mevcut Anayasa'dan bir şikayeti var. Zaten Meclis'te grubu bulunan 4 siyasi parti de 4 sene önce toplumun tamamına vadetti değişikliği, ama beceremediler, uzlaşamadılar. Toplumda her kesimden yeni bir anayasa talebi var. 'Yeni hikaye' dediğim, yeni bir başkanlık sistemi, yeni bir anayasa değil. Ekonomide yeni bir hikayeye ihtiyacımız var, yanlış anlaşılmasın."

KOBİ'lerin Türkiye ekonomisi açısından hayati değeri olduğunu vurgulayan Hisarcıklıoğlu, "KOBİ'ler önemli ama dönüşümü yapmaları lazım. Mevcut sistem sürdürülemez. KOBİ'lerin kurumsallaşması stratejisi bir an önce hazırlanmalı" dedi.


yilmazparlar@yahoo.com


20 Mart 2015 Cuma

“SİNEMANIN 120 YILLIK SERÜVENİ” SERGİSİ-HABER GÜNDEĞÜL PARLAR

“SİNEMANIN 120 YILLIK SERÜVENİ” SERGİSİ

Beyaz Perdede 120 Yıllık Bir Macera Yaşamak İster misiniz?

1-10 Nisan 2015 tarihlerinde Beyoğlu Sanat Galerisinde Koleksiyoner Şerif Antepli’nin sinema konulu sergisi açılıyor: “Sinemanın 120 Yıllık Serüveni” Sergisi. Afişlerden pullara, plaklardan kartpostallara, çizgi romanlardan madalyonlara, oyuncaklardan telefon
kartlarına, hatıra paralardan film şeritlerine, sinema ile ilgili hemen her şeyin bulunduğu sergide sinema dünyasının anıları, sanatçıları yer alıyor. Yüzlerce objeyi izlerken 120 yıllık bir sinema macerası yaşayacaksınız Sevdiğiniz sanatçıların fotoğraflarına rastladığınızda gülümseyecek, anısı olan bir film karesi önünde belki yıllar öncesine gideceksiniz…
Salonda duyacağınız film müzikleri size mutlaka bir şeyler anımsatacak…
Onlarca yıllık birikimlerini sergileyen Koleksiyoner Şerif Antepli açacağı sergi ile ilgili olarak şu bilgileri veriyor:                                                                                                                                                                              
“Pul toplayarak başladığım koleksiyonculuk serüvenim geçen yıllar içinde başka objelerin de
katılımları ile renklenerek, çeşitlenerek bu günlere kadar geldi…
Sinema konusunda açtığım bu dördüncü kişisel sergimde tutkumun koleksiyonlarıma yansıyan örneklerini sunuyorum. Dünyada en çok koleksiyonu yapılan pul, afiş, kitap, oyuncak, plak, fotoğraf, madalyon, çizgi roman gibi birçok değişik koleksiyon türü ile yine dünyada en çok izlenen, sevilen sanat dalı olan sinemanın birlikteliğinin yer aldığı bu sergide izleyiciler keyifli bir zaman geçirecekler.
Lumière Kardeşlerin öncülüğünde 1895 yılında Paris’te başlayan sinemanın serüveni bu gün dünyanın her yerinde tutkuyla, heyecanla yaşanıyor…
Biliyoruz ki şu anda sayısız yönetmen kameramanlarına “Motor” diye sesleniyor… Serüven sürüyor…
Serginin ilk günü olan 1 Nisan Salı günü PTT, Galeride sergi nedeniyle özel ilk gün damgası uygulayacak.”
Koleksiyoner Şerif Antepli, koleksiyon kültürünün ülkemizde gelişmesi ve yaygınlaşması için on beş yıldır Collection Dergisi’ni;  yirmi yıldır fotoğraf kültürüne yönelik Fotoğraf Dergisi’ni yayınlıyor.
Türkiye’nin seçkin koleksiyonerleri ile beraber kurduğu Collection Club ise birçok koleksiyon sergileri açarak, sempozyumlar, konferanslar düzenleyerek halkımızın, özellikle gençlerin bu kültür hakkında bilgilenmeleri için çalışıyor.

 info@gundegul.com

10 Mart 2015 Salı

''OSMANLI'DAN CUMHURİYET'E KADINLAR'' -HABER-YILMAZ PARLAR

''OSMANLI'DAN CUMHURİYET'E KADINLAR''

Notre Dame de Sion Lisesi, frankonani ayı kapsamında 8 mart Dünya kadınlar günü münasebetiyle  ''Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Kadınlar'' Sergisi düzenledi.

