1 Haziran 2016 Çarşamba

Aujourd’hui la Turquie gazetesinin 11. yıl kutlaması-Yılmaz Parlar


Uluslar arası Mesajlar
Aujourd’hui la Turquie gazetesinin 11. yıl kutlamasında konsoloslar siyasiler tarihe geçecek mesajlar verdi.
Fransızca yayınlanan Aujourd’hui la Turquie gazetesinin 11. yıl kutlanmasına Bedri Baykam'ın kurucusu olduğu Piramid Sanat ev sahipliği yaptı. 30 Mayıs 2016 Pazartesi günü Aujourd’hui la Turquie gazetesinin imtiyaz sahibi Hüseyin Latif’in son kitabı "Yazarın Defteri" lansmanında yapıldığı etkinliğe, ABD’nin İstanbul Başkonsolosu Charles Hunter, Belçika’nın İstanbul Başkonsolosu Henri Vantieghem, Eski Milletvekili Nevzat Yalçıntaş, Eski İstanbul Ticaret Odası Başkanı Murat Yalçıntaş, Brezilya Konsolosu Paulo Roberto França, Aujourd’hui la Turquie gazetesinin Genel yayın yönetmeni, Notre Dame de Sion Fransız Kız lise Halkla ilişkiler  ve Kültür Sanat Direktörü Mireille Sadege, SİYAD Onursal Başkan Atilla Dorsay, başta olmak üzere, yerli yabancı basın mensubu, iş, sanat, politik dünyasının ünlü isimleri, akademisyenler elit tabakadan oluşan konuklar vardı.
Bedri Baykam, moderatörlük yaptığı lansman ve kuruluş yıldönümü etkinliğinde 2005 yılından itibaren Fransızca yayınlanan gazetenin 11. yılının kutlama vesilesiyle, bir araya gelen konuklara ev sahipliği yapmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. 
Bedri Baykam ABD’nin tarihi sloğanı Amerikan Bağımsızlık Bildirisi ve fener AB’nin “Birlik ve adalet ve özgürlük” “Özgürlük, eşitlik, kardeşlik” sloganları olduğunu anımsatarak konuşma platformuna , ABD’nin İstanbul Başkonsolosu Charles Hunter’i,ve Belçika’nın İstanbul Başkonsolosu Henri Vantieghem’i davet etdi.
Hepimizin Bildiği gibi ABD Özgürlük Anıtı’nın bir elinde fener bir elinde Bağımsızlık Bildirgesi vardır. Bağımsızlık tarih boyunca aydınlamanın ateşinden, aydınlanmış kişi anlamına gelir.
Kendi kitaplarımızda bilimin, sanatın, düşüncenin tarihi anlatılmadığı İstiklâl Savaşımızı vermemizi sağlayan halk hareketinden, bu hareketi besleyen yüzlerce yıllık bilim, sanat, düşünce birikiminden, medeniyetten bahsetmezsek tarih yazmış olamayız.
İşte ABD Tanrı'ya güveniriz görüşler doğruluğuna, dünyanın en yüce Yargıcı’nı tanık tutarak özgür ve bağımsız devletler olarak, savaş açmak, barış ilan etmek, antlaşmalar yapmak, ticareti düzenlemek ve diğer tüm bağımsız devletlerin yapabileceği her şeyi yapmak hakkına sahip olduklarını resmen açıklar ve ilan ederiz derler bilgilerinde. Bu bildirinin korunması için, Tanrı’nın inayetine tam bir güvenle, yaşamları, servetleri ve en kutsal varlık olan onurları üzerine ant içerler.
İşte o bilgirlenin temelinde İnsanlığı ilgilendiren olayların akışı içinde, bir ulus, kendini bir başka ulusa bağlayan siyasal bağları koparmak ve doğa yasalarının ve Tanrı’nın ona dünya devletleri arasında bağışladığı bağımsız ve eşit yeri almak gereğini duyduğu zaman, insanlığın yargısına duyduğu o yerinde saygı, o ulusu bu ayrılmaya zorlayan nedenleri açıklamakla yükümlü kılar.
Tüm insanlar eşit yaratılmışlardır; vazgeçilemez haklara sahiptirler; yaşam, özgürlük ve mutluluğa erişme hakları vardır. Bu hakları güvence altına almak amacıyla, insanlar kendi aralarında yönetimler kurarlar; bu yönetimler gerçek güçlerini, yönetilenlerin onamasından alırlar; herhangi bir yönetim biçimi, bu hedeflere ulaşmada köstekleyici olmaya başladığında, bu yönetimi değiştirmek ya da düşünmek, yeni bir yönetim kurmak ve bu yeni yönetimin yetkilerini ve dayandığı temelleri, güvenlik ve mutluluklarını sağlayacağına en çok inandıkları bir biçimde düzenlemek ve kurmak, halkın hakkıdır; aslında sağgörü, uzun bir geçmişi olan yönetimlerin sudan ve geçici nedenlerle değiştirilmemesini buyurur; bu yüzden insanların durumlarını düzeltmek amacıyla alışılagelen yönetim biçimlerini değiştirmek yerine, kötülüklere katlanmayı yeğlediklerini deneyimler göstermiştir; ancak sürekli aynı amaca yönelik, uzun bir yolsuzluklar ve zorbalıklar silsilesi, ulusu, mutlak bir despotizme sürüklemek niyetini açığa vurursa, o zaman böyle bir yönetimi yıkmak ve gelecekteki güvenlikleri için yeni koruyucular seçmek, o ulusun hakkı ve görevidir. 
Türkiye’de sanat ve düşünceyi özgürce üretmek, siyasetin yanlış mecralara sapmaması, baskı, terör ve şiddet haline ve yasaklar silsilesi haline gelmemesi Demokratik ve laik bir hukuk devleti oldukça sanatdan özgür düşünceden, özgür basından söz etmemiz gerekir.   
ABD’nin İstanbul Başkonsolosu Charles Hunter, Belçika’nın İstanbul Başkonsolosu Henri Vantieghem, Eski Milletvekili Nevzat Yalçıntaş, Eski İstanbul Ticaret Odası  Başkanı Murat Yalçıntaş, Bedri Baykam yaptıkları konuşmaların ortak konusu;Türkiye’yi dış dünyaya nakleden düzenli olarak aylık yayınlanan Aujourd’hui la Turquie , Türkiye’nin Fransızca yayın yapan tek uluslararası gazetesinin fedakarca çalışarak Türkiye’nin ve Dünyanın sesini duyurmasına duyduğu takdiri dile getirmeleriydi.
Başkonsolos Henri Vantieghem  Aujourd’hui la Turquie gazetesinin çok zor şartlar altında çıkarabildiğinin farkındalığına dikkat çekti.
Türkiye Belçika ile ikili ilişkilerin ne kadar önemli olduğunun altını çizen konuşmasında bu gazetelerin önemine vurgu yaptı.
Eski İstanbul Ticaret odası Başkanı Murat Yalçıntaş iletişimin öneminden Barışın sevginin iletişim kurmaktan geçtiğini bunlarında bir aracı gazetenin olduğunu hatırlattı. 
Gazetenin imtiyaz sahibi Hüseyin Latif Genel yayın Müdürü aynı zamanda Notre Dame de Sion Fransız Kız lise Halkla ilişkiler-Kültür direktörü Dr. Mireille Sadege’in, profesyonel gazeteciler ve gönüllü öğretim üyelerinden oluşan Gazete çalışanların fedakarca çalışmalarıyla bu kadar yılı geride bıraktıklarını ifade ederek tüm ekip arkadaşlarına ve resepsiyonda destek veren sponsor firmalara teşekkürlerini, minnettarlığını sundu.
Eser sahibi Hüseyin Latif kitabını imzalayarak konuklara hediye etti.
Konuklar ikram edilen Hacı Bekir lokumları ve hediye edilen kitaplarını alarak uğurlandılar.
Aujourd’hui la Turquie gazetesinin takriben 5000 civarında abonesi mevcut yazılarında Türkiye’yi ve uluslararası ilişkilerini politik, ekonomik ve kültürel olarak işleyerek, Türkiye dışında Fransa’ Belçika İsviçre ve Kanada gibi ülkelerde dağıtmaktadır. Aynı zamanda entelektüel bir oluşum olarak değerlendirilen, Hava Yolları’nın Business ve Premier class yolcularına sunulan bir gazetedir.  

