5 Kasım 2018 Pazartesi

Medya ve Mülteciler Basın Buluşmaları -Yılmaz Parlar

Nefret Algısını Kıralım

Suriye’deki siyasal olaylarla ülkelerindeki çıkan iç savaş üzerine ailelerini korumak adına 7 yıl önce başlayan zorunlu göç sonucunda, bugün 3 milyon 600 bin civarında ülkemizde bulunan mültecilere ön yargılı yerine empati kurarak yanaşalım.



Medyada Göç ve Mülteciler zirvesi, TC. Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM), Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği (SGDD-ASAM) ve Mülteci Destek Derneği (MUDEM) işbirliğiyle 1-4 kasım 2018 günleri arasında Ankara Park Hotelde gerçekleştirildi.  



Zirveye 140 civarında yerel medya temsilcisi ve  Suriyeli gazeteciler de katıldılar.

Türkiye topraklarına giriş yapmış sayısı en fazla olan Suriye’li mültecilere basın yayın organlarında, toplumun göçmenlere karşı empatiyle yanaşması şeklinde haberlerin önemine dikkat çekilen zirvede, T.C. Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürü Mehmet Akarca, SGDD Genel Koordinaötürü İbrahim Vurgun Kavak. Aöılış konuşması, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) Türkiye Dış İlişkiler Görevlisi ve Sözcüsü Selin Ünal, AB Türkiye Delegasyonu Program yöneticisi Steven De Vriendt birer sunum yaptılar. 


Kendimiz muhtaç olmamıza rağmen yaptığımız fedakarlılığı ve gelişmiş ülkelerin duyarsızlığını gözler önüne serildi.




Oysaki sorgulamalar; Türkiye’de mültecilere ve sığınmacılara yönelik mevzuat ve uygulamaların taraf olunan uluslararası antlaşmalara, mülteci haklarına ve Cenevre sözleşmesine aykırı uygulamalar göz önünde olmalıdır. İyileştirmeler, çözümler, yasal düzenlemeler olmalıdır.



Mültecilerin-sığınmacıların hukuki statüsü, Mültecilerin barınma şartları; mülteci kamplarının durumu ve imkânları, Mültecilerin topluma uyumu hususunda karşılaşılan karşılıklı problemler sosyal ve kültürel, Mültecilerin çalışma hakkı kapsamında işgücüne katılımı, Toplumsal güvenlik, Sığınmacıların başka ülkelere geçişleri sırasında karşılaşılan problemler, Uluslararası toplumun ve AB ülkelerinin konuya sınırlı katkısı sorunu gibi konular çerçevesinde Suriyelilerin ülkemizde çalışma, oturma ve sağlık sigortası izinlerine dair problemler, gibi temel kriterlerle sorunlarına yaklaşılmalı



Günümüzde iki saniyede bir kişinin yaşadığı toprakları terk etmek zorunda kaldığını belirten SGDD Genel Koordinatörü İbrahim Vurgun Kavlak “Bu rakam dakikada 30 kişi ve günde 45 bin kişinin maalesef ki yerlerinden olduğu anlamına geliyor. Türkiye Eylül ayı itibariyle 3 milyon 567 bin 658 Suriyeliyi ülkesinde ağırlamaktadır. Şu anda Türkiye’nin neredeyse her ilinde Suriyeli nüfusu bulunuyor. Suriyeli sığınmacıların yanı sıra çokta gündeme gelmeyen toplamda 400 bine yakın 85 ülkeden gelen sığınmacı ve mülteciyi ağırlamaktayız”  açıklamalarında bulundu 



Kavlak “ Dünyada 2013 yılından beri en fazla mülteci ağırlayan ülke konumumuzu sürdürmekteyiz. Bu alanda en çok ihmal edilen konulardan biri de basın mensuplarının konu hakkında kapsamlı bir şekilde bilgilendirilmesi ve toplumsal alandaki rolünün daha fazla öne çıkarılmasıdır. Geçmişte olduğu gibi bugün de 46 yıllık gazetecilik kimliği ile bize destek veren dünyanın gündemindeki göç konusunun Türkiye’de de basın ile değerlendirilmesine ön ayak olan Sayın Mehmet Akarca’ya desteklerinden dolayı teşekkürlerimizi sunarız. Türkiye Cumhuriyeti devleti ile Avrupa Birliği ile yapılan anlaşmalar çerçevesinde sağlanan fonlar kapsamında 24 aylık bir projenin faaliyeti olan basın buluşmaları, tüm saha çalışmalarını tamamlayan ve destekleyen en önemli faaliyetlerimizden biri.”



T.C. Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mehmet Akarca “. Çok önemli olduğunu düşündüğüm sığınmacılar, göçmenler ve mülteciler meselesini başta Türkiye olmak üzere bütün dünyanın tüm ayrıntılarıyla bilinmesi gerekir. Günümüzde çok ilginç gelişmeler oluyor, günümüzde Amerika Birleşik Devletleri'nin bütün dünyada askerleri var. Biliyorsunuz 3 bin 500 kadar Suriye'de, 4 bin kadar Afganistan'da… 6 gün öncesine kadar Meksika sınırından Amerika Birleşik Devletleri'ne iltica etmeye çalışan 7 bin Meksikalıya karşı 15 bin askeri sınırda konuşlandırdı. Yani mülteci başına tam teçhizatlı 2 asker. Biz de Türkiye olarak biliyorsunuz 4 milyon sığınmacı misafir ediyoruz. Çünkü Suriye'de karışıklık çıkması üzerine can kaygısına düşen Suriyeliler çocukları kucaklarında, karılarının ellerinden tutmuş, arkalarından açıdan ateşten kaçarak Türkiye sınırına geldiler. Bunlara nasıl olur da ‘Hayır, almıyoruz sizi orada kendi kaderinize mahkûm bir şekilde bırakıyoruz’ diyebiliriz? Elbette ki diyemeyiz. Biz bunu hiçbir dönemde demedik” ifadelerini kullandı