Notre Dame de Sion Fransız Lisesi, “Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Kadınlar” adlı   sergisi, 1880-1930 dönemi kartpostal koleksiyonunı ihtiva etmektedir.

Fransa'nın İstanbul Başkonsolosu Muriel Domenach katılımıyla gerçekleşen sergiye, Okul müdürü Yann De Lansalut, Türk müdür Suzan Sevgi, Yazar, Christine Peltre, Liz Behmoaras, Halkla ilişkiler müdürü ve Bireysel  Danışman, Dr.  Mireille Sadege,  Tv dizi ve sinema oyuncularımızdan Derya Şen, Çiğdem Polat başta olmak üzere pek çok sanatseverler katıldılar.

Okul müdürü Yann De Lansalut .ve  Fransa İstanbul Başkonsolosu  Muriel Domenach günün konusuyla ilgili birer konuşma yaptılar.

Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Kadınlar adlı kitabın konusunu temel alan sergi   2014'te Notre Dame de Sion Lisesi desteğiyle Bleu autour Yayınevi tarafından basıldı.

Sergi, kitaba paralel olarak ve kartpostallar sayesinde, Osmanlı Devleti'nde Müslüman, Musevi ve Hristiyan kadınların portresini ortaya koymaktadır. Kartpostalın altın çağı 1880 ile 1930 arasındadır. Sergide esas olarak Pierre de Gigord'un koleksiyonundan yararlanıldı. Ayrıca Notre Dame de Sion Lisesinin elindeki resimler de kullanıldı. Bunlara dönemin karikatürleri ve mecmua makaleleri de eklendi. 

Tarihçi ve Oryantalizm uzmanı Christine Peltre, kendi yorumlarını, gezginlerin anlattıklarını ve aynı dönemden başka tasvirleri de kullanarak, 200 kadın portresiyle, Osmanlı Devleti'nin etnik zenginliğini de göstermektedir. Kitabın son sözüne imza atan gazeteci-yazar Liz Behmoaras ise, çağdaş Türkiye'nin kuruluşundan günümüze, kadınların özgürleşme öyküsünü ele almaktadır.

Serginin amacı, 20. yüzyılın başlarında, önce Osmanlı, ardından Türk toplumunda kadınların içinde bulunduğu koşullar üzerine bir düşünce ortaya koymak ve alışılagelmiş klişelerin dışına çıkarak yeni bir bakış sunmaktır.

Kadın portresi kartpostalları sergisi, gerek kamu alanında gerekse mahrem alanda olmak üzere, 200'den fazla kadın portresini bir araya getirmektedir. Sergi bize basit portrelerden öte, kadınların günlük hayat ve çalışma manzaralarını, ülkede kadın koşullarının gelişmesini ve nihayet, önce Osmanlıların, ardından Türklerin isteyerek modernliğe geçişini de göstermesi açısından önem taşımaktadır.

sosyal sorumluluk projesi kapsamında  “Pembe Aslında Siyahtır”, “Yalan Dünya”, “İsler Güçler Ters Köşe“, “Azap Yolu”, “Çocuklar Duymasın”,  “Düşman Kardeşler”, “Mihrap Yerinde”,    “Seksenler”Tiyatro, Tv Dizi ve sinema filmlerinden tanıdığımız oyuncularımızdan Çiğdem Polat Kadınlar günündeki mesajı eşit hakların eşit fırsatların kadınlara tanınmasını arzuluyor. Farklı rolleri rahatlıkla oynayan Türkiye’nin Shirley MacLaine’i olarak tanıdığımız Derya Şen ise “Sanatçı kimliğimle, Kadına şiddete şiddetle hayır diyorum.” Mesajlarını verdiler.


yilmazparlar@yahoo.com

1 Mart 2015 Pazar

TUROB’DAN TURİZME SESLENİŞ-TUROB ŞUBAT 2015 TOPLANTISI-HABER YILMAZ PARLAR

TUROB’DAN TURİZME SESLENİŞ
TUROB Başkanı Timur Bayındır, Ülke turizmine seslendi.
Turistik Otelciler İşletmeciler ve Yatırımcılar Birliği (TUROB) Başkanı Timur Bayındır,  nitelendirdiği Turizmin kalbi İstanbul, İstanbul’un kalbi Sultanahmet’den, Tarihi yarımadadan, Türk turizmine seslenerek, TUROB geleneksel aylık toplantısında yine son derece önemli turizm gündem maddelerinin altını çizdi.
 “Ülkemizin 2023 yılı turizm hedefleri var. Bu hedeflere ulaşmak için ülke turizmini çeşitlendirmeli ve turizmi tüm ülkeye yaymalıyız”
TUROB'un Şubat ayı Geleneksel Öğle Yemeğini 26 Şubat 2015 Perşembe günü  , Turk misafirperverliginden orneklerini  özenli hizmetiyle sunan,  Sura Design Hotel'in ev sahipliğinde gerçekleşti.