yilmazparlar@yahoo.com

30 Mayıs 2016 Pazartesi

Gedik Üniversitesi 1. Natural Health Event sempozyum-Yılmaz Parlar

Nefes Hayatdır
“Her Yaşta Sağlıklı Olalım”

Gedik Holding bünyesinde Gedik Üniversitesi 28 Mayıs 2016 Cumartesi günü Swiss Boshorus Hotelde 1. Halil Kaya Gedik Başlıklı Bilim Sanat Kültür Erkinlik kapsamında “Her Yaşta Sağlıklı Olalım” konulu uygulamalı 1. Natural Health Event uluslar arası sempozyum düzenledi. 


Yabancı doktorların ve diyetisyenlerin, Yaşam Koçluğu yapan konuşmacıların bulunduğu sempozyumda, Solunum Oturumunda Nefes teknikleri uygulamalı yaptırılıken, nefes nedir ? Hayat demekdir. Canlı nefes aldığı müddetçe hayatda varlğını sürdürür olması ortak cevap tanımını dolayısıyla gündemi özetledi 


Gedik Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hülya Gedik Toplumsal sorumluluk kapsamında düzenledikleri sempozyumun sağlıklı bireylerin oluşturduğu sağlıklı toplum sağlıklı ekonomi için önemini vurgulayan açılış konuşması yaptı.

Sempozyumda Alkali Diyeti Uzmanı Dr. Ayşegül Çoruhlu, Stres Fobi ve Anksiyete Uzmanı Doç.Dr. Şafak Nakajima, Ayurveda Uzmanı Dr.Koshlendra Pratap, Kardiyolog Dr.Bimal Chhajer, Yaşam Tarzı Uzmanı Dr. Pankaj Dhawan, Yazar Can Aydoğmuş ve Misafir nefes teknik, Yoga uzmanı Clio Clio Fotiyodis’in  sunumları oldukça ilgiyle izlendi.

Kardiyolog Dr.Bimal Chhajer, Koroner Kalp Hastalığı modern toplumda ölümlerin başlıca nedenidir. Bu Kalp kaslarına kan besleyen arterlerin tıkanmalara neden kolesterol ve yağ mevduat kaynaklandığını,ır, yüksek Triglyceridler ve kolesterol nedeniyle bu tıkanıklıkları kan ve böylece oksijeni azalmış anjina, ağrı ve bazen kalp krizi yol açtığını video gösterimleriyle açıkladı.


“Kalp Hastalığı geliştirmek için nedenleri çoktur. Bazı nedenler bizim Kontrolü Diyet, Kan Basıncı, Diyabet, Obezite, Sigara, Sedanter Yaşam Tarzı, Alkol, Yüksek Kolesterol ve Yüksek Triglycerides gibi (Değiştirilebilir) içindedir.


Saaol tedavi ve koroner kalp hastalığı önlemek için tıbbi entegre bir sistemdir. Yaşam tarzı değişikliği üzerinde stres ve Kavram "Kalp Hastalığı Reversal" öncülük saaol Kalp Programı başlatmak için 1994 yılında prestijli AIIMS istifa ettikten sonra, Dr. Bimal Chhajer, MD tarafından geliştirilmiştir. Saaol 22 merkezler bütün Hindistan, Bangladeş ve Nepal'de üzerinde yayılmış olan Non invazif yöntemlerle Kalp hastaları tedavi etmek için bir programdır.