AB Türkiye Delegasyonu Program yöneticisi Steven De Vriendt, “Çok fazla mülteci kabul eden ülkelerde bu durum ev sahibi topluğu da etkilemekte. Türk nüfusuda etkilenmekte. Kilis'te bu yardım programı kapsamında çalışmakta olan bir hastanesi sadece mültecilere değil, Türk nüfusuna da hizmet etmekte. Bu yardım programı iki bölümden oluşmakta. 3 milyar avroluk bir kısmı 2016 ile 2017 yılları arasında sağlandı, yardım programının ikinci kısmında ise yeni bir 3 milyar avroluk bütçenin şu anda müzakereleri yürütülmekte. Yardım programının toplam bütçesi bugüne kadar 6 milyar avro ve bu son 3 milyar avroluk kısmın 400 milyonu eğitim alanına ayrılmış durumda. İnsani yardım konusunda dünyada doğrudan nakdi yardım oldukça yenilikçi bir yaklaşım. İnsani yardım alanında Türkiye'de yapılan bütün dünyanın dönüp baktığı bir şey. Çünkü bu ölçekte doğrudan nakit yardım daha önce dünyada yapılmış bir şey değil. İnsani yardım alanında ikinci en çok bilinen yöntem ise şartlı nakit transferi. Eğitim için şartlı nakit transferi programı, bu projenin temelinde yatıyor. Burada 368 binden fazla çocuğun okula devam etmelerini sağlamak için ailelerine destek sağlanıyor” dedi. 



Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) Türkiye Dış İlişkiler Görevlisi ve Sözcüsü Selin Ünal “Dünyada milyonlarca insan farklı bir sürü sebepten göç ediyor. Aslında sizlerin bizim yani basında televizyonda medyada okuduğumuz gördüğümüz haberler zorunlu göç üzerine olanlar. Yani biz sağlık için gittiği bir yerde kaldı artık orada yaşıyor haberlerinden ziyade yerlerini terk etmek zorunda olan kişiler ve onların yaşadıklarını konuşuyoruz, mültecileri konuşuyoruz, onların uyum problemlerini konuşuyoruz, nasıl yardım alacaklarını konuşuyoruz, ülkelerindeki siyasi durumu konuşuyoruz, savaşı konuşuyoruz, ‘Geri dönebilecekler mi, dönebilecekler mi’yi konuşuyoruz ve geldikleri ülkede yarattıkları dengeyi konuşuyoruz. 68 buçuk milyon kişi dünyada yerinden edilmiş olan kişi sayısı. Hepsi de mülteci değil. Çoğunlukla savaş ve çatışma durumlarından bahsediyoruz. Ülkesi içinde de yer değiştirmiş olabiliyorlar. Yani kendi yaşadıkları şehir güvenli olmadığı durumda başka bir ile geçen kişiler 40 milyonunu oluşturuyor. Ama bu 68 buçuk milyonun 25 buçuk milyonu ise mülteciler. Yani artık kendi ülkeleri tarafından koruma alamıyorlar. Kendi ülkelerinde hayatları tehlike altında. Ülkelerinde ayrılmadıkları takdirde ölüm riski ile karşı karşıya olabilen kişiler 25 buçuk milyonu temsil ediyor” açlklamalarında bulundu.


Konuşma sunumların ardından gazeteciler, SGDD’nin Mamak ve Altındağ’daki ofislerini ziyaret ederek, yapılan çalışmalar hakkında bilgi aldı. 




yilmazparlar@yahoo.com

Konaklama Endüstrisinde Dinamizm INTHA-Yılmaz Parlar

Konaklama Endüstrisinde Dinamizm INTHA

Konaklama endüstrisinde en iyi fırsatları nasıl elde edebilmek yolunda, Uluslararası Otelciler Derneği (INTHA) turizm dünyasında göz kamaştıran çalışmalarını yürütüyor.  

Konaklama endüstrisindeki kariyer fırsatları büyük ölçüde etkileyebilecek, mesleki tatmin ve çok sayıda iş fırsatı vaat eden sektörde sahip olunan, eğitim ve deneyim türü, turizme ivme kazandırma amaçlı dernek INTHA Uluslararası Otelciler Derneği, uluslararası turizm ile ilgili şirketlere yönelik faaliyetlerini sürdürmekte ve uluslararası kuruluşların görüşlerini uluslararası alanda daha iyi hale getirmelerine yardımcı olmakta ve işlerini daha iyi değerlendirebilmek için turizm çalışmalarını aralıksız sürdürme çabasındalar.

Dernek, çevrimiçi bir küresel operatör veri kıyaslama, analiz ve pazar bilgisi için bir kaynak, önemli bilgi paylaşımları yapan, kar gütmeyen ilkelerine bağlı bir toplumu temsil ediyor.
Uluslararası Otelciler Derneği ( INTHA ), İbis Style İstanbul Bomonti Otel Genel Müdürü Orkun Avkan  ve Ibis Styles Istanbul Bomonti Genel Müdür Yardımcısı İlknur Akarslan’ın ev sahipliğinde lansman gerçekleştirdi. 

İstanbul Otelciler Platformu (İSTOTEP) olarak yola çıkan Uluslararası Otelciler Derneği (INTHA) Başkanı Barış Türer, Genel sekreter Cantekin Temizer önderliğinde hedeflerini açıkladı. 

