30 Ağustos 2019 Cuma

XBilen’in “Çingene Kızı”-Yılmaz Parlar

XBilen’in “Çingene Kızı”

Antik çağlardan beri göz kamaştıran renkleri, kendine özgü estetiği ve zengin detayları ile büyüleyen mozaik sanat eserlerden aldığı ilhamla, Türkiye Picasso’su olarak bilinen, büyük sanatcı ressam ve heykeltıraş İsmet XBilen, ilk mozaik çalışması olarak Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi’ndeki Buğulu Bakışlı “Çingene Kızı” Maenad Mozaiğin benzerini Sultanahmet Vamos Restaurant’da uyguladı.

Maenad Villası'nın yemek odasının dikdörtgen tabanına ait taban mozaiğinin 78x 52 cm ebatlarındaki orijinalini, 130x120 cm ebatlarında, aslına uygun ancak mermer parçalarla yaptığı çalışmayı Restaurant’a gelen yabancı turistlerin beğenise sunarken, Anadolu kültür sanatın muhteşemliğini yansıtıyor.  



Sanat ve dekorasyona göz alıcı bir yaklaşım sunan, süslü tasarımları ve görünüşte gizemli yöntemleriyle, titizlikle düzenlenmiş renkli karolardan yapılmış mozaik yapımını, İsmet XBilen çalışmasında mermer parçalar kullanmış.


Hijyenik ve lezzetli mutfağıyla yoğun turist müşterisi olan, İspanyolca ve Portekizce haydi anlamına gelen, Sultanahmet’deki Vamos isimli restaurant’da İsmet XBilen ile söyleşide bulunduk. 


İsmet XBilen Zeuğma panosu hakkında; “Hayatımda ilk defa bir mozaik işi yaptım. Fakat enteresandır, ilk yapmama rağmen Antep müzesindeki Zeugma eserinden daha kaliteli oldu ve onu geçti. Nedenmidir?” Açıklama getiriyor.  

“Çünkü Antep müzesindeki mozaik çakıl taşlarından yapılmış, ben mermerleri keserek ve yontarak yol aldım. Önüme gelen tüm engelleri hep düşünerek mantık yürümesinde en kaliteli malzemeleri kullandım. Mesela ördüğüm mermer taşların altına çelik ızgara file kullandım. Bu cesaret isteyen bir iş. Çelik kullanırsan mozaik bombe yapabilir. Tüm riskleri göze aldım ve en altına en sağlam Alman mdf'si kullandın tam 11 milimlik; yapıştırıcı olarak fayans ve ağır teknoloji olarak en kaliteli silikon yapıştırıcısını kullandım. Şunu da söylemeliyim baya baya zehirlendim. Zeugma eserini bitirdikten sonra, zemini seramik yapıştırıcısı baya seramik bileşenli kalekim betonu kullandım”



Bu yöntemleri nerden biliyorsunuz, danışmanlıkmı aldınız sorumuza; “Tüm bunları niçin bu kadar iyi başardığımı soruyorsunuz, çünkü profesyonel bir seramiker ve heykeltıraşım. Tüm bu işlerin ve buna benzerlerinin alt yapılarını çok iyi biliyorum. Dünya harikası Antep müzesinde bulunan bu muazzam eseri yaparken baya zorlandım.” Şeklinde eserin zorluğunun altını çiziyor.

İsmet XBilen mozaik taş konusunda dertli “Tarihin en büyük mozaik ülkesinde yaşarken mermer mozaik taşlarını zor elde edebilmek çok üzücü. Anadolu Dünyanın en önde gelen ve birinci derecedeki müzeleri mozaik eserlerine sahip. Dünyada ilk, yine önemli ilk hiristiyan kilise mozaiklerine sahiptir. Bu ülkede bu konuda  bundan daha önemli ne olabilir. Gerçekten mozaik çok zevkli ve sevimli, estetik değerleri çok yüksek bir sanat. Domino taşları gibi, taşları gediğine koyuyursunuz ve doğanın renkleriyle portre yapıyorsunuz. Zeugma mozaikini yaparken Anadolu'da yaşamış olan Romalıların ve tarihi antik halklarının ne kadar zevk sahipleri olduğunu duyumsadım ve bu olayı yaşadım.” Şeklinde duygularınıda dile getiriyor.