 Yaşam tarzı değişiklikleri, uygun diyet, egzersiz, yoga, meditasyon ve birlikte sağlıklı Kalp gerekenlere vardır.”şeklinde özetledi


Doç.Dr. Şafak Nakajima, tarafından, Genelde psikosomatik hastalık başlığı altında toplanan ruhsal kökenli bedensel hastalık stres, insanların sosyal ve ekonomik nedenlerle ruhsal sıkıntılar yaşayabilecekleri, ruhsal sıkıntılarında bedensel hastalıkları yaratabileceği gerçeği vurgulandı,  

Günümüzde, sosyal ve ruhsal faktörlerle bedensel hastalıklar arasındaki ilişkisi olan, kalpten migrene, kolitten kansere, hastalıkların yaklaşık %80’inin ruhsal kökenleri olduğunu açıklandı.  

Sürekli stres, depresyon, kaygı içindeki insan ruhu ise, hem bu olumsuz duyguların direkt etkisi, hem de sıkıntılarla başa çıkmak için başvurduğu sigara, alkol, uyuşturucu ve aşırı yeme gibi davranışlar sonucu bedeni yeniden hastalandırdığı ifade edildi.

Sağlıklı beslenme için gerekli bol taze meyve ve sebze, yağsız beyaz et, balık ve antioksidan vitaminler reçetelerin bazılarıydı. 

Ayurveda Uzmanı Dr.Koshlendra Pratap, Fiziksel Beden, Zihinsel Beden ve Ruhsal Beden şeklinde 3 ana bedenden oluşan   Sanskritçe bir kelime olan ‘Yaşam Bilimi’ manasına gelen  Ayurveda kökeni Hindistan’ın Vedik kültürüne dayanan 5,000 yıllık bir doğal şifa sistemi olup, insanoğluna beşeri potansiyelinin üst sınırını gerçekleştirirken, her yönden dengede ve zinde kalmasına yardımcı olan bir bilgelikler bütünü olarak anlatıldı.
Ayurveda’nın amacı; kişinin doğuştan sahip olduğu Bünye Tipi’ni ( Beden ve Zihin birleşimi neticesinde oluşan fıtrat -dosha) belirleyerek,  bu doğrultuda hayat boyu dengede kalmasını sağlayacak olan;ideal Gıda Seçimleri, Baharat Kullanımları, Beslenme Tarzı, Yemek Pişirme Şekilleri, Kadim Nefes Teknikleri, Meditasyon Teknikleri, Aromaterapi, Masaj Teknikleri, Fiziksel Aktivite, Müzik Alternatifleri, Gündelik Rutinler, Mevsimsel Rutinler
Gibi  bilgiler doğrultusunda kişilerin genel sağlık, zindelik ve esenlik haline olumlu ivme kazandırarak, yaşamda  daha mutlu, daha huzurlu, daha sağlıklı, daha yaratıcı  olmamızı sağlayan hakiki harmoniyi yaratmak olduğu açıklandı.
Hedef olarak kişinin ideal bünye tipini tespit etmek (dosha’sını) ve herhangi bir dengesizlik durumunda, dengesizliğin haberini veren belirtilerin kaynağını bularak, dengenin tekrar kurulması üzere geniş kapsamlı önerilerde bulunmaktır.
Bunla ilgili olarak Vegist Stand yer aldı. Katılımcılara doğal gıdalar tattırıldı.
Dünyaca ünlü spirit ressam Sandy Ingham’ın özel çizimleriyle Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıyan, Evliyalar ve Yücelerle Yaşamak – Aşka Yürü,isimli ilk kitabıyla tanıdığımız, Ünlü Kişisel Gelişim Uzmanı Can Aydoğmuş'un meditasyonu son derece ilginçdi. 
Diyetisyen Detoks danışmanı SCIO terapist Emine Şahin, iyi yaşam Atölyesi yoga öğretmeni Berna Çalış, Spor EğitmeniEsin taşcı, Shorba Franchise zincir sahibi Sim Aslanoğlu katılımcılar arasındaydı. Kendileriyle yaptığımız söyleşide İnsan sağlık hayatının en önemli faktörleri doğru beslenme bilinçli spor zihin geliştirme stresten kurtulma gibi uygulamaların mutlaka bir uzman tarafından doğru bir şekilde yapılması ortak sözlerdi.
yilmazparlar@yahoo.com
  

27 Mayıs 2016 Cuma

Doğu Teşhisleri ve Bilgeliği ÜstadıMaster Ohashı Türkiye-Yılmaz Parlar


Doğu Teşhisleri ve Bilgeliği Üstadı



Master Ohashı Türkiye'de, Antik Yüz Okuma ve Teşhis Sanatı Eğitimi

Bu Eğitim Tüm Danışmanlık Veren Kişilerin, Doktorların, Psikolokların, Masaj Uzmanlarının Ve Enerji Uzmanlarının Kaçırmaması Gereken Sertifikalı Çok Önemli Bir Eğitimdir.
Ohashi binlerce yıl içinde gelişmiş olan antik yüz okuma sanatını 50 yıllık tecrübe, öğreti ve çalışmasıyla getiriyor. Antik metinlerde bulunan geleneksel bilgilerle, onlarca yıllık tecrübesi olan batı teşhislerini, kültürünü, psikolojisini ve insan gelişimini kombine ediyor. Ohashi binlerce doğulunun ve batılının yüzünü okudu. Bunlara, kendi alanında dünyaca meşhur olan danışanlar da dahildi. İnsan konusundaki derin tecrübeleri, bu konudaki derslerinde söylediği gibi, yüzümüzdeki bilgilere dayanıyor.