Sultanahmet'in merkezinde ve tarihle iç içe son teknoloji kullanarak yapılan otelde ger.ekleien toplantıya, büyük çoğunlukla olduğu TUROB Yönetim kurulu üyeleri başta olmak üzere TUROB üyeleri, Turizmin önde gelen Büyükşehir Belediyesinin, Valiliğin protocol isimleri ve basın mensupları katıldılar.

Açılış konuşmasında TUROB Başkanı Timur Bayındır, 1618 sayılı "Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanunu" hakkında doğruları yanlışları olumlu olumsuz turşzmin etkilendiği ve etkileneceği konuları dile getirdi.
Yüzde 50’nin üzerinde daralan Rusya pazarında başta hazır giyim sektörü olmak üzere tüm sektörler Rusya’dan gelen uçaklara yakıt teşviğinin artmasını, ÖTV ve havalanı vergilerin tekrar düzenlemesini,  Tur opreatörlerin taşın altına ellerini koyması gerektiğini, gerekli atılımların yapılmaması halinde, aksi takdirde yılda 4 milyon Rus turist  sayısının yarıya düşeceği sigorta alarmını harekete geçirmişlerdi.
Aynı gündemle söze başlayan TUROB Başkanı Timur Bayındır  "Kültür ve Turizm Bakanlığımızca oluşturulan bir heyet içerisinde, Moskova'da, tarafları bir araya getiren bir toplantı düzenledik. Toplantı esnasında, Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından açıklanan Rusya ve İran'dan gelen her uçağa 6 bin dolarlık yakıt desteği verilmesi memnuniyet verici olmuştur. Hükümetimizin uygulamaya koyacağı bu tip destekler, sektörümüz açısından olumlu sonuçlar verecektir. Nihai tüketiciye de fiyatlar düşüş olarak yansıyacak ve kan kaybı kısmen tolere edilebilecektir. Ne var ki, açıklamanın ardından yaklaşık 1 ay geçmesine rağmen, desteğin uygulanmasına yönelik bir netlik kazandırılmaması, pazarda soru işaretleri yaratmaktadır. Tur operatörleri tarafından desteğin hangi şartlarda ve ne şekilde uygulanacağına yönelik sorular sorulmakta, kesin bir bilgi olmaması risk yaratmaktadır. Unutmayalım ki Rusya Türk turizmi için çok önemli bir pazardır. Hiçbir şekilde göz ardı edemeyiz ve kamunun konuya yakın ilgisini beklemekteyiz.” Şeklinde sözleriyle konunun önemine dikkat çekti.

Başkanı Timur Bayındır  1618 sayılı Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanunu değişikliği konusunda Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından çalışma başlatılmısıyla ilgili önemli bir yaraya daha dokundu. Etkilerini anlattı. Günübirlik evlerin acenteler tarafından pazarlanması konusunu bir turizm rezalet olduğunu değerlendirdi.

Bayındır "Bildiğiniz üzere, Sektörümüz açısından son derece büyük önem taşıyan bir düzenleme ile 1618 sayılı “Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanunu” değişikliği konusunda Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından çalışma başlatılmıştır. Kanun taslağı birliğimizce dikkatle incelenmektedir ve bugün yapacağımız değerlendirme toplantısı ile görüşlerimiz Bakanlığımıza aktarılacaktır. Konunun önemi gereği, geçtiğimiz hafta sizlere iletmiş olduğumuz, genelgemizde belirtildiği üzere, değerli vakitlerinizden ayırarak, Kanun Taslağı konusundaki görüşlerinizi iletmenizi beklemekteyiz. Dileğimiz 21. yüzyılın çağdaş ve adil çalışma koşullarına uygun, vizyon sahibi bir düzenleme getirilmesi yönündedir."dedi
 Başkan Bayındır, kaçak evlerin acenteciler tarafından pazarlanmasının "Bu hafta başı açıklandığı üzere, 2014 Yılı Ocak-Aralık aylarını kapsayan 12 aylık dönemde, ülkemizde 58 ayrı şehirde yeni yatırım yapılacak otel sayısı 316’ya, yatak sayısı ise 82.074’e yükseldi. Her zaman belirttiğimiz gibi ülkemizin 2023 yılı turizm hedefleri var. Bu hedeflere ulaşmak için ülke turizmini çeşitlendirmeli ve turizmi tüm ülkeye yaymalıyız. Aksi halde belirlenen hedeflere ulaşmamız imkansız hale gelir. Hedeflere ulaşmak için doğru planlama ile konaklama işletmeleri başta olmak üzere turizm altyapısını Anadolu'ya hızlı şekilde yaymalıyız. Otellerin yoğun olduğu Antalya, İstanbul, Muğla gibi şehirlerimizde Teşvik Belgelerinin yeni yatırımlar yerine modernizasyon veya yenileme yapan otel işletmelerine verilmesinin sektörümüze daha fazla katkı sağlayacağını öngörmekteyiz."  Şeklinde Konaklamanın ihtiyaç duyduğu yenileme ve moderrnleşmenin finansınında diğer bir şekil kaynağına işaret etti.