Ayrıca XBilen “En önemlisi, Dünyada en büyük medeniyetlerin ilk çıkış noktalarının Anadolu olması. Anadolu bir renkler mozaikidir. Ben böyle bir ülkenin üstünde yaşamaktan o kadar gurur duyuyorum ki; tüm bize mal olmuş, bizim olmuş bu medeniyetlerin daha iyi korunması ve restore edilmesi düşüncesindeyim.”  




Bundan sonra mozaik sanatına devamı sorumuza; “Artık önüm açıldı ve ben bu işi en iyi şekilde başardığıma inanıyorum. Piyasada camdan mozaikler yapılıyor; bunlara birşey demiyorum. Fakat Romalılar o yıllarda renkli cam şişeleri ve camlarda yapıyorlardı. Neden camdan mozaikler yapmadılar? Mozaik mermerden yapılır. İşin aslı olanı ve etik olanı budur. Çakıl taşdan da yapılır. Fakat çakıl taşlardan yapanlar avam kamarasından olanlardı. Romayı idare edenler ve aristokratlar. Zeugma zaten “Çingene kızı” Saray'da değil bir ev zemininde yani orta halli halkın yaşadığı bir yerleşkede bulunmuştur. Çakıl taşlarından yapıldığı halde görülmeye ve takdire şayandır. Anadolu arkaik eserlerin basiti olmaz. Çünkü hepsi Dünya tarihinin ilki ve il çıkış noktasındaki ilk model ve öncüsüdür.”şeklindeki eserin gücünü vurguluyor.


Mozaikler; Küçük cam parçaları, taş veya diğer doğa temelli malzemelerden oluşan sanat türüdür. Karolar veya fragmanlar daha sonra bir yapıştırıcı ve harçla bir arada tutulan desenler, resimler ve diğer dekoratif tasarımlar şeklinde düzenlenir. Teknik içgörü, mozaiğin yaratılmasının ve takdir edilmesinin anahtarıdır ve sanatın teknik yönleri özel bir vurgu gerektirir. Ayrıca, Batı sanatında önemli bir rol oynayan ve diğer kültürlerde ortaya çıkmış olan mozaiğin önemli stilistik, dini ve kültürel yönleri de vardır .

Mozaikler dünyadaki çeşitli kültürlerde popüler bir sanat formu olmuştur. Bilinen en eski mozaikler M.Ö. 3. bin yıllara dayanan bir Mezopotamya tapınağında bulundu . Fildişi, deniz kabuğu ve taşlardan oluşan bu dekoratif, soyut parçalar, binlerce yıl sonra Antik Yunanistan ve Roma İmparatorluğu'nda yapılan mozaiklerin temelini attı. Ancak Mezopotamya'daki mozaik yapımcılarının aksine, Klasik sanatçılar mozaiklerinde resim, desen ve motifler oluşturmayı seçti.

Çingene Kızı Mozaiği; Oryantal mozaiklerde, en meşhurları Zeugma Belkis müzesinde günümüz Türkiye'sinde bulunan Zeugma mozaiğidir .


yilmazparlar@yahoo.com

18 Ağustos 2019 Pazar

Prof. Dr. Naci Görür- TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odasında deprem açıklama-Yılmaz parlar

Türkiye Bağımsızlığını Kaybeder

Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Naci Görür TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası’nda yaptığı konuşmasında  “Marmara bölgesi Türkiye’nin en büyük sanayi bölgesi ve ekonomik açıdan can damarıdır. Beklenen deprem üretim ve enerji tesislerine zarar vermek suretiyle, Türkiye çapında çok büyük bir ekonomik kriz doğurabilir. “Türkiye ekonomi bağımsızlığını kaybeder.”dedi




Beklenen Marmara depremini çeşitli, faktörlerde değerlendiren Prof. Dr. Naci Görür çncesi, esnasında ve sonrası yapılması gerekenleri sıraladı.