Bilindiği üzere; Turizm ve ağırlama endüstrisi, GSYİH, istihdam ve büyüme açısından dünyanın en güçlü endüstrilerinden biridir. Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi son raporuna göre; 185 ülkede 6 milyon kişiye ek iş ve 7.6 Trilyon ABD Dolar artıları olan Küresel GSYİH de payı % 10,2 tekabül eden bir verimlilik olan endüstri için bir diğer gerçek, Konaklama yönetimi kariyerleri robotlar ile değiştirilemez


Önümüzdeki 30 yıl içinde Robot teknolojinin yerini alma şansının düşük olduğu başlıca üç özellik taşır

İlişki oluşturma; Özel ihtiyaçların ele alınması ve kişiselleştirilmiş hizmetlerin sağlanması makinelerle yapılamaz.
Yaratıcılık ; İnsan müşterilerini memnun etmek için kişiselleştirilmiş, kültürel deneyimlerin robot tarafından değiştirilmesinin muhtemel olmaması.
Öngörülemeyen Yönetme; Müşteri acil durumlar ve hizmet sorunları robotlarda yok. Duygusal anlayış ve inceliğini gerektiren problem çözme becerilerini gerektirir.

Kariyer için mükemmel bir seçim olan turizm ve konaklama endüstrisi; Konaklama olarak oteller, tatil köyleri, tatil kiralama, kamplar. Yiyecek ve olarak; restoranlar, gece kulüpleri, franchise, catering, yiyecek kamyonları. Seyahat olarak; havayolları, yolcu gemileri, özel jetler ve kiralama. Turizm; geziler, tur paketleri, destinasyon yönetimi. Etkinlikler; festivaller, konserler, konferanslar, defileler. Spor olarak Rekreasyon, Uluslararası yarışmalar gibi pek çok alanda iş yaratan sektörü INTHA küresel alanda kalite açısından rekabet edecek ve hizmet verecek şekilde hazırlamanın misyonunu üstlenmektedir.


Düşük seviyeli pozisyonlarda bile yıllarca iş deneyimi isteyen birçok sektörden farklı olarak, Konaklama sektörü, bireyler için doğru eğitim ile geniş bir yelpazede kariyer seçenekleri sunmaktadır. Sıklıkla güçlü bir iş etiğine, kaliteli hizmete adanmışlığa ve yıllara dayanan deneyime sahip bir kişiliğe değer verdiği için, ağırlama endüstrisi yeni mezunlar için fırsatlarla doludur.


INTHA, Otelcilik becerileri kazandırma: hizmet mükemmelliği, kültürel ve dil becerileri, operasyonel beceriler, eleştirel ve yaratıcı düşünme, disiplin, iş etiği, takım çalışması, iletişim, yönetim becerileri, finansal yönetim becerileri gibi pek çok konuda çalışma yürütmeyi amaçlamaktadır.


yilmazparlar@yahoo.com

29 Ekim 2018 Pazartesi

Hedef Bir Milyon Çinli Turist-Yılmaz Parlar


HEDEF BİR MİLYON ÇİNLİ TURİST

2019 Çin’de Türk yılı ilan edilmesiyle birlikde tüm gözler Çin’den gelebilecek öngürülü hedef turist sayısı bir milyona çevrildi.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB), Ortadoğu Turizm ve Seyahat Acentaları Birliği (OTSAD), Peter Pan Travel iş birliğiyle, Çin'den Türkiye'ye 1 milyon turist getirilmesi projesi kapsamında 26 Ekim 2018 Cuma günü Sait Halim Paşa yalısında  basın toplantısı düzenlendi.


Basın Toplantısına, İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Çoşkun Yılmaz, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Uluslararası İlişkiler ve Dış Ticaret Komisyonu Başkanı Zeki Güvercin, OTSAD Yönetim KuruluBaşkanı Hüseyin Kırk, Çin Tüekiye iş adamları derneği başkanı,  Çinli turizm sektörü temsilcisleri katıldılar.


İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Çoşkun Yılmaz, “Türkiye ve Çin arasındaki başta ticaret ve teknoloji olmak üzere birçok alanda ilişkiler hızla ilerlemektedir.
Artan ilişkilerin turistik seyahatlerle desteklenmesi her iki devletin ve toplumun karşılıklı kazanımı olacaktır. Türkiye'nin sahip olduğu turistik değerler açısından dünyadaki birçok ülkenin önünde yer almaktadır. Türkiye ve Çin, dünyanın en eski medeniyetleri arasındadır. Son yıllarda Türkiye ve Çin arasındaki başta ticaret ve teknoloji olmak üzere birçok alandaki ilişkiler hızla ilerliyor. Artan ilişkilerin turistik seyahatlerle desteklenmesi, her iki devletin ve toplumun karşılıklı kazanımı olacaktır. İstanbul, kongre turizmi, mutfak kültürü, mimari eserler gibi birçok alana ilişkin farklı medeniyetlere ait değerleri sunar." Dedi.


Çin Temsilcisi “Çinlilerin beslenme alışkanlıkları farklı. Çin yemeklerinin yapıldığı restoran sayısı artmalıdır. İstanbul sonrası bir çok destinasyonlara daha uğrıyacağız. Ayrıca Hava yolu direk uşuşlar olmalı”şeklinde ön planda olması gerekenleri sıraladı.
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Uluslararası İlişkiler ve Dış Ticaret Komisyonu Başkanı Zeki Güvercin “Çin Türkiye için çok önemli bir yere sahip.  İki ülke değişen dünya dengelerinde önemli iş birlikleri yaptı.  Bu yıl Türkiye'de turizmde ve yatak doluluk oranında artış yaşandı. Bu yıl turist sayımız ciddi rakamlara ulaştı. Hedefimiz 50-60 milyon turist. Çin de bizim açımızdan çok önemli bir ülke. Çinlilerin hem gezmek hem ticaret yapmak için Türkiye'ye gelmesini önemsiyoruz. Umarım turizm alanında Çinli misafir sayımız hızla artar." Açıklamalarında bulundu.