Bayındır, ayrıca otellerin havalimanına transfer aracı yasağının önü açıldığına dair bilgiyi iletti. Turizmin  54 değişik sektörü tetikleyici güce sahip olduğunu,  20 binin üzerinde işsiz vatandaşımıza doğrudan istihdam sağlandıüını son derece önemini vurgularken  "Yaklaşık 54 değişik sektörü tetikleyici güce sahip olan turizm sektörü ülke ekonomisine önemli oranda katma değer yaratmaktadır. Diğer yandan istihdama katkıda önemi yadsınamaz derecede büyük olan konaklama sektörümüzde 2014 yılında yatırım teşvik belgesi alan işletmelerin faaliyete geçmesi ile 20 binin üzerinde işsiz vatandaşımıza doğrudan istihdam sağlanması son derece önemlidir. Bu veriden hareketle, kamunun sektörümüze yönelik desteği ve düzenlemeleri, Ülkemiz ekonomisi ve toplumsal refah için önceliklidir. Dolayısıyla turizm sektörünün, Ülke ekonomisi içerisindeki değerinin, çok yakın gelecekte uygulama ve düzenlemelere de yansımasını ümit ediyoruz."sözleriyle turizmin destek ve düzenlemelerin gereğini belirtti.


TUROB Başkanı Timur Bayındır, E-Fatura Uygulaması ile ilgili olarak “Malumunuz, 397 Sıra No'lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğin yayımı ile birlikte Elektronik Fatura Uygulaması (e-Fatura Uygulaması) ve mükelleflerin elektronik ortamda defter (e-defter) tutma zorunluluğu hizmete alınmıştı. Özellikle son zamanlarda, üye tesislerimizden gelen bildirimlerde, uygulamalara yönelik farklı sorular iletilmektedir. Buradan yola çıkarak, konunun sektörümüz açısından önemi kapsamında, Birliğimizce 04 Mart 2015 tarihinde "E-fatura ve E-Defter konularındaki Güncel Gelişmeler, Sorunlar ve Çözüm Önerileri Semineri düzenlenecek olup, Seminer TUROB Yeminli Mali Müşaviri Dr. Nedim Türkmen tarafından yönetilecektir.”dedi

Berlin fuarınada değinen Bayındır "ITB Berlin Fuarı önümüzdeki hafta gerçekleşecek. Bildiğiniz gibi bu fuar bizlere vizyon çizen ve öngörülerimizi oluşturan en önemli platform. Dolayısıyla burada kuracağımız temaslar, sektörümüzün bu yılki performansı için bize fikir verecek. Hepinize, şimdiden başarılı bir fuar diliyorum."

TUROB Başkanı Timur Bayındır,birazda iyi olanla sevindirici haberle devam edeyim ve konuşmamı sonlandırayım diyerek “Uzun bir süredir titizlikle çalıştığımız, Müzik Meslek Birlikleri Protokolümüzü üyelerimiz için yaklaşık yüzde 75 avantajlı tarife sağlayarak imzaladık. Bu sözleşme ile şuana dek herhangi bir sözleşme ya da anlaşma yapmamış üyelerimiz, 2014 ve 2015 yılı bedellerini ödeyerek, devam eden yıllar için de her yıl belirtilen bedeller ile sözleşmelerini yapmış olacaklardır. Ancak konuyla ilgili geçmiş dönemlerde herhangi bir tespit ya da davası bulunan üyelerimiz, 2014-2015 bedellerine ilave olarak, sadece tespite/davaya konu yıla ait bedeli de ödeyerek anlaşmalarını gerçekleştirilecektir. 2014 yılından önce açılmış ve ilk defa anlaşma yapacak üyelerimiz, ise sadece bir kereye mahsus olmak üzere, %5 fark ödeyerek sözleşmelerini imzalayacaklar. Daha önce Müzik Meslek Birlikleri ile anlaşması olan üyelerimiz, anlaşmalarındaki koşullar ile aynen devam edeceklerdir. Böylelikle, 5146 nolu yasa gereği yükümlülüğümüz olan bu meseleyi, üyelerimiz için en uygun şartlarda çözümlemiş olduk. Şuan aramızda bulunan MÜYAP Genel Sekreteri Sayın Ahmet Asena'ya da bu süreçteki gayretleri ve işbirlikleri için teşekkürlerimi sunuyorum. Hafta başında sizlere ileteceğimizi sözleşme detaylarının Tüm üyelerimiz için hayırlı olmasını temenni ediyorum." Sözleriyle yüzleri güldürdü.