“Büyük bir iş ve üretim kaybına neden olabilen depremin, Aylarca sürebilecek bir üretim kaybı ve gecikmesi. Sarılması mümkün olmayan ekonomi yaralara yol açar. Deprem Öncesi TOBB ve TÜSİAD, MUSİAD  gibi kuruluşlar bu konuyu teşvik etmelidir.


Bu nedenle tüm sanayi tesislerinin depremde olabilecek olası hasarlara karşı önlem almaları gerekir. Konu ile ilgili ulusal ve uluslararası sigorta mekanizmaları da geliştirilebilir.


Deprem Sonrası Kamu ve özel sektörün, ulusal ve uluslararası finans kaynaklarını ve sigorta güvencelerini kullanmak suretiyle, bir an önce ekonominin çarklarının tekrar dönmesini sağlamaları gerekir. Ciddi bir afet ve yıkımdan sonra bunu başarmanın bir hayli zor olacağını da şimdiden hesap etmeleri gerekir”. Şeklinde ekonomik açıdan uyardı.


“Depremin büyüklüğü önemlideğil, sarsıntısız da çöküyoruz’’ ironi sözler zihinlere saplandı.




TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul şube Başkanı Yüksel Örgün Tutay açılış konuşmasında sık sık gündeme getirdikleri marmara Depremin önemine dikkat çekerek öncesi, esnasında ve sonrasında bilinçiz olduğumuzu bir kere daha vurgulayarak tüm hatlarıyla  Prof. Dr. Naci Görür’ün izah edeceğini söyledi.


Prof. Dr. Naci Görür’ün önemli ana başlıkları;

Kentin Depreme Hazırlanması, Bir kenti depreme hazırlamak sadece yapı stokunu yenilemekle olmaz. Kentin tüm bileşenleri olan, yönetim, halk, altyapı, yapı stoku, çevre ve ekonomiyi depremde güvenli hale getirmek gerekir. 

Halk ve kent yönetimi deprem öncesinde, sırasında ve sonrasında tam olarak ne yapacağını bilmiyor. Halka kadar inen bir hazırlık ve organizasyon yok.

Barajların depremde nasıl davranacağı tam olarak bilinmiyorken, İstanbul’un su ihtiyacının neredeyse tamamının yüzey suyundan (barajlardan) karşılanıyor olması, buna karşın yeraltı suyu stratejik planın olmaması, İstanbul’u bekleyen en büyük risklerden biridir.

Deprem aynı zamanda en büyük çevre felaketidir. İstanbul’da hâlihazırdaki çevre koşulları da pek iç açıcı değildir.




Prof. Dr. Naci Görür“1999 yılında meydana gelen Gölcük ve Düzce depremlerinden sonra, Marmara Denizi’nin altındaki kabuğun aşırı olarak stres ile yüklendiği ve önümüzdeki 30 ±10 yıl içerisinde kırılarak, Mw 7.4 büyüklüğünde bir deprem üretme olasılığının %62 olduğu bilimsel verilere dayalı olarak söylendi. O günden bu güne 20 sene geçti, zaman daraldı ve biz henüz daha gerçek anlamıyla depreme hazır değiliz.” Sözleriyle başladı.


Özetle ;Yapı stokunun çoğu yeterli mühendislik hizmeti almamış, depreme karşı güvensiz binalardan oluşmakta.  Çarpık kentleşme halen daha etkin.


Depreme hazırlık adına “Kentsel Dönüşüm” projesi başlatıldı ve birçok semtte binalar yapıldı ama, bu proje de tam anlamıyla deprem odaklı olmadı ve uygulamada rant kaygısı çok daha öne çıktı.


Proje depremde en fazla yıkım olabilecek yerlerde başlatılmak yerine, gayrimenkulün en fazla para ettiği semtlerde yürütüldü. Çünkü kentsel dönüşüm projelerinin plan, gözetim ve denetiminin arkasında devlet değil müteahhitler vardı. Hal böyle olunca da, doğal olarak, rant ağır bastı.