OTSAD Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Kırk “Çin'den nüfusuna oranla Türkiye'ye çok az turist geliyor. Getirdiğimiz ülkeler Katar, Dubai nufuslarına oranla Çin’den çok sayıda turist gelemekde. Çin'den gelen turist sayısını gelecek yıl artıracağına inanıyorum. Türkiye  sağlık ve kongre turizmi alanında son dönemde çok ilerledi. 2019'da 1 milyon Çinli turisti ağırlamayı hedeflemekteyiz. THY başta olmak üzere diğer havayollarının Çin'e sefer sayılarını artırmalarını talep ettik. 
Hüseyin Kırk kendisine verilen hatıra çin porselen tabağı alırken, şartlı olarak kabul etdi. “1 Milyon Çin Turist getireceğinize söz veriyormusunuz.” şeklinde Çin Seyahat acenta sahibinden söz aldı.
yilmazparlar@yahoo.com

25 Ekim 2018 Perşembe

11. Erdal Öz Edebiyat Ödülü Adalet Ağaoğlu’nun -Yılmaz Parlar


İlericilik, çağdaşlık Ödülü Erdal Öz

İlk sıralarda yer alan Can Yayınları’nın kurucusu Erdal Öz’ün Kültür, edebiyat, duygularını yaşatmak adına her sene gerçekleştirilen, Erdal Öz Edebiyat  Ödülün 2018 yılı sahibi sahibi yazar Adalet Ağaoğlu “Affedersiniz yaşıyorum demek zorunda değilim” dediği gibi, fiziki değil ruhen Erdal Öz’ün de fikirleri, çağdaşlığı, edebiyat duygularının zenginliği yaşıyor, kitapsever insanların yüreğinde sevgisi yankılanıyor.




Handan İnci Başkanlığında, Asuman Kafaoğlu Büke, Oğuz Demiralp, Sibel Irzık, Cemil Kavukçu, Ömer Türkeş ve Faruk Duman gibi değerli isimlerden  oluşan Seçici Kurul kararıyla, on birinci Erdal Öz Edebiyat Ödülüne Adalet Ağaoğlu layık görüldü.

11. Erdal Öz Edebiyat Ödülü 22 Ekim 2018 Pazartesi günü, Okan Bayülgen’in Kabare Art Gallery Dada Salonunda düzenlenen törenle Adalet Ağaoğlu’na verildi. 



Törende açılış konuşmasını yapan Can Yayınları Yönetim Kurul Başkanı Can Öz Ödül hakkında kısa bilgi verdi. Can Öz, her yıl bir üyenin ayrılıp bir başkasının katılımıyla yenilenen jürinin, altı yıldır jüride bulunan ve 2018 komitesinin başkanlığını yürüten Handan İnci’nin uğurlanacağını, gelecek sene jüriye Metin Celal’in  katılacağını söyleyerek   “Erdal Öz Edebiyat Ödülleri’nin böyle bir dönemde sürdürülmesi başka bir öneme sahip. Cemil Kavukçu’nun ve Celal Üster’in fikirleri bizim için çok önemli oldu.  Bu şekilde, bu ödül sürdürülebilir hale geldi. Okan Bayülgen’e bu yıl Dada Sahne’de bize kapılarını açtığı için teşekkür ederim. Olumsuz havanın işi zorlaştıran şöyle bir boyutu var; her birimiz, kendi hayatımızda vicdan muhasebesi yapıyoruz. Bu sonu gelmeyen bir sarmal olarak, hepimizin kaderi. Bu bitmeyecek. Aslında yakamıza yapışacak. Bu vicdan muhasebesi süresince, en yakınımızdaki ve en kıymet verdiğimiz insanlara sıkı sıkıya sarılmak. Bugün Erdal Öz Edebiyat Ödül töreninde kıymetli bir kalabalığın toplanmış olmasını çok önemli buluyorum” ifadelerine yer verdi. Edebiyat Ödülü Derneği'nin kurulacağını belirtdi. 

  


Türkiye’nin sosyal, siyasi, kültürel yapılarını işlediği romanlarını, yenilikçi anlatım teknikleriyle kaleme almış, günlükleri, öyküleri, roman ve oyunlarıyla edebiyatımıza katkılar sağlıyan, çağdaş edebiyatımızın önemli isimlerinden Adalet Ağaoğlu’na verilme gerekcelerini açıklyan seçici kurul Başkanı, Handan İnci  

 kuruldan ayrılacağı için üzgün olduğunu, ancak ödülü Adalet Ağaoğlu’na verme şansına eriştiği için de çok mutlu olduğunu söyledi.
 .


Türkiye’deki siyasal dalgalanmaların acısını yaşamış,tanıklığını da kitaplarına yansıtan unutulmayan yazarımız Erdal Öz Edebiyat ödülünü, almak için sahneye gelen Adalet Ağaoğlu, ödül sevinci bir anekdotla paylaştı.

Gözde yazarlarımızdan Cevdet Kudret’in hastanede öğrendiği ödüle layık görülmesinden sonra, birkaç basın mensubun izlediği törende, basının ilgisiz kalışına karşın, elini masaya vurarak, “Affedersiniz yaşıyorum” sözünü hatırlatarak, “Ödüle layık görüldüğümü öğrendiğimde, ilk aklıma gelen bu oldu. Demek ki, ben artık, ‘Affedersiniz yaşıyorum’ demek zorunda değilim diye düşündüm. Sevinmeye başladım” dedi ve kendisini ödüle layık gören seçici kurula teşekkür etti.