Ohashi, yüzünüzün, hayatınızın özgeçmişi, tarifi ve navigatörü olduğunu söylüyor. Geçmişinizi, şimdinizi ve geleceğinizi ortaya koyuyor. Ohashi'nin bu karmaşık organı analiz etmesi, hayatınızda yaşadığınız şeylerin yüz yapınızda küçük ya da büyük değişimler yaratmasına dayanıyor. Bunlar başınızda, saçlarınızda, alnınızda, kaşlarınızda, gözlerinizde, burnunuzda, ağzınızda, dişlerinizde ve kulaklarınızda görülüyor. Bu kursta Ohashi yüzün her bölümünü nasıl analiz ve kategorize edeceğinizi ve teşhis koyabileceğinizi gösteriyor ve açıklıyor. Daha sonra bu bilgileri kendi günlük hayatınız ve sağlığınız için nasıl kullanabileceğinizden bahsediyor. Kendinizin ve başkalarının yüzünü okumak, insani deneyimlerinizi zenginleştirebilir. Bu kurs, insan dünyasına yeni bir anlayışla bakmanızı sağlarken; kendinizde ya da başkalarında fiziksel, zihinsel, sosyal ve spritüel durumları keşfetmenizi de mümkün kılıyor.


Ohashi, "Yüzünüz her gün, hayatınızın değişimine göre değişiyor. Hayatınızdaki değişimlerin hepsi yüzünüzde ortaya çıkıyor. Yüzünüzdeki ve hayatınızdaki değişimler hem evrimsel, hem de devrimsel olabilir" diyor.

Ohashi'nin Doğu'nun geleneksel şifa çalışması ile ilgili ilk tecrübesi bebekliğinde  başladı. 1944 yılında Japonya'nın Hiroşima kentine yakın bir yerde son derece zayıf bir bünyeye sahip olarak doğması, onu hastalıklara karşı savunmasız yaptı. Ancak gençken sağlına kavuştu ve öğretilerinin ana temasını oluşturan şifa teknikleri sayesinde sağlığını korumayı başardı.

Doğu'nun şifa teknik ve teorilerini değişik hocalar ile çalışıp Chuo Üniversitesinden mezun olduktan sonra 1970 yılında Amerika Birleşik Devletlerine gitti. Daha sonra ülkenin seçkin liderlerlerinin müşterisi olduğu Washington D.C deki Wategate Health Club'ta ilk Shiatsu Terapisti oldu.

Ancak eğitime olan düşkünlüğü onu öğretim alanına yönlendirdi ve 1974 yılında kar amacı gütmeyen Ohashi Enstitüsünü kurdu ki, bugün dünyanın her tarafında bu kuruma bağlı olarak çalışan şirketlerde, sertifikalı Ohashiatsu eğitimcileri bu yöntem ve teknikleri kullanarak öğretim vermektedir.
Sınıflarına neşe ve espri anlayışını getiren usta hoca Ohashi, pozitif bakış açısı ile tanıştığı insanların olanaklarını ve ilerlemelerini değerlendirerek, onların hayatlarını zenginleştirir. Rockefeller ve Harvard Üniversiteleri dahil olmak üzere Omega ve Esalen Enstitüleri ve diğer okullarda çeşitli dersler vermiştir.

Altı kitabın yazarı olan ve ayrıca kendi yöntemlerini gösteren 10 DVD'si bulunan Ohashi'nin 'Oriental Diagnosis' adlı kitabı 9 dilde yayınlanıp Türkçe'de de 'Bedenin Bilgeliğini Keşfetmek' (Doğu'nun Bedeni Tanıma ve Hastalıkları Tedavi Etme Sanatı) adı altında piyasaya çıkmıştır.

 28 - 29 Mayıs 2016

rezervasyon saat: 10.00 - 18.00




yilmazparlar@yahoo.com

24 Mayıs 2016 Salı

Akıllı Endüstri 4.0 ve Glasstec 2016 Fuarı -Yılmaz Parlar


Akıllı  Endüstri 4.0 ve Glasstec 2016 Fuarı


20-23 Eylül 2016 tarihleri arasında gerçekleşecek olan Almanya’nın Messe Düsseldorf Glasstec Fuarı yetkilileri 24 Mayıs 2016 Salı günü Radisson Blu Bosphorus Hotelde basın toplantısı düzenlediler.


Basın toplantısına Messe Düsseldorf Glasstec Fuarı Direktörü Birgit Horn-ile VDMA Alman Makine ve Tesis Üreticileri Birliği, Alman İnşaat Ekipmanları ve İnşaat Malzemeleri Makineleri Mühendislik Derneği Direktörü Joachim Schmid ve Messe Düsseldorf GmbH Türkiye Temsilcisi Demet Tezulaş katıldı. Glasstec 2016 fuarıyla ilgili güncel bilgi verdiler.




Akıllı-Yeni Dünya- Endüstri 4.0 ve Glasstec 2016 Fuarında;

Cam üretiminde maliyetin ve emisyonun azaltılması, Cam Endüstrisi 4.0,  Ürün ve üretim süreçleri için akıllı ağ sistemleri, İnce cam üretim ve işleme alanlarındaki yenilikler, Bina kabukları, ekranlar, smart cam uygulamaları, dekorasyon ve otomobiller için akıllı camlar, Hafif, dayanıklı ve boşluklu camlar, ambalaj camları, Sanatsal amaçla kullanılan yenilikçi cam uygulamalarını fuarın yeni trendleri olarak açıkladılar.

Alman hükümetinin imalat sanayiini kökten değiştiren öncü inisiyatifi Endüstri 4.0 ile bilişim teknolojisindeki gelişmeler sayesinde yeni bir endüstri devrimine dönüştüğüne tanık olduğumuz “Akıllı- Yeni Dünya” gerçek oluyor. Her yeni ürün yeniden sorgulanarak günün ihtiyaçlarına cevap veren faydalı ürün haline dönüşüyor.