Binalar yeterli mühendislik hizmetleri olmaksızın inşaa edildiğinden, deprem olmaksızın da İstanbul’da bina yıkılmaları, çökmeleri (Kağıthane, Sancaktepe, Beyoğlu, Esenyurt vb.) meydana gelmeye başladı. Bu uyarıcı olaylar göz ardı edilmekte.

Nüfusu 16 milyona dayanmış, trafiği içinden çıkılmaz hale gelmiştir. İstanbul’un ormanları kısmen tahrip olmuş, dereleri kirlenmiş ve üzerleri kapatılmıştır.

Kanalizasyon ve atık su sistemleri yeterli ve uygun olmadığı için, şiddetli yağmurlarda taşkın, sel ve buna bağlı kayma ve göçmeler olmaktadır.

Deniz kirliliği fazladır; özellikle Marmara Denizi can çekişmektedir.” Şeklinde acı tabloyu gizler önüne serdi.



Yönetimin, Deprem Öncesinde sismik tehlike, sarsıntı, risk ve olasılık haritaları ile senaryoların hazırlanması., afet yönetimi için gerekli tüm hazırlık ve organizasyonların yapılması,  Risk yönetimi için gerekli tüm işlemlerin yapılması gerekir dedi. 

Deprem Sonrasında, Depremzede operasyonları  hakkında yeterli bilgiye sahip olunmadığını vurguladı.

Halk, Altyapı, Yapı Stoku, Çevre gibi konularda öncesi esnasında sonrasında yapılması gerekenleri söyledi.


Ayrıca,TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul şube sekreteri Neşe Değirmenci’den yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi aldık. Herkesin bu konularda bilgi alacağı seminerler düzenlediklerini söyledi.


yilmazparlar@yahoo.com


7 Ağustos 2019 Çarşamba

Turkish Coffee Lady (Türk Kahvesi Kızı) Gizem Şalcıgil White-Yılmaz parlar

Heykeli Dikilecek Kadınlarımız

Elbetde çok sayıda Türkiye’de konumlarına göre heykeli dikilecek kadınlarımız var. Ben son birinden söz edeceğim.


Gelişmekte olan ülkeler için, bir ürün markasıyla olan pozitif bir ilişki, kamu diplomasisinde ve ulusal itibarda rol oynayabildiği gibi, bir ulusun imajını, yumuşak bir güç biçimi olan uluslararası arenadaki duruşunu yansıtan unsur olarak pay nisbetinde rol üstlenir.




Markanın menşe ülkesi bilindikten sonra pozitif ülke imajı artar. 


Türk kahvesi kamyonuyla dünyayı şehir şehir dolaşan, Türk lokumunu, kahvesini dünyaya tanıtan, Turkish Coffee Lady (Türk Kahvesi Kızı) Gizem Şalcıgil White, marka imajı oluşturma çabalarından ziyadesi aysbergin görünmeyen kısmı olan Türk dostluğunu, Türk sohbetliğini, Türk kültürünü dünyaya tanıtma misyonu üstlenmesidir.


Mehmet Efendi’nin desteği ile 2012 yılında başlattığı kar amacı gütmeyen ‘Gezici Türk Kahvesi Evi (Turkish Coffee Truck) ile Amerika’ya ve diğer ülkelere seyahat gerçekleştiren, adeta kahve elçiliği yapan Gizem Şalcıgil White, Amerika’da günde 400 milyon bardak kahve tüketildiği halde, Türklerin tüm dünyaya kahve kültürünü yaydığı bilinmediğini söyledi.  




2019 Eylül ayında Amerika’nın başlıca şehirleri olan New York City, Washington DC, McLean ve komşu eyaletlerde kültürel geziler planlayan Gizem Şalcıgil White, Rixos Pera Hotelde düzenlenen resepsiyonda ekibini ve yapacakları kültürel tur hakkındaki bilgileri paylaştı.