Türkiye’nin tarihini, siyasal ortamını, insanlarının dünyasını anlatan cesur yazarların eserlerini okuyarak ancak o zamanı anlıyabilmemiz ve öğrenmemiz mümkündür.


Toplumsal ve siyasal dalgalanmaların bireyler üzerindeki etkisini, eserlerine döken, Ankara Kızılırmak Caddesi’nde Bilgi Kitabevi’nde Kara Ünal lakaplı arkadaşıyla yaşadığı tuhaf bir olaydan sonra kitabevi açmaya karar veren usta yazar Erdal Öz’ün,sosyalizme sempati duyan ve öğrenme azminde olan gençlerin yeni kitapları bulabilmeleri, tartışabilmeleri olanağını sağlayan Sergi Kitabevini anlatan Adalet Ağaoğlu, 68 Kuşağı’nın bir ışığı niteliğinde olduğunu, Erdal Öz hakkında soruşturma açıldığını, suç unsuru bulunamayıp takipsizlik kararı verildiğine kadar çok ilgiyle izlenen hayat öyküsünden kesitleri dile getirdi.

Handan İnci Ağaoğlu’na ödülünü takdim etti. Ödülünü alan ve havaya kaldıran “Adalet Ağaoğlu Ben yaşıyorum” sözlerini tekrarladı

yilmazparlar@yahoo.com



21 Ekim 2018 Pazar

interfresh-göze çarpan standlar-Yılmaz Parlar haberi

Göze Çarpan Standlar

Antalya Valisi Münir Karaloğlu, Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’in hazır bulunduğu 17-20 Ekim 2018 tarihleri arasında, ANFAŞ Expo Center’de, Birincisi gerçekleşen, INTERFRESH Yaş Sebze Meyve, Depolama, Ambalaj ve Lojistik Fuarı Uğur Fora’nın Yönetici ortağı ve Murat Özer’in Genel Müdür olduğu ANTEXPO Fuarcılık Hizmetleri LTD. ŞTİ. Tarafından düzenlendi.




Başarılı Fuar Organizasyonunda, mevcut pazar paylarını artırmak, uluslararası alıcılara etkin bir şekilde tanıtmak, güçlü bağlantılar kurmak amaçlı fuar katılımcılardan, yerli ve yabancı farklı ülkelerden, binden fazla ürün markalardan gözümüze çarpan standlardan biri BAİB Batı Akdeniz İhracatcılar Birliği standı oldu.




BAİB Batı Akdeniz İhracatcılar Birliği standında,  BAİB Batı Akdeniz İhracatcılar Birliği Yönetim Kurul Başkanı Hakkı Ergin Civan, ANSİAD Antalya Sanayiciler ve İşadamları Derneği Yönetim Kurul Başkanı, M.Sadi Kan, Antalya Bilim Fakültesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek, ANFAŞ Genel Müdürü Hüseyin Özdamar birlikde INTERFRESH fuar ve ANFAŞ Food Product fuar hakkında konuşur bulduk.


Ortak olarak Marka yaratmada bu tür ihtisas fuarlara ihtiyaç olduğunu dile getirdiler özetle Yerli yabancı çok fikirli ortam yaratmak dünya pazarındaki yerimizi daha da sağlamlaştırarak ve mevcut pazar paylarındaki payımızı artırmak, paydaş kurumların ve kişilerin katkı, destek ve girişimleri sonucunda, yeniliklere paralel olarak geliştirilen, üreticilerin mal ve mamullerini müşterileriyle buluşturma mekânlarında düzenlenen organizasyonlarla, gıda, tarım, değerlerimizin dışarıya açılması farklı bir kimlikle anılmasına, ürünlerini uluslararası alıcılara etkin bir şekilde tanıtmak, güçlü dağıtım ağlarının temsilcileri ile tanışma ve sağlıklı bağlantılar kurmak, pazarı yerinde görmek yoluyla etkili satış stratejileri belirleyebilmek ve önemli firmaların yöneticileri ve satın almacıları ile doğrudan temasa geçmek bakımında önemini vurguladılar




Üretimde Tohumun önemini ve Tohumla ilgili şehir efsanesinin olduğu günümüzde Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) standını ziyaret ederek bilgi istedik.


Başkanlığını Kamil Yılmaz’ın yaptığı, TÜRKTOB standında  “Ülkemizde GDO’lu tohum üretimi yoktur, ithalatı da yasaktır, bu konu Biyogüvenlik Yasası kapsamında çok sıkı denetim altındadır.”  Dediler.

Bakanlığın aldığı karar doğrultusunda 2018 yılından itibaren tüm tohumlukların sertifikalı olması ile Milli Tarım Projesi’nin varlığını söyleyerek projeyi açıkladılar. “Birliklerin ve üyelerin kurumsal kapasitelerinin arttırılması, Kaliteli ve yeterli sertifikalı tohumluk üretiminin sağlanması, Ar-Ge alt yapısının geliştirilmesi, Markalaşmaya önem verilmesi, İhracat imkanlarının geliştirilmesi Rekabetçiliğin artırılması, Kayıt dışılığın önlenerek haksız rekabetin önlenmesi, Bütün bunların yapılabilmesi için ihtiyaç duyulan gerekli yasal düzenlemelerin gerçekleştirilmesi. Projenin ana omurgasını teşkil eden maddelerdir. “açıklamalarında bulundular.