Delloite’un 2013 Küresel Üretim Rekabet Gücü Endeksi raporlarına göre edindiğimiz bilgiler doğrultusunda Almanya, ABD ve Japonya son elli yıldan fazla süregelen endüstriyel güç­lerini yük­selen ekonomilere kaptırmaktadır. Bunu başında Çin gelmektedir. Hindistan ve Brezilya’da Çin’den sonra üretim rekabetindeki üstünlük­ yakalamaktalar.

Almanya yeniden rekabet üstünlüğünü ka­zanmak amacıyla Endüstri alanında atılması gereken adımları belirleyen Endüstri 4.0 Strateji Belgesiyle yeniden atağa kalkdı.

Glasstec 2016 fuar Almanya’dan yükselen Endüstri 4.0, ile Avrupa İşletmeler Ağı, KOBİ’ler başta olmak üzere, tüm işletmelerin uluslar arası işbirlikleri gerçekleştir­melerini ve rekabet edebilirlik düzeylerini artırmalarını amaçlayan fuar düzenleyerek gele­neksel imalat sek­törlerini bir araya getiriyor.


Fuar, yabancı bir ortak ile işbirliği gerçekleştirmek ya da inovasyon çalışmaları ile rekabet edebilirliğini artırmak isteyen KOBİ’lere ticari işbirlikleri, İno­vasyon programları ve teknoloji transfer mekanizmaları hakkında bilgilendirme ve yönlendirme desteği sağlamayı hedefliyor.

Messe Düsseldorf glasstec Fuarı Direktörü Birgit Horn, Kuruluşu, 1947 tarihli, Dünya genelinde çalışan sayısı yaklaşık  830 kişi, 19 salonlu 262.400 m2 toplam sergi alanı, 13 Dünya genelinde kardeş şirketleri ve iştirakleri, 134 ülke için 73 yurtdışı temsilciliği ile küresel ağı olan fuarı genel hatlarıyla özetledi.


Katılımcı olarak 51 ülkeden 1.217 toplam katılımcı. Almanya katılımcıların  %31’ni, Yurtdışı katılımcıların %69’unu, 87 ülkeden 42.701 toplam ziyaretçi.  Almanya ziyaretcilerin  %37’ni  Yurtdışı ziyaretcilerin  %63’unu oluşturduğu 2014 yılı verilerini paylaştı. Yapılan anketlere göre

%45 somut yatırım hedefiyle geldiğini söyledi.

VDMA Alman Makine ve Tesis Üreticileri Birliği, Alman İnşaat Ekipmanları ve İnşaat Malzemeleri Makineleri Mühendislik Derneği Direktörü Joachim Schmid, Destek veren kuruluşların Alman Cam İşçiliği, Federal Meslek Odası (BIV), VDMA Cam Teknolojileri Forumu, VDMA Fotovoltaik Üretim Gereçleri Çalışma Grubu, Doğu Bavyera Teknoloji Transferi Enstitüsü  (OTTI), Destekleyen kuruluşların, Kuzey Ren-Vestfalya Mimarlar Odası (AKNW)& Stuttgart Üniversitesi olduğunu söyledi.


Ağırlık teşkil eden konuları, İşlevsel camların üretiminde ve işlenmesinde kullanılan makine ve ekipmanlar, Akıllı camlar, ekran camları, dokunmatik camlar ve solar camların üretim yöntemleri, Araştırma ve sanayi alanlarından gelecek uzmanların sunumları şeklinde açıkladı.


KOBİ’lerin gerek vergi ödemede ekonomi kalkınmada büyümedeki üstünlüğünü Türkiye’deki önemi kadar Almanya’da da aynı özellik gösterdiği göz önüne alındığında; KOBİ’lerin inovasyon yakalama şansı olabileceği yeni trendlerin buluştuğu fuar olmasına dikkat çekildi.


Ayrıca fuarda yer alan programlar kapsamında sempozyum özel gösterilerle birlikte İşlevsel cam üretimine yönelik en yeni teknolojiler- yeni ürünler, Mimaride Cam kullanımına ait deparmanın olduğu ve bina kabuklarıyla ilgili her konuların bulunduğu açıklandı.


Teknolojik, kültürel ve toplumsal gelişmeler ve estetik anlayışın değişmesi ile ortaya çıkan dış cephe sistemleri, giydirme cephe üzerine etkiyen çevresel yükler ve kendi ağırlığından başka hiçbir yapısal yük taşımayan düşey bina kabuğu olarak tanımlanan bina kabuğuyla birlikde ince zor kırılma özellikleriyle giydirme cepheler, yüksek katlı binalarda kalın ve hantal yerine ince bir cephenin olması hem bina yükünü azalması hem de yapının içindeki kullanım alanının genişlemesi sebebi ile daha çok tercih edilmekte olan pazarın olması bakımından bu bölüm önem kazanıyor.

 Sorumuz üzerine, kullanımda düşüş gösteren solar ürünleri ve sistemleri yenilikleriyle fuarda sergileneciği, ayrıca ziyaretci vize kolaylığı sağlanacağı, bilgileri verildi.


yilmazparlar@yahoo.com

18 Mayıs 2016 Çarşamba

EuroBLECH 2016 Trendleri Akıllı üretim / “Endüstri 4.0-Yılmaz Parlar


EuroBLECH 2016 Trendleri
Akıllı üretim / “Endüstri 4.0

25-29 Ekim 2016 tarihleri arasında Almanya Hannover fuar EuroBLECH 2016 için organizatör firma Mack Brooks Exhibitions İstanbul CVK Hotelde 17 mayıs 2016 Salı günü basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısına Hannover  Fairs Turkey Genel Müdürü Alexander Kühnel
Fuar Müdürü Evelyn Warwick ve Halkla Iliskiler ve Pazarlama Müdürü Melanie Kaufmann katıldı.