Temsilcikler hakkındada bilgiler veren Timur Bayındır “Türkiye çapında bölge temsilciliklerimizi oluşturuyoruz. Çünkü aşağı yukarı her bölgeden üyelerimiz var. Büyük bir gayretle bizimle birlikte çalışan üyelerimiz bunlar. Şu ana kadar kurduklarımız, Adana, Ankara, İzmir Kayseri, Malatya, Mersin, Nevşehir, Sakarya ve Şanlıurfa.”kurulan bölge temsilcilik şehirleri sıraladı.
Sura Design Hotel'in CEO’su tarafından otel hakkında bilgiler verildi. Toplantı yeri restaurantda nefis yemekleri hazırlıyan, mükemmel sunumla  servis eden personelin katılımıyla otel idaresi ve TUROB yönetim kurulu birlikte hatıra fotografı çektirmesini miteakip, Toplantı TUROB'a yeni üye olan otellerin temsilcilerine plaketler verilmesiyle son buldu.

 yilmazparlar@yahoo.com

7 Şubat 2015 Cumartesi

YAVUZ TANYELİ SERGİSİ-YILMAZ PARLAR HABERİ

YAVUZ TANYELİ SERGİSİ

Versus Art Project’le Karşı Sanat Çalışmaları Sanat Galerisi, kariyerinde 40’ın üstünde sergi ve önemli ödüller olan sanatçı Yavuz Tanyeli’nin kişisel resim sergisine ev sahipliği yapıyor. 02- 21 Şubat tarihleri arasında Tanyeli’nin ‘E=m.c2’ Sergisi sanatseverlerin beğenisine sunuluyor.

İstanbul Beyoğlu’nda Hanif Han’da bulunan Versus Art Project ve Karşı Sanat Çalışmaları, sanatçı Yavuz Tanyeli’nin resim sergisine ev sahipliği yapıyor. Çağa atıfta bulunan simgelere yer verdiği tarzıyla dikkat çeken Yavuz Tanyeli’nin eserleri, Versus Art Project ve üst katında bulunan Karşı Sanat Çalışmaları’nda ‘E=m.c2’ sergisinde sanatseverlerle buluşuyor.

120 x 160, 160 x 220 ve 140 x 240 cm gibi büyük boyutlarda tuvallere yağlı boya çalışan Tanyeli resimlerinde içinde bulunulan döneme eleştiri getirerek simgelerle atıfta bulunuyor. Adeta zamanın kendi üstüne katlandığı, aynı düzlem üstünde farklı duruşları anlatan Tanyeli’nin kompozisyonlarında iyimserlik seziliyor.

1950 yılında Trabzon’da doğan Tanyeli, 1978 yılında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nden mezun oldu. 80 kuşağının en özgün sanatçılarından sayılan Tanyeli 40’ın üzerinde sergi açtı. Şenol Yorozlu, Sezai Özdemir, Bedia Dipşo gibi isimlerle de birlikte sergilerde yer alan Yavuz Tanyeli Vakko Büyük Resim Yarışması ödülü ve Günümüz Sanatçıları Birincilik Ödülü sahibi.

Versus Art Project’de her sergi için özel söyleşi

Daha önce farklı söyleşilerle sanatın masaya yatırıldığı galeride Yavuz Tanyeli’nin günümüze kadar ulaşan tüm sanat hayatı ile ‘E=m.c2’ sergisi; yakın dostlarından Özgür Korkmazgil, Rahmi Öğdül, aynı zamanda serginin katalog yazılarını kaleme alan Ezgi Bakçay ve Feyyaz Yaman’la birlikte yapılacak söyleşilerle yorumlanacak.