 Hibrit tohumları sorduk.  “Hibrit tohumların sağlığa zararlı olduğunu net bir şekilde ispatlayan bilimsel bir kanıt yoktur. Çünkü hibrit tohum üretimi doğal bir yöntemdir. Hele GDO ve GDO teknolojileri ile uzaktan yakından ilgisi yoktur.”  Bilgilerini aldık.


Dünya nüfusu hızla artarken insanları besleyecek topraklar azalıyor. Toprağın tüm dünyada çeşitli sosyal, ekolojik, kültürel, iktisadi etkileri Toprağı verimli kılmakdan geçiyor. Bu da doğru sulamayla ilgili Standımız BASUSAD oluyor.




BASUSAD Modern sulamanın Ülke ekonomisine katkısı bilgilerini veriyor. “Sektörün en büyük problem olan KDV ve merdiven altı üretim. Gün geçtikçe sağlıksız, kontrolsüz plastik atıklar kullanılarak üretilen özellikle yuvarlak sulama boruları ve yağmurlama boruları, insan sağlığını ve tarımı tehdit etmektedir. Piyasada faturasız, KDV’siz satışı yapılan bu ürünler sektöre büyük zarar vermekte, devletede vergi kaybına sebeb olmaktadır. BASUSAD bu konuda yetkililere destek verebilir ve bu tehlikeli gidiş durdurulabilir.”




THY Kargo Tüm ihraç ürünleri % 50 indirimli taşıma müjdesini Antalya Valisi Münir Karaloğlu açılış konuşmasında söylemişti. Bir kerede Kargo şefi Murat Yaşar Yıldız’dan duyduk.


NarSeb ve Mira Fresh ilginç ürünlerini sergilerken oldukça ilgi gördüler. Mersin Büyük Şehir Belediyesi  ve Çukurova Kalkınma Ajansı yine ziyaretci akınına uğradı.




DSV Deniz Hava Kara Taşımacılığı yoğun ilgi gören lojistik standların başında geliyordu.


16-19 Ekim 2019 tarihinde ikincisi gerçekleşecek fuarda fuar katılımcıları kendi yerlerini şimdiden kiralıyacaklarını söylediler.




yilmazparlar@yahoo.com

15 Ekim 2018 Pazartesi

Collection Club Çanakkale ve Bozcada Kültür Gezisi-Gündegül Parlar

Gündegül Parlar Haberi

BARIŞ VE ÖZGÜRLÜKLER KENTİ ÇANAKKALE 


15 yıl önce kurulan Başkanlığını Şerif Antepli’nin yaptığı Collection Club geçtiğimiz birkaç gün önce Çanakkale ve Bozcada Kültür Gezisi gerçekleştirdi.


Çanakkale’nin merkeze bağlı Tevfikiye Köyü sınırları içerisinde bulunan ve geçmişe ışık tutan, 5 bin yıllık Truva Antik Kenti’nde, şimdi Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi ve Truva Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Rüstem Aslan kazıları yapmaktadır. Kazılar 150 yıldır yapılmakta olup, 5 farklı arkeolog tarafından  yürütülmüştür. 


Truva Antik kenti 1998 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilmiş, en çok tanınması ise, 1873 yılında Alman arkeolog Heinrich Schliemann’ın kişisel olarak yaptığı kazılarda kaçırdığı hazine ile olmuştur. 


Homeros’un İlyada Destanı’nda Akhilleus, Hektor ve Helena hikayeleri, özellikle de Truva Atı öyküsü ile Truva’nın ününü daha da artırmıştır. “Truva Atı aslında bir gemiydi” iddiasını ortaya atan, İtalyan deniz arkeologu Francesco Tiboni’e cevaben Prof. Dr. Rüstem Aslan, bu iddanın Truva Atı hikayesini değiştirmeyeceğini belirtmiştir. İnsanları büyüleyen “Truva Atı Mitolojisi”, olmuş mudur, olmamış mıdır? Truva atı var mıdır, yok mudur? Bu sorular karşısında,1930 yıllarından itibaren araştımacılar, konu üzerine, Asur metinlerine ve betimlemelerine dayanarak bunun ata benzeyen bir savaş aleti olduğu tezi üzerinde durmuşlardır. 


Prof. Dr. Rüstem Aslan,  Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, 2018’i Troya Yılı ilan etmesi sebebiyle, “Troya Yılı” etkinlikleri kapsamında dünyanın birçok ülkesinde seminer, sempozyum ve konferanslar düzenlendiğini, bu yıl açılacak olan Troya Müzesi’ni Kanada’ya anlatıp tanıtmak için Bakanlığın organizasyonu ile üç ayrı şehirde konferanslar düzenlendiğini,Troya Milli Parkı ve çevresinin, bir cazibe merkezi haline getirilmesi için pek çok çalışmanın gerçekleştirildiği bilgisini vermiştir. Şu anda kazılar devam etmekte olup, 11. katmana ulaşılmıştır. Bütün katmanların görülebileceği şekide son derece muntazam çevre düzenlemesi yapılmıştır  



Bu gizemli, bir o kadar da muhteşem olan kazı alanını, konusunda uzman ve   fevkalade bilgi birikimi ile bizlere, Muzaffer Tanrıkulu rehberimiz tanıttı. Buradan ikinci durağımız olan Bozcaada’ya geçildi. 

Bozcaada’da bu yıl, “Troya 2018 Yılı Bozcaada Bağbozumu Etkinlikler Projesi” ile  5000 yıllık geçmişe sahip olan bağcılık potansiyelini açığa çıkarma ve geliştirme kapsamında bir çok etkinlikler hedeflenmiştir. Tabiat güzelliklerine sahip, sakin ve huzurlu olan bu Ada’da, çok gururlanacağımız bir olay da, bir müzenin kurulmuş olması. Collection Club üyesi M. Hakan Gürüney, uzun yıllar özveri ile çalışarak çok çok önemli objelerle Bozcaada Müzesi’ni Ada’ya kazandırmştır. Türk, Rum, Roman mahalleleri, kilisesi, şarapları ve bağları ile yemyeşil bir ada.  