Otomatizasyon ve dijitalizasyon, Maliyetten tasarruf, esneklik ve daha yüksek kalite, Hibrit yapıların islenmesi ve hafif Tasarım gibi yeni trendlerin olduğu akıllı üretim endüstri 4.0 fuara ilgiyi artırıyor.
EuroBLECH Hannover  Fairs Turkey Genel Müdürü Alexander Kühnel Mack Brooks Exhibitions uluslararası faaliyetler düzenleyen özel bir isletme olduğunu, sac levha isleme, ray teknolojisi, havaalanı ekipmanı trafik yönetimi, baglama ve sabitleme teknolojisi, ince ve uzmanlık gerektiren kimyasallar, oluklu ve karton üretimi, kagıt, film ve folyo dönüstürme, baskı ve ambalajlama gibi sektörlerde ticari fuarlar
düzenlediği bilgileri verdi.

EuroBlech, Fastener Fair, inter airport, ICE / CCE, Blechevents, Chemspec, SIFER, Railtex, Exporail, InPrint, PSE. Markalarla 
Almanya, Ingiltere, Fransa, Italya, Amerika, Hindistan, Çin, Brezilya, Meksika, Singapur, Türkiye, Tayland.ülkelerin pazar olduğunu söyledi.

Fuar Müdürü Evelyn Warwick ve Halkla Iliskiler ve Pazarlama Müdürü Melanie Kaufmann dönüşümlü fuar hakkında bilgileri paylaştılar.
“EuroBLECH; fuar alanı, katılımcı ve ziyaretçi sayısı bakımından dünyanın bir numaralı sac levha isleme fuarıdır. 2014 yılı itibarı ile 86.500 m² (net) fuar alanı. 38 ülkeden 1.573 katılımcı 105 ülkeden 59.618 kişi tarafından ziyaret edilmiştir.” EuroBLECH 2016 hakkında ise “katılımcıları ile  Mevcut rezervasyon durumu
(Mayıs 2016 itibarıyla durum) 89,000 m2 fuar alanı (net) 40 ülkeden 1.600 katılımcı”yer aldığını belirttiler.

Organizatör hakkında; EuroBLECH, sac levha isleme teknolojisi zincirinin tamamını kapsıyor, Çok sayıda yenilik ilk defa daha genis bir kitleye sunuluyor. EuroBLECH global düzeyde is ve bilgi alısverisi için önemli bir platformdur EuroBLECH sac levha isleme sektörünün dünya çapındaki ekonomik durumunu yansıtır. EuroBLECH sac levha islemede teknolojik gelismeler bakımından trendlerin nabzını tutan bir etkinliktir. EuroBLECH 2016 dünyanın en büyük fuar alanı olan, Hannover, Almanya'da yer alan Deutsche Messe'nin sekiz salonunu kapsar Salonlar sac levha isleme teknoloji zincirini yansıtacak sekilde tahsis edilmistir.” Şeklinde organizasyon özelliklerini söylediler.
Fuara katılımız ilk on sıralaması ise Almanya, Italya, Çin, Türkiye, Hollanda, Isviçre, İspanya, Avusturya, Tayvan ve Ingiltere geliyor.
Alman katılımcılar: 44% Uluslararası katılımcılar: 56% teşkil ediyor.

Türkiye'nin katılımcı firmaları Mevcut durum: 98 Türk katılımcı ile Türkiye su anda dördüncü en büyük katılımcı ülke durumunda (2014'te 84 olan
katılımcı sayısı bugüne kadar sürekli büyüme gösterdi) şekkinde Türkiye’yi değerlendiler.

Fuar Müdürü Evelyn Warwick ve Halkla Iliskiler ve Pazarlama Müdürü Melanie Kaufmann EuroBLECH'i Sirket sahipleri, tesis ve kalite müdürleri, tasarımcılar, satın almacılar ve üretim uzmanları dahil olmak üzere sac levha isleme isiyle ugrasan tüm aktörler, Kobilerdeki tüm yönetim düzeyleri ve büyük kurumlar, Sektör, ticaret, hizmet ve AR-GE ilgilileri ziyaret ettiklerini vurguladılar.

Ziyaret açısından Ülkeleri değelendirirken sıralama ise (EuroBLECH 2014: 59.618 kişi ziyaretçi) Almanya, Hollanda, Avusturya, Isviçre, Italya / Polonya / Isveç, Türkiye, Ispanya /Çek Cumhuriyeti, Ingiltere, Belçika ve Amerika son sırada yer alıyor.

Makine mühendisligi, Sac levha ürünleri, bilesenleri ve düzenekleri Çelik ve alüminyum, Konstrüksiyonu Otomotiv sektörü ve Tedarikçileri, Elektrik mühendisligi, uygulamalar Isıtma / havalandırma / İklimlendirme, Yenilenebilir enerji Konstrüksiyonu, Elektronik sektörü, Haddehaneler, Demir ve çelik üretimi, Paslanmaz metal üretimi, Hassas cihaz mühendisligi,, optik bilimi, Tıp teknolojisi, Ambalaj, Havacılık, Gemi yapımı sektör Ziyaretçilerin ilgileneceği bir fuar olduğunu hatırlattılar.

 EuroBLECH 2016 Trendleri Akıllı üretim / “Endüstri 4.0” ile Otomatizasyon ve dijitalizasyon, Maliyetten tasarruf, esneklik ve daha yüksek kalite, Hibrit yapıların islenmesi ve hafif tasarım şeklinde son yeni trendlerin altını bir kere daha çizdiler.