Dünyanın ilk kahve pişirme yöntemi olan Türk kahvesinin bilinirliğinin arttırılması ve kahve sohbetleri ile toplumlararası kültürel diyaloglar kurulması için tasarlanan “Gezici Türk Kahvesi Evi (Turkish Coffee Truck)” projesi Türkiye’nin Ödeme Yöntemi TROY ve Kurukahveci Mehmet Efendi ana sponsorluğunda, Amerikalılara kahve ziyafeti yaşatacak. “500 Yıldır Dostluğun Tadı” mesajıyla binlerce ziyaretçiye turne boyunca Türk kahvesi ikram edilecek. 



Bize göre Guinness rekorlara ismini yazdıracak, imza atacak isim  “Microangelo” olarak tanınan ve minyatür çizimleriyle yeni bir sanat dili yaratan Minyatür sanatcısı Hasan Kale’nin kahve fincan içine kahve boya ile yaptığı İstanbul köşesinden resim dahası kahve çekirdeği üzerine yaptığı ancak mercekle görülebilen minyatür İstanbul resmi gibi yapacağı sanatsal eserleri turda sergilenecek. 


Sanatcı Hasan Kale ile yaptığımız söyleşide iğne başına ve kıla minyatür yaptığını söyledi.


Ödüllü yazar ve gastronomi uzmanı Cenk Girginol ile Nişantaşı Üniversitesi Tarih Bölüm Başkanı Doç. Dr. Göknur Akçadağ, Türk kahvesinin tarihine ilişkin sunumlar gerçekleştirerek üniversiteler ve yerel müzelerde Amerikalı kanaat önderlerine ve toplum üyelerine eğitici seminerler verecek. 


Ayrıca, gastronomi ödüllerinin dünyada oskarı sayılan Gourmand World Cookbook Awards tarafından 2017 “Best in the World” ödülü başta olmak üzere uluslararası ödüllere sahip Cenk R. Girginol’un yazdığı “Kahve-Topraktan Fincana” kitabının İngilizce versiyonu da turne boyunca imza günleri eşliğinde Türk kahvesi kültürünü Amerikalı kahve severler ile tanıştıracak.




Eylül’de geleneksel Vaşington Türk Festivali’ne katılacak olan  “500 Yıldır Dostluğun Tadı” mesajıyla gezici araç, dünya turunun ilk ayağını New York City’deki “Influencer Zirvesi"ne katılarak sona erdirecek. 


Ekonominin temeli olan markalaşma olgusu bir zorunlulukdur. Hedef markalaşma turizm paydaş sisteminde rolü çok büyükdür. Hiyerarşik bileşenler, aslında hedef markalama sürecinin sadece bir parçasıdır. Sadece tüketiciyle değil, tüm paydaş gruplarıyla ilişkiler yoluyla değeri belirler. 


Marka hedefi sadece bir ürün değil, bir üründen elde edilebilecek bir memnuniyet duygusuda değildir. Değerlerle ilgili deneyimlerinin toplamıdır, Bir ürünün anlamını transfer eden bu çalışma, ülkemizin hakkındaki algılar ile ülkemizin itibarı ve imajı etkiliyeceği gibi ülkemizi ziyarete davet açan çığ gibi büyüyen potansiyele fayda sağlıyacakdır. 


Dolayısıyla kamu diplomasisi sürecinde misyon üstlenen aktörler ekibini oluşturan proje mimarı Turkish Coffee Lady (Türk Kahvesi Kızı) Gizem Şalcıgil White, heykeli dikilecek kadınlarımızdan biridir.




Resepsiyonda göze çarpan yine bir başka kadınımız, Fransa Paris’de La maison Ottamane firma sahibi iş kadını ve kültür elçimiz Çiğdem Naillat Gerant ürünleriyle resepsiyonda stand köşesi oluşturdu. 


Kendisiyle yaptığımız söyleşide firması hakkında “ La Maison Ottomane’nın 1997 tarihinde Paris de kurulduğunu, Louvre Müzesi başta olmak üzere müze mağazalarına, Iznik reprodüksiyonları temin etdiğini, tasarımlarıyla uluslararasi fuarlara katıldığını, dünyanın bir çok ülkesinde Osmanlı sanatı ürünlerini butik ve iç mimarlara satışını gerçekleştirdiğini söyledi.


yilmazparlar@yahoo.com