Bu kültür gezisinin en can alıcı noktası ise Çanakkale Şehitlerini ziyaretimiz oldu. İçimizde hissettiğimiz o tarifsiz acı ile her bir şehitliği, bayırları, acaba ayaklarımızın altında yatan var mı korkusu ile ziyaret ettik. Ertuğrul Tabyası, Yahya Çavuş Şehitliği, Kocadere Hastane Şehitliği, Conkbayırı, Atatürk Zafer anıtı, Çanakkale Şehitler Abidesi ve bütün kale, tabya ve şehitlikler ziyaret edildi. Belgelerle anlatılan hikayeler içimizi acıttı. Dört günlük gezi için iki ayrı rehber bulunduran Sempatur’a gerçek bir teşekkür. İkinci rehberimiz Onursal Aydın, Çanakkale’yi sanki o günlerde yaşamışcasına inanılmaz bir bilgi birikimiyle bizlere aktardı. Çanakkale, bize hem hüznün hem de vatan sevgisinin ne olduğunu gösterdi. Nurlar içinde yatsınlar, onların sayesinde biz şimdi burada rahat yaşıyoruz. 



15 yılı aşkın bir süre önce kurulan ve “Geçmişin Değerlerini, Geleceğe Taşıyan” Collection Club Başkanı Şerif Antepli ile birlikte, kaliteli, kültürlü ve fevkalade can kulüp dostlarmızla, sevgiyle, hoşgörüyle, saygıyla, inanılmaz zevk aldığımız bir tatil olanağı yaşadık. Gurubumuzun içinde iki de çiçeğimiz vardı, Lilyum ve Lotus. Ancak bütün bunları bize sağlayan Sempatur’dan bahsetmeden geçemeyeceğim. Sahibi olan İlhan Uçak, Galatasaray Lisesi’ni ve sonrasında da İstanbul Hukuk Fakültesi’ni bitirerek avukatlık lisansını almıştır. 1967 yılında başladığı amatör turizm rehberliğini, 1972 yılından itibaren rehberlik kursunu bitirip profesyonel tercüman rehberi olarak, 1982 yılında Sempatur Turizm’ini kurana kadar sürdürmüştür. TÜRSAB Kültür Komitesi Başkan Yardımcılığı ve sonrasında da Başkanlığı görevleri arasındadır. Sempatur Turizm’in kurucusu olarak gerek yabancılara, gerekse Türklere yurt içinde ve yurt dışında kültür turları düzenleyerek bu yıl seyahat acentasının 37. yılını kutlamıştır. Aynı zamanda da Collection Club üyeliğini, gururla, sürdürmektedir.

info@gundegul.com





1 Ekim 2018 Pazartesi

Sinope’de 15.09.2018 Etkinliği-Gündegül Parlar/Haberi

GÜNDEGÜL PARLAR/HABERİ

SİNOPE’DE 15.09.2018 ETKİNLİĞİ


Antik  Dönemde adı Sinope olan Sinop, Türkiyenin çok önemli Tarihi. Coğrafi konumunda bulunan ve ülkemizin en kuzey ucunda yer alan bir ilimizdir.Aynı zamanda, iç kalede bulunan ünlü tarihi cezaevi, Selçuklu sanatını yansıtan Alaaddin cami, çocuklara “Pisagor” teoreminin öğretildiği Pervane Medresesi, Paşa Tabyası, Balatlar Kilisesi ve Amazonların süsledikleri Serapis Mabedini i Diojen’in şehri.


Sinop kültürel aktivitelerde de ön plana çıkıyor. Bu konuda İl kültür Müdürlüğünün emekleri göz ardı edilemez. Bu bağlamda 15.9.2018 tarihinde yapılan bir etkinlikten söz edeceğiz.

Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 15 Eylül 1928’de Sinop’a gelişinin 90. Yılı etkinlikleri kapsamında, İstanbul Büyükçekmece Belediyesi, Sinop Belediyesi ve Sinop İl Kültür Turizm Müdürlüğü işbirliği ile “Mimar Sinan Hoşseda Musıki Derneği” tarafından, Şef Burçin Bahar Cantürk yönetiminde Türk Sanat Müziği konseri vererek, konsere katılanların gönüllerini Atatürk’ün sevdiği şarkılarla ve görsellerle coşturdu.

Büyükçekmece Mimar Sinan Hoşseda Musıki Derneği tarafından icra edilen “Türk Sanat Müziği Ata’ya Sevgi Konseri” Atabarı ile başlayıp, konsere katılan vatandaşların da eşlik ettikleri Atatürk’ün sevdiği şarkılarla devam ederek İzmir Marşı ile sonlandırıldı. Konserin Sinop’ta düzenlenmesinde büyük emeği geçen, Prof. Dr. İbrahim Başağaoğlu yaptığı açıklamada, ”Sinop Valisi Sayın Köksal Şakalar olmak üzere Büyükçekmece Belediyesi’ne, Sinop Belediyesi’ne ve Sinop İl Kültür Turizm Müdürlüğü ile emeği geçen herkese sonsuz teşekkürlerimi sundu.