 Son olarakda Gazeteciler için elverisli bir çalısma alanı ve Her sey dahil seyahat paketleriMevcut olduğunu bildirdiler.

yilmazparlar@yahoo.com


Hale Karaçelik ve Geçen Zaman-Yılmaz Parlar

Hale Karaçelik ve Geçen Zaman
Hale Karaçelik ortak olduğu İstanbul Russo Art Gallery’de  “Geçen Zaman” adını verdiği kişisel sergisini açtı.
1898 yılından itibaren İtalya Roma’da faliyet gösteren Galleria Russo, kuşakdan kuşağa geçen galerinin bu günkü sahibi Fabrizio Russo kendisiyle birlikte Hale Karaçelik, Ferdan Yusufi ve Giorgio Bertozzi’nin ortak olduğu, İstanbul Russo Art Galery’yi modern ve çağdaş sanat eserlerini sergilemek üzere 2014 yılında sanatseverlere kapılarını açmıştı.
Yurtdışı ve yurtiçi pek çok galeride resimleri segilenen uluslarası sanatçı Hale Karaçelik’in  “Geçen Zaman” adlı sergi açılışına yabancı konuklar, sanatsever dostları, koleksiyonerler, akademisyenler, iş ve sanat dünyasınında isim yapan kişiler katıldılar. 

Sergilerle her geçen zaman içinde çıtasını yükselten, alıştığımız tarzın dışında bir iki tarzı daha işlemiş olan sanatcı Hale Karaçelik, kompozisyonlarında kendine tarz üslubuyla bir dil kullanarak gizemli bir şeyler anlatıyor. Geçen zamana ait yaşadıklarımız, yitirdiklerimiz karşısında gelecek için dilekleri arzuları kamçılayan kışkırtmalarla karşımıza çıkıyor. Her resmi kendi içinde bir dil.
Sanatcının, sergilenen tablolarında, ana temaya konuya uygun saf renklerle ve sade bir anlatımla vermeyi uygun bulan soyut düşüncelerini görebilmekteyiz. 
Pitoresk düşünceyle ancak fantastik bir yolcuğa çıkarıyor. Fırça darbelerin yarattığı renklerle doğal görünümden en küçük bir iz bulamazken düşüncelerinizle yarattığı eserin içine çekiyor sanatacı bizleri.  
Sanatcı her zamanki gibi renkli düşünce içinde      net çizgilerine geçiş renkleriyle mataformik bir yanılsama yaratıyor. Fırça darbelerinde yine insancıl yumuşaklık ve bir o kadarda kuvvetli bir mana yüklemiş tuvaline. Soyut, özgünlük, üslup bütünlüğü içinde koleksiyonerlerin dikkatini çeken tabloları bu gizemli dünyayı yaşıyormuşcasına izah ediyor. Dünyasını duygularını aktarırken ses tonu bile tablo içindeki objelerin olabileceği benzerlik içerisinde.


Sergi 30 haziran 2016 tarihine kadar sanatseverlerin ziyaretine açık olacaktır.

yilmazparlar@yahoo.com

BU Journal 30. Yılını Uluslararası Bir Konferansla Kutluyor-Yılmaz Parlar

ŞİRKET YÖNETİMİ BİR İKLİMDİR
İyi yönetim kuruluşlarının sürdürülebilirlik ve tüm yaşam iyileştirilmesi kalitesinin anahtarıdır. 
Yönetişim, ister küresel organizayonlar olsun, isterse ülkeler veya şirketler olsun, bir kurumun hedeflerine ulaşması ve en üstün performansı göstermesi açısından kritik önem taşıyor. Bu hedefin gerçekleşebilmesi için kurum ve çevresindeki tüm paydaşların davranışlarının her zaman şu ilkeleri yansıtması gerekiyor: tutarlılık, sorumluluk, hesap verebilirlik, adillik, şeffaflık, etkililik ve katılımcılık. İyi yönetişim kurallarla değil, davranışlarla sağlanır. Kurallar önemlidir, ancak iyi yönetişimin temel ilkelerinin ruhunu anlamaksızın, sadece çeşitli otoritelerce oluşturulan kurallara uyum için atılan adımların yönetim kalitesini geliştirmesini beklemek gerçekçi değildir. İyi yönetişim bir kültürdür, bir iklimdir ve bir davranışlar bütünüdür. Sözler ARGE Danışmanlık’ın Yönetim Kurulu Başkanlığını yürüten, Dr. Yılmaz Argüden’in, Boğaziçi Üniversitesi’nin yayınlamakta olduğu BU Journal’ın 30. yaşını kutlama kapsamında, Sosyal Bilimler alanında düzenlenen uluslararası konferansda “Yaşam Kalitesi için Stratejik Liderlik konulu” konuşmasının özetiydi. 


16-17 Mayıs 2016 tarihlerinde Boğaziçi Üniversitesi Rektörlük Konferans Salonu’nda düzenlenen konferansta Ortadoğu’dan Avrupa’ya, alanında uzman konuşmacılarca dünya siyasetinin güncel konularından Suriye, Ortadoğu’da hukuk, Avrupa Birliği’nin geleceği, mülteci krizi gibi konular başta olmak üzere pek çok konu ele alındı.
Boğaziçi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayşegül Toker ve BU Journal Editörü ve Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Refik Erzan birer konuşma gerçekleştirdiler.
Uluslararası ekonomi, Avrupa entegrasyonu ve uluslararası ticaret konuları üzerine çalışmaları bulunan Université libre de Bruxelles’den Prof. Dr. André Sapir, “Still the Right Agenda for Europe” başlıklı konuşma yaptı. Ayrıca diğer konuşmacılar; Brookings Enstitüsü Türkiye Projesi Direktörü Prof. Dr. Kemal Kirişçi ve Harvard Üniversitesi’nden Prof. Dr. Melani Cammet Stefan Koch, Zeynep Gürhan Canlı, T. Umut Kuzubaş, Lucca (R. Benabou, Andrea Vindigni, Melani Cammett, Kental Kirişçi,  Yeşim Arat, Murat G. Kırdar, Remzi Kaygusuz, G.Ventura, Ceyhun Elgin, Murat Koyuncu, Barış Kaymak, M. Poschke, Selva Demiralp, T.Umut Kuzubaş, Ceyhun Elgin, Selva Demiralp, J. Eisenschmidt, T.Vlassopoulos, Levent Yıldıran, G.G.Akın, A.F. Aysan, G.Gollu,, S.Mehmet Özsoy, G.I.Kara. 
Kurumları geleceğe hazırlama çalışmaları, geliştirdiği yaratıcı ve yenilikçi yönetim stratejileri ve toplumsal katkılarıyla ile tanınan Strateji, iş mükemmelliği, kurumsallaşma ve sürdürülebilirlik konularında birçok Türk ve yabancı şirkete yönetim danışmanlığı hizmetleri veren Dr. Argüden, iş dünyası liderlerine 21 yüzyılda liderlik konusunda ışık tutan  "Güven iyi yönetişimin özü ve sürdürülebilir gelişmenin temelidir. Kurumların güven duyan toplumların yaşam kalitesi artar. İyi yönetişim insanoğlunun yaşam kalitesini geliştirmenin ve kurumların sürdürülebilirliğini sağlamanın anahtarıdır. Yönetişim, toplumların, faaliyetlerini yönetmek amacıyla kullandığı politik, ekonomik ve yönetsel iradedir.” diyerek yönetişim, toplumsal aktörler arasında ve toplumsal aktörlerle kamu yönetimi arasındaki karşılıklı etkileşimin niteliğine işaret etdi.