Sinop’ta yapılan etkinliklerde  İl Kültür Müdürlüğünün rolü çok önemli olup, bu konuda İl Kültür Müdürü Sayın Hikmet Tosun’u kutlamak gerek. Sinop’lular İllerini tanıtmak için büyük gayret sarfetmektedirler. Bunlardan biride Öğretmen-Gazeteci Sayın Hatice Çiçekseverdir.
Hikmet Tosun’u kısaca tanıtırsak:





Trabzon’un  Of ilçesinde doğmuş, 1991 yılında Eskişehir Anadolu Üniversitesi tarih bölümünde lisansını tamamlamış, 1978 yılından 1997 kadar, Milli Eğitim Bakanlığının çeşitli liselerinde Tarih öğretmenliği ve yöneticilik yapmıştır.1997 yılında Meclis Başkanımız muhterem İsmail Kahraman’ın Kültür Bakanlığı zamanında kendilerinin referansıyla Sinop Kültür Müdürü olarak atanmıştır. Çeşitli görev değişiklerinden sonra tekrar görevine geri dönmüştür.40 üzerinde çeşitli konularda makaleleri, Sinopla ilgili 50  üzerinde projeler ve faliyetleri mevcut olup, bunlardan bir kaç örnek verirsek:

PROJELERİ VE FALİYETLERİ
-9,2 Milyon Euroluk Kültürel Miras ve Aidiyet Projesini Sinop’ta yürütmekte,.
-Sinop Buzhane Binası restore edilerek Buz ve Balık Müzesi olarak turizme kazandırılması
-Sinop Kalesi Rölövye ve Rest.Prj.Yapım İşi
-Tarihi Sinop Cezaevi Kentsel Sit Projesi
-Sinop Kalesi Batı Surları Rölöve Restitüsyon ve Rest.Prj.Hizm.Alım İşi
-Tarihi Dr. Rıza Nur İl Halk Kütüphanesi Binası Restorasyon ve Restorasyon ve Çevre- Düzenleme İşi
Bunlar çalışmalarından bir kaçıdır.

MAKALELERİNE GELİNCE
-Sinop’u Kültür Ensdüstrisine Kazandıracak Ab Projesi
-Sinop’un Su Medeniyeti
-Kayrak Taş Çatılı Sinop Evleri Yaşatılmalı
-Hristiyanlığın En Eski İkonları Sinop’
-Sinop’lu Serapi
-Diogenes
-Sinop Tarihi Cezaevi Projesi,
bunlar 40  ın üzerindeki makalelerinden birkaçı ,

Sayın Hikmet Tosun’un Alaaddin Külliyesi ile ilgili makalesinden bir kaç paragraf özet verilerek bu değerli Caaminin tanıtılması amaçlanmaktadır.


KARADENİZİN İLK TÜRK ŞEHRİ SİNOPTA ALAADDİN KÜLLİYESİNİN SİNOPUN TURİZMİNDE VE GELECEĞİNDEKİ YERİ,ÖNEMİ


Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşması,Türk İslam kültürünün bu topraklara basılması ,Anadolu Selçukluları döneminde olmuştur.

Anadolu’ya hakim olan Türk-İslam kültürü,gezginci dervişler Horosan erenleri ile başlamış toptan Anadolu taranmış ve Mevlana ile zirveye ulaşmıştır.Anadolu coğrafyasına hakim olan bu kültürün Karadeniz bölgesinde yaşayan  tek örneği 1214 yılında yapılan Fetih camii (Alaaddin Külliyesi) dir.Yukarıda bahsettiğimiz bu yerleşim politikasını külliyede irdeleyelim: Sinop Selçuklu döneminden kalan bu tarihi tanık camii diktörtgen mekanlı ve geniş avlusu ile 86 m.uzunluğunda  ve 22 m.genişliğindedir.Avlu camii alanının 3 katı büyüklüğündedir. 64 m.uzunluğunda ve 86 m. genişliğindedir.Avlunun geniş tutulması Selçuklu döneminin politikası askeri kışla olarak kullanılmasıdır.Minaresi avlunun kuzey duvarına bitişik vaziyettedir.Avlusunun doğu,batı ve kuzey olmak üzere 3 kapısı bulunmaktadır.Camii bir büyük kubbe ile sağında ve solunda ikişer küçük kubbe dahil toplamda 5 kubbeden oluşmaktadır.Ortadaki büyük kubbe Peygamber efendimizi,yanlarındaki ikişerli küçük kubbeler ise dört halifeyi simgelemektedir.Bu geniş avlunun ortasında şadırvan bulunmaktadır.Gündelik hayat burada yaşanmaktadır.
Caminin 5 kapısının bulunması İslamın beş şartını ve içeride bulunan taşıyıcı  6 direk ise İmanın 6 şartını simgelemektedir.


Caminin arkasında ise ilk Türk Üniversitesi olan Pervane Medresesi giriş kapısı kıbleyi gösteriyor.(İkra ve Kelam surelerinin izahı) Camiinin sağ tarafında hamam ve sol tarafında türbe bulunmaktadır.Her iki mekan camiiye saygı gereği mihraptan 3 m.mesafe geri çekilmiştir.Sağ tarafta hamam İslam’ın temizlik ile başladığını,arkasındaki medrese beşikten mezara kadar ilimi,sol taraftaki türbe de hayatın sonunu yani ölümü simgeliyor.800 yıldan beri süregelen gelenek,Sinoplular ölülerini hamam tarafından sağ kapıdan içeri alıyor ve sol kapıdan çıkarıyor.Bu dizayn ilim-hayat, fıkıh ve kelam surelerinin temelini oluşturuyor.Bu külliye düzeni Anadolu’ya hakim olan ve Mevlana ile ulusal sınırların dışına çıkan İslam kültürünün hoşgörü, kardeşlik ve barış gibi insanlık erdemleri, bugün Turizmin ve Dünya barışının esasını oluşturuyor.

info@gundegul.com