Son ekonomik kriz küreselleşen dünyada insanların karşılıklı bağımlılığının ne kadar arttığını geniş kitlelerin anlamasına neden oluyor. özel sektörü oluşturan şirketlerin de sorumlulukları sadece hissedarları için kâr üretmenin ötesine geçiyor, sürdürülebilir bir dünya için kaynakları etkin kullanmaları her geçen gün daha büyük önem kazanıyor. Tüm paydaşlara güven sağlayabilen kurumlar, tüm değer zincirinde daha çok kaynağı harekete geçirip vizyonları doğrultusunda yönlendirerek, başarıya daha kolay ulaşabiliyor ve sürdürülebilirliği sağlayabiliyorlar. Bu nedenle, kurumsal güvenin temelini oluşturan kurumsal yönetişimin şirketler açısından da önemi küçük-büyük veya halka açık-aile şirketi ayırımı olmaksızın her geçen gün daha yaygınlaşıyor. Kısaca iyi yönetişimin hayatımızdaki yeri ve önemi her açıdan artıyor: ister küresel sorunlara çözüm aramada, ister ülkelerin refah düzeylerini geliştirme çabalarında, isterse şirketlerin sürdürülebilir başarıyı yakalama çabalarında olsun. Ancak, yeterince anlaşılmayan bir konu iyi yönetişimin bir kurallar dizisi değil, bir yönetim kültürü olduğudur.

Prof. Dr. André Sapir Avrupa Birliği'nin liderlik akut ve varoluşsal krizle mücadele yıl geçirdiğini üç merkez sorunlarla karşı karşıya olduğunu, AB kurumları ve AB bütçesinin reforma ihtiyaç ve komşuluk politikası ve AB'nin dünyadaki konumuna da dahil olmak üzere dış meseleleri AB'nin yeterliklerini gözden geçirmek ve euro bölgesi ve AB arasındaki ilişkiyi yeniden ayarlamak için hazırlanmak ve ihtiyaç kadar yüzleşmek zorunda olduğunu, Borç düzeyleri tarihsel olarak yüksek bulunduğu konularında bir sunum gerçekleştirdi.

Ulrich Schmidt Sosyal karşılaştırma ve risk alma cinsiyet farklılıkları konulu sunumunda tüketim değerine bağlı risk altında karar verme modeli yanı sıra sosyal karşılaştırmalı modelin geliştirilmesi, sosyal referans noktasında tanımın
seleksiyonist mantığa göre, kadınlar tüketim değerine daha fazla ağırlıkla yatırımlarından söz ederek, ilintisiz riskler, ilişkili riskler için etki ve sosyal karşılaştırmalı örneklemelerle sunumunu gerçekleştirdi.

Ayrıca Sosyal, Ekonomik ve İdari Çalışmaların Gözden Geçirilmesi, Siyaset Bilimi Uluslararası İlişkiler, Kaos’un Sonuçları Suriye’deki İnsani Kriz ve Koruma Konusundaki Başarısızlık, Orta Doğu’da Hukukun Üstünlüğü Alanındaki Farklılıklar, Yasak Meyveler Bilim, Din ve Büyümenin Siyasi Ekonomisi, İş Dünyasında Kapsayıcılık Yeni, Sürdürülebilir ve Yenilikçi Özel Sektör Demografi ve İşgücü, Zorunlu Eğitim Kanunlarının Türkiye’deki Erken Yaşta Evlilik ve Doğum Üzerine Etkileri,  Çocuk Bakımı Teşvikleri ve Evde Çalışan Arzı Vergilendirme, Gelir Dağılımı ve Artışı, Negatif Faiz Oranlarının Banka Bilançoları üzerine Etkisi, Kademeli Vergilendirme Çerçevesinde Kamu Sermayesi ve Eşitsizlik, Kademeli Varlık Vergilerinin Makroekonomik ve Dağıtımsal Etkileri, Reel Döviz Kuru ve İhracat Davranışı Şirket Düzeyinde Kanıt, İş Döngüsü Muhasebesi, Panik Satışı (Fire Sale) Dışsallığı Çerçevesinde Banka Düzenlemeleri, Para ve Bankacılık, Euro Bölgesinden Kanıtlar, Kredi Kartı Ödeme Hizmetleri: Yıllık Ücretler, Anlaşmalı Üye İşyeri İndirimleri ve Takas Ücretlerine Yönelik Düzenlemeler gibi konular masaya yatırıldı.
  
yilmazparlar@yahoo.com